Yaşıyor, başka millete
Kul-karavaş olarak.
En sonunda o zavallı,
Öz halkından saklandı.
"Başka milletdenim" diye
Gülümseyip yaltaklandı.
Kaybolur bu dünyadan
Onursuzluğa onur veren.
Azat olmanın yerine
Kul olmayı güzel gören.
Halk, halk olmayıp sürü olursa,
Sürgün olur hem ezilir.
Halk, "azlık"dan değil,
İymansızlıkdan yenilir.
DERMAN NEREDE?
(7-221)
Bu devlet duramaz, insanını yüzmeden,
Yaptığı hizmeti, kuyruğuyla bozmadan.
Müsliman Türk halklarla savaşıyor,
Huzur vermeden gece gündüz uğraşıyor.
Korkuyor, Moskova Istanbul olur diye,
Müsliman halk burda kök salır diye.
"lymansızlık gitmesin" diye, saçını yoluyor,
Her yanını tırmalayıp ürüyor, uluyor.
Şübheyi, mizevirliği yücelterek
Insanı insana, halkı halka kışkırtıyor.
Üstü asta, haklıyı haksıza kestirerek
Bilgisizi, görgüsüzü baş yapıp şımartıyor.
"Hürriyet" diyen insanın, halkın
Boynuna dayıyor, bileyip bıçağı.
Benliği olanı kaydırıyor görevden,
Kimse bilmesin diye, olanı olacağı!
İt devlet Allah'dan, adamdan korkmuyorsa,
Kara budun birleşip ayağa kalkmıyorsa,
Derdini, acısını içkiyle dağıtıyorsa,
Derman nerede, çare nedir bu devlete, halka ?
TURAN GÖKLERİNDEN
SESLENİYOR TURNALAR
(7-134)
Turan göklerinden sesleniyor turnalar
Yurdumuza yetişiyor asker, diye.
Şaha kalkıp kişniyor tarpanlar,
“Kafkas Türkü, kim olduğunu göster”, diye.
Alanoğlu Karça, Malkar hepsi bir dil,
Bengüdağı’na destek verip yanında.
Damgamızda sen varsın BÖRÜ, bil,
Varsın sen halkımızın iliğinde, kanında.
Alan halkı, Kafkas Türkü - hepsi bir dil,
Ay ile yıldız Kafkasların başında.
Ulumanı duyuyoruz, ey BÖRÜ, bil,
Yurdumuzun tarihinde, taşında.
Bizi uyatmak için uykudan
Sen uluyorsun uzaktan, yakından.
Gece gündüz çılgınca koşup duruyorsun,
"Sel basmış od özeğini" hemen buluyorsun.
" Uyanın, uzaktakini de yoklayın,
Halkımızı, yurdumuzu saklayın.
Halk diyecek neyimiz kalmış, bakınız,
Haydi gayret, yok olmadan kalkınız.
Düşmanın ağusu yüreklere işlemiş,
Bayrak, benlik hepsi elden gitmiş.
Bu çağda da uyanmazsan artık,
Kendinizi sayın tükenmiş, bitmiş."
Turan göklerinden sesleniyor turnalar,
Koyaklarda gök börüler uluyor.
Şaha kalkıp kişniyor tarpanlar,
Milleti gaflet uykusu basıp duruyor.
HÜRRİYET BAYRAĞIDIR KAFKAS
(7-11)
Kimimiz silahla, kimimiz kalemle,
Beden gücümüzle, fikirle, ilimle
Gücümüzün, bilgimizin yettiğince,
Zulme karşı savaşalım bugün.
Ölü balıklar gibi sessiz durursak,
Bizi itten de aşağı görürler,
Gelecek nesiller de lanet ederler,
Mahçup olmayalım bugün.
Akılsızlık, korkaklık edip
Yüzümüzü karartmayalım bugün.
Nart ceddimizin torunları
Hep biriz: Çeçen-Inguş, Malkar-Karaçay.
Ya hür oluruz ya da şehit,
Çeçen olmayan da Çeçen olsun bugün.
Devlet yine iki başlı kuşuyla
Çeçen kurdunu avlayıp duruyor.
Başladı ikinci Kafkas-Rus savaşı,
Yoksa birincisi mi devam ediyor ?
Neredesiniz, Mansur, Şamil, Umar, Zelimhan ?
Çeçen kurdunun ulumasına
Cevap veriyor Türk kurdu açıkça.
"Allah, hürriyet" boş söz değil,
Yenilmez Kafkas, bunlar kalblerde durdukça.
Yeltsin'e lanet okunuyor bugün,
Her köy şimşek olup çakacak görün.
Yıllardır, asırlardır sürüyor gazavat.
Kafkas'a gelince;
Düşmanları, hainleri korkutarak,
İnsanları yiğitliğe çağırarak,
Hürriyet bayrağı olup yaşayacak Kafkas.
UYAN HALKIM!
(7-158)
"Medine'de yüksek minare,
Gidesim gelmez yanından.
Ey! Ilk ezanı okudu Bilal,
Bu minarenin damından."
İsmail Semenoğlu
Şiir, yüksek minare,
Gidesin gelmez yanından,
İlk gerçeği Bilal haykırdı,
Bu minarenin damından.
İlk kez erkin şiiri
Karaçay halkıma söleyebildim.
Hür yaşama çağıran sözlerimle
Kendim de doğru yola dönebildim.
Bengüdağ’ı olan yurdumuz
Bir başka yurda benzemez.
Kendimizse eriyip gidiyoruz,
Halkımıza halk denemez.
Yurdumuz yurtluk yapardı,
Halkımız halklık yapsaydı.
Bengüdağ’ın tepesinde
Karaçay bayrağı kalksaydı.
Onu sevecek gençler nerede,
Nerede bayrak kendisi ?
Ülküsüz kalan halk yok olur,
Tersine döner her nesi.
Alan devletimiz olan çağda,
Parlıyorduk altın gibi.
Bayrağı, devleti olmayan halk da
Kocası olmayan kadın gibi.
"Bayrak", "Devlet" demeyen halk,
Erkek değil o, dişi.
Bu hale nasıl geldik,
Anlatamaz bunu bir kişi ?
Sen yiğit isen, devlet olursun,
Ötlek isen altta kalırsın.
Bu acı sözden sonra, inşaallah,
Öfkelenip uyanırsın.
Böyle acı, doğru sözden sonra
Uyanırsın belki öfkelenerek.
Halkım uyan! Yetişmedi mi
Yaşadığın diz çökerek ?
Sen, yüce halk ezelden beri,
Devlet kurup gelmişsin.
O ırak yolda düşünecek kadar
Nice zahmetler çekmişsin .
“Birlikte dirlik” diye konuşmuşsun,
"Hazırlan, hazırlan" deyip durmuşsun.
Şimdi ne oldu da sana
Utanç verici hale düşmüşsün.
Idarecilerin tümden hainler,
Yaşlıların korkudan titrer.
Gençlerin aylak aylak gezer,
Gece gündüz durmadan içer.
Vurup kırmak bildikleri,
Çalıp çırpmak gördükleri.
Müslimanlık kalmadı bizde,
Fakir halkı düşünen hani nerde ?
Halkım, uyan! Tez silkinip
Idareyi almazsan baştan aşağı,
Seni kasaba götürecekler.
Atacaklar, Vallahiy, yardan aşağı.
Uyan, halkım, geç olmadan,
Günahlardan uzak tut kendini.
Sürü olma, aklını topla başına,
Kaldır bayrağı, yık bendini.
Hainlerin tümünü öldür,
Nasibini geri döndür.
Allah yardımcın olsun!
HALKIM UYAN !
(?)
Devlet iymansızları yapmış başçı,
Onlar da çalışıyor halka karşı.
Halk hasta, nerede hekim ?
Durduğu yerde debeleniyor her kim.
Insanlıkdan uzaklaşmış insan.
Farkı kalmamış sanki hayvandan.
Içki, işret tüketiyor halkı,
Edep haya diye bir şey kalmadı.
Bir ırmak akıyor, yüreklerden dökülüp,
Iyi niyet kaybolup gidiyor, ruhlardan sökülüp.
Ey, zorlukları yenen halkım, uyan!
Gezginci rüzgârlara yem olmadan!
BÖYLEDİR GÖNLÜM
(2-109)
Kaç yıl uğraştılar halkım ile,
Onu başsız, mâneviyatsız etmeye.
Sürdüler Salavka'ya, Sibir'e,
Gönderdiler Bayavut'a, çöllere,
Köle gözüyle baktılar bizlere.
Öz yurdu elimizden almayı denediler,
Hepimizi götürüp kum çöllerine serptiler.
14 yıl - Kırküçten elli yediye kadar -
Zulüm kuzgunu etimizi kemirdi,
Fakir halkım ne çileli hayat geçirdi.
Devir değişti, yurdumuza döndürdüler,
Ama haklarımız geri verilmedi,
Buz tutmuş kalblerimiz erimedi.
Sağ dönenler de canlanıp dirilmedi.
Bugün bu gece sürüyor aynı uğraş...
Halkım nasıl dayansın buna, kardaş ?
Karaçay adımız yine duyulacak mı ?
Eski adetlerimiz yeniden kurulacak mı ?
Beyaz karı kızartsa da kanım,
Değirmende öğütülse de tenim,
Can çekişerek çıksa da canım,
Gizli de, açık da savaşacağım.
Kendimi acılara atacağım,
Dinim, özgürlüğüm için vuruşacağım:
Vatanımızı almaya çalışanlarla,
Ana dilimizi kurutmaya uğraşanlarla,
Eski kalelerimizi yıkmaya koşuşanlarla,
Genç neslimizi yok etmeye yarışanlarla.
Ya yok oluruz - ya millet oluruz!
Ya zafer ya ölüm - böyledir gönlüm.
MİLLİ ŞUURU OLSAYDI
(4-59)
- Evim yok.
- Halkının var mı evi ?
Kırk yılı geride bıraksa da
“Evim barkım yok”, diye yakınıyor.
“Bin yılları geride bırakan
Halkımın niçin yok evi barkı?”
Diye sormuyor.
- Komşumun evi saray gibi.
Benimse
Evim bile yok,- dedi.
- Komşu halk, sanki devlet gibi
Ya biz, niçin kuluz, köleyiz ?-
Demedi.
- Evim yok,- diye yanıyor.
Ben de üzüldüm ona,
Ama daha çok üzüldüm
Millî şuuru olmadığına,
Sormadığına:
Ülkesi, devleti var mı ?
Ülken, devletin yoksa,
Yaptığın ev senin mi ?
Malın mülkün senin mi ?
Hatta çocukların senin mi ?
Onlar büyüyünce hangi devlete,
Hangi millete hizmet edecek ?
Henüz vakit var:
Dinimiz de,
Dilimiz de,
Yurdumuz da,
Devletimiz de olacak bizim.
Yeter ki şuurumuz,
Millî şuurumuz olsun…
KİME-NEYE TAPINIYORSUN, HALKIM ?
(7-167)
Yirminci yüzyıl tükeniyor,
Karaçay, kökünü bilmiyor henüz.
Bu utanca, ahmaklığa bir bakın,
Alimlerin nerede, ey halkım ?
Yirminci yüzyıl tükeniyor,
Karaçay'ın azatlığı gülmüyor henüz.
Bu gevşekliğe,zayıflığa bir bakın,
Yiğitlerin nerede, ey halkım ?
Yirminci yüzyıl tükeniyor,
Karaçay yolunu, göremiyor henüz.
Peki, ne oldu sana böyle ,
Akillerin nerede, ey halkım ?
Ahir zaman yakınlaşıyor,
Müslimanlık bizden uzak henüz.
Güzel adetlerimiz de çözüldü,
İmamların nerede, ey halkım ?
Yirminci yüzyıl tükeniyor,
Karaçay azat olamadı henüz.
Bana ne yapmak düşüyor
Seni uyatıp saklamak için ?
Yirminci yüzyıl tükeniyor,
Karaçay kendini bulamadı henüz.
Kara talihi de bir şey vermiyor...
Sen kime, neye tapınıyorsun, halkım ?
İMAN YOLUNA ÇAĞIRIYORUM
(7-163)
"Ey Türk! Titre ve kendine dön!"
-Bilge Kağan-
Ovalarımızı yabancılar zaptetmiş,
Dağlarımızı basmış düşman askeri.
Kuşatılıp duran öz halkımız,
Geç kalmadan kendine dön, beri.
Yerimizi-yurdumuzu almakla kalmadılar,
Millî benliğimize de kurdular tuzak.
Titreyip-ayılıp, uyanış-direniş olmadan,
Dinlemekle, ağlamakla gidebilsek uzak!
As-Alan, aslan halkımız, gel kendine,
Devlet kurduğun o yılları hatırla.
Sonra kimin, nasıl ad aldığını
Düşün, titre, kendine dön ve anla.
Ey Türk BÖRÜSÜ, halkım,hatırla kendini,
Devlet olma yazgının günüdür, ayıdır.
Kim, nasıl aldı anla, adını, aklını,
Dön artık, hakikat yoluna, Allah yoluna.
Ey Türk! Titre, düşün ve kendine dön,
İyman yolunu seç, hakkı kaldır, benliğine dön.
Türk Börüsü yeleni kaldır düşmanlarına,
Boyun eğip it olamazsın sen onlara.
Hür dünyaya karışmak zor, ama sen dayan,
Türk yıldızı güzel, aydınlık ve ayan.
Savaşlarda çıkar, çelikleşir önderler,
“Halkım” demeyeni, nice belalar beklerler.
Kaygı duymak borçtur kavmine, halkına,
Bizi Allah kavim kavim yaratmadı boşuna.
"Hak" demeyen, "Halk" demeyen, bir hiç,
O kalacak hep öksüz oğlak gibi bağırarak.
Türk-Alan-Dağlı halkımla yaşayacağım,
Durmadan onu hak yoluna çağırarak.
ÖZGÜRLÜK İÇiN SAVAŞANLAR
(7-143)
Toprağımızı toprağına ilhak edip
Köle yaptı bizi kendisine.
"Tüm malınız mülkünüz benim" deyip
Karşı duranları saldı ateş denizine.
Her gâvur, her iğrenç mahluk
Bizi sindirmek için atıyor ok.
Ama bize Allahdan başka
Han da, hakan da, bey de yok.
"Zorluk etme, ettirme" diye, kelam
Etdi yüce Peygamberimiz aleyhisselam.
Bin münkirin bir günde başını kesen
Hazreti Alinin kılıcı nerde ?
Bugün düşman işgalinde yurdumuz.
Karşı dursun, iyman fışkıran göğsünden.
Ölenler şehit olur, kalanlar hür yaşar,
Hainleri, münafıkları yok edelim tümden.
Başka yollar haramdır bize.
Muhammed Peygamber önderimiz,
İşte, uğraşda, fikirde, sözde.
Işte, uğraşda, fikirde, sözde.
"Allahüekber!" Allah uludur,
İnkârcılar yanaçak, inleyecek.
Kuvvet, kurtuluş, bereket imanda,
Bu güç bizi muzaffer eyleyecek.
Bugün düşman girmiş ülkemize,
Düşmanlar... Nasıl mı bunlar?
İnsan sıfatı, insan kılığı olmayanlar,
Ama içip içip efendilik taslayanlar.
Ata-ana demesini bilmeyen,
Kardeş-bacı kıymetini bilmeyen,
Yaşlılara hürmet etmeyen,
Güçlü-zayıf seçmeyen,
Haram malı aşıran,
Domuz gibi yaşayan,
Erkek-kadın ayırmayan,
Hiç bir mezhebe sığmayan,
Günah-sevap bilmeyen,
Helal-haram seçmeyen,
O gâvurlar, arlanmazlar
Talan ettiler yurdumuzu.
Seccadeye benzeyen yerimize
Cehennem kokusu sindirirek,
Çevremizi pisleterek,
Domuz sürüsü girdi ülkemize.
Düşman girse de yerimize,
Giremez azla kalblerimize.
Ruhlarda gönüllerde yaşarsa Allah,
Gelen düşmanı kahrederiz inşaallah.
Düşman gelse de saf saf dizilip,
Geri dönecek,sal ağacında büzülüp.
Şimal KAFKAS diz çekmeyecek
Son yiğit dağlı can vermeden.
Yardım etmedi hiç kaderimiz,
Her dem sırat köprüsünden geçeriz.
Allah kalblerde yer ettikçe
Biliriz ki yenilmeyeceğiz.
İblis soylu yaban domuzu,
Altüst etti güzel yurdumuzu.
Gençlerimiz hançer biliyor,
Yaşlılarımız Rabb'dan yardım diliyor.
Haydi görelim domuz balası,
Yer tırmalayacak kimin anası?
Boşuna görünmüyor dağlarda
Imam Şamilin avanası* .
*Avana: gölge, silüvet.
TANRIM BIZİ MURADIMIZA ERDİR
(7-165)
Hasavka'da halkımızı vuran devlet,
Kırküç yılında tutsak edip süren devlet,
Hürriyetimizi, töremizi düren devlet,
Bizi hayvan yerine gören devlet.
Halkımı öz yurdunda yurtsuz koyan devlet,
Kötü ad takıp üzerine pislik atan devlet,
Dinini, dilini, mülkünü, her şeyini alan devlet,
Halkı imandan Kur'andan ayıran devlet.
Onun Allah vergisi iç dünyasını,
Dış görüntüsünü bozan devlet,
Bozamadığını dünyadan kazan devlet,
Doğruluk için utanmadan aleme va'z veren devlet,
Arlanmadan başkasını suçlayıp üren devlet,
Allah'a, insanlara, halklara küfreden devlet,
Zorbalıkla yalandan yaradılan,örülen devlet,
Ben hain değilim, senden madalya, övgü almaya,
İblisin bayrağı altında kalmaya.
Biliyorum zalim bu sözümü hoş görmez,
Ama şair, zulme, hakarete boyun eğmez.
Bir devletin yoksa imanı,
Ayan beyan etmek gerek anı.
Ey mel'un devlet!
Sana ben övgü şairi olamam,
Halkımı sana çiğnetip duramam.
Benim yazgım: mücadele edip ölmek,
Ya da milletimin azat olduğunu görmek.
"Allah" deyen, "Hürriyet" deyen, bizden.
Kafkas milletime özgürlük olsun helal.
Egemen olacak bir gün Kafkas Devleti,
O devletin ezancısıdır Bilal.
Özü olan, ödü olan - kalk ayağa!
Dosta dost ol, kılıç salla düşmana.
Geri durma sen, yürü, koş, yürek ol,
Hürriyet için savaşana örnek ol!
Hiç kalmasın yüreklerde ikilik,
Er olmazsak, bize kanat olmaz erkinlik.
Dünyanın en güzel kızı: Hürriyet,
Bize gelir, ona layık olursak elbet.
Nartlardan kalan bayrakla, kılıç eldedir,
Tanrım, bizi muradımıza tez erdir!
SEN DE KARAÇAYLISIN
(4-67)
Akıldan çıkmayan bir şey:
Köleler oldu azat,
Ülkeler oldu azat,
Milletler oldu azat,
Karaçayın azatlığı nerde?
...Sen sıkılmadan oynuyorsun düyünde,
Kıvançta oturuyorsun baş köşeye.
"Halkımız yaşasın, yükselsin" diye,
Boza çanağını dikiyorsun göğe.
Halkın ise yok olup gidiyor,
Dili, günü unutulup bitiyor.
Sen ise, şen şakrak içiyorsun, biteviye,
"Karaçay'ı yenecek güç yok" diye.
Şarkı söylerken sarhoşsun zil zurna,
Yuvarlanıp düşüyorsun ayak altına.
Sen de karaçaylı mısın?
YALNIZLIK
(7-214)
Gidersem kimse görmez:
Atım olmuş, kişnemez,
Itim olmuş, ulumaz,
Ehlim olmuş, ağlamaz.
Yıldızım - Demirkazık,
Yalnız kurt yüreğim.
Özümün önemi yok
Halkım için tüm dileğim.
Göğe benzeyen gönlümde,
Yıldırımlar bulutlar var.
Nice güzel işleri
Yaparım diye umutlar var.
Yoksa da onun evi barkı,
Olmasa da arabası atı,
Günahları kuruyasıca
Yüceltirdi hep - Hakkı .
Kendinden güçsüzlerin
İmdadına yetişirdi.
Allah’ın ona verdiğini
Başkalarıyla üleşirdi.
Düşkünlerden kaçmadı,
Zalimlere avuç açmadı.
Bu imansız devletin
Ateşinde ısınmadı.
Halkım, dilim diye,
Yurdum, dinim diye,
Yaşadı, göçüp gitti,
Halkına hep hizmet etti.
İnsana da rejime de
Boyun eğmeyi istemedi.
Özgürlükten yüce bir şeyi
Bu dünyada tanımadı, bilmedi.
Koyun olmayı kabullenmedi,
Koyun boğazlamayı kabullenmedi.
Allahın buyruklarından gayri
Buyruk almayı kabullenmedi.
"Sürüden ayrılan kuzuyu
Kurt kapar" derlerse de ,
Tek başına itlere, zincirlere
Ram olmadan yaşadı.
Boynuna tasma vurdurmadı,
Kimseye selam durmadı.
Yürekten imanı var, bilir bunu Allah,
Günahların bağışlar inşaallah.
KANATLI / KUŞ
(7-170)
Kanatlı.
Bir kanadı ak,
Bir kanadı kara.
Kara kanadı yere,
Ak kanadı göğe çekmiş.
Gökle yer arasında
Gerilip duran kanatlı.
Sim siyah kanadına bu ağır taşları
Kim, ne vakit, niçin, nasıl bağladı ?
Uçları yıldırımlarla salkım saçak olmuş,
Yıldız ışıklı, bem beyaz kanadın,
Uzayarak
Yedi kat göğe nasıl da erişmiş?
Senin iki kanadından
Iki tüy alıp,
Gözlerinden akan yaşa,
Yaralarından sızan kana,
Kalbinden dökülen aydınlığa
Banarak,
Insanoğlunun kötü yazgısını,
İyi yazgısını
Kâğıda dökmeye çalışıyorum.
Dostları ilə paylaş: |