Kars'in küÇÜk biLİMCİleri



Yüklə 109,01 Kb.
tarix15.01.2019
ölçüsü109,01 Kb.
#97083



KARS'IN KÜÇÜK BİLİMCİLERİ

  1. Sudenaz KARAPIÇAK

  2. Kader TAŞDEMİR

  3. Melek MAHMUTOĞLU

  4. Nazlıcan KÖY

  5. Burcu KANKILIÇ

DANIŞMAN: Abdulhakim AYDIN (Türkçe Öğretmenliği)

Dergi sayı:1

KARS'IN TARİHÇESİ

c:\users\murat\desktop\kars foto\20160410_140307.jpg

Kars, Türkiye'nin kuzeydoğu kesiminde yer alan aynı adlı ilin merkez ilçesidir.Türkiye'nin en yüksek il merkezi olan Kars, köyleri ile birlikte nüfusu 100 bini aşan şehirlerdendir (Şehir merkezi: 102.001, toplam: 129.458). Merkez ilçeye bağlı, yirmi üç mahalle ve yetmiş köy bulunmaktadır. Çeşitli etnisitelerin birlikte yaşadığı il merkezinde kültürel farklılıklardan ve zenginliklerden bahsetmek mümkün olup kozmopolit bir yapı söz konusudur. Kars, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2023 yılı için Türkiye Turizm Stratejisi 2023 ve Turizm Stratejisi Eylem Planı kapsamına alınan 15 il merkezinden birisidir. Bu proje ile hedeflenen, il merkezlerini "Kültür Turizmi Geliştirilecek Marka Kentler" ilan edip gelişmelerini sağlamaktır. Kars, Cenub-u Garbi Kafkas Hükümeti'ne (Güneybatı Kafkasya Cumhuriyeti) başkentlik yapmış bir sınır şehridir. Bu özelliği ile Türkiye'de herhangi bir ülkeye başkentlik yapmış ender şehirlerden birisidir. Türkiye'nin Kafkasya'ya açılan kapısı konumundaki bu şehir, Kafkas Üniversitesi'nin açılmasıyla hızla gelişmeye başlamış ve zaman içinde bir öğrenci kenti durumuna gelmiştir. Ayrıca şehir merkezine altı kilometre uzaklıktaki havalimanı sayesinde de bölgesinde ulaşım ağının kesiştiği bir noktada yer alır. Bunun dışında kara ve demiryolu ağlarıyla ülkenin diğer yerleşim birimlerine ulaşımda da bir sorun yoktur. Kentte 2004 yılından bu yana Azerbaycan Başkonsolosluğu bulunmaktadır.



COĞRAFİ KONUMU

Kars merkez ilçesi, Doğu Anadolu Bölgesi'nin, Erzurum - Kars Bölümü'nde yer alır. Kuzeyinde; Susuz, Arpaçay ve Akyaka'yla, doğusunda; Ermenistan'la, güneyinde; Digor ve Kağızman'la, batısında ise Selim ve Erzurum sınırlarıyla çevrilidir. Merkez ilçe yedi ilçe içinde sadece Sarıkamış ile komşu değildir.



COĞRAFİ YER ŞEKİLLERİ

Rakımı ortalama 1768 metreyi bulan Kars arazisinin büyük bölümü yaylalardan oluşur. Akarsu vadileriyle yer yer parçalanan yörede yaylalar dalgalı düzlüklerden oluşur. Kars ilinde yer alan önemli yükseltiler olan Allahuekber Dağları, Kısır Dağı, Akbaba Dağı, Aladağ ve Aşağı dağ'ın bir kısmı merkez ilçe sınırları içerisindedir. Kars Çayı, kentin güneybatısından geçer. Kent aynı adlı ovanın üzerinde kurulmuştur.


İKLİMİ


Kars'ta karasal iklim hâkimdir. Kars yaylalarının Kars-Ardahan yöresine ait olan iklimi, yüksek ve denizden sıradağlarla ayrılmış olduğundan çok serttir. Kışları kurak, yazları ise yağışlı geçen ilde en kurak geçen mevsim olan kışın sıcaklıklar zaman zaman -39 °C'ye kadar düşer. Karla kaplı gün sayısı ortalama 120'den fazladır. Burada don vakalarına sıklıkla rastlanmaktadır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ

Ormanların çok yer tutmadığı şehrin doğal bitki örtüsü bozkırdır. Kars coğrafyası, önemli ekolojik sistemlerden sayılan plato ve dağ çayırlarına ev sahipliği yapmaktadır. Burada 1250'ye yakın tohumlu bitki doğal olarak yetişir. Bu bitkilerden 100 âdeti dünyada başka hiçbir yerde yetişmeyen nadir bitki türleridir. Kars adını taşıyan birçok bitki çeşidi vardır. Örnek olarak: lathyrus karsianus, festuka karsiana, allium karsianum, caucalis karsianum ve nonea karsensis bunlardan birkaçıdır.



İlkbaharın gelmesi ile birlikte yörede kardelenler ve düzgün çiçekleri açar. Ayrıca bahar aylarında yapılan tarla sürümlerinde ortaya çıkan lathyrus tuberosus yani koş koz, yumrularının soyulması ile yenir. Bunun yanı sıra topuz dikeni, deli haşhaş, ısırgan otu, mantar, evelik, aş otu, kuşyemi ve yemlik gibi doğal bir şekilde yetişen bitkiler kaynatılarak yenir. Kars'ta sanayinin yeterince gelişmemesi olumsuzluk olarak değerlendirilse de toprak ve su kirlenmesinin pek yaşanmadığı bir olumlu özellik söz konusudur.

ETİMOLOJİ


Kâşgarlı Mahmud eserlerinde Kars kelimesi için: deve veya koyun yününden yapılan elbise ve karsak derisinden güzel kürk yapılan bir hayvan, bozkır tilkisi, olarak söz eder. Bir kaynağa göre Kars adı, MÖ 130-127 tarihleri arasında Kafkas Dağlarının kuzeyinden gelen Bulgar Türkler'inin Velentur boyunun Karsak Oymağı'ndan gelmektedir. Türkiye'de bundan daha eski Türkçe isim taşıyan bir şehrin daha olmadığı sanılmaktadır. Bölgenin 9. yüzyıldaki (yaklaşık MS 888) adı literatürde Vanand'dır. MS 928'den 961 yılına kadar Kars bölgenin başkentliğini yapmıştır ve eldeki bulgular şehrin o zamanki adının Ermenice: "Ghars" veya "Kars" olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Kars şehrinin adını Gürcüce dilinde ''kapı kenti'' anlamına gelen Kariskalaki kelimesinden aldığı da söylenmektedir.

EKONOMİ

Kars'ta en önemli geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır.

Çayır ve otlak alanlarının geniş yer kaplaması küçük ve büyük baş hayvancılığı geliştirmiştir. Kümes hayvancılığı da oldukça gelişmiştir. Ayrıca hayvan ürünleri de halkın en büyük geçim kaynaklarındandır. Zavod denilen mandıralarda bu ürünler işlenerek Türkiye'nin dört bir yanına dağıtılır. Özellikle, Kars Kaşarı ve Kars Balı'na Türkiye genelinde ciddi talep vardır. Kars Kaşarı, İzmir Enternasyonal Fuarı'nda yine burada üretilen gravyer, beyaz peynir ve kreması ile birlikte 1937'den 1950'ye kadar Türkiye birincilik ödülünü almıştır. Kars Balı ise tamamen organik bir üründür. Bu bal Kars ve Ardahan'ın mera ve yaylalarında doğal olarak yetişmekte olan çok sayıda polen ve nektar kaynağı çiçekten üretilmektedir. Bu bitkilerin yetişebilmesi için herhangi bir ilaçlama ve gübreleme işlemi yapılmamaktadır. Bu balı Kafkas Arısı ırkı yapmaktadır. Ekili alanların %90'dan fazlası tahıl üretimine ayrılmıştır. Tahıl türleri arasında buğday başta gelmekle birlikte, bazı yıllar arpa üretiminin buğday üretimini geçtiği olur. Kış sebzesi olarak lahana ve şalgam yetiştirilir. Üretim bakımından önde gelen kuru sebze patatestir. Ayrıca, yulaf da yetiştirilen tahıllar içerisindedir. Yer altı kaynakları bakımından oldukça yoksul olan yörede magnezit ve asbest yatakları mevcuttur.

TARIM VE HAYVANCILIK

Merkez ilçe genelindeki uzun süren kış mevsimi tarımsal üretimi etkilemektedir. Yılda sadece bir kez ekin biçin yapılır. Hububat ve yem bitkileri üretiminden sadece buğday, arpa, korunga, yonca ve fiğ yetiştirilirken, endüstri bitkilerinden sadece şeker pancarı ve patates üretimi yapılmaktadır. Baklagil üretiminde ise sadece fasulye ve yeşil mercimekten bahsedilebilir. Sebze ve meyve üretimi konusunda Kars iline bağlı en fakir yer olan merkez ilçede sadece salatalık, maydanoz, soğan ve marul yetiştirilmekte ve buda üretici olan kesim tarafından tüketilmektedir. Yani bu ürünlerin pazarlanması söz konusu değildir. Yörenin büyük bir kısmında tarımsal mekanizazyondan bahsetmek mümkündür. Son yıllarda tarım için gerekli olan araç ve gereç sayılarında bir artış söz konusudur. Kars merkez ilçesi ve buraya bağlı köylerdeki en temel ekonomik sektör hayvancılıktır. Yöredeki coğrafi şartların kısıtladığı tarımsal üretimden ele geçen gelirin yetersiz kalması beraberinde hayvancılık sektörünün güçlenmesini getirmektedir. Yöre insanı mera ve çayırların fazlalığı sayesinde hayvancılıkla uğraşarak geçimlerini sağlamaktadırlar. Ancak otlak alanların çok oluşu bile yörede modern usullerle hayvancılığın yapılmasına katkı sağlamamaktadır. İlçe genelinde hayvancılık genellikle aile ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılan bir faaliyettir. Burada üretilen kaşar ve bal haricindeki ürünler pazarlanmamaktadır. Ticari amaçlı hayvancılığa geçilebilmesi için son dönemlerde özellikle köyler başta olmak üzere Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri açılmaktadır. 2005 verilerine göre il merkezinde 43.450 koyun, 12.549 keçi, 53.494 sığır ve 5.050 tek tırnaklı hayvan bulunmaktadır. Bunun dışında merkez ilçe genelinde 25.000 kaz, 9.000 hindi ve 30.000 adet tavuk bulunmaktadır. Bu tavuklardan elde edilen yumurta sayısı ise yıllık 1.800.000'dir. Yetmiş köyün yarısında ise bal üretimi yapılmaktadır. Toplam 6.050 kovan sayısına sahip ilçe genelinde yıllık 121 ton bal üretilip satılmaktadır.


SOSYO-EKONOMİK GELİŞMİŞLİK


Kars merkez ilçesi Türkiye genelindeki gelişmişlik grubu içinde üçüncü gelişmiş ilçeler grubunda yer almaktadır. Sosyo-ekonomik gelişmişlik endeksi 0,48958 olan yöre gelişmişlik bakımından Türkiye'deki tüm ilçeler arasında 189. sırada yer almaktadır. Kars ili genelinde ise birinci sıradadır. Merkez ilçeler gelişmişlik sıralamasında ise 70. sırada kendine yer bulmaktadır.Merkez ilçedeki sosyo-ekonomik göstergeler ise şöyle sıralanabilir.

SANAYİ


Sanayi alanında son dönemlerde gittikçe büyüyen Kars'ta irili-ufaklı birçok fabrika kurulmuştur. Kentte yem, şeker, çimento, tuğla, ayakkabı ve süt ürünleri sektörlerinde çalışan birçok fabrika bulunmasına karşın; işsizlik oranı oldukça yüksektir. Özellikle bu durum nedeniyle kent, Türkiye'nin en fazla göç veren şehirlerinden birisidir.

FABRİKALAR

Kars genelinde sadece beş büyük fabrika vardır. Bunun dışında buradaki sanayiyi ayakta tutan Kars-Paşaçayır'da 7 Kasım 1975'te Bakanlar Kurulunun 7 Kasım 1975 gün ve 7/10992 sayılı kararnamesi ile kurulan Kars Organize Sanayi Bölgesi'ni de saymak mümkündür. Bu bölge 1.947.000 m²'lik bir alan üzerinde 75 parselden oluşmaktadır. Kars'ta bulunan en önemli fabrikalar hakkında kısa bilgiler şu şekildedir:



Üç Yıldız Değirmen Taşı Fabrikası:

Kars'ın en eski fabrikasıdır. 1961 yılında kurulmuştur. Yılda 72 çift değirmen taşı imal edilmektedir. Bu tesisde 10 kişi çalışmaktadır.



Kars Şeker Fabrikası A.Ş.:

Erzurum-Kars karayolu üzerinde kurulu ve şehir merkezine 6 kilometre uzaklıkta 1993 yılında açılan fabrika da 267 işçi, 196 geçici işçi ve 105 memur çalışmaktadır.



Kars Yem Fabrikası A.Ş.:

Merkeze yakın bir arazi üzerindeki bu fabrika 1969 yılında kuruldu ama ilk üretim 1975 yılında gerçekleşti. 1993 yılında bu fabrika özelleştirilmiştir. Kars Yem Fabrikası son yıllarda, ilde en yüksek kurumlar vergisini ödeyerek il genelinde vergi birinciliğini elinde bulundurdu. Fabrikada altı idari görevli ve 15 işçi çalışmaktadır.



Kars Et Kombinası:

1972 yılında Et ve Balık Kurumu bünyesinde kurulan tesis 1995 yılında özelleştirilmiştir. Bu tesisin şimdiki adı Çelikler Turizm Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. (Kars Et Kombinası)'dir. Bu fabrikada 20 idari personel ve 79 işçi çalışmaktadır.



Kars Çimento Sanayi Ticaret A.Ş.:

Çimento Fabrikasının 1969 yılında temeli atılarak; 1976'da işletmeye açılmıştır. 1985 yılında Türkiye Çimento Sanayi T.A.Ş.'nin bir işletmesi olarak müesseseye, 1987 yılı itibariyle de bağlı ortaklık haline getirilen tesis 1996'da özelleştirildiğinde Çimentaş İzmir Çimento Fabrikası T.A.Ş. tarafından satın alındı. Fabrikada 85 idari görevli ve 110 işçi çalışmaktadır.

ETNİK YAPI


Kars, çeşitli etnik gruplarını ve mezhepleri barındıran zengin ve renkli bir kültüre sahiptir. Kars'ın toplumsal yapısı çeşitli etnik gruplarının kültürel gelenekleriyle harmanlanmıştır. Bu özelliğiyle de etkileyici bir kent durumundadır. Çok-kültürlülük sayesinde yörenin zengin bir folkloru ve şive ağız özellikleri bulunmaktadır. Kars'ın nüfusunu Azeriler, Kürtler, Terekeme ,Türkmen ve Yerliler oluşturmaktadır.

ÜNİVERSİTE

Kars'ta 1992'ye kadar bulunan tek yükseköğrenim kurumu Atatürk Üniversitesi'ne bağlı olan Kars Veterinerlik Fakültesiydi. 1992 yılında 3837 sayılı kanunla kurulan Kafkas Üniversitesi hızla gelişip büyümekle, Kars merkez ilçesinin ve civar ilçe ve illerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine önemli ölçüde katkılar sağlamaktadır. Kafkas Üniversitesi'nde eğitim ve öğretim faaliyetleri önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerinde yürütülmektedir. Üniversite bünyesinde; 5'i Kars'ta olmak üzere 6 fakülte, 2'si Kars'ta olmak üzere 3 yüksekokul, 5'i Kars'ta olmak üzere 8 meslek yüksekokulu, 3 enstitü, 4 araştırma ve uygulama merkezi ve bir de Devlet Konservatuvarı mevcuttur.

KÜLTÜR


Kars, kültürel yönden köklü temellere dayanmaktadır. MÖ 9000 yılına kadar uzanan tarihi geçmişi olan topraklar üzerinde birçok uygarlık hüküm sürdü. Bunların izleri günümüze kadar gelmektedir. Anadolu’ya açılan kapı özelliğini taşıması ile Saka - İskit devrinden günümüze kadar bir kültür mozaiğine sahiptir.

Gelenekler, görenekler, halk hikâyeciliği, maniler, türküler ve dengbejler kültürü zengindir. Bu zenginlik Kars’ın eski bir yerleşme merkezi olması, çeşitli kavimlerin çeşitli zamanlarda bu bölgede yaşamasından kaynaklanmaktadır. Bugün, Kars’ta derlenmiş olan halk edebiyatı verileri dışında; derlenmiş orijinal gelenek, görenek, ve kıyafetler de vardır.

MAHALLELER


Kars belediyesine bağlı yirmi üç mahalle bulunmaktadır. Bu mahalleler aşağıda listelenmiştir.

  • Alpaslan Mah.

  • Atatürk Mah.

  • Aydınlık evler Mah.

  • Bahçelievler Mah.

  • Bayrampaşa Mah.

  • Bülbül Mah.

  • Cumhuriyet Mah.

  • Din Görevlileri Mah.

  • Fevzi Çakmak Mah.

  • Hafızpaşa Mah.

  • Halitpaşa Mah.

  • İstasyon Mah.

  • Kaleiçi Mah.

  • Merkez Mah.

  • Orta kapı Mah.

  • Örnek Mah.

  • Paşa çayır Mah.

  • Sukapı Mah.

  • Şehitler Mah.

  • Yeni Mah.

  • Yenişehir Mah.

  • Yusufpaşa Mah.

  • 30 Ekim Mah.



KARS KALESİ

http://www.kars.gov.tr/ortak_icerik/kars/kulturturizm/ani/kars_kalesi.jpg

http://www.kars.gov.tr/kars-kalesi

Merkez kale, iç kale ve stadel olarak anılır. M.S 1153 yılında Selçuklulara bağlı Saltuklu Sultanı Melik İzeddin'in emri ile veziri Firuz Akay tarafından yaptırılmıştır.Kenti çevreleyen dış kale surları da 12.yy da inşa edilmeye başlanmış.1386 tarihinde Timur tarafından yıkılan kale 1579 yılında Osmanlı Padişahi 3.Murat'ın fermanı ile Kars'a gelen lala Mustafa Paşa tarafından kale ve dış cephe surları yeniden yaptırılmıştır.1616 ve 1636 yılları arasında 2 defa onarımdan geçmiş,şehir merkezine bazı eserler eklenmiştir.Kaynaklara göre merkez kale dışında surlar 27 m. uzunluğunda olup 220 burçtan meydana gelmiştir.Doğu-batı istikametinde 250 m.Kuzey-Güney istikameti yaklaşık 90 m. dir.1877-1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra Rus işgalinde tahribatlara uğramış,orijinal özelliğini yitirmiştir.

Kars kalesinin dış cephe surları kesme bazalt taştan yapılmış olup yük istinat duvarları ile çevrilidir. Üç büyük kapısı bulunmaktadır.

Bunlar:


1-)Su kapısı veya çeribaşı kapısı(Batıda)

2-)Kağızman kapısı(Ortakapı)

3-)Behram kapısı veya Bayrampaşa kapısıdır.

Kalenin kuzeydeki ana girişi kapısı kale önündeki boşluğa açılmaktadır. Bu yapılar arasında kalenin en yüksek noktası olan kale burcuna doğru taş döşemeli bir cadde mevcut olup caddenin bitiminden itibaren merdivenlerle kale burcuna ulaşılmaktadır. Kars kalesi içerisinde 12.yy'dan kalma celal baba türbesi, askeri koğuşlar, tarlalar, cephanelik ve bir adet mescit yer almaktadır. Sit alanı olarak ilan edilen Kars kalesi kentten bakıldığında etkileyici bir görünüme sahiptir.




ANI HARABELERİ

http://www.kars.gov.tr/ortak_icerik/kars/kulturturizm/ani/ani_giris.jpg

http://www.kars.gov.tr /ani-antik-kenti

Kars ilimize 42 kilometre uzaklıktaki Ocaklı Köyü sınırları içerisinde yer alan Anı harabeleri, Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay Nehri'nin batı yakasında ve Türkiye sınırları içerisinde volkanik bir tüf tabakası üzerine kurulmuş bir ortaçağ şehridir. Kentin kuruluşu, M.Ö. 350–300 yıllarına dayanmaktadır. Aras'ın kollarından Arpaçay'ın kıyısında bulunan bu şehirde, 10. yüzyılda Bagradılar sülalesi kralları, XI. yüzyılda 1044 yılından itibaren Bizans hakimleri, 1072 den sonra Müslüman Şeddad Oğulları sülalesi emirleri, 12. yüzyılda yeniden önceleri Gürcü krallarına, sonraları İlhanlılara tabi bulunan Ermeni prensleri hüküm sürmüşlerdir.


Anı Harabeleri, Anadolu'ya İpek Yolu üzerinden girişte ilk konaklama merkezi olduğundan aynı zamanda bir ticaret merkezidir. Antik kentin zenginliği de buradan gelmektedir. Tarih öncesi dönemde ören yerindeki yerleşim bostanlar deresi olarak bilinen vadideki volkanik oluşumlu mağaralardan oluşmuştur.Bugünkü ören yerini oluşturan iç kale, M.S. 4. yüzyılda Kars Şehrine ismini veren Karsak'lılar tarafından yaptırılmıştır.
Ören yerinin dış cephe surları Bagratlı Kralı Aşot tarafından M.S. 964 yılında yaptırılmaya başlanmış daha sonra Kral III. Sembat 978 yılında 2. takviye sur sistemini yaptırmış 1064 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Anı'yı fethetmesinden sonra anı beyi olan Ebul Menucehr tarafından 1064-1072 arasında 3. sur sistemini yaptırmıştır. Kale surları deve tüyü ve siyah renkli tüf taşından yer yer iki ve üç sıra halinde Horasan Harcı ile yapılmıştır. Kurulduğu arazi üzerine uyumu sağlamak amacıyla üçgenimsi bir şekilde inşa edilen surların yedi giriş kapısı mevcut olup bu kapıların en önemlileri Aslanlı Kapı, Kars Kapısı, Sarnıçlı Kapılardır. Şehrin surları uzun kuşatmalara dayanıklı hale getirmek için surlar arasına yapılan destekleme kuleleri aynı zamanda erzak ve tahıl deposu olarak kullanılmıştır. Arazinin eğimine göre yer yer 5 metre yüksekliğe kadar oluşan surların dış cephelerinde Haç Motifleri, Aslan ve yılan kabartmalı rölyefler, çini süslemeler mevcuttur. Ören yerinin ana giriş kapısı olan aslanlı kapı iki büyük giriş kapısından oluşmaktadır. Aslanlı kapının bulunduğu surların Doğu yanındaki burç üzerinde Selçuklu Sultanı Alparslan'ın şehri 1064 yılında fethetmesini belgeleyen dört satırlık "Kufi İslami Kitabe" mevcuttur.
Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Ani, 10. yüzyılda Bagrat oğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmıştır. O dönemde, Anı en az 100, 000 kişilik bir nüfusa sahipti ve zenginliği ve şanı öyleydi ki, "bin bir kilise şehri" olarak anılırdı. Derin koyaklarla çevrili bir plato üzerine kurulmuş olan Ani'nin kiliseleri, sarayları ve istihkâmı Avrupa'da zamanının teknik ve sanat bakımından en gelişmiş yapıları arasındaydı. Kendisini zapt eden kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçukluların eline geçmiştir. İpek Yolu geçişinde olması, ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmıştır. Şehir, defalarca görmüş olduğu saldırılar ve depremlerden dolayı harabe haline gelmiştir.
Anı Şehri, 1000. yılın ikinci yarısından itibaren (dönem dönem farklı idarelere geçse de) bir deprem sonucunda yıkıldığı 18. yüzyılın başlarına kadar Türklerin idaresi altında hiçbir dönemde ulaşamadığı zenginlik ve refaha ulaşmıştır. Öyle ki Türklerin ve Müslümanların oluşturduğu bir denizin ortasında huzurun kalesi edasıyla güzelliğini sergileyen Ani, kendi içerisinde de bir kısım Türk ve Müslüman'a vatan olmuştur. Başta Türk, Acem, Ermeni, Kürt, Gürcü, olmak üzere birçok küçük etnik ve dini kimliğe bağlı insanların yaşadığı canlı bir sosyal hayatın varlığı söz konusudur.
Anı, Hıristiyan-Ermeni inanışınca kutsal sayılmaktadır. Şehirde, Selçuklu eserleri ile kiliseler, yan yana, hatta iç içe durmaktadır. Kentin, adını İran, Eti ve Roma tanrılarından aldığı söyleniyor. Milattan önce bir kale kenti olarak kurulan Anı, 10. yüzyılda Bagratoğulları sülalesinden Ermeni hükümdarlara başkentlik yapmıştır. Kendisini zapt eden kavimler tarafından defalarca yenilenmiş ve askeri amaçla kullanılmış olan kent, 1064 yılına kadar Bizans'ın yönetiminde kalmış ve bu tarihte Selçukluların eline geçmiştir. Konumu açısından İpek Yolu geçişinde olması ticari ve askeri bakımdan önemini bir kat daha artırmıştır.
Kentin merkezindeki Anı Katedrali, en büyük eserlerden birisidir. 1001 yılında Yunan haçı planında yapılmış olan katedral, 1064'de Alparslan tarafından camiye çevrilmiştir. Doğu yönünde Arpaçay'a inen kayalıkların eteğinde Prens Dikran Honents'in yaptırdığı Surp Kirkor Kilisesi bulunmaktadır. İçi fresklerle süslü kilise, oldukça iyi durumdadır. 1036 yılında yapılmış Surp Pirgiç (Halaskar) Kilisesi ise yörede Keçeli Kilise diye de bilinmektedir.

1038'de yapılan Surp Hovannes (Apostol) Kilisesi'nden günümüze pek bir şey ulaşamamıştır. Kuzeybatı tarafında aynı adı taşıyan üç kilise bulunmakta; bunlardan Surp Kirkor Abugamrents Kilisesi, 994'de yapılmış ve Aziz Kirkor Lusaroviç'e adanmıştır. Kentin ortasındaki kervansarayın ise ancak kalıntısı günümüze kadar gelebilmiş.


Bugün surlar içerisinde kalan Anı Harabeleri, Anadolu'daki en eski Zerdüşt Ateşgedesi'ne sahip, Ermeni ve Gürcülere ait kiliseleri ve Abbasiler döneminde yapılan camisi ile hiçbir yerde olmayan bir çeşitliliği sergilemektedir ki bunlara ek olarak: Anı surları, Gregor Kilisesi (Resimli Kilise), Meryem Ana Katedrali, Aziz Patrik Kilisesi, Tacirin Sarayı, Çoban Kilisesi, Havariler Kilisesi, Yıkık Minare, Manuçerh Camii, Kız kale ve İç kale, Burada adını andığımız bazı tarihi eserlerdir. Şehrin hemen dışında bulunan mağaralar ise binlerce yıl bölge halkına sığınma imkânı sağlamış ve günümüzden 20 yıl öncesine kadar kullanılıyordu.

EBUL HASAN HARAKANİ KÜLLİYESİ VE CAMİSİ

http://www.kars.gov.tr/ortak_icerik/kars/kulturturizm/ebuhasanharakani/ebul_hasan_harakani_1.png

http://www.kars.gov.tr/ebl-hasan-harakn-i

M.S.963-1033(Hicri 352-425)yılları arasında yaşayan evliyanın asıl adı Ali Bin Ahmet Cafercidir. Bugünkü İran'ın Horasan bölgesinde Bistam kasabasına bağlı Harakan köyünde doğmuştur. Hicri 352- Miladi 963 yılında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Ebul Hasan küçük yaşlarda Harakan köyünde çobanlık yapmış daha sonra çiftçilikle uğraşmıştır. Gençliğinde kervanlara yük taşıyıcılığı da yapan Ebul Hasan kaynaklarda belirtildiğine göre kendisinden bir asır önce Horasan da yaşayan Beyazid-i Bestaminin tasavvufundan etkilenerek Bestami dergâhında bir süre türbedarlık yapmıştır. Bu süre içerisinde tasavvufa erişen Ebul Hasan daha sonra çağının en büyük manevi şahsiyetlerinden birisi olmuştur. Türkmenistan’dan Anadolu'ya milattan sonra 11. yüzyılda Selçuklu akınları sırasında (1018-1021) geldiği anlaşılan Ebulu Hasan hicri 425 miladi 1033 yılında Karsa 15 kilometre uzaklıktaki yahni dağının eteğinde Bizans ordusu ile yapılan bir savaşta yaralanarak Karsta şehit olmuştur. Şahadet mertebesine erişen ilk Anadolu evliyalarından birisi olan Ebul Hasan için 1064 yılında sultan Alp Arslan'ın Kars'ın fethetmesinden sonra bugünkü kale içi mahallesinde bir türbe yaptırılmıştır. Türklerin Anadolu'ya yerleşmeye başladığı tarihi olan 1064 den önce Anadolu'nun Türkleşmesi için gelen bu Alperen yetmiş yılık ömrünün tamamında tasavvufunu insan sevgisi üzerine kurmuştur. Nurum ulum adlı eserinde onun "Türkmenistan'dan Şama kadar yaşayan birisinin eline diken batsa acısı benim acımdır" şeklindeki düşüncesinde bu muazzam insan sevgisi ifadesini bulur. Anadolu'nun Türkleşmesinde ve aydınlanmasında büyük rol oynayan evliya Alperenlerinden birisi olan Ebulu Hasan Harakani ne yazık ki yeterince tanınmamış ya da tanıtılmamış Kars şehrinin önemli değerlerinden birisidir. Kars ili, Merkez Kaleiçi Mahallesi, Ozanlar sokak, Pafta 30,Ada 72,Parsel 4'de yer alan bugünkü Evliya Camii Külliyesi içerisindeki Ebul Hasan Harakani Türbesi şehit olduğu 1033 yılından 31 yıl sonra Kars'ın Alparslan tarafından fethedilmesi sırasında yapılmıştır. Yüzyıllar içerisinde türbe ve bazı değişiklerle günümüze kadar ulaşmıştır.1998yılına kadar Evliya Cami bahçesinde tüf taşından basit örgü sistemi ile yapılan dörtgen bir yapı içerisinde bulunan türbe bu tarihte Evliya Camisi'nin restorasyonu sırasında basit yapılı duvarlar kaldırılarak Evliyanın sandukası ahşap çerçeve içerisine alınmış ve kabrinin bulunduğu alana kubbeli bir şadırvan yapılmıştır. Türbenin giriş kapısında bulunan 1617 tarihli Osmanlıca kitabede kubbeli şadırvanın giriş kapısına orijinal hali ile yerleştirilmiştir. Bu kitabe Mehmet Derviş Paşa tarafından Hicri 1026 Miladi 1617 tarihinde yaptırılmış olup,Osmanlıca ''Hak nasip etti yapıldı merkad-i nev gülzar.Ebul Hasan Harakan Şeyhi yattuğu bu yerdir''anlamındadır.

Evliya Camii külliyesindeki kubbeli şadırvanın içerisinde Ebul Hasan Harakani'ye ait türbenin etrafından 21 adet mezar daha bulunmaktadır. Bu mezarlardan birisi 1767 yılında Kars Beylerbeyi Kethüda Mehmet Paşa'ya ait Kars'taki tek kavuklu mezardır. Diğer bir mezar ise 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrası Kars'ın 40 yıllık Rus işgali sırasında şehirdeki Ermeni ve Rus baskılarına karşı Türk ahaliyi eğiterek Kars'tan göç etmelerini önleyerek şehrin Türk nüfusunu korumak için mücadele veren Evliya Camisinin o tarihteki imamı Hafız Kurban Efendiye ait mezardır.

Ebul Hasan Harakani türbesi ve Evliya Camii külliyesi vakıflar genel müdürlüğünün mülkiyetinde olup, Erzurum Kültür Ve Tabiat Varlıkların Koruma Bölge Kurulunun 09.05.1990 tarih ve 227 sayılı kararı ile tescil edilerek koruma altına alınmıştır.



















    • Yazdırılabilir şekli göster



    • Profil bilgileri

    • Forum Mesajlarını Göster

    • Özel Mesaj

FETHİYE CAMİSİ-KARS

http://www.kars.gov.tr/ortak_icerik/kars/kulturturizm/fethiyecamii/fethiyecamii.png

http://www.kars.gov.tr/fethiye-camii

Kars il merkezinde bulunan Fethiye Camisi XIX. yüzyılın başlarında Rusya’nın Kars’ı işgali sırasında kilise olarak yapılmıştır. Kilisenin 15-10 m. güneyine de bir Rus anıtı dikilmiştir. Kars’ın kurtuluşundan sonra camiye çevrilmiştir.


Fethiye Camisi dikdörtgen planlı olarak kesme taştan yapılmıştır. Yapının doğu cephesinde sağlı sollu iki bölüm bulunmaktadır. Altı basamaklı bir merdivenle çıkılan bu bölümde sütunlar arasına iç mekana girişi sağlayan kapılar yerleştirilmiştir. Kapı girişlerinin ve buradaki pencerelerin sağ ve soluna sütunlar yerleştirilerek bu bölümlerin daha hareketli hale gelmesi sağlanmıştır. Aynı zamanda burada sağır sivri kemerler de bulunmaktadır. Yapının batısındaki girişin üzerinde çatıdan daha yüksek olan üç pencereli bir çatı katı da buraya eklenmiştir. Kuzey ve güney kapılarının üzerindeki çatı bölümlerinde ise yonca yaprağı görünümünde sağır kemerler o dönemin mimarisi ile bağdaşmayacak sivri kemerli bölümler de cephede son derece hareketli bir görünüm sergilemektedir.
Yapının kuzey, güney ve batı cephelerinde 1 m.den daha fazla dışarıya çıkıntılı, üzeri çatı ile örtülü kademeli bölümler bulunmaktadır. Yapının dış duvarları ile çatı arasında kalan cephelere dörder sivri kemerli çatı pencereleri açılmıştır. Üst örtünün köşelerinde birer, bunların çatı ile birleştikleri yerlerde de dörder tane baca bulunmaktadır. Yapının çatı bölümünün hemen altında onu çepeçevre kuşatan dantela gibi işlenmiş kabartma süslere yer verilmiştir. Kars’ın soğuk oluşundan ötürü de yapının kuzey yönüne bir kalorifer dairesi eklenmiştir. Yapının ibadet mekânı, camiye dönüştürüldükten sonra kısmen onarılmış ve orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. İç mekânı geniş bir tavan örtmekte olup, üzeri geometrik bezemelerle süslenmiştir. İç kısmını çepeçevre kuşatan bir balkon düzeni bulunmaktadır. Ayrıca bunlardan bir tanesi loca görünümünde ibadet mekânına taşırılmıştır.
Günümüzde cami olarak kullanılan bu yapının iki yanına, taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli taştan ve ikişer şerefeli birer minare eklenmiştir.

Formun Üstü

Formun Altı

Kars Müzesi

imagescatuh00d.jpg

www.kulturportali.gov.tr

Birçok uygarlığa binlerce yıldan bu yana evsahipliği yapan Kars´ta ilk olarak 1959 yılında müze memurluğu kurulmuştur. Daha sonra, arkeolojik kazıların ardından eser sayısının çoğalmasıyla birlikte Kümbet Cami (Havariler Kilisesi) müzeye dönüştürüldü. 1978 yılında daha büyük bir müzeye gereksinim duyularak 1981´de açılışı yapılan Modern Kars Müzesi günümüzdeki arkeolojik, etnografik ve taş eserlerin sergilendiği önemli müzeler arasında yer almaktadır.



İÇİNDEKİLER

  • Müze

  • Müze Bahçesi

  • Dış Bağlantılar

  • Etnografya Salonu

  1. Etnografik Eşyalar

  • Arkeoloji Salonu

  1. Paleolitik Dönem Eserleri

  2. Eski Tunç Eserleri

  3. Urartu Dönem Eserleri

  4. Sikkeler

  5. Diğer Eserler

Müze

1981 yılında açılan Modern Kars Müzesi'nde, objeler iki kat üzerinde sergilenmektedir. Müzenin zemin katında Eski Eser Deposu, Bürolar ve Arkeolojik Eser Salonu; birinci katta ise Etnografik Sergi Salonu ve Lojman bölümleri vardır. Ayrıca, müze bahçesinde de tarihi eserler yer almaktadır.



KARS'TAKİ TARİHİ YAPILAR

RUS MİMARİSİNİN KARS'TAKİ ÖNEMİ

1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonunda Kars 40 yıl Rus işgalinde kalmıştır.Ruslar 1878 yılında 1918 yılına kadar şehirde yeni bir imar çalışması başlatmışlardır.Ruslar askeri vilayet olarak ilan ettikleri Kars ilindeki yeni imar çalışmaları sırasında bugünkü Yusuf paşa Ortakapı ve Cumhuriyet mahallerinin merkezini oluşturduğu yeni bir şehir planı kurmuşlar. Özellikle 1706 yılında Rusya'nın kuzeyinde Baltık denizi tarafında uygulanan bir mimari anlayışı Kars'ta uygulamıştır.

1882 yılında Hollanda'dan getirdikleri mühendislere yapılarak şehirdeki imar çalışmalarına hız vermişlerdir.

SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI

kars_bloga_2_800_600.jpg

www.karskulturturizm.gov.tr

1907 yılında yapılan bina 3 katlı olup giriş cephesi olan doğru cephe durumundaki yalancı sütunlar ve kartuş süslemeler dikkat çekicidir. Bina Cumhuriyet'in planından sonra Kars devlet hastanesi olarak kullanılmış 1980 yılında restore edildikten sonra sağlık müdürlüğü binası olarak kullanılmaya başlamıştır. İlimizde Baltık mimari tarzında yapılmış Kars'taki bu dönem mimarisinin en önemli eseri olarak bilinir. Cumhuriyet'in ilanından sonra Kars valiliği binası olarak kullanılan taşınmaz 1980 yılından sonra restore edilerek defterdarlık binası olarak kullanılmaya günümüzde halen defterdarlık binası olarak kullanılmaktadır.



TUNCER GÜVENSOY EVİ

c:\users\murat\desktop\kars foto\20160410_124217.jpg

Binanın giriş üzerindeki kitaben 1897 tarihinde inşa edildiği bilinen bina iç ve dış mimarisinin orijinal özellikleri korunarak restore edildikten sonra kışlık konak olarak kullanılan bina Cumhuriyet'in ilanında sonra ticaret borsa binası olarak hizmet vermiş daha sonra şahıs mülkiyetine geçmiştir. Binanın batısındaki giriş cephesinin barok süsleme tarzı ile birlikte arka bahçesindeki büyük ahşap balkon ilimizdeki Baltık mimari örneklerinden en önemli birisini teşkil etmektedir. Günümüzde konut olarak kullanılmaktadır.



ESKİ VALİ KONAĞIvali-konagi-_.jpg

www.karskulturturizm.gov.tr

1883 tarihinde yapılan konak tek katlı olup "L"planlıdır. Doğu yönündeki binanın giriş cephe duvarı yalancı sütun ve rölyef süslemelidir.1921 Kars antlaşmasının imzalandığı konak Cumhuriyet'in planından sonra vali konağı olarak kullanılmış.



KARS DEFTERDARLIK BİNASI

c:\users\murat\desktop\kars foto\20160410_121959.jpg

İlimizde Baltık mimari tarzında yapılmış Kars’taki bu dönem mimarisinin en önemli eseri olarak bilinir. Üç katlı binanın dış cephesindeki kartuş süsleme dikkat çekicidir. Cumhuriyetin ilanından sonra Kars Valiliği binası olarak kullanılan taşınmaz 1980 yılından sonra restore edilerek Defterdarlık binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde halen Defterdarlık binası olarak kullanılmaktadır.



KARS'TAKİ ERMENİ YAPISI

12 HAVARİLER KİLİSESİ

(KÜMBET CAMİİ)

kars-postcard12.jpg

www.karskulturturizm.gov.tR

Kars Kalesi'nin güneyinde, Kaleiçi mahallesinde bulunan havariler kilisesini eski gravürler surların hemen içerisinde göstermektedir. Günümüzde iyi korunarak gelebilen, Selçuklu kümbetlerine benzemesinden ötürü kümbet camisi olarak isimlendirilmiştir. Bu yapıyı Bagrat kralı Abbas II. Tagvar Kars'ı başkent yaptığı sırada 932-937 yılları arasında 12 havari adına yaptırmıştır. Kilise merkezi planlı olup dört yonca yaprağını andıran, dört nişle genişleyen dik açılı bir mekâna sahiptir. Selçukluların Kars'ı fethetmesinden sonra 1064 yılında camiye çevrilmiş, sonraki yıllarda yine kilise olarak kullanılmış, Osmanlı döneminde 1579 yılında yeniden camiye dönüştürülmüştür.1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sırasında Rus'lar tarafından Rum Ortodoks kilisesine çevrilmiş ve onarılmıştır.1890 yılında da yanına bir çan kulesi yapılmıştır. Ancak bu kule 1918 yılında yıkılmıştır. Kars'ı 1918 yılında yeniden Türklerin fethetmesi ile yeniden camiye çevrilmiş,1919'da Ermenilerin buraya hâkim olması ile bu kez Ermeni kilisesine dönüştürülmüştür. Kars'ı 1920'de yeniden Türk egemenliğine geçmesi ile de bir kez daha cami olmuştur. Yapı 1960- 1970 yıllarında müze olarak kullanılmış, Kars müzesinin yapılmasından sonra kilise kendi haline terk edilmiş ve 1999 yılında yeniden cami olarak kullanılmıştır.



KAYNAKÇALAR

Kars Valiliği, Kars İli Kültür Envanteri, Ankara, 2009.

Kırzıoğlu, M. F., Kars Tarihi, İstanbul, 1953

Temel Brittanica Ansiklopedisi, Cilt 10.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kars

htpp://www.kultur.gov.tr

htpp://www.kafkas.edu.tr

htpp://www.kars.gov.tr



htpp://www.karskulturturizm.gov.tr
Yüklə 109,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin