Kalbinde eğer doğdu ise şemsi hakikat
Ref’eyle o dem perdeni meydanı Alidir
Maksudun eğer ru’yet-i didâr ise ey dost
Zâtında o bir noktai irfan-ı Alidir
Takdis edegör sen de o mihrâbı elesti
Hestin görünen âleme imkânı Alidir
Sen senden haber aldın ise sen de Refiki
Seyir eyle özün gözle ki seyranı Alidir
Radyolarınızın başında istirahat ederken veya içki âlemlerinde dinlediğiniz şarkılar içinde bile gönülden söylenmiş ne içli sözler vardır ki belki dikkat nazarlarınızı bile çekmez.
Fakat aziz kardeşlerim, bunları söyleyenler boş kimseler değildirler. Olgun ve kâmil insanlardır. Meselâ: (bir hâdise var cân ile cânân arasında)... diyorlar. İşte biz bu hâdiseleri anlatmak istiyoruz. Söz, bizim gibi bir insanındır. Fakat ondan söyleyen başka bir varlıktır. Bu gibi şarkılar hemen ruhumuzu bedenimizden ayırır, gönül âlemine götürür, bir ferahlık duyarız. Bu da bir davettir. Ruhumuzu kesafetten kurtaran hoş bir davettir.
«Gözlerine bakamam, gözlerim erir» diye ne güzel bir ifadedir. Demek ki gözleri eriten gözler de varmış. Acaba o nasıl bir göz ki, ok gibi nüfuz ediyor. Ateş gibi değdiği yeri eritiyor. Bu göz gönülden bakan, gözden fışkıran, aşk nûrunu taşıyan basiret gözüdür.
Esâsen göze bakan Ârifler, karşısındakinin gönlünü görürler ve okurlar. Öyle bir gözün câzibesine tutulanlar çoktur. Hemen hemen kendilerini bu câzibeden bir müddet kurtaramazlar. (Sana kim baktı yârim, yüzünde göz izi var) diyen âşıkın gözlerinde ne kudret var hissediyor musunuz? Bir hanım okuyucu da,
Dostları ilə paylaş: |