Askerimizi Ve Polisimizi Katleden Mayın Tuzakları
Gün geçmiyor ki şehit haberleri gelmemiş olsun.
Bu yüzden haberlere korkarak bakıyoruz fakat maalesef
korktuğumuz başımıza geliyor üzülerek şehit haberlerini izliyoruz.
Bu işe aklımız ermiyor bölücüler mayınları yerleştirirken bizim
istihbaratımız uykuda mı?
Veya bizim askerimiz veya polisimiz devriyeye çıkacağının vaktini saatini
nereden öğreniyorlar burada istihbarat zafiyeti mı var diye düşünceye kapılıyoruz.
Çok üzülüyoruz bu işin yetkilileri size sesleniyoruz.
Askeri ve polisi devriye veya teftişe göndermeden evvel gidecekleri mahalli
araştırılmıyor mu emniyet amirleri görevliler tedbir almıyorlar mı?
Askerimizin ve polisimizin geçeceği güzergah yukarıdan keşif helikopteri ile veya insansız hava araçları ile takip edilemez mi?
Ne olur bu araştırma işine ağırlık verin ve askerimizi ve polisimizi kurbanlık koyun gibi
Aç kurt gibi bekleyen bölücülerin tuzaklarına düşürmeyin.
Bize kimse darılmasın bu işte bir yanlışlık var bir tedbirsizlik bir gaflet var.
Sayın reisicumhurumuz sayın başbakanımız Suriye topraklarını temizliyorsunuz güzel ,
fakat kendi devletimizin içi kurt kaynıyor onları temizleyin.
Silvan Cizre ve diğer yerler bu Kadar kuşatılırken bizim emniyet istihbaratı nereyi
izliyorlardı insanın aklına neler geliyor.
Adamlar öyle yerleşmişler ki aylardır ordu Polis temizleyemiyor.
Pembe gözlükle bakmayalım da vahim durumu gerçek gözle görelim.
Lütfen işi daha sıkı tutalım ihmaller varsa tespit edip daha emniyetli çalışalım
askerimiz ve polisimizi harcamayalım.
Selâm ve dua ile.
Ateistin zalim inancı
BİR GÜNLÜK ATEİST FORUM MACERASI
Sevgili arkadaşlar,
Bir gün Google' da termodinamikle ilgili bir konu ararken karşıma bir ateist forum çıktı. Okumaya başladım yazı oldukça bilimsel bir
üslupla yazılmış kâinatın yaradılışını anlatıyordu.
Kendi kendime şu siteye girip şu yazıya bir cevap yazayım sonra
kaydımı silin derim dedim ve siteye girdim.
Sitedeki bilimsel hayali bilgileri Hz. ALLAH’ı inkâr çareleri
şöyle.
DOĞAL SEÇİLİM
Mevcut yapıların en karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin karşılıklı tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır. Ne kadar karmaşık olurlarsa olsunlar biyolojik sistemler de aynı fizik kanunlarına tabidirler.
Bilinen doğal yasaların dışında ve onlarla açıklanamayan, yalnız canlılara özgün davranış biçimleri ve kanunlar yoktur. Çünkü yalnız cansız dediğimiz maddeden oluşan canlılar, cansız maddenin uyduğu ve aralarında termodinamik kanunların da olduğu bütün fizik yasalarına uymak zorundadırlar.
Canlılıkla ilgili her türlü özellikler bilinen ve kabul edilen olağan fizik ve kimya kanunları ile açıklanabilirler. Onların arasında madde enerji ilişkilerini yakından inceleyen termodinamik kanunlar da vardır. Canlılığın temel olarak kimyasal bir süreç olduğunu biliyoruz.
Evrim de temel olarak kimyasal bir süreçtir. Atom ve moleküller birleşerek giderek karmaşıklaşan bir yapı oluşturuyorlar. Big Bang sırasında enerji maddeye dönüşmüş ve ilk atomlar olan hidrojen, helyum ve az miktarda lityum ve berilyum atomları sentez edilmişlerdir.
Bunlardan yalnız hidrojen atomu basınç ve ısı altında başka elementlere dönüşebilir. Evrende mevcut her türlü maddenin varlık nedeni hidrojendir. Hidrojen olmasaydı, hiçbiri olmazdı.
Hücre de diğer bütün canlıların ortaya çıktığı ilk düzendir. 4 milyar yıl önce ilk hücre ortaya çıkmıştır. O hücre zamanla evrilerek değişmiş olsa da, devam edip durmaktadır. Hidrojenin diğer bütün elementlerin atası olması gibi, ilk ilkel hücre de bizim atamızdır…
Yazı bu şekilde devam ediyordu.
--------------------------------------------------------------------------
Benim bu yazıya verdiğim
cevap:
Kardeş,
Bu yazı tabii ki sitenizin Ateizm düşüncesinin temel öğelerini işlemektedir. Yazının temel fikri gereğince nasıl olmuşsa olmuş BİNG-BANG ,büyük patlama vuku bulmuş ( Kesin ispatlanmış bir durum değildir. !) ve evrene yayılan atomlar, gazlar ve enerji maddeleşerek yıldızları, galaksileri ,yıldız sistem ve kümelerini oluşturmuşlar..
Diyorsunuz öylemi? ARKADAŞ…???
Evrende büyük patlama BİNG-BANG olmuş diye başlar tüm teorileriniz… Tamam büyük patlama olmuş olmasına da… Peki patlayan ne…?? Ne patladı..?
Anlattıklarınıza göre evrende iki şey vardı, MADDE VE ENERJİ…
EĞER PATLAYAN MADDE İSE:
Bu nasıl bir maddedir ki , bir patlamayla evrende milyarlarca yıldızlar, galaksiler, güneşler oluşuyor.
Bu milyarlarca yıldız ve galaksiler TEK BİR MADDE HALİNDE Mİ İDİ…????
YOK EĞER PATLAYAN ENERJİ İSE: Yani evrende bir yerlerde bir enerji vardı…
Bu enerji tek başına bağdaş kurmuş oturuyordu.. Yapacak hiç bir iş yok da.. CANI SIKILDI DA. SIKINTIDAN MI PATLADI..????
Neyse OLMUŞTUR DİYELİM….
Bu arada bizim güneşimizde etrafına 9 gezegenini ve o, 9 gezegenin 70 den fazla uydularını da alarak oluşmuş…OLUŞMUŞTUR DİYELİM…
Sonra önceleri güneş gibi ,bir ateş topu olan dünyamız soğumaya başlamış ve etrafında bir kabuk, yeryüzü oluşmuş. OLUŞTU DİYELİM…
Şimdi gelelim yer yüzü kabuğunun, canlıların yaşayabilmesi için geliştirdiği TESADÜFİ oluşumlara…
Soğuyarak dağların tepelerin oluştuğu yeryüzüne nereden gelmişse gelmiş, hava dediğimiz atmosfer oluşmuş, ve %65 azot %17 si oksijen olan gazlar kaplamış TESADÜFEN..(Yaşam için bu gazlar ve bu oran gerekli).
Sonra bu atmosferin üzeri bir ozon tabakası ile kaplanmış. Nasıl olmuşsa..! Güneşten gelen ultraviyole ışıkların engellenmesi ve yeryüzünde yaşamın oluşabilmesi için….!
Sonra dünya güney-kuzey eksenini güneşe doğru 7 derece eğik duruma getirmiş. Mevsimlerin oluşabilmesi için…
Sonra nereden gelmişse, yığınla hidrojen atomları gelmiş ve bunların her biri ile yine nereden geldiği meçhul yığınla gelen oksijen atomlarının ikisi birleşerek Su meydana getirmiş ve yeryüzünü denizler,okyanuslar,göller,ırmaklar kaplamış…
Evet…Canlıların yaşaması için gerekli bütün bu oluşumlar TESADÜFEN (!)tamamlandıktan sonra. Sıra geldi ilk yaşamın ortaya çıkmasına….
Ne diyordunuz sevgili arkadaşım :
Mevcut yapıların en karmaşığı olan canlılar da enerji ve maddenin karşılıklı tepkileşmeleri sonucu ortaya çıkmışlardır.
Demek ki günlerden bir gün mesela Akdeniz’in ortasında BİR ENERJİ (Ne enerjisi ise, bir yıldırım olabilir mi acaba ?) İLE ,BİR MADDE (Deniz suyudur herhalde ..) karşılıklı TEPKİLEŞMİŞLER ( Tekmeleşmiş de olabilirler mi acaba.?) ve ilk CANLI BİTKİSEL HÜCRE meydana gelmiş….
Çoğalmışlar, evrimselleşmişler, yosunlar oluşmuş, sonra bazı yosunlar denizde sıkılmış, karaya çıkmışlar ve tüm yeryüzünü ormanlar olarak kaplamışlar….
Sonra yine günlerden bir gün, denizlerin birinde ENERJİ İLE MADDE tekmeleşmişler. Pardon tepkileşmişler, ve bir CANLI HAYVAN HÜCRESİ meydana gelmiş…..
Sonra bu hücreler çoğalmış, evrimleşmiş deniz yıldızı, deniz kestanesi, deniz atı derken. Bir gün deniz atı ben çok hızlı yüzemiyorum. Hızlı gitmek lazım demiş. Balık oluvermiş. Hamsi, Palamut derken ,yunus , sonra da balinalar oluvermiş… Derken yine günlerden bir gün balıklardan birinin canı sıkılmış ,bıktım bu denizden ben karaya çıkacam.” demiş, Ama karada ayak lazım. Ne yapsın o balık ta kendine gövdesinden 4 ayak çıkarıp başlamış karada sürünmeye…
Sürüne sürüne, tek tırnaklılar, çift tırnaklılar. Etoburlar, otoburlar derken , atanız maymunlar meydana gelmiş değil mi?
Ancak sevgili kardeşim,
Hidrojenin diğer bütün elementlerin atası olması gibi, ilk ilkel hücre bizim atamızdır. Demiştiniz….!!
Galiba utandınız atanızın maymun olduğunu söylemeye… !
Yukarıda tüm anlatılanları matematiksel ihtimal veya olabilirlik hesabı ile sorarsak …Olabildiği var mıdır ?...
Mutlaka vardır , ancak olabilirlik oranını hesaplamaya kalkarsak
herhalde matematikteki rakamlar yetersiz kalır.!!
Sorun burada değil..
Esas sorun benim anlayabilmekte zorlandığım konu:
Şu yaratılış efsanesi……
Kök hücre meselesi… Bir kadının (Herhangi bir hayvan da olabilir.) Rahminde döllenme oldu. Döllenme sonrası insan bebeğini yapacak olan KÖK HÜCRELER ki ben onları AMELE hücreler olarak düşünüyorum ..
Ne yapıyor bu amele hücreler…
Önce aralarında gruplara ayrılıyorlar… Sonra bu gruplara emirler geliyor (Nereden geliyorsa..?)
1. Grup kendinizi kök hücre olmaktan çıkarın kemik hücresine dönüşün ve bebeğin iskeletini yapmaya başlayın..
2. Grup kendinizi et hücresine dönüştürün ve kemiklerin etrafını kaplamaya başlayın
3. Grup kendinizi sinir hücresine dönüştürün ve gövdeyi kaplamaya başlayın..
4.5.6.7… Gruplar kendinizi, akciğer,karaciğer,kalp,böbrek.pankreas,mide, göz, beyin hücrelerine dönüştürün ve bu organları yapmaya başlayın….
Buradaki soru şu: Bu amele kök hücrelerin bir ZEKASI var mı..?? Yok mu.??
Eğer tek Hücrenin zekası olamaz dersek… O zaman bu kök hücreler mesela bir bebeğin gözünü ,götürüp poposuna koyabilirlerdi… Bir kök hücrede beyin yoktur, Beyin olmayınca ZEKA olması da mümkün değil…???
Peki beyni ve zekası olmayan o kök hücreler, nasıl yapıyorlar o MUHTEŞEM BEBEK VÜCUDUNU ?
CEVAP VEREBİLİR MİSİNİZ.?
VEREMEZSİNİZ:
Çünkü Kâinatın yaratıcısını bulamamış aklınızı
şeytana teslim etmişsiniz.
Hz. ALLAH (c.c) ise verdiği mesajında:
EY İnsanlar!
Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz gerçek şu ki.
Biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan,
sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık.
Kİ, size Kudret ve hikmetimizi açıkça gösterelim.
Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durdururuz.
Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız.
Daha sonra da güçlü kuvvetli bir çağa eriştiririz.
Sizden kimine ölüm gelir çatar, kiminiz ömrünün en kötü çağına yaşlılık devresine ulaştırılır bilirken bir şey bilmez olur.
Yeryüzünü kurumuş ölmüş görürsünüz, Fakat biz onun üzerine
suyu indirdiğimiz zaman harekete geçer kabarır ve her çeşit bitkiden çift çift yetişir.
Bu böyledir muhakkak ki ALLAH tek gerçektir.
Ölüleri O diriltiyor Onun gücü her şeye yeter,(Hacc 5-6)
SadakALLAH’ül Azim.
Ey ateist;
Kendinin neslini maymun Kabul edeceğine, ömrünün sonunda yokluğu seçeceğine, hiç bir şey yok iken kendisinin var
olduğunu, yarattığı mucize eserleri ile varlığını ispatlayan,
devamlı öldüren dirilten Hz. ALLAH’ü Zülcelâl iman etsen inansan senin için daha hayırlı olmaz mı?
Düzenleyen
Kalpteniman.
Ayağa kalkınca gözlerin kararıyor mu Ayağa kalkınca gözlerin kararıyor mu?
Herkesin kusurlarını araştıran,
kendinden başka kimseyi beğenmeyen,
Herkesi cahil kendini akıllı bilen,
biriyle muhabbet ediyordum.
Çok huzursuzdu.
Huyunu bildiğim için onunla hiç bir meseleyi tartışmıyordum.
Yaşı altmışın üstündeydi.
Hiç bir konuda tenkide açık değildi.
Her konuda hep o aklıydı.
Onun gıcığına gidecek hiç bir konu açmıyordum.
Çünkü tansiyonu yüksek bir tanıdıktı.
Bir gün dayanamadım ona sıhhati açısından faydam olur
düşüncesi ile, seni sinirlendirecek ortamlardan uzak dur
tansiyonun yüksek kan basıncı artar gözlerin kararır düşer başını
sert bir yere vurursun hastahanelik olursun deyince tansiyonu yükseldi
ve bana, ne yani beni cahil mi zannettin o kadar aklımız yok mu dedi.
Fazla uzatmadan yanından ayrıldım.
Kısa zaman sonra nasıl olduğunu kendisi de bilmiyor birileri ile tartışmış
tartıştığı kişi de onu haksız çıkarınca öfkelenmiş gözleri kararınca aniden
yere düşüyor bileği kırılıyor.
Geçmiş olsuna gittim bileği alçıda yatıyordu.
Bana şöyle dedi, ah biraz sabırlı olabilsen fakat elimde değil.
Kendi kendime düşündüm ALLAH korumuş ya başının üstüne düşseydi?
Hz. ALLAH (c.c) öfkeyi yaratmış, sabrı da yaratmış.
Nefreti yaratmış, sevgiyi de yaratmış.
Bazı insanların nefsi vücudunda hakim olduğu için
kendinden başkasını beğenmezler.
Bu benlik onları bir zaman sonra tansiyon hastası yapıyor.
Hâlbuki alçak gönüllü olsa herkesi hoş görse kimseye tepeden bakmasa.
Herkesi hoş görünce şeytana fırsat çıkmaz nefsi azmaz kimseyi kıskanmaz
her anı huzurlu geçer.
Kardeşlerim evlatlarım, sabah oldu yataktan kalktınız gözleriniz görüyor,
başınız dönmüyor, kulaklarınız duyuyor, ayaklarınız yürüyor, ağzınız konuşuyor,
elleriniz tutuyorsa, secdeye kapanın Rabbinize nimetlerinden dolayı canı gönülden şükredin.
Çünkü O' şükrederseniz nimetlerimi arttırırım buyuruyor...
Bu üzgün dedeniz yetmişi doldurduk Hz. ALLAH’ın izniyle.
yakın zamanda vücudumuzun durumunu öğrenmek için doktor kontrolünden
geçtim iç organlarımızın hepsi sağlıklı çıktı.
Hz. ALLAH’a sonsuz şükürler olsun.
Sebebi Hz. ALLAH’ın yarattığı kullarını sevdim kendimi kimseden üstün görmedim.
Herkesin iyiliğine koştum.
Daha genç yaşımda yanlışta gördüğüm kişileri doğru yola Hz. ALLAH’ın ve peygamberinin
yoluna davet ettim fakat kırmadan incitmeden Hz. ALLAH ömür verirse devam edecek inşaALLAH.
Kalpteniman.
Ayeti Kerimede: Biz Lokmana ALLAH’a Şükretmesi İçin Hikmet Verdik.(Lokman-12)
Hazreti ALLAH (c.c) Ayeti kerimesinde:
Andolsun ki, (yemin olsun ki) Biz lokmana ALLAH’a şükretmesi için
hikmet verdik. (Lokman-12)
Buyurduğuna göre dilinde şükür olan hikmet sahibidir.
Daha açıkçası her nimetin hazreti ALLAH’tan geldiğine imanı vardır ki
şükrediyordur.
Hikmet saygı dolu bir ALLAH korkusudur.
Çünkü ALLAH korkusu hikmetin başıdır.
Kısacası hikmet hakkı bilmektir.
Her şeyi bilip de ALLAH’ı bilmeyen hikmet sahibi olamaz.
Çünkü o kişi en yüce ve en üstün olan ALLAH’ü Tealâyı tanımamıştır.
Yegâne hikmet sahibi tek bir olan hazreti ALLAHtır.
Hikmetinin yüceliği yarattığı her varlığının üzerinde yıldız gibi parlamaktadır.
Hazreti ALLAH’ın her emir ve yasağı biz kullarına hikmetidir.
Hiç bir emir ve yasağı hikmetsiz ve faydasız değildir.
Diğer bir Ayeti kerimesinde:
ELİF LÂM RA Bunlar hikmet dolu Kitabın Ayetleridir.(Yunus-1)
Kim ki Hz. ALLAH’a iman eder kurana sarılır o kişi hikmet sahibidir.
Hazreti ALLAH (c.c) cümlemizi hikmet sahibi olan kullarından eylesin Amin.
Kalpteniman
Ayağı topal demek yerine ayağı sakat demek daha edeplidir.
Ömer ÖngütEfendi hazretlerinin bir ayağı sakattı)
Topal ifadesi yerine ayağı sakat demek islâma daha uygundur hatta daha ince
düşünürsek ayağı özürlü demek daha edepli ifadedir.
Fakat nefsi azgın kibri fazla benlik taşıyan bazı insanlar çok gaddar olabiliyorlar.
Hele o zatı muhterem ahirete göçmüşse arkasından böyle ifadeler kullanmak çok daha kötü.
Hz. ALLAH (c.c) kusurlarınızı af etsin inşaALLAH.
Bilinmelidir ki bazı işleri kul aklı almaz kuranı kerimde hızır (a.s) ve Musa (a.s) kıssasını
okuyanlar bilirler.
Öğrenmek isteyenlere okumalarını tavsiye ediyoruz göreceklerdir ki Musa aleyhisselâm
peygamber olduğu halde hızır aleyhisselâma talebe oldu.
Hz. ALLAH öyle bir ALLAH ki nurunu hiç umulmayan yere de akıtır ve o kişiyi bilmezken Bilir yapar.
Geçmiş islâm tarihini araştırdığımızda göreceğiz ki nice veliler gelmiş kendilerine akan nur sebebi
ile etrafa nur saçarken onları çekemeyen alimler onların olağanüstü hallerini inkâr etmişlerdir.
Bu zamanda da aynı hadiseleri yaşıyoruz Ömer ÖngütEfendi Hz. dininden taviz verenlerle savaş
yaptı onların yanlışlarını söyledi anlamadılar kitaplara bastı neden bastı insanlar hakikati bilsin diye.
Sonuç ne oldu çıkarcı imamların hedefi oldu.
Ona akla hayale gelmeyen bir sürü iftira attılar kitaplarını yakın dediler, Muhyiddin Arabi hazreti, hallacı Mansur hazretleri, Beyazidi bestami hazretleri memleketlerinden kovuldular çünkü onları anlayamadılar anlayamazlarda zaten Hz. ALLAH akıtmamış Nurdan haberi yok nurun ne olduğunun ismini duymuş yaşamamış nasıl bilsin bir şey kalır kıskanmak ve inkâr etmek.
Fakat yaşayan kendisi gördüğü için dışarıya ancak nasipli olanlara duyurabiliyor.
Resulullah (s.a.v) Efendimize nur geldiği zaman ashabından başkaları inanabildi mi?
Çünkü onlar O'na yakındılar nurun yanındaydılar .
Bunun gibi biz de Ömer ÖngütEfendi Hz. yanındaydık yirmi iki sene beraberliğimiz var yazdığımız
sitelere kopyaladığımız yazıların kaynağı O dur Hz. ALLAH Onun kabrini pür nur mekanını Cennet etsin inşaALLAH.
Hadis inkârlarınıza gelince vehhabi gurupları da işlerine nefislerine ters düşen bir çok sahih hadisi şerifleri
inkâr ediyorlar mehdi aleyhisselâmı siyah bayraklıları inkâr ediyorlar ne yapalım etsinler herkes kendi aklına
güveniyor çünkü.
Geçen günlerde yazmıştık.
Fethullah hocanın durumunu bize açıklarken onu tefekkür ederken gözüme
haç, put göründü demişti de bütün ihvanlar şaşkınlık geçirmiştik bir çok kardeş yoldan çıkmıştı ney seki
bu günlerde geri dönmeye başladılar ancak kalpleri mutmain oldu.
Yani maneviyatta ruhu tekâmül etmeyenlerin anlıyacağı iş değil bu işler.
Ancak nefsi safiyete olanların ve Hz. ALLAH’ın duyurduğu kimselerin anlıyacağı işlerdir bu işler.
Hz. ALLAH (c.c) cümlemizin nefsini mağlup ruhumuzu galip eylesin inşaALLAH.
Kalpteniman
BABA DUASI
Resulullah (s.a.v) Efendimiz hadisi şeriflerinde,
Bir babanın oğlu için duası, bir peygamberin ümmeti hakkındaki
duası gibi makbuldür. (İbni Mace)
Dua eden bir baba ihlaslı ise duası ALLAH katında daha da makbul olacağı
kesindir.
Babalar bazı evlâtlara rahmet deposu , bazı evlâtlara da felâket deposudur
ayarı evlâdın elindedir kalbi kırılmazsa selâmet,kalbi kırılırsa felâket gelir.
Gaz tüpü misali aklımıza geldi, gaz tüpü sıkışınca gaz kaçırır yanına ateşle
yaklaşırsak ateş alır patlar, onun yanına sakin yaklaşır gazını kesersek patlamayı
durdururuz.
Bu arada gaz depomuz da heba olmaz bize zararı dokunmaz. Biz de ondan istifade
etmeye devam ederiz.
Babalarımız da öyle, onlar öfkelendikleri zaman onlara öfke ateşi ile yaklaşmamalıyız
onların öfkelerini arttıracak sözlerden kaçınmalıyız bize lânet okumalarının önüne geçmeliyiz.
Anne bedduasını sütü engel olur tutmaz derler ki şüphelidir akıllı o kimsedir ki,
anne ve babasına öf bile demez onları hoş tutar sabreder hayır dualarını alır dünya ve ahiret
selâmetine kavuşur.
Onlara ne yazı ki, anne ve babalarını kimsesizler yurduna yatırır o rahmet depolarından
istifade edemez bu yıllarda adet haline geldi en azından orada yalnız bırakılmasalar sık sık
ziyaret edilseler de duaları alınsalar yine de kârdır.
Ne mutlu anne ve babalarını hoş tutanlara kendi hanelerinde yedirip içirip kimsesizler
yurtlarına vermeyenlere onların hayır dualarını alanlara...
Kalpteniman
Kurban Bayramı Sohbeti
Muhterem Kardeşlerimiz Hoş Geldiniz
Hz. ALLAH (c.c) hoş gelenlerden ahirete hoş göçenlerden eylesin. Bugün keseceğimiz kurbanlarımızıda
kabul ve makbul eylesin.
Kardeşler, Hz. ALLAH’a sonsuz şükürler olsun ki, bizleri bugünkü kurban
bayramına da kavuşturdu. Bu vesileyle mübarek kurban bayramımızı tebrik eder gelecek bayramlarada
Hz. ALLAH sağlık, sıhhat ve afiyetle cümlemizi sevdiklerimizle beraber kavuşmamızı nasip etsin.
Muhterem kardeşlerimiz Hz. ALLAH (c.c) ayeti kerimesinde:
Fesalli li Rabbike ven har, rabbin için namaz kıl kurban kes buyuruyor. Bizlerde Hz. ALLAH’ın emrini yerine
getirmek için kurban kesiyoruz. Bu emri şerifi yerine getirirken çok dikkatli olmalıyız.
Peygamber (s.a.v) Efendimiz hadisi şeriflerinde:
Sizler yer yüzündeki canlılara şefkatli davranırsanız gökyüzündeki meleklerde hesap gününde size
şefkatli davranması için Hz. ALLAH’a niyazda bulunurlar.
Siz de gökyüzünde meleklerin size dua etmelerini, şefkatli davranmalarını arzu ederseniz yeryüzündeki
canlılara şefkatli davranınız buyurmuştur.
Bu sebepledir ki kurbanlık hayvanın ayağını bağlayıp yere yatırdıktan sonra bıçağını bilemeye başlayan
adamı gören ALLAH resulü Efendimiz buyurmuştur ki:
Ey ALLAH’ın kulu bu hayvanı sen iki defa mı öldürmek istiyorsun.
Nedir bu merhametsizlik? Devamında buyurmuştur ki: hayvan kesecek kimse bıçağını önceden bilesin,
unutmasın ki en uygun kesim hayvana en az acı veren kesimdir.
Siz yeryüzündeki canlılara merhametli olun ki gökyüzündeki meleklerde size merhametli davranması
için Hz. ALLAH’a niyazda bulunsunlar. Bu hadisi şerifte tarif edilen hususa riayet edilmelidir.
Bu acıma şefkat gösterme olayı o kadar mühimdir ki kurbanın kesim anında kısa olarak Bismillah ALLAH’u
Ekber demekle yetinilir. Besmelenin devamında ALLAH’u Teâlanın rahman ve rahim sıfatları vardır.
Kurban kesimi sırasındaki durum ise bu iki sıfata zıt gibi göründüğünden o sıfatları zikretmeden
Bismillah ALLAH’u Ekber diyerek kesimi bitirir. Merhamet ve şefkate zıt gibi görünen o anı uzatmamaya
dikkat eder. Şayet aceleden veya heyecandan dolayı unuttuysa kestikten sonra Bismillah ALLAH’u Ekber deyip
hatasını telafi eder.
Fakat kurbanı kesen münafık biriyse inkardan dolayı kasten besmele çekmediyse bu et kurban olmaz eti de yenmez.
Kurban dinin bir emri olarak kesildiğinden eti ve derisi dine karşı olan yerlere verilmez.
Yani din kendi aleyhine kullanılır duruma getirilmez.
Hep dine saygılı yerler tercih edilir.
Ancak komşu hakkı unutulmaz komşu dini hayat yaşamasada hatta başka dinden olsada komşuya et ikramında
bulunulur. Gönlü kazanılmaya gayret edilir. Kurbanı iyi kesen kim ise kesime layık olan da odur.
Bu itibarla sahibi kesemiyorsa ehil olan birine kestirmek gerekir.
Maksat hayvana eziyet etmemektir.
Ortak olunan kurbanın etini taksim ederken zorluk yoksa eti götürü usulü değilde tartı ile taksim etmek uygun olur.
Ortaklardan hiç birinin kalbine kendi hakkı olanı tam alamadığı ama öteki fazlasıyla aldı gibi bir vesvese gelmemelidir.
Bununla beraber hissesine düşen et miktarı ve kalitesi üzerinden fazlaca titizde olunmamalı Rabbimiz kabul buyursun
diyerek gönülden helallaşmalıdır.
Kalpteniman
Baklavayı İneğine İkram Eden Anne
YALNIZLIK.
Yakın bir arkadaşım anlatmıştı.
İşim sebebi ile gurbette çalışıyordum önümüzde bayram vardı.
Anneme bayramı beraber geçireceğimizi telefonla söylemiştim.
Rahmetli annem birkaç tepsi baklava yapmış bize özel de ayrıca pişirmiş.
Biz ise bazı sebeplerden dolayı bayrama yetişemedik.
Netice bayramdan bir kaç gün sonra biz annemin ziyaretine gidebildik.
Bayramlaştık elini öptük hoşbeşten sonra başladı siteme.
Size özel cevizli tereyağlı baklava yapmıştım gözüm yolda beş gün bekledim.
Bir türlü gelemediniz ama siz de çocuklarınızdan aynısın görün diye söyleniyordu.
Bende özür dileriz anne isteyerek olmadı olayların verdiği sebeplerden gelemedik dedim..
Tamam özür diledik be anne getir şu tereyağlı baklavayı deyince, onu ineğin önüne döktüm
ona yedirdim çünkü o benim en sadık arkadaşım sıkıldığımda onunla konuşur sıkıntımı ona
dökerim dedi. işte bir gün sonra yine gideceksiniz ben onunla kalacağım demişti.
Dediği gibi bizde bir gün sonra gurbet yolunu tuttuk o evlat yalnızlığına devam biz de anne yalnızlığı
hayatına devam.
Bu kıssa beni derin düşünceler sevketti kardeşlerim.
Herkes şefkate muhtaç değil mi.
Yalnızlığı ayrılık ateşine girenlere sor.
Ana kucağını bırakıp asker ocağına gidene sor.
Ailesini bırakıp gurbete gidenlere sor.
Ameliyata girerken hüviyetini paralarını yakınlarına bırakanlara sor.
Annesini babasını kardeşini evlâdını mezara koyanlara sor.
Elden ayaktan düşen bakım yurtlarına terkedilen anne ve babalara sor.
HZ. ALLAH (c.c) kimseyi yalnız bırakmasın Amin.
Kalpteniman.
Dostları ilə paylaş: |