Kars ve can oğUL


KARS’IN ÂİDİYETİ OYLAMASI



Yüklə 314,67 Kb.
səhifə2/5
tarix18.12.2017
ölçüsü314,67 Kb.
#35231
1   2   3   4   5

KARS’IN ÂİDİYETİ OYLAMASI

Bir gün18 dediler ki, yarın büyük bir toplantı olacak: “Ermeni, İslâm, Rus, Gürcü herhangi bir millet rey kazanırsa Kars'a, o milletten biri sahip olacak.”

Toplantı yeri, şimdiki Polis Müdürlüğü'nün olduğu daire.

Ertesi günü toplantı başladı. (Toplantıya katılanların bir kısmı): Ermenilerden Doktor Hırâbit ve Osibof Mazmanof ile birtakım diğer Ermeniler. Müslümanlardan da Ali Han Demiroğlu, Rıza Karaşaroğlu, Yusuf Kenanoğlu ve ben Dursun Musatafaoğlu ve diğer birkaç adlarını unuttuğum arkadaşlar, Ardahan’dan ve Kağızman'dan Ömer Bey.



Reisimiz Ermenilere Oy Veriyor

Rey verilmeye başlandığında, bizim reisimiz olan Ali Han Demiroğlu Ermenilere (oy) verdi. Ermeniler de reyi kazandılar.

Fakat, biz Müslüman arkadaşlar melül ve mahzûn olduk. Hemen oradan çıkıp yerimize yani dairemiz olan, şimdiki, Belediye binasının altındaki alçak, Sıhhiye Dairesi’ne (Sağlık Müdürlüğü’ne) giderken, Reisimiz Ali Han Demiroğlu:

"Arkadaşlar! Siz bana kızdınız, değil mi?" 19

"Evet" dedik.

"Gelin dairemizde, size anlatayım."

Daireye gittikten sonra konuşmaya başladı:

"Kars'tan Ruslar gitti ve kalanlar dahi gidecek. Ruslar Kars'ta kalamaz, zaten. Gürcü milleti Gürcistan'a, ancak sahip olacak. Kars'ta kalanlar ise Ermeni ve Müslüman’dır. Şimdi Kars'ta kuvvet, tâlim görmüş asker, Rus silah taburu kimdedir? Ermeni’de. Şimdilik siyaseten böyle yapalım. Biz de biraz silah alalım, kuvvet toplayalım."



Rus Silahlarının Alınışı

Üç gün sonra Ermenilere bir yazı yazdı:

“Arkadaşlar biz reylerimizi size verdik ve kardeş olduk. Rusların bıraktığı eşyadan bize dahi verin ki yarın Kars’a bir tecavüz olursa, biz de sizinle beraber çarpışacağız.”

Hemen kabul ettirdi. Arpaçay’ından Mehmet Hasan Ağa, Çıldır’dan Kamil Ağa, Kağızman’dan Ömer Bey, Ardahan’dan birisinden oluşan ekibe Rus depolarından biraz silah verildi. O vakit biz de Reis Ali Han’ı haklı görüp takdir ettik.20





ERMENİLERİN YÖNETİMİ ELE GEÇİRMESİ VE KARS’TAN AYRILIŞ

Aradan bir müddet geçtikten sonra bir gün, erken dükkânlar açılmadı.21

Biraz Rus askeri vardı. Onlar da Rus kooperatif dükkânlarını sardılar. Ermeniler caddelerde toplanmaya başlamıştı.

O zaman Ali Han, “Aman” dedi, “Bir tarafta gizlenin, başka bir çarem yoktur.” dedi.

Tiknis (Kalkankale) hocası Hakkı Efendi ile köyümüzden Musaoğlu Mustafa, üçümüz de canımızdan ümidi kestik. Ermeni arabalarına her ne kadar para verdik ise hiçbiri bizi şehirden kenara çıkarmadı. Artık bir ümit kalmadı.

Şimdiki Bayburtlu Salih Efendi’nin otelinin arka tarafındaki bahçeden geçerken, bir malagan22 bize dönüp,

“Ey müslüman, Ermeni sizi kesecek!” diye bağırdı.

Biz de dedik ki, “Kardeş bizi kurtar.”

Eliyle işaret etti: “Gelin yanıma.”23

Biz de gittik.

“Atlayın arabaya!”

Hemen bizi arabasına (furgununa-faytonuna) bindirdi. Ormandan geçerken, çam pürleriyle üzerimizi örtüp, atları sürdü. Mezre’nin köprüsünü geçirip bizi indirdi.24 Hiç, para da almadı.



“Önümüzde bir malagan köyü vardır.” diyerek, büyük bir korku içinde yolumuza devam ettik. (Uzun) “Zâim” adlı mezkûr köyde Ermeni askerleri olduğunu işitmiştik. En çok korkumuz onlardan idi. Allah’ın yardımıyla hiçbirini görmedik.

Gece, Börk (Akçalar) köyüne gittik. İslâm köyü olduğundan sevinip, şâd olduk. O gece Mehmet Ağa’nın evinde rahat ettik. Sabahtan Pergit (Büyük Çatma) köyüne, oradan da İncedere, oradan da köyümüz olan Ergine (Kayaköprü) köyüne geldik.

ERMENİ–MÜSLÜMAN ÇATIŞMASI

Fakat günden güne Ermeni-Müslüman düşmanlığı ateşleniyordu. Arasıra, (Ermeniler) Müslümanları öldürüyorlardı.25

Hatta bir gün sabah erken, Gümrü’den bir alay Ermeni askeri, İslâm köyü olan Karakilise ve Aralık (Ermenistan’da) köylerini bastılar. Birtakımlarını kırdılar, birtakımları Molla Musa (Ermenistan’da) köyüne firar edip sığındılar. Ermeniler MOLLA MUSA köyünü de yıkmak için topları kurdular.

O anda Hacı Abbasoğlu Mehmet Bey’in kumanda-sında Akbaba İslâm kahramanları eriştiler. Akşama kadar muharebe devam etti. Ermenilerin alay kumandanı, Aslıbekof vuruldu. Askerleri bozgun halinde Gümrü şehrine çekildiler ve beyaz bayrak kaldırıp sulh istediler.



Sulhun İslâm Ergine (Kayaköprü) köyünde olacağına karar vermişler.

İki gün sonra sulh yapılacak, bizim de bu sulhtan, hiç haberimiz yok.



İslâm Ergine Köyünün Sarılması ve Silahların Toplanması

Molla Musa Muharebesinden bir gün sonra köyümüzün etrafı sarıldı ve beni çağırdılar. Ve ben de hiç korkmayarak yanlarına gittim.26 Tanıdığım, Kızılcakcak Laçalniği (Kaymakamı) Mîhitâr Ermeni’ye ben dedim ki;

“Ne emrediyorsunuz?”

(Kızılcakcak Kaymakamı):

“Biz geldik; ki, bize teslim olun.” dedi.

Ben dedim ki;

“Bizim kılıcımız yok, topumuz yok. Biz neyi teslim edelim?”

“Her ne kadar silahınız var ise bize verin, üzerine nöbetçi koyarız. Her tarafa ilân ederiz ki İslâm Ergine köyü, Ermeni Hükûmeti’ne teslim olmuştur.”

Dedim ki,

“Bize üç gün mühlet verin.”

“Yok yok, şimdi; silahınızı veriyor musunuz?”

Ben biraz düşündüm: “Etrafımız hep Ermeni köyü. Bize hiçbir taraftan imdat yok.”

Ben söyledim ki;

“Bir kaçınız buyurun, köyün içerisine gidelim. Her ne kadar silah var ise toplayıp verelim.”

Baktım, köyün içerisine gelmekten korkuyorlar. Ben bunları inandırdım.

Hemen askerlerine emir verdi:

“Köyün etrafını sarın!”

Etraf sarıldıktan başka (sonra), Pirveli köyü Ermenileri, bir taraftan Hamza Kürek Ermenileri gelip toplandılar. Laçalnik (Kaymakam) Mîhitâr, Nâzar (Ara) ve birkaç tane, başka Ermeniler beraber geldik, Musa Dayı’nın odasına.27

Ermeni Nazar ile ben köyün içinde silah toplamaya çıktık. Benim iki tane silahım var idi. Birisi Rus beşlisi, diğeri tek ateş Osmanlı aynalısı.

Tek ateş aynalı olarak köyümüzde, her kimde tek ateş (silah) var ise onlara, “Silahını getir.” diyordum.28

O sırada, köyümüz halkından İlyas Beray, (kendisinde) Rus beşlisi var idi, yanıma sokularak;

“Ben de getireyim mi?” (dedi).

Hemen göz-kaş ederek;

“Çekil yanımdan,” dedim.

On-on beş kadar, tek ateş silah toplayıp Musa Dayı’nın odasına götürdük.

Ermeni Kaymakamı (Laçalniği) dedi ki,

“Beni mi kandırıyorsun. Sizde mitralyöz vardır.”

Ben dedim ki,

“Yemin ederim, daha silahımız yoktur.”29

Bu sözümün üzerine, kapıda bir silah atıldı. O silahın sesi üzerine, köyü sarmış olan (sargıya alan) Ermeniler her taraftan ateş açtılar.30

O vakit pencereden baktım. Köy halkı, çoluk çocuk birbirine karışmış, âhu zâr ediyorlar.

Dedim ki,

“Ermeni milleti, çok alçak bir millet imiş. Erkekçesine diyeydiniz, ‘sizi öldüreceğiz.’ Yok yok, burada bir yanlışlık vardır.”

O zaman kaynım Alaaddin bana söyledi ki,

“Biz de bunları, burada öldürelim.”

Dedim,

“Sabret.”



İçimizde olan Ermeni Nazar, dışarıya benimle çıkıp, “Mikirâki, mikirâki!” yani “Ateş etmeyin, ateş etmeyin!” diyerek bağırdı.

Hemen ateşi kestiler.

O vakit Kaymakama (Lâçinliğe) biraz da para verdim (biyun oldum).

Sonra, çekilip gittiler. O silahları da götürdüler.

Zaten biz de gece Tufan Bey’in odasında oturup, gece-gündüz devriye (teyakkuz) hâlinde köyün etrafını dolanıyoruz. Köyümüzün halkı da korkudan yarı canlı olmuş, yüzlerimiz ağarmış. Gelinler ve kızlar ağlayıp kanlı yaş döküyorlar.

Cenâb-ı Allah hiçbir Müslüman’ı hükûmetsiz etmesin. Âmin.31



ERMENİ–MÜSLÜMAN SULHU

Bir gün de haber verdiler ki, “Dükkânların önüne bir (tabur) … Ermeni süvarisi geldi,” dediler. Artık birbirimiz ile görüşüp helâlleştik.

O sırada, Tiknis (Kalkankale) köyü tarafından bir atlı göründü.

“Acaba bu kim?” derken Bacıoğlu köyünden Hacı Ağa, hemen bağırarak;

“Hoca, korkmayınız. Şimdi, Hacı Abbasoğlu Mehmet Bey, yüz atlı ile buraya gelecek. Burada Ermeniler ile sulh yapılacak.” dedi.

Bizim de sevinçten yüzümüz bir parça güldü ve;

“Ey Hacı Ağa! Sen nereden geldin? Yahu seni Allah gönderdi.” dedik.

O sırada Kızılcakcak (Kızıçakçak/Akyaka) yoluyla Hacı Abbasoğlu Mehmet Bey, çok atlı ile geldi. Silahları mükemmel, mücehhez idiler.

O anda, iki adet fort makinesi (araba) ile iki tane Ermeni generali geldi. Kâtipleri de var.

Yine Musa Dayı’nın odasında meclis kuruldu. Birtakım sözler söylendi. Kabahati ne Ermeniler, ne de Müslümanlar, hiçbiri kabul etmedi.32

Sonra Ermeni generali dedi ki;

“Geçene mazi derler. Şimdi biz buraya sulh yapmak için geldik. Hemen yapalım.” dedi.


Mehmet Bey de kabul etti.

Şimdi burada bir komisyon seçelim,” dediler.

Ergine köyünden Dursun Mustafaoğlu, Irza (Rıza) Abbasoğlu, Tiknis’ten Hakkı Efendi; Ermenilerden Kızılcakcak’tan Nazar Ağa, Tiknis’ten Sühan Ağa, Uzunkilise’den ... bir Ermeni, altı adam (komisyona) seçildi.

Bu altı adamın (komisyonun) vazifesi köyleri dolaşıp, “Ermeni-Müslüman kardeş oldu.” diyerek hakkı, halkın hesaplarını alıp verecek.

Benim bu işe aklım kesmedi. Ermenilerin bir siyaseti olduğunu anladım.33


ERGİNE VE BEZİRGÂN KÖYLERİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ

Ergine ve Bezirgân Köylerinin Değiştirilmesi Görüşmesi

H. A. Mehmet Bey’in atlısı ile Akbaba (Ağbaba)’nın Bezirgân köyünden iki Ermeni gelmişti. Bunlar ile ben görüştüm:

“Siz nasıl idare ediyorsunuz?”34

Dediler ki;

“Siz nasıl Ermenilerin içinde kalmış iseniz, biz de Akbaba Terâkimelerinin (Türkmenlerinin) içinde kaldık.”

Dedim ki;

“Gelin köyümüzü değişelim, olmaz mı?”

“Çok güzel, iyi olur,” dediler.

“İki gün sonra Mehmet Bey’den izin alıp geliriz, söz bir Allah bir.” dedik.

Bunlar Mehmet Bey’in atlısı ile gittiler.



Ermeni Cenazesi ve Görevlilerin Kurtuluşu

Ertesi sabah tezden, Kızılcakcak’tan (Akyaka’dan) Nazar Ağa geldi. Rıza ile beni alıp Kızılcakcak’a götürdü. Uzunkilise’den de, gidip, Tiknis’ten Hoca Hakkı Efendi’yi getirdi. Bir kızak koştular. Bir jandarma, bir de Nazar Ağa, üç de biz Küçük Kımılı köyüne (Küçük Durduran köyüne), Budakoğullarının evine gittik.

Vazifemiz, Gedikler köyünden bir Ermeni öldürmüşler, onun cesedini (cemdâkini) alıp getireceğiz. Bize hürmet ettiler, çay ekmek verdiler.

Meseleyi söyledik:

“Burada öyle bir cenaze olmamıştır ve yoktur,” dediler. Hemen, oradan boş dönüp geldik.

Kızılcakcak’ın Gedikler halkı ve diğer köylerden gelen Ermeniler karşımıza çıktılar. Bizi kızaktan indirdiler ve yaya olarak Kızılcakcak’a girdik.


Baktım Hoca Hakkı Efendi’nin rengi bozulmuş, korkuyor.35 Çünkü, Hoca Hakkı Efendi bizden daha yaşlı olduğundan tecrübeler görmüş, “Bizi öldürecekler.” dedi.

Üçümüzü de Nazar’ın evine götürdüler.

Biraz durduktan sonra, Tiknis’ten Hakkı Efendi’yi, … Uzunkiliseli Davut adlı Ermeni, oraya gelerek Türkçe söyledi:

“Nazar!” dedi: “Biz bu adamları öldürmeye mi getirdik?”

“Kim öldürüyor?”

“Dışarıdakiler, toplantı odasının avlusuna niçin girmişler?”

O anda Nazar, gidip evden bir kucak silah getirdi. Kendi akrabalarına ve oğullarına verdi. Bizim etrafımıza gelip dışarı çıkardılar.

Hemen, diğer Ermeniler gelip önümüzü (keserek cephe) aldılar:

“Durun!” dediler. “Müslümanlar, bizim ölümüzü versinler, biz de onların dirisini verelim.”

O zaman Nazar’ın bir oğlu tüfek kundağıyla onlara vurup “Yol verin.” dedi. Nazar bağırıp yandakilere;

“Yetkine cenpe! (Durun!)” dedi. Hemen yol verdiler.36

Ermeni Nazar, oğulları ile bizi götürüp, köyümüz olan Ergine köyüne koyup gittiler.

O gece yattık.

Ergine ve Bezirgân Köylerinin Değiştirilmesi İzni

Sabahtan, tezden Akbaba’nın Bezirgân köylü iki Ermeni geldi:

“Hoca sözünde misin, köyümüzü değişelim?”

“Evet” dedim.

“Şimdi sizden, birkaç adamı Akbaba tarafına götürelim. Siz Mehmet Bey’den müsaade alınız. Biz de Ermeni Hükûmeti’nden müsaade alalım.” dediler.

“Şimdi, köyden bana arkadaş olan yok ki, beraber gidelim?” (dedim).

Ata binip iki defa köyün ortasına gittim, yoldaş olan olmadı. Ben de dönüp evime gelirken Hıdır Dayı’nın gelini Tutiya ve kadını Sırma hanımlar Hıdır Dayı’ya söylediler ki;

“Sen çok büyüksün. Bu adam senin oğlun yerinde, bu korkmuyor, sen niçin korkuyorsun? Gidip bizi kurtarın!” dediler.

Bunların sözlerinin üzerine Hıdır Dayı atına bindi. Bunu gören, diğer komşular da (atlarına) bindiler, köyden çıktık.37

Yanı başımızda olan Rus Erginesi’ni (Demirkent’i) geçtik. Çünkü Ruslar gitmiş Ermeniler dolmuştu.

Oradan, iki Ermeni atlısı ile beraber Ermeni köyü olan Uzunkilise köyüne gittik. Onlar, kendi köylerine (gitmek üzere) Uzunkilise’den geri dönecekler. Uzunkiliseliler bizi çok iyi karşıladılar ve bize hürmetle “her gün gelin–gidin.” dediler. Çünkü, Akbaba’da kalanlar da bunların hısımları imiş.

Uzunkilise’den sonra, yani bütün İslâm (arkadaşlar) gidip H. A. Mehmet Bey ile görüştük, hâlimizi arz ettik. O da kabul etti. (Değiştireceğimiz köy olarak) Bezirgân köyünü yazdım.



Bezirgân Köyü ile Ergine Köyü Aile Mallarının Tespiti

Ermenilerde de bir sevinç hâsıl oldu. Kadınları, gece korkularından gelip yakınımızda yatıyorlardı.

Evleri taksim ettim. Mesela Hasan ile Âkup’un evini değiştirdim. “İhbar, senin ne kadar arpan var?” Yüz kile (god arpasını) Hasan’ın elli kile (god) buğdayıyla değiştirdim. Bir defter yazdım. Dönüp köyümüze geldim.

Köyümüzde bir korku var. Köyümüz yol üzeri olduğundan Osmanlı tarafından gelen Ermeni muhacirleri köy halkını korkutmuşlardı. Köyden çıkamayan yaşlılar, “Aman, tez et bizi kurtar!” dediler.

Abbasoğlu Rıza ile hemen Bezirgân’a çıktık.38 Ermenilerden birkaç adamı köye getirdik. Köye sahip olmak için keşişleri de beraber geldi. Haçını, çanını, kitaplarını beraber getiriyor.

Bezirgânlı Ermenileri Koruma:

Büyük Kımılı’dan (Büyük Durduran) birtakım atlı, silahlı olarak geliyorlardı. Gümrü’de, adamlarını Ermeniler vurmuşlar.

O zaman keşişin atının üstünde çan çalıyordu.

“Aman keşiş, (çan) sesini kes!”

Arkadaşım Rıza’ya;

“Yahu bunları, bir dereye indir. Ben atlının önüne gideyim.” dedim.

Hemen atı sürüp gittim. Sosgerid (Taşdere) köylü Gökçe Ağa ile karşılaştım.

“Aman Gökçe Ağa, atlıların önünde dur.”

Gökçe geriye bağırdı:

“Arkadaşlar kimse yoktur, Ergineli hocadır.”

Maksadım, “Ermenileri görmesinler.”

O gün Uzunkilise’ye geldik. Ermeni kadınları gelip, haçı görüyor ve çanı duyuyorlar, bize de çok hürmet gösteriyorlardı.



Silahların Bezirgân’a Kaçırılışı:

Aynı gün köyümüze geldik.

O gece köyde ne kadar silah, cephane var ise çıkacak.

Köyde olan gençleri topladım. “Hemen, bu gece, ne kadar silah var ise alın.39 İçimizde olan Ermeniler dahi duymasın. Hemen Bezirgân’a gidin. Yarın ben de geleceğim.”

O gece, hep gençler yola çıktılar, silahları da götürdüler.



Ermeni Kadınının Kazanı:

Ertesi günü ben de Zihnioğlu Aşir ile çıktım. O gün H. A. Mehmet Bey, Karamehmet köyünü bir İslâm köyü ile değiştiriyor.

Biz de, Karamehmet köyüne gittik. Bir Ermeni kadını geride kalmış. Elinde bir küçük bakraç–kazan ile bir (bir araba kayışı) ... bulunuyordu. İki Türk (Terâkime) atlısı, bunları elinden almak istiyorlardı. O da korkusundan ağlıyor, ben de ağladım.

Aşir’e dedim: “Yahu, bizim kadınlar da böyle olacak.”40

Aşir gidip, (kadını) bunların elinden kurtardı.

Köy Değişimi Belgelerinin Gümrü’ye Götürülüşü

Gidip H. A. Mehmet Bey ile görüştüm.

Dedi ki, “Hoca, sana iki Ermeni vereceğim. Bu kâğıtları Gümrü’ye götürüp, Ermeni Generaline (Valisine) verip, oradan da bana bir kâğıt getireceksin.” dedi. “Hemen köyü çıkaracağım.”

Ben de köyümüzden Musaoğlu Mustafa’yı alıp iki de Ermeni ile çıkıp Gümrü’ye gittik.

Öyle bir zaman ki, (Gümrü’de) bir tane Müslüman yok. Bizim de başımızda fes, ebâniye var.41 Çünkü hocalar bizi öyle kandırmışlar ki (başınıza) şapka koyduğunuzda hemen kâfir olursunuz.

Ermeniler bizi görünce ... (züz ve Türk’ün itmav) Türk’ün dinini, mezhebini soruyorlar.

Yanımızdaki Ermeniler onları kandırıyorlar ki, “Bunları Müslümanlardan, General (Vali) mümessil olarak istemişler.”

Hemen Hükûmetin kapısına gittik. Her nasıl ise General kapıya çıktı.

Kapıda olan Ermeniler şikâyet ettiler: “Mehmet Bey’in çok atlısı hudutlarımıza toplandı, bize asker ve bir top ver, köylerimizi muhafaza edelim.”

O da dedi ki, “Hele sabredin, sabredin. Sarıkamış ve Kağızman cephelerine şimdilik (trenle asker, top) gönderiyorum.”

Ben dahi bu sözleri, anlıyorum.

O vakit dediler ki, “Burada Türk var.”

O zaman Rusça olarak, dönüp bize “Bunları içeri alın.” dedi.

Bizi içeri aldılar. Biraz durduktan sonra geldi. Hemen ben kâğıdı verdim. Biraz mütâlaa ettikten (inceledikten) sonra,

“Ermenice, Rusça bilir misiniz?” dedi.

“Hayır.” dedim.

O vakit bir tercüman getirdi. Bize dedi ki,

“Niçin köylerinizi değiştiriyorsunuz?”

Ben dedim ki,

“Onlar Akbaba İslâm Türklerinin (Terâkimenin) içinde kalmış, biz şose yolunun üzerindeyiz.42 Türkiye’den gelen eşkıya Ermenilerin korkusundan, çoluk çocuğumuz gece ve gündüz yatamıyorlar. Onlar da aynı korkuyu çekiyorlar. Muvakkaten değişelim, sonra Hükûmet rahat olunca herkes yerine (geri) gelsin.”

Mütereddit (olarak) biraz durdu, evrakları imza edip, bize verdi. “Müjne, müjne.” dedi. Yani “Olur, olur.” dedi. Alıp geri döndük.

Bir taraftan sevinmek, bir taraftan korku, akşamüzeri Vartanlı köyüne geldik. “Molla Hüseyin” diyorlar, onun kapısına indik. O adam bizi içeri aldı. O gece orada kaldık.

Sabahtan evrakları H. A. Mehmet Bey’e götürdüm.

O da köyünde imiş. “Aman, Mehmet Bey, bizi kurtar!” ve orada (Gümrü’de General tarafından) söylenen “Sarıkamış ve Kağızman” meselesini anlattım, “İnşallah Türkler gelir.” dedim.

Dedi ki, “Sen bugün Bezirgân köyüne git, Ermenileri yollat (gönder). Ben de, yarın biraz atlı ile geleceğim. Çünkü, Akbaba’nın ortasından Ermeni göçünü hududa götürmek biraz güçtür.” dedi.

O gün ben Bezirgân’a çıktım. Mustafa ile haber verdik, hemen sevindiler.43





Bezirgân Köyü Taşınıyor

Arabaları yüklediler, hem de korkuyorlar. Gece kız ve gelinleri gelip yakınımızda yattılar. Sabahtan Mehmet Bey, atlı ile geldi. Orası dağ olduğundan kar var idi. Arabaları koştular, köyün önüne çıktılar.

Birtakım talancı (yağmacı) atlıları dolanmaya başladı.

Ben atı sürdüm:

“Yahu ne yapıyorsunuz?” dedim ise de;

“Ağam, düşman kaçıyor ya...” dediler.

Hemen geri gelip Mehmet Bey’e dedim ki;

“Madem, böyle olacak onların (malları yağmalanacak) ise Ermeniler de bizi, (bizim mallarımızı) böyle (yağma) ederler.”

Mehmet Bey, “Hacı Hasan” ileri gelenlerinden birkaç adama tokadını atıp, talancıları kovdular.

Mehmet Bey bir mektup yazıp, bizim köyümüzden Kâmil ve Fevzi (Sabri) ile benim de atımı verip, bir de bir Ermeni katıp Ermeni Hükûmeti’ne gönderdi. Yani “Ben çıkardım, siz de çıkarın.” diyordu.

Arabalar, yola devam etti.


Talanı Önleme Tedbirleri:

O sırada geriden bir haber çıktı: “Bezirgân’da kalan eşyayı talan ediyorlar.”

Kayınım Alaaddin ile Kerim’i ve Mehmet Bey’in oğlu Musa Mehmet Bey’i gönderdik, “Hemen, talancıları vurun.” dedik.

Onlar köye döndüler.

İleriden de bir haber çıktı: “Kızıltaş’ta, Dalavirli (Boyuntaşlı) çapçı yolun üstüne toplanmışlar Ermenileri talan edecekler.”44

H. Abbasoğlu Mehmet Bey bana ve bir de Seyit Cevat isminde birine, şimdi Kars’ta hayattadır, “İkiniz gidin, onlara anlatın ki Müslümanları birbirine kırdırmasınlar. Onlara Ermenilerin bir tanesini bile vermem.” dedi.

Hemen gittik, onlara söyledik ki, “Mehmet Bey böyle söyledi ve buradan gidin.” Her ne ise biraz anlattık.

Her kim gelir ise, Ergine köyünü, Ermeniler korumuşlar (kırmışlar).

Bu hâl ile akşamüzeri Büyük Kımılı köyüne Ermeni göçlerini götürdük.

Müslüman ve Ermeni Değişimi

O sırada köyümüzden Kâmil ile Fevzi ikisi, Ermeni Hükûmeti’nden bir kâğıt getirip Mehmet Bey’e verdiler.

Yazıda, “Bugün akşam oldu. Yarın Ergine İslâmlarını orta yerde verip alırız.” deniyordu.

Ben de çok sevindim. Çünkü o gün, hudut köylerinde muharebe oluyordu.45

Şimdi beni bir korku aldı. Bu gece, bu Ermeni göçlerini kim bekleyecek?

Mehmet Bey’e söyledim: “Ben bu gece göçlerin içinde kalayım,” dedim.46

Mehmet Bey bana dedi ki, “Sen bugün akşama kadar yaya geldin ve yoruldun.”

Hemen atlının büyüklerinden Budak Ahmet Hamza’yı çağırdı: “Bu gece, bu Ermenileri size teslim ediyorum.” dedi ve on adamı bunların maiyetine verdi.

Çok dikkatle söyledi ve beni alıp, bir odada yattık. Fakat ben korkudan yatamadım.

Sabah namazı, erken kalkıp yola bakıyorum, bir adamın geldiğini gördüm: Köyümüz halkından Hasan Ağa.

O da bir kâğıt getirmiş ki, “Uzunkilise ile Kımılı Sağîr (Küçük Durduran) arasında on adam sizden, on adam bizden getirip değişelim.” diye yazılmıştı.

O vakit Mehmet Bey, “Hoca sen, on adam say da, haydi, alıp veriniz.” dedi.

O zaman beni bir korku daha aldı. Ermeni göçlerinin içerisine gittim.

Ermenilerin bir kaçını topladım, dedim ki:

“Ahbâr (yani kardeş)! Şimdi, çok korkunç bir zamandır. Şimdi beş ev sizden, beş ev bizden verip alacaklar.

Soracaklar: Nasıl, size ne yaptılar, malınızı aldılar mı, paranızı aldılar mı? Sakın (tersini) demeyin! Hiçbir şeyi aldılar mı? Sakın (tersini) demeyin! ‘Hiçbir şeyimizi almadılar, bizleri çok iyi sakladılar (korudular, dersiniz).’47

Çünkü Mehmet Bey’in atlısı Gümrü’nün önünden hudutları hep tutmuşlar ve Ermeni askerleri de onlara karşı cephe almışlar. Ama bir silah atılsa, orada bizler ve Ermeni de köşelerde hep kırılacağız ve bizlerden başka ne kadar adam telef olacak?

Onun için çok dikkatli olalım.”

Ermeniler de, “çok iyi.” dedi. Hemen çocuklarına söylediler.

İşte on adam bizden, on adam Ermenilerden orta yerde, verip alıyorlar.

O vakit, Ermeni kumandan Mîhitâr’a dedim ki, “Bu iki köyü değiştirmek bir emirle mi; yoksa emir, sizin mi? ‘General’ın emriyle, sulh yoluyla (olmaktadır).’ Öyle ise siz de emredin, askeriniz biraz geri çekilsin.”

“Mehmet Bey de atlısını geri alsın.” dedi.

“Çok doğru” dedim.
Hemen işaret verdi, askeri biraz geriye çekildi. Mehmet Bey’in atlısı da geri çekildi. Hemen değişmeye başlandı, tamam oldu.48

Müslümanlar Büyük Kımılı köyüne çıktı. Ermeniler Uzunkilise, Ermeni köyüne gittiler.

Her ne ise, Bezirgân köyüne sâlimen çıktık.


Yüklə 314,67 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin