Sevgilerin, aşkların, sözlerin, Bir damla misali buharlaşacağını, Özde olmayanın sözde duramayacağını. Yazık oldu, ayıp oldu bulutların emeğine, Nerden bilip inansınlar ki, diğerleri gibi buhar olup gitmeyeceğine. Biliyormusun artık karışamayacaksın insanların arasına, Buhar oldun bir kez, duramadın sözlerinde, Yalan vardı gözlerinde, Yar olamazsın asla hiçkimselerin sevdasına. Gülmez bulutlardan düşen tek Damla, Her an, her nefeste için için ağla. (aposözü)
Yaşamdaki her meslek, Her uğraşı, Kabiliyet ve beceri ister. Oysa sevgi, sadece yürek ister. Ve yürekteki cüreti bekler. Gönlü doymak bilmeyenlerin değil, Bir sevdayla kalbi doyanların aşkıdır ömre bedel. (aposözü)
Bekleme bu gece beni, Her telefonda sana söylediğim o güzel sözleri. Yarına çıkmamak da var, Sesini bir daha duyamamak da. Üzülme gözlerin ezberimde, Sevdan ruhumun derinliklerinde. Ellerin zaten bende kaldı, Hâlâ avuçlarımda, Sen hiç üzülme, Gidersem bile, emanetimdesin herşeyinle. (aposözü)
Hiç kimse vazgeçilmez değildir, Elbette vazgeçenin nedenine, Vazgeçilenin masumiyetine, Vazgeçmenin dayanılır hafifliğine, Ya da vazgeçilmenin ezip geçen hüsranına göre. Kimse vazgeçilmez değildir, Ama nedeni niçini ne olursa olsun. Vazgeçmek çözümmüdür, Hele haksızsan adalet değil, küfür. (aposözü)
Önce ağzındaki tüm yalanlardan kurtulacaksın, Bir bir, İster abdest alırcasına yıkacaksın ağzının içini, İster tövbelerle arınacaksın, Yüreğindeki fitne fesat ne varsa yakacaksın içinde, Tanrının şahitliğinde. Elini haramdan, Gözlerini mahremden, Aklına ikidebir uçkurunu getirmeden, Yaradanın herşeye kadir ve farkında olduğunu unutmadan, Kimseleri üzmeden, Kul yetim hakkına göz dikmeden, Şeytanla aynı kulvarda gitmeden, Sana biçilmiş ömür bitmeden, Alnın açık, yüzün pak, Başın dik, Dolanabiliyormusun sokaklarda caddelerde, Saygı sevgi görebiliyormusun her selam verende, İnsan olabilmek böylesine bir şey dostum Uymuyorsa, ya da gelmiyorsa işine, yanlıştır üzerindeki postun. (aposözü)
Gün olup çekip gideceğim bu diyardan, Hiçbir tabip anlayamayacak göçüş sebebini, Ve öylesine bir neden yazacaklar mecburen, Son yolculuk biletine. Nereden bilecekler ki, Her geçen gün azalan sevgilerden, Yozlaşan kişiliklerden, Yalan sözlerden, Kem gözlerden. Nasıl anlasınlar ki, Umudumu kestiğimi insanlıktan, Yorulduğumu, sevgiyi saygıyı anlatmaktan, Gördükçe yaşananları, için için ağlamaktan. Çözemezler ki, Tüm beden sapasağlamken, Gitmeme gerek yokken, Hâlâ yüzümde gülümseme varken. Sevdaların yokolmaya yüz tuttuğu bu alemde, Sahte sevgililerin yer kapladığı yüreklerde, Yüz kalmamışken döneklerde, Nerden bilsinler ki, lağıma bulaşmak istemediğimi, Bile bile gittiğimi, Giderken, İnsanım diyenlere isyan ettiğimi. Bilemezler, İçimdeki yaraya dönüşmüş izleri silemezler. Bu yüzdendir ölüm sebebine öylesine bir isim koymaları, Paramparça kalbi göremeden, sapasağlam bedeni son kez yıkamak uğruna soymaları. (aposözü)
