Uğra bana. Gerçi ben de pek eskisi gibi değilim, Yine de defterimin arasındaki kuru gülü saklıyorum. Sana dair ufak tefek kırıntılar yok değil yüreğimde, Yüzünden birkaç iz gözlerimde, Senin için yazdıklarım uğruna kalem tutmaktan nasırlaşmış ellerim şimdilerde iyileştiler, Sallanmış mendil yoktu gidişinde, Ben ise limanda bile yoktum kendi kendine elveda deyişinde ya da demeyişinde. Ağır sevdim ve bedelini ağır ödedim, Bu yüzdendir ardından kalbime sürgün cezası verdim. Aşktan ırak , insanlardan uzak. Sen yine de uğra bana, Yolunu kaybetmişsen, Umutları yitirmişsen, Hayallerini bitirmişsen, Yerimi biliyorsun, Aşkın öldürülmediği, Sevenin terkedilmediği, Bedenin değil ruhun bütünleştiği heryerdeyim, Geçerken uğra, herşeye rağmen yine beklerim. (aposözü)
Bir söz uğruna çarmığa gerilen, Dostluk uğruna kurşuna dizilen, Konuşarak anlaşamayan, Yüreğin paklığını kavrayamayan, Özürlerden anlayamayan, Bir alemde tekme tokat yaşıyoruz vesselam. Ya kavun olmalıymışım kokarak seçsinler, Ya da hayvan koklaşarak sevsinler, Bir daha mı tövbe, Adımı silin insan sıfatından, Bir başıma mutluyum, vazgeçtim insanlık sevdasından. (aposözü)
Yazmıyorum artık, İçime atacağım şiirlerimi, Okumayı unutmuş, Sevdayı aşkı satın alan insanlara, Paradan puldan zevk alanlara,
Kendini hint kumaşı sananlara, Ve ne yazıktır ki onları insan sananlara inat, Yazmayacağım. Zaten hepsi kelimelerden ibaret, Ama dünya olmuş,kendi dönüşüne bile ihanet, Ey millet sen ne halt edersen et, Yazmak yok, Çizmek var artık, Kalmış iyiler varsa onlar bir kenara, Bir kısmı çoktan dönmüş davara, Anarşistim eskisi gibi bundan böyle, Hainleri yazacağım bir bir duvarlara. Onlar çıyansa biz hâlâ insan, Beri gelsin halden anlayan, Biz ki helâl olmayan gönlü çalmayan, Yüreğim anarşist, sevgim mermilerim, Zat-ı muhteremler ne derse desin, biziz inatla insanlığı yaşatan. Yazmak yok artık çizmenin zamanı, Kim doğru kim yanlış anlamalı. (aposözü)
Özleyeceğim be sizi, Adam gibi sevip sevilenler, Allah’ın selamını yürekten verenler, Hatır gönül kırdığında özür dilemesini bilenler, Özleyeceğim. Düşenin dostu, Dertlerin sırdaşı, Yalnızlıkların yoldaşı, Sizi özleyeceğim. Garibe el uzatan, Yoksulu doyuran, Sesini sessizce duyuran, Özleyeceğim. İçi bir dışı bir, Ruhunda barındırmayan kibir, Çıksanız da binde bir, Sizi çok özleyeceğim. Cana kıymayan, Canana doymayan, İnsanı sırtından vurmayan, Sizleri de özleyeceğim. Geriye kalan bir sürü yalan dolan,onlar da olsun varsın, Yoksa İyiyi kötüyü,dürüstü çirkefi,sadığı haini nasıl anlayacaksın. (aposözü)
Gönül yasamızda akvaryumlu meyhanelerde, zümrütü yeşil gözlü kızlara şiirler yazmak yok. Biz çoktan erittik, yüreklerimizin çelik potasında, zümrütü yeşil gözlü kızların göz bebeklerini.. Meyhanelerdeki akvaryumlar artık boş Balıklar çoktan terketmiş, Bilmem neden, Ya zümrüt gözlünün bir daha gelmeyişinden, Ya da sevdanın şiire dönüşemediğinden. Yasamızdaki sevgiler aşklar ölümsüz, Bir o gündü bir daha kaldım zümrüt gözsüz. (aposözü)
Seni yazmak istemiyorum artık, Bir ömrü tükettin, Yetmedi terkettin, Gönül oyunlarıyla beni çoktan bitirdin, Gereksiz yere yaşamışken seni, Bundan böyle yazacağım elleri. El gibi görüp kıymet vermediklerimi. Oysa ne güzellikler varmış onlarda, Kör etmişsin gözlerimi, uzak kalmışım senden gayrı tertemiz yürekli olanlarla. Vazgeçtim seni yazmaktan, Ve çiziyorum seni, Toprakla olmasa da anılarla kapatıyorum üzerini. Olmadın ki derde deva, Çektirdiğin onca cefa, Sende olmayan şey vefa, Siliyorum seni tüm şiirlerimden, Gidiyorum senin nefes aldığın şehirden. Uğurlar olsun sana, Bundan böyle sevdam, el diye bildiklerimden bir el uzatana. (aposözü)
Boş bir kağıt ve bir kalem aldım elime, Geçmişimizin muhasebesini yapayım diye, İlk günkü bakışlarını yazdım önce, Altına seni seviyorum demelerini, Uğruna verdiklerimi, Senin için yitirdiklerimi, Mecnun gibi sevmemi, Beni benden çalan gözlerini, Uykusuz geceleri, Sevişmelerimizi, Aklıma geldiğince bir bir yazdım. Sonra topladım hepsini, Ardından çıkardım, Bir an bile sürmeyen elveda deyişini, Koskoca mazimizi silişini, Eza'nı, vefasızlığını, hayırsızlığını, Ellere bakan gözlerle beni satışını, Hiçbir şey yaşanmamışcasına umurunda olmayışımı, Gafletini ve ihanetini, Geriye ne kaldı bilirmisin bir zamanlarki iki gözüm, Topladım topladım sonra çıkardım, elde var hüzün. Oysa ezelden beri çok iyidir matematiğim, Gün gelip de seni herşeyden çıkaracağımı nerden bileyim. (aposözü)
Biz, demir çubuklar, muşta ve zincirlerle büyüdük çocuk, Yüreğimizdeki sevdanın ortasından binlerce mermi geldi geçti. Amaç özgürlük, gaye bağımsızlıktı be çocuk, Vurdular gecenin karanlığında sırtımızdan kahpece, Ellerinde ne varsa onunla, Yetmedi yere düşmelerim, tekmelerle giriştiler, Her vuruşlarında secde ettim yaradanıma, Biliyordum ki melekler iki yanımda, Kaç kez öldü diye bıraktılar, nereden bileceksin ki çocuk, Doğruldum her defasında ellerimi açarak mevlaya. Benmişim ülkeyi komünizme satacak, Onlarsa vatanı kurtaracak. Sen bile güldün farkındayım çocuk, İşte biz böyle masallarla parçalandık, bölük pörçük. Hala pişmanmıdırlar bilmem öldüremediklerine , Ya da tanıdıkça katmışlardır sevdiklerine, Hâlâ yıkılmadık ayaktayız, Özgürlük bağımsızlık adına savaşmaktayız, Bunları istemek suçmu,çocuk sen söyle, Bir ömrü tükettik devrim türküleriyle. (aposözü)
Kimbilir kaç vaktimiz kaldı, Seveceksen çabuk sev, Bekleyemem gönül oyunlarını, Nazı, cilve ile karışmış endamı. Seveceksen ruhumu sev, Beden Allah'a emanet, Göreceksen yüreğimi gör, Gözlerim açık kalmayacak ilelebet. Ya çabuk sev zamanlar ölmeden, Ya da çalma benden bir ânı bile ömür tükenmeden. Çabuk sevişelim, Ben derin severim, Kabülünse gel, Boşa harcanacak zamanım yok, Yokken bir engel, Ya gel ve sev, Dünya ve hayat denilen şey bize üç beş günlük mekan, mutluluk için bir ev. Haydi biran evvel. (aposözü)
Senin uğruna bestelenen şarkılara dair tüm notalar bir bir düştü sayfalardan, Bir sol anahtarı kaldı,en başındaki, O da kalbimi açmıyor artık. Kayıp şarkıların yitirilmiş sevdasısın, Yok asla melodiler, kulakların vefasızlıkla çınlasın. Oysa ne güfteler yazıldı uğruna, Dinleyenler aşık, mecnun oldu bir solukta, Yanlış kişi için çalınan şarkılar yok bundan böyle radyolarda, Yolunu kaybetmiş bir eski aşksın, bilemiyorsun sen de ineceğini, hangi durakta, hangi otogarda. Şarkılar gömüldü, son kez sana bir şiir seçtim, Serden sırdan geçtim, senden çoktan vazgeçtim. (aposözü)
Alışıyor be insan, Yeni geldiğinde aleme, Onca kalabalığın arasında, Bana da nefes yeter mi diye diye, Alıyorsun payına düşeni, Yaşayabiliyor be insan. Gün geliyor kalp atışların hızlanıyor, Damarlarında durmuyor kan, Aşk denilen o garip şeyi de tadıyor be insan, Sevmeyi öğreniyor, Sevilmenin tadına varıyor, İhaneti de görüyor, sadakati de, Etrafı dopdoluyken yalnızlığı da yaşıyor insan. Büyüse de çocuklaştığını, Ya da çocukken büyük olmayı hissedebiliyor insan, Küçüklüğünde büyük adam olmayı, Yaş kemale erdiğinde gençliğine dönmeyi özlüyor insan. Herşeye alışıyor, Ve yaşamaya çalışıyor insan. Kimi arka mahallede mutlu, Kimi yıldızların altında umutlu, Kimi her şeye rağmen doyumsuz, Kimiyse tüm hayalleri gerçek olmuş lakin olumsuz ve uyumsuz, Yazılı senaryolarda, Rolü neyse oynuyor insan, Farkına varmadan, Bazen de insanlıktan anlamadan. İki damla sudan gelip, Sonunda toprağa kavuşuyor insan. (aposözü)
Bir fidan dikersin zamanın birinde, O sonra büyür büyür koskoca ağaç olur, Önce aşkını da kazırsın kimbilir gövdesine, Sevdiceğinin ve senin baş harflerinle. Gölgesinde mevsimler gelip geçer, Ya çok mutlu olursun o fidanın büyümesiyle, Ya da hiç umulmadık anda, Senin eserin fidanda, Ağaç olmuş sağlam bir dalında, Bir urgan sallanır boynuna, Kendi emeğinin koynunda, Son verirsin hayatına. Bir fidan dikersin birgün, Gün gelir ağaç olur, İnsan ne ekerse biçerken layığını orada bulur. . (aposözü)
İnsanın nefes alası gelmiyor, Etraf leşe dönmüş adam sanılanlardan geçilmiyor, Adam olmayı, Şan, şöhret, ün, etiket, mevki, makam sahibi olmak sanıyor birileri. Adam olmak için, Önce adam gibi yaşayıp, adam gibi ölmek lazım. Hayata birşeyler katmak, Kimselerin ahını almamak, Öksüzün yetimin hakkını çalmamak lazım. Paylaşmayı bilmek, İnsanlıktan ödün vermemek, Hep birlikte ağlayıp, birlikte gülebilmek, Haddini bilebilmek lazım. Saygıdan eser yoksa, Sevgi şu üç günlük hayatta dünya malınaysa, Adamlık adamım diye gezen üç beş kendini beğenmişe kaldıysa, Adammı dediniz, Hani nerde, Ben göremiyorum, Galiba rüyada, hayalde. (aposözü)
Yeter, Bana aşktan sözetmeyin artık, Tek tük kalmış eski mahalle bakkallarında bulursunuz bolca, Marketler satmıyor sudan ucuz diye, Pazarda zaten bir alana bir bedava, Hangi aşktan sözediyorsunuz, Para pul aşkıysa amenna, O hastalık sarmış tüm bedenleri, Ruhlar eksilmiş bir bir kişiliklerden, Yok artık eskisi gibi sevda uğruna göçüp giden, Sevgi parayla, Aşk varlıkla, Lakin gerçeğini bulana aşkola, Kirlenmiş ağızlarda çiğnenip atılıyor, Laf olsun diye söylenip, sevgili bile üç kuruşa satılıyor, Bana Aşk demeyin, Boşyere yalan söylemeyin. (aposözü)
Kimseler öğretmedi bana konuşmayı, Dinledim, dinledim öyle öğrendim, Sevmeyi de öğretmedi kimse, Ne başkalarının sevmelerine baktım, Ne de yalan sevdalara kandım, Sahte sözcüklere aldanmadım, Kendi yüreğimle, Kendi dünyamda, Koskoca sevmeleri kendim öğrendim. Sevilmek öğretilmiyor, elden gelen birşey yok, Lafa gelince seven öylesine çok ki çok. Yaş ilerledikçe taşınmaz oluyor bu kalp, Sığmıyor taşıyor bendini aşarak, Gelenleri hiç çevirmedim bende bulunmaz böyle ahlak, Giden gitti, izi kaldı yadigar, Yetti bana bende kalan sağlar. Kimseler kalmasa da güzergahımda, Çareyi hep buldum Allah'ımda, Yalnızlıklarımdaki tek liman, O da beni aşk için Yaradan. Kimselerden öğrenmedim konuşmayı sevmeyi, Tanrı'nın lütfuyla edindim, el uzatana gönül vermeyi. (aposözü)
Gelmişiz bir kez aleme, Nasıl yaşamaktayız adını sen koy, Sevgiyle yoğrulmuşken, İhanetler içindeyiz, adını sen koy. Saygıda kusur eylememişken, Yaşarken çukurumuz kazılıyor, adını sen koy, Dostlar kaşar olmuş, Kardeşlik dibe vurmuş, Arkadaşlık çıkarlar arasında kaybolmuş, Adını sen koy, Özgürlük yüreklerde hapis, Temiz eller bile artık pis, Sözde hep biriz, Adını sen koy, Paylaşmak buysa hayatı, Kişiliklerin varsa fiyatı, Ömürmü bunun adı, ADINI SEN KOY. (APOSÖZÜ)
Toprak seni almadan, Sen birşeyler iste ondan, Meselâ bir tohum ek, Ya da dik bir fidan. Barışık ol yeşilliklerle, çiçeklerle, ağaçlarla, Gün gelip toprakla sarmaş dolaş olmadan. Bakarsın ektiğin tohumlar çiçekler açar üzerinde, Kimbilir o fidan, ağaç olur, ebediyen yatarsın gölgesinde. Vakit dolmadan, O seni almadan, Bedenini sarmadan, Toprak deyip, çiğneyip geçme, O'dur sana bağrını açıp kucaklayacak olan. Örtmeden yeşillikler üzerini, Sen onların üstünde eğlen, yuvarlan, bilerek kıymetini. Toprak seni almadan, Sonunda pişman olmadan. (aposözü)
Gitmelerin sende kalsın, Bana gülümsememi geri ver, Elde kalan hüzün ve darmadağın bir yürek,