1
O gün gerçekten çok yağmur düşmüştü toprağa. Sarı buğday filizleri için pek iyi bir haber değildi bu. Tüm köy bu yağmura sevinirken Borya daha da içine kapanıyordu. Her şeyi de planlamıştı aslında tüm kredilerini bu seneki hasatta ödeyecekti.
Ekimlerden önce Egor'un meyhanesinde onu uyarmışlardı halbuki. Keşke dinleseymiş o zamanlar.. Fakat o her zaman ki bilindik diklenmesiyle karşı çıkmış, onların hiçbir şeyi bilmediklerini savunmuş, dar görüşlü olmakla suçlamıştı. Şimdi ise tüm köy yağmura sevinirken Borya bu dertten nasıl kurtulacağını düşünüyordu.
Yağmur yağarken buğday filizleriyle beraber Borya'nın hayalleri de eriyordu. Karanlık oda daha da karanlık oluyordu onun için. Birşey yapmalı diye düşündü içkisinin son yudumunu kafasına dikerken Borya. Bir tarafı kaçıp gitmeyi düşünürken, o diğer tarafını dinledi ve odanın girişinde bulunan telefonun ahizesini kaldırdı.
Kararını vermişti, Fadey'i arayacak ve arazisini satacaktı....
2
Ağır adımlarla telefona doğru ilerledi. Düştüğü bu durumu bir türlü kabullenemiyordu. Hayal kırıklığı ve o hiç bastıramadığı inat duygusu yüzünden içinde bulunduğu vehamet onu büsbütün karamsar bile hale sokmuştu.
Çocukluğu bu tarlalarda koşuşturarak geçmişti Borya'nın. Babası , dedesi, onun dedesi... Hepsinin geçim kaynağı yıllar boyunca bu verimli tarlalarda yetişen mahsüller olmuştu.
Telefonda numarayı çevirip beklerken aklından bunlar geçiyordu. Birden Fadey'in sesi kulaklarında çınladı. "Alo" dedi telefonun diğer ucundaki genç adam. Borya "Selam, Fadey. Ben Borya"dedi. "Bu saatte rahatsız ettiğim için üzgünüm, ancak, teklifini kabul ediyorum" Uyku sersemi Fadey önce afalladı. Sonra konuyu anladı. Gözlerinde zafer edasıyla, "Sonunda dostum, yıllardır beklediğim cevap sonunda geldi. Yarın ofisime gel ve hemen şu satış işlemlerini başlatalım. İyi geceler" dedi . Ahizenin diğer ucunda bitkin bir "İyi geceler" sesi duydu ve sonrasnda telefonu kapadı. Fadey için gerçekten harika bir geceydi, hemen kendine bir viski hazırladı ve en sevdiği plaklardan birini pikapa koyup, gecenin karanlığında koltuğuna oturup, keyifle içkisini yudumladı.
Borya hayatının bundan sonra nasıl şekilleneceğini düşünmeye başladı. Belki de artık Novosbirsk'ten ayrılıp, Moskova'ya gitmeli ve kendine orada yeni bir hayat kurmalıydı.
3
Yapılacak şey belliydi, herşeyi satıp buradan gitmeli ve hayatına yeni bir sayfa açmalıydı. Tüm çocukluğunun geçtiği üç nesildir ailesinin sahip olduğu bu ufak toprak parçasını satıp ne yapmalıydı? Doğru düzgün tahsil alamamış, alaylı biri, Moskova’daki sosyete dünyasına kendini nasıl kabul ettirebilirdi? Kendisini sıradan bir baloda dans ederken bile düşünemiyordu. Borya bu düşünceler kafasından geçerken daha da bir çöküyor, küçülüyordu fakat herşeyin ötesinde babasıyla olan konuşmaları onu bitiriyordu..
Henüz daha 17 yaşındayken, hiç bir şey bilmediği halde, babasını geri kafalılıkla suçladığı hor gördüğü konuşmalar sürekli aklındaydı.. Borya’nın babası tüm hayatını bu bir avuç toprağa vermiş, çiftçiliğin para etmediği, köylülerin artık baş kaldırdığı, haklarını aradığı; Fadey’lerin, Padiyan’ların tüm Novosbirski’ye sahip olmaya çalıştıkları şu zamanlarda elinde tutumak için durmadan çalışmıştı. Yetmediği gibi oğlunu büyütmüş, hiç borcu olmadan toprakları oğluna devretmişti.
Borya toprakları aldıktan sonra risk almak istemiş ve babası gibi olduğu yerde saymayacağına yemin etmişti. Borya’dan önceki üç nesil, canla başla çalışmış, mevcut toprağı korumuşlardı evet ama artık bu toprakları genişletme ve Zhenya soyadını Novosbirsk’te duyurma zamanı gelmişti.
Yüce düşüncelerle ve dikkatsiz hesaplarla yapılan her hareket gibi Borya’nın bu hareketi de başarısızlığa uğramıştı. Üç nesil elde tutulan bu toprakları bir yazda kaybetmek Borya’ya çok dokunuyordu. Özellikle babasının dedesinin bu topraklara nasıl sahip olduğunu düşündükçe kahroluyordu. Evet Borya’nın babasının dedesi, Nikolay, zamanında Fadeylerin yanında kahya olark bulunuyordu. Fadey Çiftliğinin biraz ilerisinde koca koca taşlarla kaplı atıl durumda bir arazi bulunuyordu. Bu 20 dönüm kadar arazi o kadar işe yaramazdı ki kimse onu almayı bile düşünmemişti.
Dönemin yüksek rütbeli bir memuru, Fadey’lere çay içmeye geldiği bir gün, Nikolay’a eğer o araziyi taşlardan temizleyebilirse kendisine tapulayacağını söylemişti. Nikolay’ın efendisi Fadey ise bunu yapmak istiyorsa gündüz işinden kaytarmaması gerektiğini söylemişti hemen.
Nikolay o günden itibaren efendisi Fadey uyuduktan sonra gerekli techizatını alır sabahın ilk ışıklarına kadar çalışır, sonra döner iki saat uyur ve efendisine hizmet etmeye devam ederdi.
Böyle böyle çalışarak 1 senenin sonunda atıl durumdaki arazi taşlardan temizlenmiş ve arazinin verimli toprağı ortaya çıkmıştı. Nikolay çalışmaktan vazgeçmemiş, gündüz efendisinin hizmetini görürken, akşamları tarlasını sürüyor ekiyor ve kontrol ediyordu.
İlk hasat zamanı geldiğinde Nikolay çalışmalarının meyvesini toplamıştı. Senelerdir sürülmeyen toprak o kadar verimli çıkmıştı ki, iki senin sonunda Nikolay ücretini ödeyerek kahyalığı bıraktı ve arazisinin hemen dibine kendi evini inşa etti.
Zhenya’lar işte böyle sahip olmuşlar topraklarına. Üç nesil değişen şartlar altında canla başla çalışmış ve toprakları ellerinde tutmışlardı. Toprak sahipliği ise Borya’nın yüce düşüncelerine ve beceriksizliğine kurban gitmişti..
İçkisinden son yudumunu alıp yatağına doğru giden Borya’nın aklından bu düşünceler geçiyordu...
Dostları ilə paylaş: |