Kalan zamanı, Bundan böyle geçecek her ânı



Yüklə 2,66 Mb.
səhifə4/17
tarix24.07.2018
ölçüsü2,66 Mb.
#57475
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17
Onlar sadece boş ve yalan sözlerin ardına saklanırlar. 
Sen sevdikçe küçülür, ezilir büzülürsün, 
Onlarsa büyüdüklerini yüceldiklerini sanırlar, 
Burunları büyüdükçe sen üzülürsün. 
Gösterişli mekanlarda, 
Şaşalı kıyafetleriyle, 
Babaları sağolsun otomobilleriyle, 
Başları kaf dağında, 
Kananlar her iki yanında, 
Sakız çiğnercesine laflarıyla, 
Eğlenceleri olursun be gülüm. 
Önce edebiyattan birkaç kelime, 
Sonra ister ellerin ellerime, 
Bir de düşersen emellerine, 
Sen hâlâ aşıksın san, 
Ve sadece gördüklerine inan, kan. 
Birkaç günlük malzeme olursun, 
Sonunda kendini yapayalnız bulursun. 
İçkilerinin yanına mezesindir, çerezsindir, 
Kullanılıp atılmayı içine sindirebilirsen sindir. 
Anlamazlar be gülüm onlar sevgiden aşktan anlamazlar, 
Bugün sen, yarın diğeri, 
Sen saf ve tertemiz duygularla sevdiğini sanırken, 
Onlar asla çerezsiz, eğlencesiz ve de hiçbir zaman dürüst kalmazlar. (aposözü)

Önce şeytan bir uğrar, 
Sevaplarını silip süpüresin diye, 
Günahkarlar arasında olman dileğiyle, 
Diren be dostum, şeytana diren. 
Ardından Azrail öylesine gelip geçer hastalıklarının arasında, 
Vaden gelmediyse, sımsıkı sarıl yaşama, 
Yıllardır sevip de bir türlü kendini sevdiremediğin insancıkların inadına. 
Bıçak sırtı gibidir, ölümle yaşam arası, 
Yine de sarmasın seni dünya malı sevdası. 
Elbet birgün yaşam boyu yüreğinde taşıdığın çiçekler, 
Toprakla kardeş olduğunda üstünü örtecekler, 
Lakin gücün yettiğince, Vakit dolmadan üstüne toprak atmasınlar, 
Kefeni giymeden ahbap gözükenler ardından kına yakmasınlar. 
Diren arkadaş tâ ki alın yazındaki son an gelene kadar, 
Ne şeytan girebilsin kanına, ne Azrail erken alabilsin seni, 
Vardır mutlaka iz bıraktıkların, bir onlar ağlar, onlar seni arayıp sorar. (aposözü)

Sen benim bulunabileceğim, 
Koyumu koyu sohbetler edeceğim, 
Tanıdık tanımadık herkese kulak vereceğim, 
Mekanlara kendini yakıştıramazsın gülüm, 
Ağır severim diyorsam bir kişilik değil bu, 
Ben tüm canları ağır severim, 
Meselâ giderim hiç tanımadık bir kahvehaneye, 
Dert dinlemek, kulak misafiri olup bir dirhem ilaç olabilmektir edebim, 
Yepyeni hayatlarla tanışıp paylaşmaktır niyetim, Kimseler garipsemedi lakin senin sosyeteni bozar bunlar, sana ne diyebilirim. 
Bir ayyaş yanaşır, üç beş kuruş sorar, varsa veririm, 
Buymuş onun kaderi derim. 
Sana uygun mekanlar da yabancı değil bana, 
Ama ordakiler sokaklardan bihaber, acıyı tatmamış, yoksulluğu yaşamamış, 
Paranın renginden zevk almış, 
Tüm rezilliklere doymuş tıkanmış, 
Ben oralarda ancak acı gülümsemelerle ortak olurum keyfine, 
Uyuşmaz kişiliğimin zerresine, 
Ben mendil satan çocuğu öperim yanaklarından, 
Seyyar satıcıya hayırlı işler dilerim alınteriyle kazanacaklarından, 
Çöpçüye kolay gelsin, 
Esnafa hayırlı işler, 
Her güleç yüze gülücükler, 
İşte ben böyleyim gülüm, 
Yaşam gruplarımız pek uyuşmaz, 
Bu dünya görüşü seni pek açmaz. 
Sanmıyorum fakat yine de sormalıyım, 
Ardından elvedanı almalıyım. 
Varmısın böylesine bir yaşantıya, 
Olur ya gösterişten ırak, ruhunda insanlıktan bir dem kaldıysa. (aposözü)

Hiç kimse vazgeçilmez değildir be kardeşim, 
Kimse uğruna ölünecek, 
Peşinden sürüklenecek, 
Geceler boyu üzülünecek kadar etmez be arkadaş, 
Yokluğunda bir anda, 
Ölümünde cesedin soğuduğunda, 
Ya da gözden kaybolduğunda, 
Çoktan unutulursun arkadaş. 
Sen, bir zamanlar burnu kafdağındaki kadın, 
Yıllar söküp aldı götürdü senden, 
O aynalara sığmayan ihtişamın şimdi nerde, 
Arayanın soranın kaldımı inmeden son perde, 
Ya sen vazgeçilmez jön, 
Hani bakışlarıyla yürekleri dağlayan, 
Aşıklar olunup senin için ağlanan, 
Kimbilir ne canlar yaktın, 
Terkettiklerinin ardından gülerek baktın. 
Nerede kaldı o boyun posun, 
Sanmaki çürüttüğün yürekler sana dualar okusun, 
Bir elinde baston, Hâlâ havasındayım zannetme o günlerin, 
Yolan sensin, dikenleri şimdilerde batmakta sana güllerin. 
Vazgeçilmez sanma sakın birilerini, 
Değer vereceksen aşma ederini. 
Ölümsüz tek aşk Yaradanadır, 
O ki sol yanıma yakışan yegâne sevdadır. 
(aposözü)

Yokluğumda aranmazsam, 
Varlığımdan kime ne, 
Sevip sevilmiyorsam, 
Bu kalp benim kime ne, 
Sizler için can atarken, 
Kıymet bilinmezse bana ne. 
Ben yanarken aşk ile sevda ile, 
Eller derin uykudaysa, aleme ne kime ne. 
Ölürüm uğrunuza, 
Atılacak iki kürek toprak, 
Bulunur elbet atacak size ne. (aposözü)

Meğer ben hep ellerin olsun diye sevmişim. 
Ne sözlerini yazdım o malum şarkının, 
Ne de bestesine karıştım, 
Lakin ellerin oldu onca sevdalarım, 
Her terkedilişte damarımda donsa da kanım. 
Hani yüreğini söküp verirsin avuçlarına, 
Sen varken bende kalması ne hacet diye, 
Kiminde bulunur sevgiden merhametten bir miktar, 
Tutar avuçlarında sımsıkı, 
Isıtır, Isıtır ve yanar tutuşur yüreğin onda, onunla, 
Hiç arayıp sorasın gelmez, nasılsa emin ellerde diye, 
Ve birgün duyarsın ki atmıştır o masum kalbi çöplüğe, 
Sol yanında taş olanları hiç sorma, 
Onlar aşk mezarcıdır, 
Değil gönlünü, canını versen, 
Gömülürsün yaşarken meçhul kabristana. 
Bu yürek her daim avuçlara sunuldu, 
Sevildim sandıklarım bir bir ellerin oldu. 
Artık tutabilecek kimseler kalmadı kalbi, 
Bedenimden koptu gitti şimdi yoktur bir sahibi, 
Meğer ben hep ellerin olsun diye sevmişim, 
Sol yanımı istemeden hep namerde vermişim. 
(aposözü)

Öylesine kopardılar ki bizi bizden, 
Yüreklerimizi attılar ayrı hücrelere, 
Sevgiyle beslenirken kendi kendimize, 
Aş ekmek su vermiyorlar, vermesinler bize ne, 
Bir görüş günümüz bile yok, hasret gidersek, 
Sen yine çiçek olsan ben yağmur, 
Ardımdan gelecek güneşle bütünleşsek, 
Ellerimiz dudaklarımız işkencelere kurban gitmiş olsa da kalp atışlarımızla sarılıp öpüşebilsek. 
Kelepçeler prangalar ve bizi ayıran duvarlar, 
Kimseler işitmiyor aşk iniltilerimizi, 
Melekler şahit, bir onlar duyarlar. 
Artık doğmayacak güneşin ardında kaldık, 
İdam, müebbet değil biz yaşarken öldürülmüş sevdaların cezasını aldık. 
(aposözü)

Bi bırakmadılar ki adam gibi yaşayalım, 
Sevmek en büyük günah, 
Sevilmek idam ile yargılandı. 
Sarılamadık güneşimize, 
Issız gecelerde dost olamadık ay ile yıldızlar ile, Bağıramadık özgürlüklerimizi, 
Arkadaşlığa ambargo, 
Dostluğa men cezası koydular. 
Ellerimiz ayrıldı, 
Bedenler savruldu dört bir yana. 
Biraraya getirmediler ki, 
Şarkılar söylesek mutluluğa dair, 
Yeşillerimizi çaldılar, 
Hani o üzerinde sarmaş dolaş yuvarlanmak istediğimiz. 
Sesimizi çaldılar, 
Nefesimizi çaldılar, 
Fidanken astılar, 
Tohumken kopardılar. 
Ne gölgesinde mevsimler boyu oturacak ağaç, 
Ne de kokuları içimize işleyecek çiçekler bıraktılar. 
Adam gibi yaşatmadılar. 
Ulan diyorum, bırakın da içimden geldiği gibi söveyim, 
Her halta karıştınız, bari son nefeste adam gibi öleyim. (aposözü)

Ne yazmalı, 
O güzelim kar taneleri tertemiz bembeyaz düşerken, 
Topraktan yoksun kalmış betonlara, 
Farkındalar, onlar da ezilip gidecekler az sonra, 
Çoğu duygularını yitirmiş, bir soğuktan şikayetçi insanların adımlarıyla. 
Hani o çok bekledikleri yağsa dedikleri kar tanelerini yokedecekler ayaklarıyla. 
Belki yarın belki onun sonrasında,yağmurlar gelecek, beyazı gözyaşlarıyla silip süpürecek, 
Bu kez ıslanmaktan şikayetler yükselecek, 
Oysa toprağın kanı canıdır Yaradanın rahmeti, 
Elbet beton yığınlarının arasında yaşıyorlar son demlerini, 
Güneş gelir, 
Yaz gelir, 
Kimi zaman rüzgâr gelir. 
Her gelene, gelinceye kadar özlem, 
Arkasından dert yanmalar, 
Beğendiremezsin insanoğluna yaşadığı ânı, 
İlla ki özlem olmalı, 
Ve kavuştuğunda bıkmalı. 
Tabiat ne yapsın mutlu edemiyorsa, 
İnsanoğlu her an herşeye doyumsuzsa. 
Ne yazmalı derken, aldı yürüdü satırlar, 
Umudum gün gelir, insanlar insan olduğunu hatırlar. (aposözü)

Biz küçük mutlulukların insanlarıyız. 
Minik bir bebenin gülümsemesi, 
Bir dost selamı, 
Arkadaş hatırı, 
Sevgilinin sarılışı, 
Yağmurlarda ıslanmak, 
Karlarda yuvarlanmak, 
Adam gibi nefes almak, 
Kendimize değil, başkaları için hayata birşeyler katmak. 
İnsanca yaşayıp, insanca musallaya yatmak. 
Biz küçük mutlulukların büyük insanlarıyız, 
Bedelimiz ağırdır hiç kimselerce satın alınamayız. (aposözü)

Bizim yüreğimizin temizliği tenimizden de bellidir yeğen, 
Doğarken yıkadılar, yağmur sularında abdestimizi aldık, son suyumuz yine Yaradandan. 
Ne birilerinin çamurları kirletebildi kişiliklerimizi, Ne karanlıklara bulaştık, 
Ne de kara bulutlarla kaplayabildiler yüreğimizi. Biz balçığa bulanmış Dünya'nın tertemiz insanlarıyız yeğen, 
Geldiği gibi saf, apak, kirlenmeden gidebilen. (aposözü)

Ellerim belki soğuktur kışın ayazında, 
Tutsan da nerden bileceksin yüreğimdeki sıcaklığı, 
Gözlerimi hep bakıyor sanırsın, 
Oysa bilmezsin ki senden başkasını görmediğini, 
Düşüncelerimi okuyamazsın ki, 
Nasıl anlayacaksın bir seni düşündüğümü, 
Bu bedenin senin uğruna varolduğunu, 
Yokluğunda cehennem ateşinde kavrulduğunu, 
Bana her yüz çevirişinde kahrolduğunu, 
Nerden bileceksin ki. 
Her yazışımda yeniden yaşıyorum, 
Her nefeste seni içimde tadıyorum, 
Bazen halime gülüp, bazen de için için ağlıyorum, 
Gel be bitanem, 
Gel de gecelerin karanlığına bir son verelim, 
Bırakalım rüyaları, hayalleri, 
Yaşanacak gerçeklerden bir ömür derelim. 
Bir senin melodileri andıran sesine hasret, 
Hayat tükenecek, sabret diye diye gönlüme sabret, 
Tutulmuş bir kez sol yanım, Asla başkasına yok niyet, 
Tut ellerimi ısıt, yüreğimdeki sana ait yangını hisset. 
Gülmeye hasret kalmış yüzün gözlerimden feyzalsın, 
Bırak be gülüm, bırak da o sen dediğim, sonsuza dek bende kalsın. 
(aposözü)

Olabiliyormuyuz bu çocuk kadar saf ve temiz duygulara sahip, 
Koklayabiliyormuyuz onun gibi her çiçeği incitmeden, 
Gülümseyebiliyormuyuz masumca, 
Onun, Yaradanın bir lütfu olduğunun farkına varabiliyormuyuz, 
Sevebiliyormuyuz çıkarsız, umarsız, 
Yüreğimizde hissedebiliyor muyuz yaşamın anlamını, 
Savaşsız, ölümsüz düşler kurabiliyormuyuz o gibi, 
Geleceğin karanlığına meydan okurcasına Yaşayabiliyor muyuz hiç birimiz, 
Kıskanıyoruz değilmi onun gibi olamadığımızı, 
İstesek de bir daha asla o duyguları tadamayacağımızı. (aposözü)

Neler dert edilmiyor, 
Neler kafaya takılmıyor ki, şu kısacık hayatta. 
Giden sevgililer, 
Unutan, unutulan iyilikler, 
Kazanılamamış sınav, 
Kaybedilen para pul, 
Variyetin daha fazlası, 
Kaçan penaltı, 
Kaçırılan yaşam fırsatları, 
Yetişemediğin uçak seferi, 
İsteyip de sahip olamadığın meslek, 
Dosdoğru dost olmayan dostlar, 
İyi günündeki arkadaşlar, 
Boşa geçmiş yıllar, 
Yüreğinden bir türlü anlamayanlar, 
Ne yapsan ne etsen geri gelmiyor, 
Geçen günler, aylar, yıllar. 
Hiçbir şeyi kafana takmaya değmez, çünkü herşey olacağına varır, 
Bedbaht olsa da gönül, nafile, 
Geriye sadece boşyere üzüntüler, kafayı taktığın kalır. 
Tüm yaşananların bir sebebi vardır bu hayatta, 
Ey dost, arkadaş, sevgili her neysen, 
Dert edip kafayı taksan da, takmasan da. 
(aposözü)

Bana bakıp da için için gülme be çocuk, 
Bu beden ne darbeler, 
Bu yürek ne işkenceler, 
Bu gönül ne ihanetler gördü, sen nereden bileceksin, 
Bedenimiz kalkan oldu dostlar için, Düşmana karşı, 
Yüreğimiz apak sevdalarla doluyken karanlık sevdalara karıştı, 
Gönül desen, Sorma, Onca şeffaf duygularla doluyken, tek kurşunluk vedalara alıştı. 
Bilmem sen yaşarmısın tüm bunları, 
Dayanabilecekmisin içinde oluşacak depremlere, 
Ve benim yaşıma gelebilecekmisin dimdik ayakta, 
Gelsen de herşeye rağmen, herkese gülümseyebilecekmisin çocuk. 
İster moruk de, ister ihtiyar, 
Unutma bende, seninkinden çok genç bir kalp var. 
Hala her an gülerek yaşarım, 
Yaralarımı ben onadım, 
Unuttum sildim tüm kötülükleri ruhumdan, 
Ve her sabah yeniden doğarım.
Sanatım sevmek, 
Mesleğim ne olursa olsun hayata gülümsemek. Şimdi sorarım sana çocuk, 
Hâlâ halimemi gülüyorsun, 
Değilse ne âlâ, 
Lakin öyleyse yanlış yollarda yürüyorsun. 
(aposözü)

Hava buz gibiymiş, soğuk içine işliyormuş insanların, 
Bende öyle gam keder yok, 
Sayısız dostların sıcaklığı ısıtıyor, 
Her selam yüreğimi, 
Edilen iki kelam bedenimi sımsıkı sarmalayıp sıcağa kavuşturuyor. 
Bir mesaj geliyor dosttan, 
Unutuyorum tüm geçmişte yaşanan acıları, kahpe kurşunları, 
Hatır soruyor, gönlümü alıp götürüyor bulutların üzerine. 
Telefon çalıyor umulmadık anda, 
Yılların eskitemediği arkadaşın sesi telefonda, 
Tarifi imkansız güzel mi güzel anıları paylaşıyoruz birkaç dakikada. 
Bu yürek, bu beden, bu ruh ne sert kış mevsimleri gördü, 
Üşütmedi, ne ayaz ne de buz tutmuş başka yürekler. 
Biliyormusun yalnızca ellerim üşür benim, 
Hiç etkilenmedi soğuk kişiliklerden tenim. 

Yüklə 2,66 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin