32
organik madde seviyesi yapılan çalışmada yeterli seviyede olmasına rağmen organik
madde içeriğinin toprakların
sürdürülebilirliği, toprak kalitesine canlılığı açısından
çok önemli bir parametre olduğu için muhafaza edilmesi gerekli görülmektedir.
(URL-40, 2022).
Giresun: Genel olarak; orta bünyeli, asidik reaksiyonlu, tuzsuz, kireçsiz ve
yeterli organik madde içeriğine sahiptir. Bununla birlikte,toprakların biyolojik
özelliklerinden toprak solunumu, mikrobiyal biyomas C, dehidrogenaz ve katalaz
enzim aktivitesi ile toprakların diğer özellikleri arasındaki ilişkiler araştırılmış, elde
edilen sonuçlara göre, toprak biyolojik özelliklerini en fazla etkileyen toprak
özelliğinin pH, kireç ve organik madde olduğu belirlenmiştir. Toprak biyolojik
özellikleri ile toprak organik madde kapsamı ve pH arasında önemli pozitif
korelasyonlar belirlenmiştir. Analiz sonuçları yöre topraklarının en temel sorunu olan
düşük pH değerlerinin optimum düzeye getirilmesi için gerekli uygulamaların
yapılması besin elementlerinin alınmasının yanı sıra toprakların biyolojik özellikleri
üzerine de olumlu etkiler yapacağını ortaya koymaktadır. Genel olarak toprakların
organik madde seviyesi yapılan çalışmada yeterli seviyede olmasına rağmen organik
madde içeriğinin toprakların sürdürülebilirliği, toprak kalitesine canlılığı açısından
çok önemli bir parametre olduğu için muhafaza edilmesi gerekli görülmektedir.
(URL-41, 2022).
Trabzon: Elde edilen sonuçlara göre, Trabzon ili tarım arazilerinin toprak
kalitesi değerlendirildiğinde toplam tarım alanın %49,2'sinin düşük ve çok düşük
düzeyde toprak kalitesine sahipken, %50,8'i orta ve yüksek toprak kalitesine sahiptir.
TKİa kullanımı toprak bozulmasının erken değerlendirilmesini sağlar. (URL-42,
2022).
Rize: Yıllık ortalama 2252 mm yağış alan inceleme sahasında yer alan
topraklar, karbonatların iyice yıkanarak uzaklaştırılmış olması
nedeniyle asit
reaksiyon kazanmıştır. Kıyı boyunca yayılan topraklarda, killer üst horizonlardan alt
horizonlara doğru taşınmıştır. Belirtilen şartlar altında kısmi bir lateritleşme söz
konusudur. Yerleşme alanlarına tekabül eden ve aynı zamanda tarım faaliyetlerinin
33
de yapıldığı yaklaşık 600 m’lere kadar olan alt basamakta toprak lateritik
karakterdedir. Bu alanlarda toprak silis bakımından fakir olmakla birlikte topraktaki
demir ve alüminyum oksitlerin oranı fazladır. Bu yükseltilerdeki topraklar humus
bakımından da zayıftır. Bu durumun sebebi ise topraktaki
bakterilerin yoğun
faaliyetleri olarak izah edilebilir. 600 m’den yukarılara doğru humus miktarı artmaya
başlar ve podzolleşme görülür. Podzolik topraklar iğne yapraklı ormanlarla kaplı
soğuk-yağışlı alanlarda kendini gösterir. Bu alanlarda organizma faaliyetleri de
yavaşladığından humus oranının arttığı görülmektedir (Tandoğan, 1971).
Özetle sahil şeridinde genel olarak humus ve silis bakımından fakir, bol
miktarda demir ve alüminyum içeren laterit topraklar; yüksek sahalarda ise humus ve
silis bakımından zengin podzolik topraklar yayılış göstermektedirler. Yöre toprakları
genel ifade ile kireç içermemekte ve kuvvetli asit reaksiyon göstermektedir. Azot
yok denecek kadar azdır ve toprak fosfor bakımından da fakirdir. pH derecesi 5,5-6,5
arasındadır. Araştırma sahasında yer alan toprakların tüm bu özellikleri yörede
oldukça yaygın olan çay tarımı için de elverişli şartları meydana getirmiştir
(Tandoğan, 1971).
Artvin: İl sınırları içinde taşınmış topraklar ile anakaya ve iklime bağlı olarak
oluşan yerli toprak türleri görülmektedir. Görülen toprak çeşitleri Kahverengi Orman
Toprakları, Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları, Alüviyal Topraklar, Koluviyal
Topraklar, Kırmızı Sarı
Podzolik Topraklar, Yüksek Dağ–Çayır Topraklarıdır.
(URL-43, 2022).
Dostları ilə paylaş: