Kelam tariHİ 10 Kelâmın Tanımı: 10


GELENBEVİ (GELENBELİ) İSMAİL EFENDİ (1143-1205/1730-1791)



Yüklə 1,26 Mb.
səhifə36/43
tarix15.01.2019
ölçüsü1,26 Mb.
#97180
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   43

GELENBEVİ (GELENBELİ) İSMAİL EFENDİ (1143-1205/1730-1791)

Kimlik Ve Kişilik

Gelenbevi İsmail Efendi, son devir Osmanlı alimlerinin en meşhurlarından olup akli ve nakli ilimleri kendisinde toplamış bir allamedir. Bir yandan tabii ilimler ve matematik (riyaziyye), diğer yandan Kelâm, Mantık, Fıkıh bilim dallarında derin bilgisi ve eserleri olan İsmail Efendi, 1143/1730 yılında bugünkü Manisa ilinin Kırkağaç ilçesinin Gelenbe kasabasında dünyaya gelmiştir. Gelenbe'ye nisbetle Ge­lenbevi İsmail Efendi olarak ün yapmıştır.

İsmail Efendi'nin dedeleri Gelenbe'de müftülük ve müderrislik yapmış kimse­lerdi. İlim hayatına aşina bir ailenin çocuğu olan İsmail, daha bebek dönecek yaştayken babası Mahmut Efendi'yi kaybetmiş, bundan dolayı ilim tahsiline başlayamamıştı. Birgün sokakta arkadaşlarıyla 12-13 yaşlarında bulunduğu sırada, oynarken, babasının dostlarından birinin ikazı üzerine önce Gelenbe'de, sonra İstanbul'da ilim tahsiline başlamıştır. Babasının dostunun şu sözü, İsmail'in çocuk ruhu üzerinde derin etki yapmıştır:

"Yazıklar olsun sana! Dedelerin ilim sahibi oldukları halde, sen ilme heves etmeyip, böyle, sokaklarda oyun oynuyorsun!"

İsmail Efendi, İstanbul'da zamanın ünlü bilginlerinden Yasincizade (1187/1773) ve Ayaklı Kütüphane namıyla meşhur Muhammed Emin Efendilerden ders görerek 1177/1763 yılında müderris olmuştur. Bu sırada yazdığı "Burhan" adındaki Mantık'la ilgili risalesini, Ayaklı Kütüphane olarak bilinen hocası Muhammed Efendi'ye arzettiğinde, o, geçmiş müelliflerin eserlerini incelemeden eser yazmasını erken bulmuştur.

Sultan Selim Han'ın saltanatının ilk devirlerinde, Kağıthane'de bir tören sırasında humbara birkaç kere atıldığı halde hedef isabet etmeyince Sultan hiddetlen­miş, bunun üzerine Gelenbevi tavsiye neticesinde Padişah'ın huzuruna davet edilerek kendisine, humbaranın hedefe isabeti emri verilmişiir. İsmail Gelenbevi, matematik ve geometrik hesaplar sonucu humbaranın üç defa hedefe tam isabet ettirilmesini sağladığından Sultan Üçüncü Selim'in memnuniyetini temin ederek takdirini ka­zanmış, Padişah, Gelenbevi'ye günde dört okka pirinç tahsis ve tayin etmiştir.

1204 yılında İsmail Gelenbevi Yunanistan'da, Teselya'da Yenişehir Fenar Mevleviliği ve Kadılığına tayin olunmuştur. Burada iken Şeyhu'l-İslam Mustafa Efendi'den kendisini üzüntüye boğan bir yazı almış, daha sonra, teessüründen nüzul hastalığına yakalanarak 1205/1790 yılında vefat etmiştir. Kabri orada olup mezartaşına arapça ibare ile "Sabık Yenişehir Kadısı, sonraki bilginlerin en faziletlisi ve müelliflerin reisi İsmail Gelenbevi'nin ruhu için Fatiha" yazılmaktadır.548

Eserleri ve Görüşleri

İsmail Gelenbevi, bıraktığı eserlerle, bilhassa dikkati çekmektedir. Ancak o, pek çok bilgin gibi hayatını darlık ve sıkıntılar içerisinde geçirmiştir, İsmail Gelen­bevi hem matematikçi ve hem de Kelâmcı olarak tanınmıştır. Onun matematikçiliği, Sultan Birinci Abdülhamid zamanında Mühendishane-i Bahri-i Hümayuna matematik hocası olarak tayininden ve bu okulda iken özellikle temayüz etmiştir. Cevdet Paşa Tarih'inde İsmail Gelenbevi'nin Logaritmayı eski matematik usullerine tatbik ederek icad etmiş olduğunu kaydeder. Ancak, İsmail Efendi'nin Logaritmaya dair eser yazdığı doğrudur ve olay şöyle cereyan etmiştir.

I. Abdülhamid zamanında İstanbul'a gelen bir Fransız mühendis Logaritma cetvelini Bab-ı Ali'ye takdim ederek" bu ilim dalının ne olduğunu ve açıklanmasını isteyerek, bunu Doğu'da bilen yoktur" iddiasında bulunur. Bunun üzerine Fransız mühendis Gelenbevi'nin evine götürülür. Hocanın kılık-kıyafetine bakarak ona fazla değer vermeyen mühendise Gelenbevi bir gece içinde logaritma risalesi yazarak, tak­dim etmiştir. Fransız Mühendis, İsmail Gelenbevi için "Bu adam Avrupa'da olsa idi, ağırlığınca altın değerinde olurdu" ifadeleriyle övgüde bulunmuştur. Gerçekte Loga­ritma cetveli, Padişah III. Mustafa zamanında Türkçe'ye kazandırılmıştı. Gelenbevi ise risalesini bu eserden sonra kaleme almıştır. Ayrıca, İsmail Efendi Logaritma ri­salesini yazarken, 1783 Paris'te basılmış olan Calet Lodi Logaritma risalesini ya­zarken kullanmıştır. Önemli olan, İsmail Gelenbevi'nin Logaritmayı bildiği, hatta bu alanda risale yazacak kadar ihtisas sahibi olduğudur. Onun için Salih Zeki Bey "Kamus-ı Riyaziyyat"ta Logaritma icadı şerefine lüzum yoktur, hayatının sonlarında telif ettiği Cebir Kitabı, ismini ziyadesiyle sürekli kılmaya yeterlidir", demektedir.

Gelenbevi asıl şöhretini, Kelâm ilminde, telif ettiği Adududdin el-İci'nin (756/1355) Akaid’ine Celauddin ed-Devvani’nin (908/1502) şerhine yaptığı haşiye ile bilhassa sağlamıştır. Onun bu haşiyesi İstanbul'da Mercani ve Halkali'ninkileriyle bir­likte 1316'da basılmıştır.

Cevdet Paşa'nın "Eğer Gelenbevi hoca gelmeseydi, asrın malumatına dair or­tada hiç bir şey olmayacaktı." dediği İsmail Gelenbevi, eserlerinin pek çoğunu Arapça yazmıştır. Onun Haşiyesi de Arapça'ya fevkalade bir tarzda vakıf oluşunun şaheser bir örneğidir. Ayrıca o, bu eserinde Kelâm ilminin en ince konularına hakkıyla vukufiyet kesbettiğini göstermektedir. Kendisi hakkında Ruşen Ferid Kam’ın "Fıtratın nadir yetiştirdiği bilim harikalarındandır" sözünü sarfettiği İsmail Gelenbevi, Celal Haşiyesinde, bilimsel ölçüler içerisinde Mantık kurallarını kullana­rak bütün Kelâm mekteplerinin görüşlerini aktardığı gibi, İslam filozoflarının da ka­naatlerine sık sık temas etmiştir. Kitabın mukaddimesinde Kelâm ilminin ilimlerin en şereflisi ve bilgilerin en faziletlisi olduğundan bahsederek, dostlar için bir tezkire, talebeler için de bir tekmile olması düşüncesiyle, Kelâm ilmiyle ilgili bazı konuları Celaluddin ed-Devvani'nin şerhini esas alarak yazdığını ifade eder. Haşiyenin son cümlelerinden biri ise, "Kelâm'ı imanla sona erdirelim, bunun da devamını Melik ve Mennan olan Allah'tan dileyelim", şeklindedir. İki cilt ve toplam 507 büyük boy sayfa hacminde olan Gelenbevi Haşiyesi, Kelâm'ın en önemli ve temal konusu olan "Allah'ın Zatı, Sıfatları ve Sıfatların Mahiyeti ve taalluku" ile ilgili olarak geniş bilgi ihtiva etmektedir. Allah'ın sıfatlarıyla ilgili olarak Osmanlı Medreseleri'nde önemli bir yer tutan Devvani'nin Şerhinin Gelenbevi'nin Haşiyesi değerli bir bilgi hazinesidir.

Çeşitli sahalarda telifte bulunan İsmail Gelenbevi'nin eserleri şunlardır:



1- Hisabü'l-Küsur, cebir kitabı olup Türkçe'dir.

2- Şerhu Cedavili'l-Ensab, Logaritma şerhi diye tanınır.

3- Üsul-i Cedavil-i Ensab-i Sittin, Logaritma cetveli ve kullanılışından bahseder.

4- Risale fi Resmi'l-Müzevvele ve'1-Münharife

5- Risale fi Sütuhi'l-Münharifat

6- Risaletü Rub’ı’l-Müceyyib.

7- Adla-i Müsellasat. (Basılmıştır.)

8- Kitabu'l-Merasıd... Bu eserleri matematikle ilgilidir.

9- Haşiye ale’l-Celal (Basılmıştır.)

10- Burhan fi ilmi'l-Mizan (Mizan-ı Burhan adıyla basılmıştır.)

11- Risale fi Tahkiki Hudusi’l-Alem.

12- Risale fi Tahkiki Mahiyeti'l-Mumteni.

13- Risale fi Tahkiki ilmi Allah el-müteallak bi'1-Eşya.

14- Ta'likat ala Haşiyeti's-Seylkuti.

15- Risale fi Beyanı Vahdet-i Vücud

16- Haşiye ala Haşiyeti'l-Hayali

17- Risale fi Hakkı’l-Mümkin ve'l-Vacip ve’l-Mümteni;

18- Risale fi Hakkı ilmi Allah bi'l-Malumat

19- Haşiye ala Kadı Mir ve Kefevi (Basılmıştır.)

20- Şerhu İsaguci (Basılmıştır.)

21- Haşiyetü't-Tehzib. (Basılmıştır.)

22- Risaletü'l-İmkan. (Basılmıştır)

23- Risale minel-Adabı'l-Münazara. (Basılmıştır.)

24- Rasailü'l-İmtihan. (Basılmıştır.)

25- Talikat ala'l-Fevaidi'z-Ziyaıyya li'l-Cami.

26- Dekaiku'l-Beyan fi Kıbleti’l-Buldan. (Basılmıştır.)

27- Satranç Risalesi.

28- Barut İmaline Dair Risale.

Daha başka risalelerin sahibi olan İsmail Gelenbevi, yaşadığı dönemde revaçta olan dîni ve tabii ilimler sahasında eserler vermiş, devrine ilmiyle ışık tutmaya gay­ret etmiştir. Eserleri arasında "Satranç Risalesi'nin bulunuşunu kendisi, "Bu oyunu sevişim, hesap üzerine mebni olmasındandır, yani matematiğe dayanmasındandır", sözüyle haklılık kazandırmak istemiştir.549


Bibliyografya



1)- Salih Zeki, asar-ı Bakiye, İstanbul 1326, Kamus-ı Riyaziyyat, İst. Ünv. Kütüph. Türkçe Yazma No: 909.

2)- A. Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, İst. 1970, s. 185.

3)- Ahmet Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, İst. 1973, c. IV, s. 353.

4)- Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, İst. 1975, c. 111, s.261.

5)- İsmail el-Gelenbevi, Haşiye ala şerhi Celal, İst. 1316.

6)- M. Zahid el-Kevseri, Makalat, Mısır 1372, s. 487-511, 1968, s. 598. 610.

7)- Ebû'1-Ula Mardin, Huzur Dersleri, İst. 1966, c. 11,111, s. 262-265,931-945.550

8)- Ruşen Ferid Kara, Sırat-ı Müstakim, c. VII, s. 243.1327.

Yüklə 1,26 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin