İbretlik Bir Hatıra.
SELAMIN KAVLEN MİNRABBİRRAHİM
HZ. ALLAH (c.c) .ayeti kerimesinde BEN CİNLERİ VE İNSANLARI ANCAK BENİ BİLSİNLER BANA İBADET YAPSINLAR DİYE YARATTIM… zariyat.56.bu emri ilahiyi duyduğu halde ibadet yapmayanlar yine yaratanın emriyle alçaltılmış olarak cehennemi boylayacaklardır.
Birincisi dünya cehennemiyle. Ölünce ise daha ağır cezaya çarptırılacaklardır.
İbadet yapmayıp yaratanla gönül bağı kuramayan insan yalnız yapayalnızdır dara düştüğü zaman insanların peşinden koşar durur peşine koştuğu insan da gücü azalınca yardımı keser.
İsterse bu kişi ilim adamı veya doktor olsun nice hastalar vardır doktorların yanlış teşhis koyması veya yanlış ilaç tedavi uygulaması ile hayatlarını kaybetmişlerdir.
Yaratılan yanlış yapabilir.
Fakat yaratan bilmez olur mu muhakkak ki o her şeyi bilendir.
Kesinlikle yanlış yapmaz onda çaresizlik diye bir şey de bulunmaz.
Çünkü o bütün noksanlıklardan münezzehtir.
Böyle mükemmel kudret ve azamet sahibin yardımını kazanmak için ibadet yapmayıp gönlüne giremeyenler hem bu dünyada hem ahirette azap göreceklerdir.
Hâlbuki bize emredilen ibadetler hepsi bizim iyiliğimiz için bunu cahil olan bile anlar.
Abdest temiz olmamıza, namaz vücudumuzun kan dolaşımına güç katıyor oruç ise mide ve bağırsakları dinlendiriyor.
Dikkat edilirse doktor bile hastasına bazı durumlarda diyet uyguluyor.
İşte nankör insan menfaatine olan bu ilahi emirleri yapmayıp kendisini zarara sokuyor.
Bu saydıklarımız gözle görünen zahiri faydalar, ya gözle görünmeyen batini faydalarının birincisi içine çektiği huzur dolu nefesler.
İkincisi ise, muhabbet bağı hattını kazanması o öyle bir mukaddes bağlantı ki artık her derdini her sıkıntısını kaldıracak yüce bir kapı önündedir o ne mutlu bir kuldur.
Yine yıllar evvel çocukluğumda şahit olduğum bir hadiseyi hatırladım. Hazreti ALLAH’A canı gönülden bağlı. Dua ederken gözlerinden yaşlar akan ananem vardı.
Mürşide bir hanımdı diyorum çünkü Rabbim Teâla onu vesile ederek bizi çok olaylara şahit tuttu.
Kendisi seksen yaşın üzerindeydi.
Bir gün abdest alırken dalgınlıktan olacak dengesini kaybedip düştü ve sol kalça kemiği ve sol kolu kırıldı. Üzüntüye gark olduk.
Vakit kaybetmeden doktora götürdük. Doktor muayene etti ve bu çok yaşlı bunun kemikleri kaynamaz evine götürün deyince kahrolduk.
Kaderiymiş dedik aldık eve götürdük.
O siz üzülmeyin ALLAH benim kemiklerimi kaynatır dedi.
Ve sağ elini kırık olan sol kolunun ve kalçasının üzerinde gezdirerek dua okumaya başladı. Dikkat ettik yasini şerifte geçen SELAMINKAVLENMİNRABBİRRAHİM ayeti kerimesini okuyordu.
Bu duayı tespih gibi gece gündüz devamlı okudu.
Ve bir kaç ay sonra doktorun kaynamaz dediği kolu ve kalçasının kaynadığını gözlerimizle gördük.
Ve 105 yaşına kadar yaşadı ALLAH rahmet eylesin nur içinde yatsın.
Maddi durumu güzel olmamasına rağmen dilinden şükrü eksiltmezdi. Yaşadığı evin bahçesinde hazine saklı olduğu söylentileri dilden dile dolaşıyordu rahmetli dayım kazmadık yer bırakmadı fakat hiç bir şey bulamadı.
Bir gün annem kendisine. Anne durumumuz pekiyi olmadığını görüyorsun ne olur istihare namazı kılda belki hazine yerini öğrenirsin biz de zengin oluruz dedi.
Ana annemi razı etti istihareye yattı. Ertesi günü ne gördüğünü sorduk. Gördüm evladım yerini de gösterdiler al fakat yalnız dünyalık ahirette sana bir şey yok bitici dünya zengini mi olmak istersin yoksa bitmeyen ahiret zengini mi olmak istersin dediler onun için bu hazine meselesini de unutun dedi.
Ömrü boyunca da lafını ettirmedi ALLAH rahmet eylesin.
Kırılan kolu ve kalçası iyileşince bize vasiyet etti bir yeriniz rahatsız olup iyileşmediği zaman elinizi rahatsız olan yerin üzerine koyun ve bu duayı okuyun ALLAH’ın izniyle geçer demişti.
Aradan bir hayli zaman sonra Hz. ALLAH (c.c)SELAMIN KAVLEN MİN RABBİRRAHİM ayeti kerimesinin sırrıyla azametini bize gösterdi ve imanımıza iman depoladı.
Şöyle ki.
Bir gün evimizde kardeşlerimle oturuyorduk en küçük kız kardeşim sağ tarafımda oturuyordu büyük kız kardeşim ise elinde bıçak ile önümüzden geçerken küçük kardeşim aniden oturduğu yerden doğrulunca büyük kardeşimin elindeki ekmek bıçağı küçük kardeşimin sol gözüne girdi çıktı.
Her şey bir kaç saniye içinde oldu.
Biz elimizi kardeşimizin delinen gözünün üzerine koyduk ve
SELAMIN KAVLEN MIN RABBİRRAHİM ayetini durmadan okumaya başladım hepimiz korku ve panik içindeydik.
Küçük kardeşim can acısından ağlıyor büyük kardeşim ise ağabey ben kardeşimi kör ettim diye üzüntüsünden feryat ediyordu.
Bir zaman sonra elimi kaldırdım baktım göz pınarından kan akıyordu elimi hemen kapadım okumaya devam ettim.
Bütün kalbimizle sığıntı halinde okuyorduk kardeşimin ağlaması durunca biz kaderimize razı olduk ve elimizi kaldırdık kardeşime gözünü açmasını söyledim gözünü açtı kıpkırmızı idi şükürler olsun rabbimize delik çizik diye bir şey yoktu.
Kardeşime gözünü kapamasını söyledim biraz daha bekledik on beş dakika sonra gözünü açtı pırıl pırıldı hiç bir iz ve hasar yoktu.
Hz. ALLAH’ın kudretini ve yardımını gözlerimizle gördük.
Bu ayeti kerime bildiğimiz gibi yasini şerifte geçiyor Ayeti kerimede:
ONLARA ORADA cennette ÇEŞİTLİ MEYVELER VAR HEM ONLARA İSTEDİKLERİ HER ŞEY VAR. ALLAH TARAFINDAN BİR SÖZ OLARAK ONLARA SELAM VAR. (Yasin 57. 58)
Bizde ağrıyan yerimize ahirette göndereceği selamını alıyoruz ve okuyoruz.
Sen sığınmasını bilirsen o seni mahrum bırakır mı?
Ayeti kerimesinde buyuruyor ki,
Estaizübillah;
RESULÜM KULLARIM SANA BENİ SORUNCA HABER VER Kİ BEN ONLARA YAKINIM BENDEN İSTEYENİN DUA ETTİĞİNDE DUASINI KABUL EDERİM ÖYLEYSE ONLARDA BENİM DAVETİME İCABET ETSİNLER BANA İMAN ETSİNLER Kİ, DOĞRU YOLA GİDEBİLSİNLER. (Bakara 186)
Biz kulları da hep yalvaralım ona yalvaralım hep isteyelim ondan isteyelim.
Hz. ALLAH(c.c)'nün sonsuz rahmetinden istifade etmemizi cümlemize nasip ve müyesser etsin.
Resulullah (s.a.v).hadisi şerifinde,
KULUN KALBİNE DUA ETME ARZUSU GELDİĞİNDE RABBİNE DUA ETSİN ÇÜNKÜ ALLAH O, DUAYI KABUL EDECEKTİR. (Tirmizi.)
Yukarıda geçen ayet ve hadisi şerifi yaşantımıza aksettirirsek hem dünya hayatımızı hem ahiret yurdumuzun huzurlu geçmesini sağlayabiliriz.
Neden diye sorulursa bir kul ki, kâinatın idarecisine inanmış ve her şeyin O'nun ve O'ndan geldiğine teslim olmuş, ona emredilen ilahi emirleri yaparak kendini sevdirmiş, her hangi bir sıkıntı esnasında kalbine dua etme arzusu geldiğinde, dua ettiğinde, sonsuz merhamet sahibi olan Hz. ALLAH (c.c) umut edilir ki, onun duasını kabul edebilir.
Yapılan talep ister dünyalık ister ahiretlik olsun dünyalık ve ahiret olarak iki kazanç kapısı kendisine açılmıştır. Ne mutlu böyle kullara dünyası da güzel ahireti de güzel bundan daha güzel ticaret var mıdır?
Çünkü her ihtiyacı görülüyor.
İşte bu nimetlerden bazı kullar istifade ediyor bazı kullar ise itimat etmediği için istifade edemiyor.
Hâlbuki insan yaratılana itimat ettiği kadar yaratana itimat etse her işi görülecektir.
Yaratılan durumu müsait ise belirli bir süreye kadar yardım eder ve nihayet benden bu kadar der ve yardımı keser.
Yaratan ise kul samimi oldukça sözünde durup ibadetlerine devam ettikçe kendisine dilekte bulunduğu zaman o kulunun önüne her imkânlarını serecektir.
Hz. ALLAH (c.c)cümlemize dünyanın helal nimetlerini ahirette ise cennet nimetlerini nasip etsin.
Âmin.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA MUHAMMEDİN VE ALA ALİ MUHAMMEDİN FİL EVVELİNE VEL AHİRİNE VEFİL MELAİL ALA İLA YEVMİDDİN VEL HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ÂLEMİN…
Kalpten inan ey Müslüman
Üzgün dede
İbretlik Bir Kıssadan Hisse.
Kıssadan hisse:
Meczubun biri camiye girer, belli ki namaz kılacak.
Ama oturmaz, meraklı ve şaşkın gözlerle etrafı süzer-dolanır..
Bir oraya, bir buraya her köşeye dikkatlice bakar ve hızla... çıkar gider..
Az sonra sırtında bağlanmış odunlarla tekrar gelir camiye ve tam namaza başlamak üzere olan cemaatle birlikte saf tutar..
Ama sırtındaki odunlarla güç bela bitirir namazını.
Eğilip kalktıkça yere düşen odunlar, çıkardığı ses vs. derken, tabii cemaat de rahatsız olmuştur bu durumdan..
Nihayet biter namaz, bitmesine ama her kafadan bir ses çıkar..
Herkes kıpırdanmaya, adama söylenmeye başlamıştır bile..
İmama kadar ulaşır sesler, hafiften tartışmalar..
İmam aynı mahalleden, bilir az çok garibin halini, şefkatle yaklaşır meczubun yanına ve der ki:
Oğlum böyle namaz mı olur, sırtında odunlarla, sen ne yaptın?
Hem kendini hem de çevreni rahatsız ettin bak, bir daha namaz kılmaya yüksüz gel olur mu?”
Bunu duyan meczup melül-mahzun, ama manalı bir bakışla sorar
Âdetiniz böyle değil mi?”
Ne âdeti?!” der Hoca..
Cemaat da toplanmış, merak ve şaşkınlıkla olayı izlemektedir o sıra..
Der ki meczup bu kez:
Hocam ben namaz kılmak için girdim camiye, şöyle kendime uygun bir yer ararken içeridekilere baktım, gördüm ki herkesin sırtında bir şeyler var. Zannettim ki adet böyledir, ben de şu odunları yüklendim geldim işte, neden kızıyorsun? Kızacaksan herkese kız, tek bana değil!
Hoca şaşırır: “Benim sırtımda da mı var?” der..
Evet” der meczup, “Hepinizin sırtı yüklü!”..
Cemaatte ise hafiften “deli işte!” manasına, bıyık altından gülüşmeler başlamıştır..
Meczup bu kez öne atılır ve tek tek cemaati işaret ederek, saf bir çocukça, heyecanla bağırır:
Bak bunun sırtında mavi gözlü bir çocuk, bunda kocaman bir elma ağacı vardı..
Bunda kırık bir kapı, bunda bir tencere yemek, bunda kızarmış tavuk, şunun sırtında yeşil gözlü esmer bir hatun, bununkinde de yaşlı annesi vardı!..”
Sonra iki elini yanlarına salar başını sallar ve umutsuzca;
Boş yok, boş yok hiç!. Diye tekrarlar.
O böyle söyleyince, herkes dehşet içinde şaşkınlıkla birbirinin yüzüne bakar!
Aynen doğrudur dedikleri çünkü;
Kimi doğacak çocuğunu düşünüyordur namazda,
kimi bahçesindeki meyve ağaçlarını,
biri onaracağı kapıyı,
diğeri lokantasında pişireceği yemeği..
Biri açtır aklında yiyeceği tavuk,
birinin sırtında sevdiği kadın,
diğerinde de bakıma muhtaç annesi vardır.
Peki söyle bakalım bende ne vardı?” der, bu kez endişeyle Hoca..
O da der ki:
Zaten en çok da sana şaştım hoca! Sırtında kocaman bir inek vardı!
Meğerse efendim, hocanın ineği hastaymış, “öldü mü ölecek mi?” diye düşünürmüş namazda..
Harabat ehlini hor görme sakın, defineye malik viraneler var.”
Bildirince bildiren, yüreği olan görüyor elbet..
ALINTI
İçimizde İki İrade Gücü Var
İçimizde iki irade gücü var; Ruhi irade, nefsi irade.
İşin başı akılda, aklını hayırlı düşüncelere veren Ruhi idaresini harekete geçirir. Aklını nefsani şeylere veren kişi, şeytanı harekete geçirir.
Daha açık bir ifade gerekiyorsa, akıl ve düşünce nereye odaklanıyorsa, Ruhi irade ve nefsi iradeler de kendilerini ilgilendiren şeylere odaklanır. İşte bu odaklanmalardan sonra beş hisler harekete geçer. Akıl manevi düşüncelere dalmışsa Ruhi irade harekete geçer ve kalp Hazreti ALLAH’a yönelir. Akıl şehvani şeylere yönlenirse şeytan harekete geçer ve şehveti azdırır.
İşte bu hareketlerden sonra akıl ve düşünceler hangi iradeyi harekete geçirdiyse, beş hisler o tarafı ister. Akıl Rahmani manevi düşüncelere dalmış ruhu harekete geçirdiyse, o kişini gözü Hz. ALLAH ile ilgili eserler görmek, kulak Hz. ALLAH hakkında deliller duymak, dil ise Hz. ALLAH’ı zikretmek, el ve ayaklar da Hz. ALLAH yolunda çalışmak ister.
Akıl şehvani düşüncelere dalar şeytanı harekete geçirir nefsi iradesini şeytana kaptırırsa, yine beş hisler harekete geçer. Göz şehveti azdıran şeyi görmek ister kulak sesi duymak, ağız lezzeti tatmak, el tutmak ayak gitmek ister. Günümüzde aklını vett bürolarına kaptıran, esrar eroine kaptıran şeytanın robotu olmuş kişilere Hz. ALLAH yardım etsin İnşaALLAH.
Yani bir kişi akıl ile ya Hazreti ALLAH’ın robotu ya da şeytanı robotu olur.
Akıl Hz. ALLAH’ın biz kullarına verdiği en büyük nimetidir her hareketin anahtarıdır. Hayırlı yöne kullanmamızı Hz. ALLAH cümlemize nasip etsin.
Kalpteniman.
İçimizde iki irade gücü var, Ruhi irade, nefsi irade:
Fakat işin başı akılda, aklını hayırlı düşüncelere veren ruhi idaresini harekete geçirir.
Aklını nefsani şeylere veren kişi, şeytanı harekete geçirir.
Daha açık bir ifade gerekiyorsa, akıl ve düşünce nereye odaklanıyorsa,
Ruhi irade ve nefsi iradeler de kendilerini ilgilendiren şeylere odaklanır.
İşte bu odaklanmalardan sonra beş hisler harekete geçer.
Akıl manevi düşüncelere dalmışsa Ruhi irade harekete geçer ve kalp hazreti ALLAH’a yönelir.
Akıl şehvani şeylere yönlenirse şeytan harekete geçer ve şehveti azdırır.
İşte bu hareketlerden sonra akıl ve düşünceler hangi iradeyi harekete geçirdiyse,
beş hisler o tarafı ister.
Akıl Rahmani manevi düşüncelere dalmış ruhu harekete geçirdiyse, o kişini gözü Hz. ALLAH ile ilgili
eserler görmek, kulak Hz. ALLAH hakkında deliller duymak, dil ise Hz. ALLAH’ı zikretmek,
el ve ayaklar da Hz. ALLAH yolunda çalışmak ister.
Akıl şehvani düşüncelere dalar şeytanı harekete geçirir nefsi iradesini şeytana kaptırırsa,
Yine beş hisler harekete geçer.
Göz şehveti azdıran şeyi görmek ister kulak sesi duymak, ağız lezzeti tatmak, el tutmak ayak gitmek ister.
Günümüzde aklını vett bürolarına kaptıran esrar eroine kaptıran şeytanın robotu olmuş kişilere Hz. ALLAH
yardım etsin inşaALLAH.
Yani bir kişi akıl ile ya hazreti ALLAH’ın robotu yada şeytanı robotu olur.
Akıl Hz. ALLAH’ın biz kullarına verdiği en büyük nimetidir her hareketin anahtarıdır.
Hayırlı yöne kullanmamızı Hz. ALLAH cümlemize nasip etsin.
Kalpteniman.
İçine Şeytan Giren İnsanlar.
KURAN KERİMDE BİZ KULLARINA HZ. ALLAH TARAFINDAN BİLDİRİLEN EMİRLERİ.
HZ. ALLAH’IN bütün kainatı yarattığını içinde yaşattığı melekleri cinleri insanları hayvanları bitkileri rızıklandırdığını bir zaman sonra öldüreceğini ve bir süre sonra tekrar dirilteceğine inanmak biz kullarına emrettiği en önemli emridir.
Bu ilahi emirlerini ise bize dört büyük kutsal kitapları ile özellikle en son gönderdiği kitabımız kuranı kerim ki, içinde daha evvel yaşayan peygamberlerimizin özel hayatlarından ve çalışmalarından ibretler anlatılmaktadır.
Ne yazık ki, içine şeytan giren insanlar bu kurtuluşa ve selamete vesile olacak ilahi emirlere inanmamış kendisini insan şekline sokan yaratanını , gönderdiği peygamberlerini ve getirdikleri kitaplarını inkar etmiş kafir olmuşlardır.
Hz. ALLAH'A sonsuz şükürler olsun ki, bize inanmayı kalpten iman etmeyi nasip etti bizi mesuliyetten kurtardı.
Sizde gözünüzü açın şeytanın oyununa gelmeyin ebedi felakete uğramayın sizi ve görünen bütün varlıkları yaratana inanın kalpten tasdik edin ve onun sonsuz kudretine güvenin ihtiyacınızı ona arz edin gelişmeleri takip edin ibretle göreceksiniz ki, ihtiyaçlarınız belirli bir vakit sonra görülecektir.
Bu işleri yaparken gökten melek indirmiyor insanları birbirine yardım ettiriyor kendisini ise gizliyor işleri perde arkasından idare ediyor yani kullarının ihtiyaçlarını kullarını çalıştırarak görüyor.
Geçmişte emeklilik konusunda haksızlığa uğradım sıkıntımın kalkması için devamlı yalvardım duam bir türlü kabul olmuyordu halbuki konsoloslukta çalışma müşaviri memur Türkiyeden gelmiş böyle problemler ile ilgileniyordu, ona gitmiyor işimi halletmesi için devamlı Hz. ALLAH’A yalvarıyordum .
Netice bir gece rüyamda tanımadığım bir kişinin yanına gittiğimi ona evraklar verdiğimi gördüm. uyanınca anladım ki, benim o kişiye gitmem lazım ve vakit geçirmeden gittim o yetkili memura durumumu anlattım ankaraya telefon açtı problemi halletti benim sıkıntıdan kurtulmama sebep oldu.
Bu olayı iyice düşünürsek Hz. ALLAH kullarına yardımlarını kulları ile yapıyor cezayı hak etmiş kullarına ise kulları ile ceza veriyor ve hayat bu sistemle devam ediyor olayları dikkat ile takip ederseniz bu geçekleri görürsünüz.
Geçmiş mübarek zatların sözleri var , diyorlar ki, ALLAH rızıklarını kul eli ile dağıtır. ALLAH şifasını kul eli ile verir. ALLAH intikamını kul eli ile alır.
Kardeşler, şuna kesinlikle inanın ki , Hz. ALLAH’A inanan onun emirlerine uyan kendisini garanti altına almıştır. bu halini devam ettirdiği müddetçe kimsenin hakkına tecavüz etmediği takdirde, kendisinin de hakkına tecavüz edilmeyecek.
Kimsenin canını yakmadığı müddetçe onun da canı yanmayacak intikam ateşinden uzak olacaktır bunu kesinlikle böyle bilin.
Kesinlikle doğru olduğuna inanmamız gereken görüşümüz şu olmalı, insanlara zulüm yapan , gelecek günlerinde kendisine, kendisi için zulüm hazırlığı yapmıştır. İnsanlara iyilik yapan gelecek günlerinde kendisine iyi günleri hazırlamıştır.
Çünkü Hz. ALLAH (c.c) insanların kaderlerini yaptıkları işlere göre tanzim ediyor, dünya için çalışmasında olsun ahiret için olsun yaptığı işlerin karşılığını buluyor o sonuç ise onun kaderi oluyor.
Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde buyuruyor ki,
KENDİ ELLERİNİZLE KENDİNİZİ TEHLİKEYE ATMAYIN bakara 195.
Kardeşler, Dünya ateşinde yanmamak için kimseyi haksız yere incitmemek canını yakmamak lazım , bu işi yapan bilsin ki, kendisini tehlikeye atmıştır.
Gelecek günlerde, yaptığının aynısı ile karşılaşacak yaktığı can gibi kendi canı da yanacaktır.
Bu sözleri aklınıza yazın ve hiç unutmayın bu hususta çok dikkatli olun nefsinize hakim olun tedbiri elden bırakmayın . çünkü Hz. ALLAH (c.c) hayırlı akıbet ve kötü akıbet hazırlığını kullarının kendi iradelerine vermiştir. bunu kesinlikle bilin.
Biz kulları ne yaparsak onun karşılığını buluyoruz. Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde ,
BÜTÜN TEDBİRLERİNİZİ ALIN nisa,71. buyuruyor.
Demektir ki, biz kulları tedbir almazsak kendimizi korumazsak kendi kaderimizi hazırlamış oluyoruz gelecek sıkıntılı günlerin sorumlusu da biz olmuş oluyoruz .
Dünya yaşamında sistem böyle de ahiret hayatında başka mı, ahiret hayatı için de sistem aynı hele orası ölümsüz dünya, orası için daha çok tedbirli olmak lazım, ya ebedi selamet, ya ebedi felaket hayat var .
Her iki dünya için de iyi ve kötü akıbeti kazanmada kullarını kendi iradelerinde serbest bırakan Hz. ALLAH (c.c) ben sizlere akıl verdim iyi ve kötüyü ayırt edecek irade verdim tedbir almanızı emrettim ve siz nefsinize uydunuz benim emrime uymadınız çekin cezanızı diyecektir.
Kullar da hiç bir mazeret bulamayacaklar cezalarını çekeceklerdir. Hz. ALLAH (c.c) cümlemizi böyle akıbetten muhafaza buyursun.
Muhterem kardeşlerim, Dikkat ederseniz sizlere hep yaşanmış hayattan ibretler anlatıyoruz ve Hz. ALLAH’ın emirlerini duyuruyoruz fakat anlamanızı istediğim gerçeği bir daha izah etme lüzumunu görüyorum.
Dünyaya gelen her insan söylediği sözler ile yaptığı işler ile geleceğini hazırlamaktadır fakat bunun farkında değildir.
Onun için ağzınızdan çıkan sözlerde haktan yana konuşun . yaptığınız işlerde de adaletli olun geleceğinizi hayırlı şekilde hazırlamış olursunuz.
Muhterem kardeşlerim,
Aklı başında görünen, kendini modern çağa uyduran insanlar gurubunun Hz. ALLAH’I inkar etmek için çeşitli bahaneler aradıklarını görüyoruz. ve bu tip imansız insanların tabiat kanunu doğa kanununda direttiklerini ve her şeyin doğanın eseri olduğunu savunduklarını görüyoruz.
Ve bu imansız insanlar geçmişte de, ALLAH diyemeden öldüler inkar ettiklerinin yanına gittiler.
Bu insanlar her şeyi ALLAH yarattı deseydiler ne kaybederlerdi ALLAH’A inananlarla alay ettiler onları geri zekalı gördüler.
Şu zamanda dahi bu tipler çoğunlukta, sizden rica ediyorum bu tiplere rastladığınızda bunların tesirine girmeyin bilin ki, bu tip insanlar şeytanın askeridirler.
Ve bu bedbaht insanlara ne anlatsan fayda vermiyor. Şahsım adına bu insanlara şaşıyorum kendilerine verilen akıllarını neden tam olarak kullanamıyorlar ve her şeyi tabiat kanunu doğa kanunu yapıyor şartlanmasına kapılıyorlar. Doğa dediklerine o sistemi kim yarattı ?
Oysa ki, ALLAH diye bir yaratıcı var doğa ve tabiat sistemini o yarattı deseler daha mantıklı olmaz mı idi . O, sonsuz kudret sahibi ALLAH ki, kendinin varlığından haberdar etti . ve ayeti kerimesinde şöyle buyurdu.
EY, İNKAR EDENLER SİZİ BİZ YARATTIK HALA TASDİK ETMEYECEKMİSİNİZ GÖRDÜNÜZ MÜ RAHİMLERE DÖKTÜĞÜNÜZ MENİYİ ONU SİZ Mİ DÜZGÜN BİR İNSAN SURETİNE GETİRİYORSUNUZ YOKSA BİZ Mİ ONU YARATIYORUZ ARANIZDA ÖLÜMÜ BİZ TAKDİR ETTİK BİZ DİLEDİĞİMİZ ŞEYİ YERİNE GETİRMEKTEN ACİZ DEĞİLİZ SİZİ ORTADAN KALDIRIP DA BİLMEYECEĞİNİZ BİR BİÇİMDE YARATMAYA DA GÜCÜMÜZ YETER HER HALDE İLK YARATILIŞINIZI BİLİRSİNİZ FAKAT TEKRAR YARATILACAĞINIZI DA DÜŞÜNMELİ DEĞİL MİSİNİZ vakıa 57,62.
Ey görünen ve görünmeyenlerin rabbi, biz sana inandık iman ettik, bizi analarımızın karınlarında insan şekline getiren sensin ,bizi öldürüp yeni beden ile yaratacak yine sensin Biz böyle inanıyoruz ve yaşıyoruz.
Ne olur bu imanımızı kuvvetlendir ve sabit yap imanımız ebedi olsun hiç bir zaman bozulmasın .
HASBÜNALLAH’Ü
VE NIĞMEL VEKİL NİĞMEL MEVLA VE NİĞMEN NASİR GUFRANEKE RABBENA VE İLEYKELMASİR.
Hz. ALLAH (c.c) buyuruyor ki,
ALLAH’TAN BAŞKA YARDIMCI EDİNENLERİN DURUMU KENDİSİNE YUVA YAPAN ÖRÜMCEĞİN MİSALİ GİBİDİR HALBUKİ BİLSELER EVLERİN EN ÇÜRÜĞÜ EN DAYANAKSIZI ÖRÜMCEK YUVASIDIR. Ankebut 41.
Muhterem kardeşlerim Ayeti kerimede geçen hakikati anlayın. Hz. ALLAH (c.c) kendisinden başkasını dost edinenlerin bağlı oldukları varlıkları örümcek yuvasına benzetmektedir.
Şimdi biz de samimiyet ile geçmişimizi düşünelim nice imparatorluklar nice padişahlıklar ömürleri sona erince ellerindeki varlıklar örümcek yuvası gibi dağılmıştır.
Kibir ile gezdirdikleri vücutları da örümcek yuvası gibi dağılmadı mı, günümüzde ise hükümet ve iktidarlar gelip geçmektedir iktidara geçen oturduğu koltuğun emanet olduğunu unutuyor belirlenen zaman geldiğinde elinden alınıyor başkasına veriliyor.
Kendisinin zannedip bağlandıkları şeyler ise hayalde kalıyor.
Fakat yaratılmış bütün varlıkların Hz. ALLAH’A ait olduğuna ve emanet olduğuna inanan insan onlara kalpten bağlanmaz onların kendisi için birer imtihan aracı olduğuna inanır ve adaletli hareket ederek ona tanınan süreyi tamamlar imtihanı kazanır.
Çünkü o, Hz. ALLAH’I dost edinmiş kendisine emanet olarak verilenlerin gerçek sahibine geri vereceğine inanmıştı.
İktidarları veren Hz. ALLAH (c.c) alan Hz. ALLAH (c.c) ömrümüz ve yaşamamız da iktidar dönemi gibidir. sahibimiz tarafından bize hayat hakkı veriliyor çeşitli işler ile de imtihan oluyoruz ve zamanı gelince bizlerden bu iktidar alınıyor .
Bize verilenlere gönül bağlamamış onları bize verene gönül bağlamış, isek hiç bir sıkıntımız olmıyacaktır.
İşte Hz. ALLAH’I dost edinmenin şaheserliği . kendisine verilenleri bırakacağı mal ve örümcek ağı olarak gören insanın üzüntüsü olur mu.
Çünkü nefsimizin taptığı her bir şey yok olup gidiyor.
Hz. ALLAH .(c.c) cümlemizi bu gerçekleri görmemizi çok iyi anlamamızı nasip etsin .
Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimede,
İNSANLAR İÇİNDE ÖYLELERİ VARDIR Kİ, ALLAH’TAN BAŞKASINI ,
ALLAH’I SEVER GİBİ SEVERLER ALLAH’A İMAN EDENLERİN ALLAH’A SEVGİLERİ İSE HER ŞEYDEN SAĞLAMDIR bakara 165. ….
Diğer bir ayeti kerimesinde ise yüceler yücesi olan rabbimiz şöyle buyurmaktadır.
Estaizübillah.
SİZE İÇİNİZDEN PEYGAMBERLER GÖNDERDİK SİZE AYETLERİMİZİ OKUYOR SİZİ MANEVİ KİRLERDEN PAKLIYOR.
SİZE KİTAP VE HİKMETİ ÖĞRETTİĞİ GİBİ HİÇ BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ DE SİZE ÖĞRETİYOR.
ARTIK BENİ ANIN Kİ , BENDE SİZİ ANAYIM BANA ŞÜKÜR EDİN NİMETLERİMİ İNKAR ETMEYİN. (bakara 151-152.)
Ey yüceliğinin sonu olmayan, ALLAH’IMIZ ne olur bizi zatını zikir ederek zatına şükür ederek yaşat ve ömrümüzü bu hal ile bitirmeyi nasip eyle, akıllı insanın yapacağı dua budur çünkü , Hz. ALLAH’ın adını anmakla O'nun ile irtibat halinde olunur.
Nimetlerine şükretme ile onun yüce gönlünü kazanır ve rızkının artmasını garantilemiş olur insanlar arasındaki yardımlaşmalarda da bu türlü olaya tanık oluyoruz.
Yardım sever bir vatandaş, kendisinden yardım isteyen birisine yardım eder yardım alan muhtaç insan yardım edenin gönlüne hoş gelecek sözler ile teşekkür ederse onun kalbini kazanır, muhtaç olan kişi ona yine yardım talebinde bulunduğunda istediğinden daha fazla yardım alır .
Fakat nankörlük yapmış ise yapılan iyiliği umursamamış saygısız davranmış ise oradaki yardım kesilir .
Hz. ALLAH (c.c) ise Ayeti kerimesinde;
EĞER ŞÜKREDERSENİZ NİMETİMİ ARTTIRIRIM. buyuruyor ve nimetlerine karşılık şükür bekliyor. Şükür edene ise nimetlerini bulması için hayırlı sebep yaratır.
Nankör insana ise çeşitli engeller çıkararak sebepleri buldurmaz onu cezalandırır.
Hele o kişi tembel ise daha çok sıkıntı çeker.
İnsan dünyasını güzel yaşamak ahireti kazanmak istiyorsa onu insan olarak yaratan yüceler yücesi olan sahibini her zaman yüceltsin zikretsin, verdiği nimetlerine de daima şükretsin.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemize onu zikretmeyi nimetlerine de şükretmeyi nasip etsin . amin. Amin. Amin.
VELHAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN.
ALLAH’ÜMME SALLİ ALA SEYYİDİNA MUHAMMED.
Kalpteniman.
Dostları ilə paylaş: |