Tükendi yürekteki sevgi tanecikleri, Dağıttım herkese bilip bilmeden, Kimi kıymet bildi koydu göğsüne, Kimi daha ilk günden attı çöplüğe. Kalmadı artık istense de verecek, Zaten bu saatten sonra kim isteyecek, Kendime bile ayırmayı unutmuşken, Bitmiş tüm hayaller, kim kimi sevecek. Tek perdelik tiyatroda oyunun gelmiş sonu , Dram, trajedi, komedi yaşandı ömür boyu, Gelmesi bir dert, gitmesi ayrı dert çıkmış Dünya'nın suyu, Bende bir yaşlı beden, Bir de anılar kaldı, Sol yanım bomboş, Herkes istediğinden fazlasını aldı, İki damla yaş, donup kalmış gönlümde, Ellerimde solmuş çiçekler, Ve beni bekleyen melekler, Verdim herşeyimi, Son nefesten gayrı nem kaldı, Gönlümdeki yastan gayrı nem kaldı. (aposözü)
Ölüm şaka gibi gelir insana, Ta ki Azraille selamlaşıncaya, Zulüm zevk verir birilerine, Kendi canı yanasıya, Yükseklerden uçmak güzeldir, Tepe üstü çakılıncaya, İnsanım diye gezer birileri, Ne mal olduğu anlaşılıncaya, Satmaktan keyif alır, Gün gelip satılıncaya, Hep terkeder birileri, O gün gelip yalnız kalasıya, Gülü ellerinde büyütür, koklarsın, Ona da sevgin dikeni batasıya. Dünya bu: Yerin yok iyilerin arasında, İnsan gibi insan olasıya. Her kul da tüm bunları anlasa ya...! (aposözü)
Zamanı geldiğinde diyerek bekleme o içinden geçenleri, tatlı duyguları, kurduğun hayalleri, yapmak istediklerini. Zaman dediğimiz şu an'dır. Ya hemen koyul gerçekleştirmeye, Ya da tutabilirsen tut zamanı. ÇÜNKÜ ZAMAN:ÖLENLER İÇİN SON BULAN, YAŞAYANCA SONSUZ SANILANDIR. Zaman gelmez, Ve her daim biz ona gideniz. (aposözü)
Bugün yine gülümse hayata, İçinden gelse ya da gelmese de, Selam ver yaşlı adama, Tut ellerinden aksaçlı ninenin. Saçını okşa küçük çocuğun,
Bir günün daha keyfini çıkarmaya bak, Kırma hiçbir kalp, Üzene takma kafanı, Ver yüreğindeki tüm sevecenliği, Birşey kaybetmezsin. Çünkü aramızdan birileri ertesi günü göremeyecek, Dünyaya bir daha gelemeyecek. (aposözü)
Aşk önce sevgiliye düşer, Sonra sevene, Canım diye başlar, dudaklarından düşen o güzelim sözler. Aşkım diye sürer gider, Sevdanın sana bakışları arasında. Varoluşun nedenini anlarsın, aşkının düştüğü o sevgilide, Yokoluş sonsuzluktur, Düşünmezsin bile, O güzelim aşkın pençesinde. Canımın can'ı kalır yavaş yavaş, Aşk yalnızlaşır ım'sızlığa yüz tutar, Usul usul kaybolmaya yüz tutar gönlünü ısıtan kelimeler, İlk sevgiliye düşen aşk, Artık yalnızdır, Hepsi sende kalmıştır. O an varoluşun varlığından bile uzakta, Kendi içinde yokolup gidersin. İşte böyle insanın bir anda varoluşu, Ve beklenmedik zamanda yaşarken kayboluşu, Aşk ile yaşayanın ömrü cihana bedeldir, Sevdadan nasibini almayanlar, insanlıktan bihaberdir. (aposözü)
Unutmak güzel olsaydı eğer, Onca acıya bürünürmüydü unutulanlar, Yansıyabilseydi çekilen azaplar, Bir daha unutmayı düşünürmüydü unutulanları yangın yerine bırakanlar. Acıyı hissetmelisin, Yaptığını farketmelisin, Ya adam gibi ayrılmalısın Ya da İlahi adaletle alevler içinde yanmayı tatmalısın. (aposözü)
Mesele çakmak ya da çaktırmamak değil, Mesele hem hemşehrini hem de kendini kandırmak, Öylesine zengin garibanlar arasında, Allah'tan payımıza düşen nefesi alabiliyoruz, O da Allah'tan, ya onlardan olsaydı. Birilerini merdiven yapıp üst katlara çıkan beyler, Artık sadece asansör bekler, Daha çabuk, daha çok daha hırslı. Bizde bilinen bir söz vardı hani, Aç gezip kuyruğu dik tutmak, Şimdi olmuşlar ağalar beyler, Tıka basa doyup kuyruğu yerlerde yutturmak. Üzülmüyor değil insan, Tuvaletten bile sakınır bunlar, Yedikleri çıkıp gitmesin falan. Mesele çakmak değil, Çaktığımızı çaktırmamak. İşte böyle bir memlekette yaşamaktayız, Zenginlerin garibanlığına ağlamaklıyız. (aposözü)
Keşke değmeseydin gözlerime, Rüzgarın savurduğu saçların dokunmasaydı tenime, İskeleye yanaşırken biryerlere tutunmak isterken elele olmak zorunda kalmasaydık keşke. Nezaketimle sana yol verip, ardından bakacağıma yürüyeceğin yollara ortak olsaydım, Başlarımız öne eğik, parke taşlarını sayarcasına yolalırken, iki kelime edebilseydik, Birara aynı anda göz göze gelip, olduğumuz yerde durabilseydik, Öylesine geçen birkaç saniye, yıllar gibi hissedilebilseydi, Yollarımızın ayrılacağı köşebaşında, hoşçakal görüşmek üzere, diyebilseydik. Ya da zamanı durdurabilseydik, Herşey bir yana, Adını sorabilseydim keşke, Dönemiyorum o güne, Bu bana sonsuza dek işkence. (aposözü)
Öyle güzel bir isim ki, Yaradanın kullarına indirdiği, insan olabilmenin mucize kitabı onunla başlar. Öyle bir mütevazilik ki, saygının sevginin yücesini hakediyor, Yalın bir güzellik, Yüzünden eksik olmayan tebessüm, Sessiz ve derinden insan sevgisi, Her an huzur veren taptaze bakışlar, Böyle bir kişiliğe az gelir alkışlar, Melekler kıskanmasın, O da onlardan biri, Farkı onların insan hali, Öyle bir masumiyet, Görülebiliyor ruhundaki asalet, Onu tanımak, Birkaç satır sohbet, İnanılmaz bir keyif, Adı Elif. (aposözü)
Ölüm de var be gülüm, Ben sana divane, Sen ise bihaber, Bu bana zulümdür, Şu kısacık ömürde zulüm de var gülüm. Sen uzaklarda, Ben gölgen gibi hep yanında, Umursamasan da Bu alemde hasret denen bir yanardağ da var gülüm. Başka kollarda dansederken sen, Ağıtlar yakmaktayım ben, Şu garip hayat henüz bitmeden, Hayal olsa bile, Kavuşabilmek de var be gülüm. Gecem gündüzüm, Yokluğun hüznüm, Gözgöze gelemediğim ela gözlüm, Bu yolun sonunda ölüm var be gülüm. Vakit geldiğinde gideceğim biliyorsun, Sen beni henüz yaşarken gönlünden siliyorsun, Sana akan gözyaşlarıma bilmem neden gülüyorsun, Ölüm de var gülüm, Kabrimin ortasında tek bir gül açacak, O sensin, ömrümce koklayamadığım, Bağrımdan filizlenip toprağımın üstüne çıkacak, Ve hiç solmayacak, O sensin be gülüm. (aposözü)
Onca varlığın arasında hâlâ ağlayıp yok diyenler, Peynir, domates, üzüm ekmek ile sefa çekenler, Doymayan, doyamayanlar, Ve yoksulluğa rağmen şükredip keyif çatanlar. Birilerinin işi gücü ibadethanede bile para pul düşünmek, Diğerleri sarılmıştır sevgiyle hayata, onlara koymaz ayazda üşümek. Unutma ki yok diyenler birgün elbet yokolacak, Paylaşmayı bilenler ancak Allah'ın katına çıkacak. İstersen hırsına hırs kat ve sapıt, Herkesinki aynı renk beş altı metre kaput. (aposözü)
Üzgünüm dostum, Gideceğin yerde ne ayakkabı kutusu, ne Çelik kasa ne de cep var, Diyelimki seninkine cep diktirdin, Ona uzanacak el nerde. Banamı gülüyorsun, gül. Lakin benim götürebilecek çok şeyim var, Senin umurunda bile olmayan sevgiler, saygılar, sevdalar. İşte dostum ben böyle zengince varacağım, sonsuza kadar. Bana dünya gelebilir, ama sana kabrin gelecek dar mı, dar. (aposözü)
Kasabanın yakınındaki göl kıyısındaydı ilk ve gizli buluşmamız. Hani utanırcasına gelememiştik gözgöze Durgun suya vuran görüntülerimizden bakmıştık birbirimize. Kuşlar şahit, ağaçlar sevdamıza gölge düşmesin diye başucumuzda, Göl imreniyordu aşkımıza. Saklayamaz olduk gün geldi sevgimizi, Duysun eller, çatlasın dedik çekemeyenler, Aşkın yüceliğini bilmeyenler. Aldığım her nefeste sen, Attığın her adımın yolunda ve sonunda ben, Varoluşumuzun nedeninde biz vardık. Kahrolası birgün, Kardeşin geldi nefes nefese, Acı bir ifadeyle, Boynu bükük, gözü yaşlı, Ablamı dedi ve durdu, İstemeye geldiler, Zengin bir adamın oğluna verdiler. Kuşlar sustu, ağaçlar boynu bükük, Ve o durgun göl dalgalandı. O gün öldüğüm gündür sevdiğim, Sonrası da kimseleri sevmeyeceğim. Yıllardır aynı saatlerde göl kıyısındayım, Suya baktıkça ikimizi yine görüyorum, Lakin sol yanıma döndüğümde seni göremeyeceğimi biliyorum. O gün bugündür bomboş sol yanım, Körolası garibanlığa için için yanarım. (aposözü)
BU ŞİİR GÖNLÜ GÜZEL KALBİ TEMİZ, YÜREĞİ PARA PARA DİYE ATMAYANLAR ADINA, ARAMIZDAKİ İNSAN GİBİ YAŞAYAN LAKİN İNSANLIKTAN BİHABER DÜNYA MALI HEVESLİLERİNE İTHAFEN YAZILMIŞTIR. Herkes yaşar bir şekilde, Kimi sevildiğini bilmeden, Kimi öldürürcesine severek, Başkalarına adar ömrünü birileri, Kimileri için hayat sadece kendisidir. Kaybetmeyi kabullenemeyen de vardır, Kazandığına sevinemeyen de. Kimileri için yalnızca para ve cinselliktir, Bazılarına ise Yaradan'dan gelip tekrar ona kavuşmak uğruna teneffüstür ömür. Sinsice katleder bazıları, düşman bellediklerini, Allah'ın verdiği canı gözler önünde alır, katillerdir lakin hepsi de. Yaşamı kaale almaz kimi, Yaralı parmağa işemek nedir bilmez. Alın teri, el emeği göz nurudur esas olan insan gibi insana, Bunlara vakit bulamaz zat-ı muhteremler, devam ederler göbek kaşımaya. Canı çok kıymetlidir birilerinin,