Karşi-devriMCİLİĞİn tasfiyesi


Merkezin Mekansal Kuruluşu: Başkent Ankara’nın İmarı



Yüklə 438,18 Kb.
səhifə9/19
tarix07.04.2018
ölçüsü438,18 Kb.
#47700
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   19

Merkezin Mekansal Kuruluşu: Başkent Ankara’nın İmarı


Cumhuriyetin ilan edilmesinden birkaç gün önce, 13 Ekim 1923’de Ankara başkent ilan edilmiştir. Meclis üyeleri ile diğer kamu kuruluşlarında gün geçtikçe artan memur istihdamını taşımak için Ankara hazırlıksızdır. İçişleri Bakanı Cemil Bey, Ankara’nın 25-30 bin kişilik bir şehir olduğunu, fakat Hükümet merkezi olunca nüfusun beş katına çıktığını belirtmektedir.151

Bu nüfus artışı, arsa fiyatlarının gün be gün yükselmesine neden olmaktadır. Falih Rıfkı, Hacı Bayram Caddesi’nde iki yıl önce 3-4 bin liraya alınan bir mülkün, 1925’de iki yıllığına peşin 5 bin liraya tutulabildiğini, Çankaya’da arsa fiyatlarının altı ayda iki katına çıktığını belirtmektedir.152

Bu doğrultuda, 26 Şubat’ta kabul edilen 563 sayılı Kanun ile Ankara Belediyesine 1,5 milyon liralık kredi alma yetkisi tanınmaktadır.153 Söz konusu kredi ile “mesken sıkıntısının giderilmesi, su tesisinin tamamlanması, lağım, elektrik tesisatının vücuda getirilmesi ile bataklıkların kurutulması” planlanmaktadır. Kanunun amacı, başkent olarak Ankara’nın “asri bir devletin merkezi idaresine layik tesisat ile teçhiz ve imar ve şeraiti sıhhıyesi islah ve şehri sıhhi ve fenni meskenleri ve kaffei levazım ve vesaiti medeniyesi ile mütemeddin bir belde” haline getirilmesidir.154

Kanun çıkarılırken, imar konusunda iki yaklaşım çatışmaya girmiştir. Bir taraf, Ulus civarındaki eski Ankara’nın su tesisatı ile kanalizasyonunun iyileştirilmesini, diğer bir taraf ise eski şehrin sıkışıklığı nedeniyle yeni bir yerde yeni bir mahalle kurulmasını savunmaktadır. Galip gelen taraf ikinci grup olur ve 15 Mart’ta 583 sayılı “Ankara'da İnşası Mukarrer Yenimahalle için Muktazi Yerler ile Bataklık ve Mezrağı Arazinin Şehremanetince İstimlaki Hakkında Kanun” kabul edilir.155 583 sayılı Kanun ile Ankara'da kurulacak yeni yerleşim yerleri belirlenmekte ve kurutularak ağaçlandırılacak bataklıkların Belediye tarafından istimlak edilmesi hükme bağlanmaktadır.156

Ne var ki, nüfus artışı ve bu doğrultuda artan arsa fiyatları istimlak konusunu zorlaştırmaktadır. Bütçeden ayrılacak ödeneklerle Yenişehir’in rayiç bedel üzerinden istimlak edilmesi güçtür. Bu nedenle, istimlağın Kanun ile belirlenen miktar üzerinden ödenmesi kabul edilmiştir.157

Genel Kurul görüşmelerinde, muhalafetin düşüncelerini dile getiren Trabzon mebusu Muhtar Bey, devletin özel ev yapmasına karşı çıkmaktadır. Ayrıca, eski şehrin su, lağım ve elektrik tesisatının yenilenmeden yenişehrin yapılmasını da mantıklı bulmamaktadır.158 Dile getirilen birkaç soru da bir önceki yıl Ankara’nın imarı için ayrılan 500 bin lira’nın nereye harcandığı ve inceleme için gelen yabancı uzmanların yaptıklarına ilişkindir.


Toprak Üzerinde Mülkiyet İlişkilerinin Kuruluşu: Harita ve Kadastro Teşkilatı


Kadastro, toprak üzerinde mülkiyet ilişkilerinin hukuki olarak kurulabilmesi için gerekli altyapıyı sağlamaktadır. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’de, üretim aracı olarak toprak üzerinden vergi alınabilmesi ve kapitalist ilişkilerin yaygınlaştırılması bir üretim faktörü olarak toprak üzerinde mülkiyetin tanımlanmasını gerektirmektedir. Özellikle, Aşar vergisinin kaldırılmasının ardından artırılan arazi vergisinin mülkiyet üzerinden alınacağı da göz önüne alındığında, kadastro çalışmalarının gerekliliği ve aciliyeti ortaya çıkar. Ayrıca, bir rant aracı olarak da arsaların üzerinde mülkiyet haklarının kurulabilmesi sağlanmalıdır. Savaş sonrasında yoksul halkın topraklarını ekip biçmek üzere makine ve aletlerden yoksun olması nedeniyle toprakların el değiştirmesi gündeme gelmektedir. Toprak üzerinde kadastro çalışması ile mülkiyetin el değiştirmesine de olanak sağlanmaktadır.159

1925 yılında teşkilat ve iş olarak kadastro çalışmasına başlanmıştır.

Öncelikle, 657 Sayılı Harita Müdüriyeti Umumiyesi Teşkili Hakkında Kanun160 ile Milli Savunma Bakanlığına bağlı olarak ve özel bütçe ile idare edilmek üzere Harita Genel Müdürlüğü (Harita Müdüriyeti Umumiyesi) kurulmaktadır. Genel Müdür, Milli Savunma Bakanının önerisi üzerine Başbakan kararı ve Cumhurbaşkanının onayı ile atanmaktadır (md. 3). Genel Müdürlüğün görevi, askeri plan ve haritaların, kadastro planlarının, zirai ya da imari planların yapılmasıdır (md. 4). Genel Müdürlüğe, harita mektebi açma yetkisi de verilmektedir (md. 9).

Ardından, 658 sayılı Kadastro Kanunu ile Maliye Bakanlığı altında örgütlenen Tapu Genel Müdürlüğü’ne (Tapu Müdiriyeti Umumiyesi) bağlı Kadastro Teşkilatı kurulmaktadır. Teşkilatın görevi, taşınmazlara ait hukukun işletilmesi ve muamelenin yapılabilmesi için taşınmazlara ait bilgilerin yazılı hale getirilmesini sağlamaktır.161 642 sayılı Ebniye Kanunu’nun (İnşaat) 20, 21, 22, 23, 24, 25nci Maddelerini Muaddil Kanun ile savaşta yanan arsaların 1 yıl içerisinde kadastro planlarının hazırlanması ve kıymetlerinin belirlenmesi için belediyeye görevler verilmektedir.162


“Tefrik-i Vezaif” İlkesinin Kurumsallaşması: Yerel Yönetim Organları


1924 yılında kabul edilen Teşkilatı Esasiye’ye göre, “Türkiye, coğrafya durumu ve ekonomi ilişkileri bakımından illere, iller ilçelere, ilçeler bucaklara” bölünmüştür ve “bucaklar da kasaba ve köylerden meydana gel[mektedir]” (md. 89). “İllerle şehir, kasaba ve köyler tüzelkişilik sahibidirler.” (md. 90). Bu doğrultuda, yerel yönetimlerin il, şehir, kasaba ve köy düzeyinde örgütleneceği görülebilir. Yine Anayasa’da il düzeyinin mülki yönetim ile yerel yönetimler arasında “yetki genişliği ve görev ayrımı esaslarına” göre idare olunacağı belirtilmektedir (md.91).

1925 yılı başında, 12 Ocak’da Gazete’de yer alan bir habere göre, İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan İl Yerel Yönetimi (İdare-i Hususiye-i Vilayat) kanun tasarısı Bakanlar Kurulu'na iletilmiştir. Bakanlıkça hazırlanmakta olan İl Genel Yönetimi (İdare-i Umumiye-i Vilayat) ile ilgili kanun tasarısı ise incelemeden geçirildikten sonra Bakanlar Kurulu'na sunulacaktır.163 Aynı içerikli bir haber 16 Haziran’da da Gazete’de yer almış;164 fakat 1925 yılı içerisinde söz konusu kanun tasarılarının hiçbiri Genel Kurul’a gelmemiştir.

1925 yılı, yerel yönetimler açısından hem hukuki düzenleme hem de işleyiş açısından açıklığa kavuşturulması gerekli konuların arttığı bir yıldır. Gerçekten, yıl boyunca yerel yönetimlerle ilgili birçok kanun tefsiri istenmiş, bir yandan da kabul edilen kanunların işleyişe geçirilmesine çalışılmıştır.

Yıl içerisinde, kabul edilmemesine karşılık en önemli tartışma başlığı, kanımızca il genel meclisi ile il idare meclisinin yeniden düzenlenmesine ilişkin kanun tasarısıdır. Söz konusu tasarı aşağıda ayrıntılı olarak incelenecektir. İncelemeye geçmeden önce, yerel birimler hakkında kısa birkaç bilginin iletilmesinde fayda görülmektedir.

1925 yılında, il özel idarelerinin yol yapımları (19 Ocak), su tesisatı ve elektrik bağlanması işleriyle meşgul olduğu görülmektedir. İl özel idarelerine, yıl içerisinde taş ocaklarının işletilmesi de bırakılmıştır (12 Nisan).

Yıl içerisinde bazı elektrik ve su tesisatı gibi işlerin belediyeler tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir, ne var ki belediyenin masrafları kendi gelirlerinden karşılaması mümkün olmadığından Belediyelerin borçlanması gündeme gelmiştir. Maliye Bakanlığının belediyelere kefil olması ile büyük miktarlarda borç alınmaktadır (Bkz. 26 Şubat Ankara, Bkz. 19 Kasım Samsun). Ayrıca, kadastro işlerinin de belediyeler tarafından yapılacağı anlaşılmaktadır (642 sayılı Kanun).

Belediyelerle ilgili en önemli konu ise belediye seçimlerinde fesih yetkisine dair alınan Genel Kurul Kararı’dır. Sorun, belediye seçimlerinin hangi makam ya da nedenlerle feshedilebileceği hakkında 1293 (1878) tarihli Vilayatı Belediye Kanunu ve Dersaadet Belediye Kanunu’nda herhangi bir hükmün bulunmamasıdır. 116 numaralı Genel Kurul Kararı ile belediye seçimlerine dair bir inceleme ya da kanuna uygunsuzluk durumunda karar verme yetkisinin, gücünü Anayasadan alan ve seçimlere ilişkin yolsuzluklara bakma yetkisi olan Danıştay’a, Danıştay kuruluncaya kadar “Memurin Muhakemat Heyeti”ne bırakılması kabul edilmiştir.165 Bu karar, yerel yönetimler ile merkez teşkilatı arasında vesayet ilişkisinin Danıştay aracılığı ile kurulduğunu göstermektedir.

Seçimlerle ilgili yıl içerisinde şikayetler belirmektedir. Bir taraftan, belediye seçimlerinde açıklık ve serbestlik olmadığına dair şikayetler (Bkz. 29 Ocak), bir taraftan seçilen Belediye başkanlarının niteliksiz olduğuna dair iddialar (Bkz. 15 Şubat) dile getirilmektedir.

En küçük yerel yönetim birimi olan köylerde ise Köy Kanunu’nun uygulamaya girmesi çalışması hızla devam etmektedir. İçişleri Bakanı Cemil Bey, Köy Kanunu’nun Şubat ayında ihtiyar heyetlerinin seçilmesi ve göreve başlaması ile yürürlüğe gireceğini belirtmiştir.166 Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 80’ini köylünün teşkil ettiği ve 41 binden fazla köy olduğu167 göz önüne alındığında millet egemenliğinin Köy Kanunu’nun uygulaması ile başlayacağı söylenebilir.

Görev Paylaşımı: İl Genel Meclisi ve İl İdare Meclisi


İl Genel Meclisi ile İl İdare Meclisi arasındaki görev ayrımı üzerine hazırlanan Kanun Tasarısı, 20 Eylül 1925’de Meclis’e sunulmuş ve 19 Aralık 1925’de Genel Kurul’da görüşülerek, Encümen’e geri gönderilmesine karar verilmiştir.

Kanun tasarısı ile İdare Meclislerinden (il ve ilçe) seçilmiş üyeler çıkarılmakta ve idare meclisleri sadece memurlardan oluşacak bir kurul şeklinde yeniden düzenlenmektedir. “İdarei Umumiyei Vilâyat Kanunu”nun 3. faslının “mecalisi idare teşkilâtına dair” olan 62. ve 64. maddelerinin şu şekilde değiştirilmesi teklif edilmektedir:168

Madde 62. (Muaddel) — Her vilâyet merkezinde valinin veya muavinin riyaseti altında azası defterdar ve muhasebeci, tahrirat müdürü, maarif müdürü, nafia mühendisi ile sıhhiye ve ziraat ve ticaret müdürlerinden mürekkeb olmak üzere bir Meclisi İdare bulunur.

Madde 64. (Muaddel) — Her kazada kaymakamın riyaseti altında azası mal müdürü, tahrirat katibi, sıhhiye ve ziraat memurlarından mürekkeb olmak üzere meclisi idare bulunur.

İl idare meclisleri, 1921 Anayasası döneminde, henüz TBMM kurulmadan önce yerel halkın yönetiminin somutlaştığı Şura’lar olarak görev yapmaktaydı. Ne var ki, 1925 yılına gelindiğinde hem artık halkın egemenliğinin kurumsal hali olarak TBMM kurulmuş, hem de yerel işlerle ilgilenmek üzere il genel meclisleri kurulmuştur. Hatta 1924 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulması ile din işleri bu kuruma devredilmiştir. Söz konusu gelişmeler nedeniyle il idare meclislerindeki müftü, din alimi ve halktan seçilen temsilcilerin olmasına gerek kalmamış, il idare meclisleri devlet daireleri haline gelmiştir. Bu nedenle, il idare meclislerindeki seçilmiş üyeler çıkarılmalı ve sadece memurlardan oluşacak şekilde Yerel Meclis yeniden yapılandırılmalıdır.169

İçişleri Encümeni de Kanun Tasarısını hiç değiştirmeden kabul etmiştir:170

“Mecalisi Umumiye teşkil ve ahali işleri mecalisi idare vezaifinden tefrik olunarak (ayrılarak) bu meclislere tefviz edilmesine (bırakma) ve mecalisi idare sırf devlet işleriyle meşgul olmalarına ve ahaliye ait hakkı murakabe Büyük Millet Meclisi marifetiyle istimal edilmekte bulunmasına binaen mecalisi idarenin sırf memurinden teşekküllü muktezi olduğu gibi Diyanet İşleri Teşkilâtı da Devlet teşkilâtından tefrik edilmiş olduğu için artık müftülerin de mecalisi idareye devam etmelerine mahal kalmadığından” seçilmiş üyelerin idare meclisinden çekilmesi gereklidir.

Ne var ki, Genel Kurul’da idare meclislerinin, yerel seçimlerin denetlenmesi (teftiş), vergi belirlenmesinde yaşanan çatışma ve şikayetlerin çözüme kavuşturulması gibi görevlerinin olması nedeniyle idare meclislerinin yalnızca memurlardan oluşan Encümenlere dönüştürülmesi kabul edilmemiş ve Kanun Tasarısı Encümen’e geri gönderilmiştir.

Seçimlerde teftiş görevi, Muhtar Bey (Trabzon mebusu) tarafından dile getirilmiştir: İl İdare Meclisi “[i]ntihab zamanında heyeti teftişiyeye” görevi yaptığından sadece memurlardan oluşan bir kurula dönüştürüldüğü takdirde seçimlerde teftiş yapması doğru olmayacaktır.171 Vergi oranlarının belirlenmesi ve uyuşmazlıklarda karar yetkisi ise Mustafa Feyzi Bey (Konya mebusu) tarafından dile getirilmiştir:172

Muhterem arkadaşlar, mecalisi idarede müntehap azaların bulunması birtakım esbaba müstenittir. Malumu âliniz şimdi mecalisi idareden müntehab azaları kaldırınca bir kısım memurine inhisar edecek. Halbuki vilâyet dahilinde, kaza dahilinde ashabı masalihin bir çok hususatta meclisi idare ile temasları vardır. Meselâ tedrisatı ibtidaiye vergisi tarh edilecek, itiraz olursa orada rüyet edilecek. Temettü fazla tarh edilirse itiraz edilecek yer, meclisi idaredir. Ağnam tadat edilse, fazla yazılsa itiraz edilecek mahal meclisi idaredir. Birtakım şeyler olacak, meclisi idareye gidecek, belediye mukarreratına itiraz olursa meclisi idareye gidecek, sonra mebusan intihabında belediye intihabında, meclisi umumi intihabında meclisi idare azaları bulunacak ahaliyi yakından görecek, tanıyacak, mahallî ahali bir mecliste bulunmayacak olursa hariçten gelen memurinin bu mecliste yalnız kalması doğru değildir. Binaenaleyh evvelemirde mecalisi idarenin vazifelerini tahdit ettikten sonra şu şekli kabul edelim. Binaenaleyh bu madde muvafık değildir. Reddini talep ediyorum.

Buna karşın, Ata Bey (Niğde), il idare meclislerinde seçilmiş üyelerin hiçbir görevi kalmadığına dikkat çekmektedir: “Meclisi idarenin en mühim vazaifinden başlıcaları aşar, ağnam ve müzayedad ve ihalât idi. Aşar muamelesi, malumu âliniz aşar kanunu lağv edildikten sonra kalmamıştır. Sonra ağnam muamelâtının dahi tarzı cibayeti tebdil olunmuştur. Esasen meclisi idare azayı müntahibesi bildiğimiz şekilde millî bir intihab neticesi olmadığı malumu âlileridir. Malum olan azayı tefrik edecek ve intihaba arz edecek, halbuki esas vazifeleri olan müzayedad ve ihalat vazaifi kalmadığından bu azayı müntahibenin hiç vazifesi kalmıyor.”173

Diğer taraftan, Reşit Bey (Malatya Mebusu) de, idare meclislerine gelen seçilmişlerin, halk adına değil kendi adına çalıştığını belirtmekte ve "oranın ileri geleni kim ise onun dediği oluyor" diyerek mevcut durumu eleştirmiştir.174 Hatta seçilmiş üyelerin, bir daha seçilmek üzere vali ve kaymakamı eleştirmekten kaçındığını belirterek idare meclisinde seçilmişlerin olmamasını savunmaktadır.175



Yüklə 438,18 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   19




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin