Kalpteniman esselamu Aleyküm


Hazreti Allah (c.c) İle Beraber Olmak Onu Yanında Bilmek



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə19/49
tarix20.11.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#32302
növüYazı
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   49

Hazreti Allah (c.c) İle Beraber Olmak Onu Yanında Bilmek.
Hazreti ALLAH cc ile beraber olmak ve onu yanında bilmek Bu ancak Onun verdiği nasiple olur.
HZ. ALLAH (c.c) kulları ile irtibat kurmayı murad ettiğinde yine kullarından vazifelendirdiği Peygamberler yarattı.
En sonunda ise, Peygamber (s.a.v) Efendilerimizle Cebrail Aleyhisselamı aracı yaparak irtibat kurdu.
O nurlandırdığı Peygamber Efendimizle ona teslim olan inanan kulları ile de irtibat kurmuştur.
Zatı akdesi cismani olarak hiç bir şeye benzemediği için şeklen ve cismen kullarına görünmemekte, Ancak Hz. Musa aleyhisselama tur dağında ateş olarak görünmüştür.
Bu gerçeklerin ışığı altında şunu görebiliriz, Bir insan Hz. ALLAH (c.c) ile gönül bağı kurabilmesi için canlı cismani görünen Hz. ALLAHta fani olmuş kalbi mutmain bir Hakk aşığına ihtiyacı vardır.
Eğer bulamamış ise boşluktadır şeytana karşı zayıftır. Çünkü şeytan insanları kıyamete kadar kandırmaya yemin ettiği için, iblis şeytan ona her geç musallat olacak, o kişinin kuranı kerime, peygamber Efendimize, nihayet Hz. ALLAH’a olan imanını bozmaya çalışacaktır Hz. ALLAH (c.c) muhafaza etsin.
Onun için, Müslüman olan her insanın İmanını koruya bilmesi için çareler aramalıdır.

 

Ayeti kerimede:


EY MUTMAİNE OLAN NEFS, DÖN RABBİNE SEN ONDAN RAZI, O SENDEN RAZI OLARAK. (Fecr 27,28)
Yukarıda geçen Ayeti kerimenin sırrına mazhar nefsi mutmain olmuş bir Hakk aşığından feyz alması şarttır.
HZ. ALLAH (c.c) Resulullah (s.a.v) Efendimizi Ahirete almakla meydanı şeytanı lâneye bırakmamıştır.
O nur peygamberin Ruhunu kıyamete kadar vazife başında tutmakta irşadını devam ettirmektedir.
İşte onun bıraktığı şeriatı ve sünneti seniyyesini aynen uygulayan Ümmetinden seçkin kalbi mutmain olmuş kulların kalplerine girerek Hakk ve hakikati duyuruyor. Ve bu güzel insanlar yeryüzünün her yerinde vardır.

 

Bu kalbi mutmain insanlar vefat ettiklerinde onları yerine yenileri geçmektedir.


Azgın nefisliler istemesede bu nurlu insanlar kıyamete kadar gelip geçecektir.
İşte böyle kullar ile irtibata geçen Hz. ALLAH’tan akan manevi rahmet içinde yaşarlar.

 

Böyle mübarek kullarla irtibat kurmayan nefsini mutmain edemez. Zanla Amel eder, zanla inanır.


Ve o kişi her an imanını kaybetme tehlikesi içindedir.
Çünkü gözle görmediği şeytan her an onun açığını beklemektedir.
Büyük velilerden Hakemi Tirmizi Hz. bile İmanını kaybetmemek için her sabah namazının sünnetini kılar kılmaz şu duayı yapıyormuş.

 

YA hayyu ya kayyum Ya bediüssemavati vel erdı Ya zel celali vel ikram Eselüke en tuhyiye kalbi bi nuri marifetike ebeden Ya ALLAH, Ya ALLAH Ya ALLAH.



 

Ey hayyum ve kayyum Ey yerleri ve gökleri yaratan Ey celal ve ikram sahibi ALLAH’ım, ne olur kalbimin nurunu ebedi eyle diye niyazda bulunmuş.


Bazı nefsinin oyununu bilmeyenler kendilerine güveniyorlar Hz. ALLAH’ın veli kullarını hakir görüyor onlarla irtibatı gerek görmüyorlar.

 

Hz. ALLAH (c.c) cümle mümin kullarını şeytanlaşmış şeyhlerden uzak tutsun Gerçek mürşidi kamillerle buluştursun. Amin..



 

Kalpten iman.

 

Hz. ALLAH (c.c) Mülkünü Dilediğine Verir

 

Hz. ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:


De ki, Ey mülkün sahibi ALLAH, Sen mülkü kime dilersen ona verirsin.
Kimden dilersen ondan alırsın.
Kime dilersen izzet verirsin yükseltirsin.
Kime dilersen zillet verirsin alçaltırsın.
Hayır senin elindedir.
Sen her şeye kadirsin. (Ali imran 26)
Hz. ALLAH (c.c) böyle buyuruyor kullarına duyuruyor.

 

Müslüman devletleri neden ateş altında diye düşündüğüm


zaman işin içinden çıkamıyorum.
Şöyle düşündüğüm oluyor, ne zaman ki bir devlet başka bir devletin
toprağına göz dikiyor, göz yaşı kan akıyor insanlar helak oluyor.
Acaba saldıran Hz. ALLAH’ın mülküne mi saldırmış oluyor.
Zira saldırılan ülkeyi o millete Hz. ALLAH verdi.

 

Müslüman ülkelerini ele alalım.


Iraktan başlayalım Saddam gözünü hatırladığım kadar Arap emirliklerinin
topraklarına dikmişti orayı işgal etmeye başladı ve geri püskürtüldü.
Bu hareketinden dolayı Hz. ALLAH gazaba geldi bu olaylardan sonra
malum hadiseler zuhur etti.
Yani saldırılan mülk Hz. ALLAH’a ait olunca yapılan hareket Hz. ALLAH’ı gazaba mı getiriyor.
çünkü tarih gösteriyor ki nam makam madde için başkasının mülküne saldıranlar
helak olmuşlardır.

 

Görülüyor ki dini Mübin için çalışanların haricinde saldırıya geçenleri Hz. ALLAH


desteklemiyor.
Madde ve çıkarın ön planda olup cihattın alet edildiği her hareket felaket getiriyor.

 

Ülkesinde islamiyet yaşandığı halde devleti yıkmak isteyenler de bilmeden Hz. ALLAH’ın


mülküne mi saldırmış oluyorlar.
Bir devlete ne zaman baş kaldırılır, islamı yaşamak yasak olur, camiler kapatılır,
Komünist idare gelir o zaman isyan edilir ve Hz. ALLAH ta o rejimin yok olması için
mücadele edenlere yardımcı olur.

 

Libya halkı isyan etti buldu belasını.


Şimdi sıra Suriye halkında.
Onlarda böyle devam ederse bulacaklar cezalarını.

 

Kafirlerden yardım alıyorlar devletlerini bölmek için.


Hem kendilerini yakıyorlar hem devletlerini.
Bunu adına da cihat diyorlar.
Hz. ALLAH’a isyan içindeler de haberleri yok.
Beşer Eset gidince akılları başlarına gelecek fakat iş işten geçecek.

 

Mezhepçilik devam ettikçe daha çok kanlar dökülecek.


Biz böyle düşünüyoruz.
Hz. ALLAH (c.c) islam aleminin akıbetini hayırlı etsin İnşaALLAH....
  --------------------
Euzübillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmanerrahim
HER KİM RABBİNİN MAKAMINDAN KORKMUŞ VE NEFSİNİ ŞEHEVATTAN ALIKOYMUŞSA
MUHAKKAK CENNET ONUN VARACAĞI YERDİR.
(Nazirat Süresi 40-41)

 

 



Hz. ALLAH (c.c) Kendisini Bildirmek İçin Canlıları Yarattı.

Ayeti kerimede; Resulüm, senden önceki ümmetlere de Peygamberler göndermiştik. Boyun eğsinler yalvarsınlar diye onları yakalayıp darlık ve çeşitli hastalıklarla cezalandırmıştık. (Enam./42)


Bu ayeti kerimenin manası açık. O bizi kendisini bilmemiz ona tazim ve saygı göstermemizi ibadet yapmamızı istediği için yarattı. Ayeti kerimede, boyun eğsinler yalvarsınlar diye hitabı da çok mühim.
Demek oluyor ki, kim nefsine uyar Hz. ALLAH’ı unutursa Hz. ALLAH hastalık ve darlıkla kendisini hatırlatır ve kendisine yalvartır.
Biz kullar her zaman yüce ALLAH ile rabıtalı olmamız gerekiyor O’na sığınma halinde olmamız, verdiği nimetlerine şükür ederek O’nun mübarek ismi şerifini zikrederek yaşamalıyız.
Bu yeter mi, bizce yetmez. Haklıyı haklı, haksızı haksız görecek adalet sahibi olacaksın.
Nefsinin isteklerini yerine getirirken Hz. ALLAH’ın emirlerini ihmal etmeyeceksin.
Böyle yapmazsan nefsine uyarsan bilmeden nefsine kulluk yapmış şirke batmış olursun.
O zaman da Hz. ALLAH'da sana uyarı olarak hastalık ve darlıkları göndermeye başlar.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemize hastalık ve darlıklarla uyarılacak ameller yaptırtmasın. Zatı Alisine rabıtalı kullar olmamızı, Peygamber (s.a.v) Efendimizin izinden giden kullar olmamızı nasip etsin. İnşaALLAH. Amin

 

Kalpteniman



 

Hz. ALLAH’a Güvenmeyenin Duası Kabul Görmez

 

Mümin yardım görür bunda kuşku yoktur.


Asla yüz üstü bırakılmaz.
Yardımsız kaldı ise o neden yardımsız bırakıldığını düşünsün.

 

Orada görecektir ki, kendisinde iman eksikliği vardır.


Hz. ALLAH’a kalpten iman etmiyordur Hz. ALLAH’a güvenmiyordur.
Ayeti kerimede;
Rabbiniz buyurdu ki, Bana dua edin duanıza icabet edeyim.
Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler,
Alçaltılmış olarak cehenneme gireceklerdir. (Mümin/60)
Diğer bir ayeti kerimede ise:
Müminlere yardım etmek bizim üzerimize bir haktır ve gerçeğin
Ta kendisidir. (Rum/47)
 
Hz. ALLAH(c.c) öyle bir ALLAH ki,
Ona itimat ederek yalvaran kulları nerede olurlarsa olsunlar Hz. ALLAH’ın rahmeti onları bulur.

 

Onun için her hangi bir sıkıntı gelmezden evvel biz Onunla


Gönül rabıtamızı sürdürmeliyiz ki dara düştüğümüzde O’ndan bir şey isterken istemeye yüzümüz olsun.

 

Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi O’nun af ve merhametinden istifade etmemizi nasip etsin İnşaALLAH.



 

Kalpteniman

 

Hz. ALLAH’a Uyan Sultan Olur, Nefsine Uyan Perişan Olur.

 

Neden?


Nefsine uyan kendine ikram edilen nimetleri benimser kendine mal eder.
Hz. ALLAH’a olan ihtiyacı azalır O’na olan ihtiyacı azaldığı için sevgisi de azalır.
Yalvarma ihtiyacı da duymamağa başlar işi görüldü çünkü.

 

Bu müdanesizlik yüzünden Hz. ALLAH(c.c) de onun sultanlığını alır halk huzurunda perişan eder.


Geçmiş tarihte bunun örnekleri çoktur araştırın bulabilirsiniz.

 

Biz insanlar arasında da böyledir.


Adam işsiz kalır çaresizdir yardım edersiniz işi düzelir
Sana ihtiyacı kalmadığı zaman sana tepeden bakmaya başlar.

 

Yine size bir hatıramı anlatayım:


Tüccarlık yapan bir yakınım vardı giyim üzerine mağazaları vardı.
Bu arada yine işsiz gezen Terzi bir kişi ile tanıştım onu aldım mağaza çalıştıran arkadaşın yanına götürdüm ve tanıştırdım iyi bir konfeksiyoncu olduğunu ona atölyesinde iş vermesini rica ettim

 

Onu işe aldı kısa Zaman sonra onu atölyede sorumlu yaptı.


Bu Terzi arkadaşın hali güne gün değişmeye başladığını iş yeri sahibi Dostum bana söylüyordu ben de idare et diye rica ediyordum.

 

Bir gün mağaza sahibi dostumu ziyaret edeyim bir çayını içeyim diye


Mağazasına uğradım. Çayını içtim bana dedi ki gel atölyeye çıkalım
Biraz işim var orada da muhabbetimize devam ederiz dedi ve atölyeye
Gittik. Tam kapıya geldik ki içeriden Telefon konuşması geliyordu konuşan kendisini işe soktuğumuz kendisine yetki verilen kişiydi. Başımızı kapıdan içeriye uzattığımızda aynı şu manzara ile karşılaştık.

 

Adamın arkası kapıya dönük ayakları masanın üstünde konuştuğu kişiye diyordu ki, ne diyeceksin Cevat beye ne diyeceksen bana söyle şey etmişim


Senin Cevat beyini derken bu sözleri duyan Cevat beyin tepesi attı.
İndir Ulan ayaklarını masadan topla pılını pırtını defol deyip işten attı.

 

İşte bazı insanlar böyledir işi görüldü mü babasını bile takmaz


Bakın etrafınıza bu tiplerden çok insana rastlarsınız.

 

Anlattığım bu hadisede olduğu gibi Hz. ALLAH kuluna verdiği vücudu ile insan şekline soktu çeşitli nimetlerle merzuk etti gün geldi ona açtığı kapılardan geçirerek halkın başına Sultan yaptı.


Gün geldi madde sırtına yüklenince ruhu ezildi nefsi kuvvetlendi. Hz. ALLAH’ı
Gazaba getirdi sultanlığını kaybetti Hz. ALLAH affetsin İnşaALLAH böyle kullarını.

 

Hz. ALLAH(c.c) O'nun ikram ettiği nimetlerine şükreden, nankörlük etmeyen kullarından olmamızı cümlemize nasip etsin İnşaALLAH



 

Kalpteniman Üzgün dede.

 

Hz. ALLAH’a Yükselmeyi İstemek İmtihanı Çağrıştırır

 

Neden derseniz, basit bir resmi dairede görev almak istediğinizde sizi sual yağmuruna


Tutarlar sınavı kazanırsanız sizi o makama getirirler.

 

Ya Kâinatın yaratıcısının sevgisini yakınlığını kazanmak istediğimizde bizi nasıl bir sınav bekliyor dersiniz?


Nefs olağanüstü baskı altına alınır. Tasavvuf dilinde bunun ismi kabzdır. Kabz kelimesi bildiğimiz kabız manasıdır fakat yemek yediğimizde kabız olduğumuz gibi değil, iç sıkıntısı, mutluluk sıkıntısı. Kişiye dünya dar gelir hiç bir şeyden zevk almaz, bu baskı gece gündüz sürer.
Bu Hz. ALLAH’ın kulunu dünyadan soğutmak ve sabrını ölçmek için yaptığı bir iştir.
Kul ben ALLAH’ı seviyorum iddiasında bulunuyor ya kendisi de görsün bakalım sevgisi ne kadardır.
Bu sınavı kazanırsa iptilâ sıkıntıları başlar şeytan musallat olur o vesile ile Hz. ALLAH’a daha çok yalvarır bu yalvarmalarla ve sabırlar ile hem sınavı kazanır hem Hz. ALLAH’a yaklaşır.

 

O zaman fazla sıkıntı görmeden Hz. ALLAH’a yaklaşmak için nasıl hareket etmek lâzım.


1- Hz. ALLAH’a kalpten iman etmek ve O’na itimat etmek.
2- Resulullah (s.a.v) Efendimizin emirlerine harfiyen uymak Onun izinden gitmek.
Bu hali devam ettirene gün gelir Hz. ALLAH ona destek olacak Mürşidi kâmili buldurur. Hem de en kestirme yoldan.
Hz. ALLAH(c.c) cümlemizi zatına en kısa yoldan kavuşanlardan eylesin Âmin.

 

Kalpteniman.



 

Hz. ALLAH’ı aradım siyasi partilerde

 

Hz. ALLAH’ın sevgisini aradım siyasi partilerde.


Fakat yoktu öyle bir sevgi onların olduğu yerde.

 

Nefslerini doyurmaktı çoğunun gayesi.


İçlerini sarmıştı büyük olma hevesi.

 

Ne firavunlar ve nemrutlar en büyük biziz dediler.


ALLAH hepsini serdi toprak altına dizildiler.

 

Sizler de en büyük biziz diyenler.


Ders olmuyor mu size ahirete gidenler.

 

Daldınız dünyanın geçici şöhretine.


Girdiniz şeytanın siyasetine.

 

Almışsın ağır yükü dini mesuliyet.


Yap icraatını yalnız ALLAH için gayet.

 

ALLAH’ı bırakıp şeytana dönersen şayet.


Bekle büyük gazabı gelecektir felaket.

 

ALLAH’ın kanununa şeytanı karıştırma.


O'nun kutsal adını maddeye bulaştırma.

 

Kuranın emrini yap yalnız ALLAH’a eğil.


İktidar hırsı için şeytana secde değil.

 

HZ. ALLAH’ı Bulmak

 

Bir gün torunum Ömer ile sohbet ediyorduk kendisi sekiz yaşında bana Hz. ALLAH’ın büyüklüğünün nasıl olduğunu sordu.



 

Bende, yavrum onun yüceliğini anlamak için yarattığı eserlerini inceleyerek görebiliriz dedim.


Fezada bulunan gezegenleri düşün, Dünyanın dönüşünü düşün, mevsimlerin gece gündüzün oluşumunu düşün. En önemli delil de, kendi vücudunu düşün. Gözlerini düşün iki nokta ile etrafını görüyorsun derken,

 

Dede, gözün görmesini yaratan kendisi kim bilir ne kuvvetli görüyordur deyiverdi



 

Kulaklarını düşün nasıl duyuyorsun derken de, duymayı yaratan kendisi nasıl kuvvetli duyuyordur dedi.

 

Aklını düşün deyince de, Aklı yaratan kendi ne kadar kuvvetli akıllıdır dedi İşte ALLAH’ını buldun demiştim.



 

Evet, Yarattığı eserlerini tefekkür eden sahibini bulur.

 

HZ ALLAH CC bizlere taktığı gözler ile onun muhteşem eserlerini mana gözüyle seyretmeyi ve imanımızın kalpten olmasını nasip etsin İnşaALLAH.



 

Ayeti kerimede:


De ki, Göklerde ve yerde neler var baksanıza! Fakat inanmıyan bir topluluğa ayetler ve uyarılar fayda sağlamaz (Yunus 101)

 

Hz. ALLAH’ın Azametini İdrak Hz. ALLAH’ın Azametini İdrak

 

Hz. ALLAH’ın Azametinin idrak edilemeyeceğini idrak etmek de idraktir.


Ayeti kerimede:

 

Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yer küreye, isteyerek ve istemeyerek gelin dedi.


İkisi de, isteyerek geldik dediler.
Böylece onları iki günde yedi gök olarak yarattı ve her görevini vahyetti.
Ve biz yakın semayı kandillerle donattık bozulmaktan da koruduk.
işte bu Aziz Alim olan ALLAH’ın takdiridir (Fussilet 11-12) 

 

Diğer bir Ayeti kerimede ise:


İnkâr edenler göklerle yer bitişik bir halde iken bizim onları birbirinden kopardığımızı görüp düşünmediler mi? (Enbiya 30)

 

Biz yaratılmışların, yaratanın bu işlerini aklımızla idrak edebilir miyiz.


Muhakkak ki yaratılmışın yaratanın bu esrarı İlahi işlerini idrak etmesi mümkün olamaz.
Fakat idrak edemiyeceğimizi idrak edebilirsek, hadiseyi idrak etmiş oluruz.
Çünkü O öyle bir ALLAH ki, Zahir ve Batindir.
Hem görünür hem görünmez.
İnanana var görünüyor.
İnanmayana yok görünüyor.

 

Onu cisim olarak görmek isteyen dünyaya bakmalı,


Çünkü kâinat ceset O ise ruhtur.
Ayeti kerimede:
ALLAH yerlerin ve göklerin nurudur. (Nur 35)
O Adem aleyhisselamı yarattı ona ruh üfürdü, (Sad 72) ruh olarak Adem aleyhisselamın içine girdi.

 

Şeytana Ademe secde et demekle kendi ruhuna secde ettirmek istedi.


Fakat şeytan çamura takıldı işin aslını anlayamadı lânetlendi.

 

Şunu çok iyi anlamak ve idrak etmek lâzım ki her canlının içinde Hz. ALLAH’ın mukaddes Ruhu var.


Artı her insanın içinde onu saptırmak için şeytanın görevlendirdiği elemanı var.

 

İşte biz insanlar içimizdeki Hz. ALLAH’ın ruhuna uymakla, veya şeytanın elemanına uymakla imtihana çekilmekteyiz.


Ayeti kerimede:
O hanginizin daha güzel amel işleyeceğinizi imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratandır buyuruyor. (Mülk 2) 

 

Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi içimizdeki ruhumuza uymamızı şeytana muhalefet edip nefsimizi ondan uzak tutmamızı nasip etsin inşaALLAH.


Eğer gaflete düşüp nefsimizi ALLAH korusun şeytana kaptırırsak dünyada da yandık ahirette de yandık demektir.
Küçük çocuğumuzu korur gibi nefsimizi korumalıyız.

 

Çok iyi bilelim ki nefsimiz çocuk gibidir ne görürse ister. Onun her dediğinin zıddını yaparsak içimizdeki ruhumuz kuvvet bulur.


Şeytan ise güç kaybeder. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizin ruhunu galip şeytanı ise mağlup etsin İnşaALLAH.

 

Amin velhamdü lillahi Rabbil Alemin.


Kalpteniman

 

Hz. ALLAH’ın Ruhunu Temizleyen Kulunu Kendine Çekmesi Ve Sevgi Bağı Kurması

 

Mıknatıs kendisi gibi çekicilik vasfı taşıyan kendisine yaklaşan maddeleri çekiyor fakat etrafları temiz olursa , pislenmiş paslanmış maddeleri kendine yakın olsalar bile çekmez çünkü etrafını saran kir ve paslar kavuşmayı engelliyor.



 

Ağaç ve plastik türü maddeleri kendi yapısında olmadığı için çekmiyor dikkat edilirse mıknatısa kavuşmak isteyen parçacıklar temiz ve aynı maddeden olması lazım aksi takdirde mümkün değil.


Biz insanların da içimizde taşıdığımız ruhlarımız var ve içimizde taşıdığımız , Hz. ALLAH’TAN gelen bu cevherler her biri çekici güce sahiptirler.

 

Bu cevherleri içimize Hz. ALLAH (c.c) tertemiz olarak koydu .


fakat insanların bazısı bu değerli hazineyi kirletti çekicilik vasfını kaybettirdi o ulvi ruhun gönderilen sahibi ile sevgi kurması engellenmiş oldu.
Bazı insanlar ise imansızlık batağına düşerek ruhlarını öldürdüler ağaç sıfatına büründüler cehenneme yakıt oldular. 

 

Bazı insanlar ise içlerindeki cevheri günah işleyerek kirletmediği gibi, Hz. ALLAH’A ibadet ve zikirle ruhunu parlattı gönderen yüce kudreti ilahi ile muhabbet bağı kurdu dünyasında huzurlu yaşadı ahirette de ölümsüz bitmeyen cennet hayatının namzedi oldu.



 

Bu ne güzel bir akıbet Hz. ALLAH cümlemize ruhumuzu kirletmeden tertemiz olarak dünya hayatını bitirmemizi kendisine kavuşmamızı nasip etsin .

 

Muhterem kardeşlerim, siz de içinizde taşıdığınız ruhunuzu gaflete düşüp şeytana uyup günaha girip kirletmeyin böyle bir hata yaptığınızda ise hemen pişmanlık duyarak tevbe edin ve kalbinizi yıkayın. Hz.. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde ,


EY MÜMİNLER HEPİNİZ TEVBE EDİNİZ Kİ FELAHA ERESİNİZ buyuruyor.  (Nur, 31) 

 

Felaha ermek , huzura ve selamete kavuşmak demektir.


Ne büyük mutluluktur ki kul pişman olmuş yaptığı günahlara karşı kalbiyle tevbe ediyor sahibi onu af ediyor kirlenen ruhu tevbe suyu ile yıkanıyor diğer bir ayeti kerimede ise;
ALLAH’IN SİZİ BAĞIŞLAMASINI ARZU ETMEZ MİSİNİZ ALLAH ÇOK BAĞIŞLAYICI ÇOK MERHAMET EDİCİDİR. (Nur, 22.) buyuruyor ve kullarını tevbe etmeye teşvik ediyor.
Çünkü kullarına karşı çok merhametli olduğunu kendisi haber veriyor ve diğer bir ayetinde de , RAHMETİM HER ŞEYİ KUŞATMIŞTIR.  (Araf,156.) buyuruyor.

 

Bizleri rahmet çemberinin içine alan sonsuz merhamet sahibi olan sahibimize tövbe edip şükretmemek ne büyük hata ve ne büyük nankörlüktür .


Bizi yaratan çeşitli nimetler veren kendisi olduğu halde ,nankörlük yapan günah işleyen kullarını af edeceğini haber veren yine kendisi oluyor .
Bu onun sonsuz merhamet sahibi olduğundandır.
Bir günahkar insan da bu fırsatı değerlendiremiyorsa kendisine yazık etmiş olur. Çünkü tövbe bu dünyada kabul edilir ahirette ise o şansı yoktur ve hiç bir özür kabul edilmeyecektir.
Akıllı kimse odur ki, ruhunu tövbe suyu ile yıkar , zikirle parlatır şükürle de rahatlatır huzura kavuşur.
Dikkat edersek göreceğiz ki Hz.. ALLAH hep ikram ediyor nankör insanlar da devamlı isyan ediyor.
Düşünse ki taşıdığı vücudunu hazır buldu bu ona bir ikramı ilahi değil midir.

 

Dünyayı seyretmesine sebep olan gözleri kendisine ikram edilmiş nimet değimlidir.



 

Teneffüs ettiği hava yedirdiği gıdalar içirdiği sular onu yaratanın ikramı değil midir. 


Bu nimetleri HZ.. ALLAH’TAN başka kim verebilir.
Ve bu paha biçilmeyen nimetleri ikram eden sonsuz kudret ve azamet sahibi olan , bütün yaratılmış ruhların sahibi olan Hz.. ALLAH (c.c) kullarından beklediği kendisine kulluk yapılması ve ikram ettiği nimetlerine şükür etmeleri ve öldükten sonra dirileceklerine inanmalarıdır .

 

İşte her şeye aklı çalışan nankör insanların aklı burada duruyor , bu kadar kolay bir emri şerifi, şeytana ve nefsine uyarak yerine getirmiyor ebedi ölümsüz hayat olan ahiret dünyasını kaybediyor.


Ebedi felakete düşüyor,  ve bu imansız insanlar bu dünyada da huzuru bulamıyorlar.

 

Yine geçmişte yaşadığım bir hadiseyi hatırladım . işim icabı görüştüğüm bir arkadaş vardı  bazen dini konular açılır konuşurduk.



 

İmanı vardı zamanla bizimle irtibatı kesildi onu tanıyanlardan haber aldım ki imansız insanlarla irtibat kurmuş din kitap tanımıyormuş bir zaman sonra iş yerime ziyarete geldi.

 

Biraz konuştuktan sonra ben konuyu açtım evet dedi elimle tutmadığım gözümle görmediğim varlığa inanmam dedi.


Bende ona Hz.. ALLAH’IN görünen ve görünmeyen nimetler yarattığını biz insanlar bazı nimetlerini akıl gözüyle görebilecek kabiliyette yaratıldığımızı bazılarımızın ise bu nimetten mahrum olduğumuzu söyleyince bana  öyleyse bana akıl gözü ile gördüğün varlıkları söyle dedi.
Bende, birincisi ruhumuz ikincisi nefes, elle de tutulmuyor gözle de görülmüyor üçüncüsü ise şimdi sana soruyorum sende akıl var mı yok mu , deyince durdu . şaşkın bakıyordu.
Bakma öyle dedim . anladım , varsa göster diyeceksin. deyince,
gözüm ile görmediğim elim ile tutmadığım varlığa inanmam diyorsun, fakat elin ile dokunamadığın gözün ile görmediğin aklının var olduğuna inanıyorsun.
Sence bu gerçek gözle görünmeyen varlıkların var olduğunun delili değil midir dedim. Elektriğin gücünden bahsettim gözle görülmüyor elle tutar isen canından olursun dedim .
Sana bir sual daha, içine çektiğin nefesini
gözle görüyor ellerinle tutabiliyor musun.
Biraz nefes almasan sağa sola atlamaya başlarsın nefes Hz. ALLAH’ın varlığına en büyük delildir dedim.
Bu anlattıklarının hiç birisi bana inandırıcı gelmiyor deyince, çok yazık sen ağaç olmuşsun ben sana hiç bir şey duyuramam dedim.
Çekti gitti bir zaman sonra duydum motor sıkletle giderken kaza yapmış yüzünün üzerine düşmüş yüzü parçalanmış insanların içine çıkamıyormuş, daha sonra da öldüğünü duydum.
Eğer tövbe etmeden gitti ise imansız gitti . Muhterem kardeşlerim, arkadaş seçerken çok dikkat etmelisiniz ve imansız kişilerle kesinlikle yakınlık kurmamalısınız.
Çünkü böyle insanların kalpleri kararmış ruhları ölmüştür ne misal verirsen ver kendi aklına uyar bir bahane bulur anlatılanları duymaz. kalbi bozulduğu için Hz.. ALLAH’IN varlığına inanmaz ,peygamberi tanımaz çünkü onun ilahı şeytan olmuştur.

 

Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi ve devam edecek neslimizi böyle kötü akıbetten muhafaza etsin . Ne acı gerçektir ki , gözleri görerek inkar ediyorlar o halde ölüyorlar ve inkar ettiklerinin yanına gidiyorlar.


Oraya gidince pişmanlık başlıyor fakat hiçte çaresi yok . Hz.. ALLAH (c.c) saffat sure.i şerifinde cennette tahtlar üzerinde oturup karşılıklı sohbet eden mutlu kullarının konuşmalarını tarif ederken şöyle buyuruyor..

 

ONLAR BİRBİRİNE DÖNÜP SORARLAR İÇLERİNDEN BİRİ , DÜNYADA İKEN BENİM BİR ARKADAŞIM VARDI BANA DERDİ Kİ SEN DE ÖLDÜKTEN VE TOPRAK OLDUKTAN SONRA TEKRAR DİRİLECEĞİNE SORGUYA ÇEKİLECEĞİNE İNANANLARDAN MISIN . ACABA O ARKADAŞIM NERDE DİYE SORAR, BİR DE BAKAR Kİ ONU CEHENNEMİN ORTASINDA GÖRÜR .VE DER Kİ YEMİN EDERİM Kİ EĞER SANA UYSAYDIM SEN BENİ DE HELAK EDECEKTİN EĞER RABBİMİN NİMETİ OLMASAYDI ŞİMDİ BEN DE ORADA OLACAKTIM..(saffat 50, 51, 52,53,54,55,56,57,)



 

Muhterem kardeşlerim. Her şeyi yaratan meydana çıkardığı eserlerinin neler yapacaklarını bilen sahibimiz olacak olayları bizlere ahirete gitmeden evvel haber veriyor ve bizi böyle imansız arkadaşların tehlikesinden haberdar ediyor 


Onun için arkadaş seçerken çok dikkatli olun çünkü arkadaşının beğenmediğin ahlakını bile bir gün olur benimseyebilirsin o iyi ahlaklı ise iyiliğini , kötü ahlaklı ise, kötülüğü üzerine bulaşır çünkü alkol satanla beraber olana alkol kokusu bulaşır, esans satanla beraber olanın üzerine esans kokusu bulaşır.
İmanlı arkadaş cennete gitmene, imansız arkadaş ise cehenneme girmene sebep olur . diğer bir ayeti kerimede ise ;

 

VAH BENİM BAŞIMA GELENE KEŞKE O İMANSIZI DOST EDİNMESEYDİM BANA GELEN DOĞRU YOLDAN VALLAHİ BENİ O SAPTIRDI. (furkan 28,29,) dememek için imansız ahlaksız arkadaşlardan ateşten kaçar gibi kaçmak lazım.


Çünkü kötü arkadaş insanın dünya hayatını da perişan eder ahiret hayatını da.

 

Bize düşen bizi yoktan var edene sığınıp ibadet şükür ve zikir ile onun yüceler yücesi olan gönlünü kazanmak hem dünyada hem ahirette rahat etmektir.


En garanti dost Hz.. ALLAHTIR.. onun yolu da, kalbini ve ruhunu ter temiz tutmak onunla irtibat halinde olmaktır .
Yüceler yücesi olan sahibimiz bizleri zatına kul peygamber efendimize de ümmet etsin.

 

ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VE NEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED.. Muhterem kardeşlerim. Kendimi bildim bileli kötü arkadaşlardan uzak durmaya gayret ettim ve bunun çok faydasını gördüm.



 

Genellikle ruhum hep sahibini aradı, genç yaşımda dahi her zaman yüceler yücesi olan kainatı var edene karşı içimde sevgi ve muhabbet vardı .


Fakat ne zahiri ne batini bilgiden haberim yoktu ancak ne öğreniyorsam kuranı kerim meallerinden ve hadisi şeriflerden öğreniyordum.
Bir gün caminin birinde Cuma namazı kılıyoruz imam hutbeye çıktı Cuma sohbeti yapmaya başladı konu Hz.. ALLAH’IN dünyayı nasıl yarattığı hakkında idi ve anlatmaya başladı .

 

Evvela bir isim söyledi , ALLAH (c.c) evvela bunu yarattı bundan sonra bir isim daha söyledi bunu yarattı ilk yarattığının üzerine koydu bundan sonra bir şey daha yarattı onun üzerine koydu ve bundan sonra dünyayı yarattı en üste koydu dedi ve biraz daha konuştuktan sonra sohbeti bitirdi .



 

Cuma namazı bitince ben hoca efendiye sordum , hocam dedim hutbede okuduğunuz sohbette geçen konuları hangi kitaptan aldığınızı bilmiyorum fakat size tavsiyem ne olur böyle konuları okumayın.


Bu sohbeti dinleyenin imanı zayıflar siz de biliyorsunuz ki insanlar artık dünyanın hiç bir bağlantı olmadan döndüğünü hiç bir şeyin üzerinde olmadığını biliyorlar.
Sende biliyorsun ki , Hz.. ALLAH ayeti kerimede,
ALLAH BİR ŞEYİN OLMASINI HÜKMETTİĞİ ZAMAN ONA SADECE OL DER O DA HEMEN OLUVERİR.  (Bakara 117) buyuruyorken bir şeyi yaratmak istediği zaman planlamaya tasarlamaya gerek görmeden ne isterse bir anda yaratabileceğini duyuruyor.
Sahsım olarak onun yarattığı eserlerinin üzerindeki sanatının şaheserliğini gördüğüm zaman bütün kalbim ile bunları yaratandan başka büyük yok.
İşte bütün kainatı yaratan ALLAH budur diyorum ve onun bir anda her istediğini yaratabileceğine bütün kalbim ile iman ediyorum .

 

Sizin yaptığınız sohbet ise onun sonsuz kudretine karşı ters düşüyor demiştim oda kabul etmişti.



 

Muhterem kardeşlerim. Hz.. ALLAH (c.c) ise ayeti kerimesinde ,,


SANA GELEN HER İYİLİK ALLAH’TANDIR BÜTÜN KÖTÜLÜKLER İSE KENDİ NEFSİNDENDİR. (Nisa 79.) buyurması bizleri uyarmak içindir.

 

Dikkat eder isek nefis ibadetleri hiç sevmez onun istedikleri malum yesin içsin eğlensin benlik taslasın herkesi küçük kendini büyük görmek ister, yeri gelir ALLAH’I inkar eder.


 
Kafirler gibi düşünür onun şerrinden ALLAH’A sığınmamız lazım eğer biraz gaflette olursak bizlere Hz.. ALLAH’TAN gelen iyiliklere mani olur ibadet yapmaktan kaçınır ahiret nimetlerinden mahrum bırakır.

 

Dünya rızkını kazanmak için işe gitmeye üşenir namerde muhtaç eder bütün hayırlı işlerden kaçınır fakat şeytani ve şehvani işlere geldiği zaman canavar kesilir yorgunluk diye bir şey hissetmez. 


Bizler de Hz.. ALLAH’IN bizlere ikram ettiği iyiliklere kavuşmamız için içimizdeki bu canavarı bağlamanın çaresini aramamız lazım diye düşündük ve arayışa geçtik.
 
Hz.. ALLAH (c.c) o mübarek yolu buldurunca nefsime sordum öldükten sonra dirilme işine tereddüt geçiriyorsun tam olarak teslim olmuyorsun , ölüp gittin de gördün mü ki , böyle inat ediyorsun. 

 

Ancak gider görürsün öyle konuşursun şu anda sen ancak zan ile karşı çıkıyorsun , sana gene soruyorum Hz.. ALLAH (c.c) bizi yaratmadan evvel biz meninin içinde gözle görülmeyen tohumduk fakat  biz o halimizi de gözlerimiz ile görmediğimiz halde inkar etmiyoruz.


Çünkü gözlerimiz ile görüyoruz ki insanlar meni ve tohumdan yaratılmaya devam ediyor.

 

Fakat biz dünyaya gelmeden tohum halinde iken bize deselerdi ki siz babalarınızın bellerinden annelerinizin rahimlerine gireceksiniz.


Onların karınlarında siz evvela kan sonra et ve kemikler ile birleşerek insan olacaksınız deselerdi acaba inanır mıydın diye nefsime sorunca sükut etti huzura erdim ibadet lezzetine kavuştum.

 

Bu ibadet ve huzur yoluna girmeden geçen günlerimde imanımın yarım olduğuna kanaat getirdim.


Ve şimdi diyorum ki, bir insan gerek maddi gerek manevi kuvveti olan bitmeyen bir sonsuz kuvvet arıyorsa , Hz.. ALLAH (c.c) ile irtibat kurması kesinlikle lazımdır onun ise yeryüzünde şubeleri vardır o şubelerin de müdürleri vardır oraya baş vuran müracaat edenleri manevi enerji hattına bağlarlar.

 

Onun içine iman enerjisi doldururlar sen buna şaşıyorsun şaşma her yapılan evin elektriği ve suyu o enerjilerin dağıtımını sağlayan şubelerin vasıtası ile yapıldığı o enerjilerin ise büyük barajlardan temin edilip dağıtıldığı gibi manevi enerjiler de Hz.. ALLAH’TAN peygamber efendimize onun vesilesi ile yeryüzünde ona tabi olan velilere dağıtılmakta o veliler vasıtası ile de onlara müracaat eden taliplere dağıtılmaktadır. 



 

ALLAH (c.c) bütün müminlerin böyle manevi şubelere müracaat etmelerini nasip ve müyesser etsin amin VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN .

 

ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA VENEBİYYİNA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMED...



 

KALPTEN İNAN EY MÜSLÜMAN

 


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin