İMAM AZAM EBÛ HANİFE (80-150/699-767)
Ehl-i Sünnet Ve'1-Cemaat'ın kurucusu sayılan Numan b. Sabit, H. 80 yılında Kufe'de doğmuş H. 150 yılında Bağdat'ta vefat etmiştir. O, fıkhın kurucusu olmakla birlikte Kelâm (Akaid) ilmiyle de uğraşmış bu ilmin asıl konularını düzenleyerek Ehl-i Sünnet Kelâmının da kurulmasına zemin hazırlamış sayılabilir. O'nun akaidle ilgili görüşleri el-Fıkhu'l-Ekber, el-Vasıyye ve diğer risalelerinde toplanmıştır. Ebû Hanife, el-Fıkhu'l-Ekber’inde Allah'ın zati ve fiili sıfatlarından, kaza ve kaderden, insan ve fiillerinden, Peygamberlerden, ahiretten ve orada Allah'ın görüleceğinden (ru'yetullah) v. b. söz etmektedir.
Ebû Hanife'ye göre tevhid ve akaid konularında şüphe veya tereddüdü olanların bunları gidermek için bir bilgine başvurmaları gerekli olup bunu yapmayanlar Allah katında sorumludurlar.
Ebû Hanife'ye nisbet edilen iki ayrı el-Fıkhu'1-Ekber vardır. Bunlardan ilkine "el-Fıkhu'1-Ekber I", denmektedir. Bu risale İmam Matüridi tarafından şerhedilmiştir. Diğeri ise "el-Fıkhu'1-Ekber II" diye birinciden tefrik edilmektedir. Bu risalenin meşhur şerhleri Aliyyu'1-Kari ve Ebû'l-Münteha'ya aittir.
Ebû Hanife'nin el-Fıkhu'I-Ekber II, el-Fıkhu'1-Ebsat, el-Alim ve’l-Meteallim ve el-Vasiyye gibi eserleri, Kemaleddin Beyazi 1097/1686 tarafından "İşarati'l-Meram min İbarati'l-İmam" adı altında bir araya toplanmış ve şerh edilmiştir.159
İMAM MALİK (179/795)
Maliki mezhebinin kurucusu olan Malik b. Enes büyük bir fakih olduğu kadar itikadı esaslarla ilgili olarak ta görüşlerini gerektiği kadar ortaya koymuş büyük bir imamdır. O, Selefin sünnetine en yakın kişi olarak tanınmış, Kelâm meselelerine dair sorulan sorulara nassa uygun olarak kısa cevaplar vermiştir. O'nun, "Rahman Arş’a istiva etti."160 ayeti hakkında söyledikleri meşhurdur: "istiva malum, keyfiyeti meçhuldür. Bunun hakkında soru sormak bidattir, ona iman ise vaciptir."
İmam Malik'e göre iman sadece tasdik ve söz olmayıp amel de imana dahildir. İman için artar derken eksilmesi hususunda sükut etmiştir. Gerekçesi de, Kur'an ve hadislerde imanın artacağı hakkında nass mevcut iken noksanlaşması hakkında birşey söylenmemiş olmasıdır.
İmam Malik kader konusuna dalmayı tehlikeli bulmuştur. Büyük günah işleyen ona göre mü'mindir ama fasıktır.
"Kur’an Allah'n Kelâmıdır. Kur’an mahluktur diyen tevbe edinceye kadar hapsedilmelidir", diyen İmam Malik, Mu'tezile'nin "Kur’an mahluktur" görüşünü reddetmiştir.
İmam Malik, ahirette Allah'ın görüleceğini beyan etmiş, Kur'an’da bu hususta delil vardır demiştir.
İmam, hilafet meselesinde ve "İmamlar Kureyş'ten olur" hadisine itibar etmiş, bu konuda Ehl-i Sünnet'in daha sonraki görüşlerinin ilk temsilcilerinden olmuştur, İmam Malik, el-Muvatta adlı eseriyle şöhret bulmuştur.161
İMAM ŞAFİÎ (204/819)
Şafii mezhebinin kurucusu olan Muhammed b. İdris eş-Şafii, baba tarafından Kureyş'tendir. Büyük bir fıkıh imamı olan Şafii, devrindeki Kelâm mezheplerin sapık fikirlerinden dolayı Kelâma karşı tavır takınmışsa da O, hiç bir zaman Ehl-i Sünnetin üzerinde ittifak ettiği itikadı meseleler etrafında fikir beyan etmekten çekinmemiştir.
O, Selef gibi itikadı konular üzerinde münazara ve münakaşa yapılması taraftarı değildi. Fakat onun Nübüvvetle ve Brahmanları red ile ilgili ayrıca Heva Ehlini reddeden iki risalesinin olduğunu bize Abdulkahir el-Bağdadi haber veriyor.162
Allah'ın sıfatları zatına mugayir değildir. Kur’an Mahluk olamaz. Allah ahirette görülecektir.
Kaza ve kader vardır, Allah insanın amellerini ve kesbini yaratır.
İman tasdik ve ameldir. İman, amele göre artar ve eksilir.
İmam: 1- Kureyş'ten olmalıdır. 2- Müslümanlar halifeyi kabul etmelidir.
Hz. Ebû Bekir (r.a.) Hz. Ali'den (r.a.) daha faziletlidir. Ona göre Hulefa-i Raşidin'in efdaliyet sırası şöyledir: Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali (radıyallahu anhum).
İmam Şafii'nin amelde mensupları olan Şafiiler, daha sonra itikatta İmam Eş'ari'nin kurucusu olduğu Eş'riyye mezhebine mensub olmuşlardır. Usul-u Fıkhın kurucusu sayılan İmam Şafii'nin bu ilme dair er-Risale'si ile Kilabu'l-Umm adlı eseri meşhurdur.163
İMAM AHMED b. HANBEL (241/855)
Selef döneminin ehl-i sünnet imamlarının büyüklerinden biri de muhaddis ve fakih olarak şöhret yapan Ahmed b. Hanbel'dir. O, itikadı konularda Selefin akidesi üzerinde olmuş, devrindeki Mutezili Kelâmdan son derece uzak durmuş ve onlarla çetin mücadeleler vermiştir. Akaid meselelerinde Selefin yolundan ayrılmayı sapıklık sayan Ahmed b. Hanbel'dir. O bu konuda Kitabu'r-Redd ala'l-Cehmiyye'yi yazmıştır. Aynca el-Müsned adlı eseri hadis alanında önemlidir.
Ahmed b. Hanbel, Kur’an’ın mahluk olmadığını müdafa etmekle büyük şöhret sahibi olmuş, devrinin halifesi ise onu hapise attırıp işkence yaptırmasına rağmen Kur’an konusundaki görüşünden taviz bile vermemiştir.
Bu gün Suudi Arabistandaki Vahhabilik Muhammed b. Abdulvahhab'ın 1206/1792 tesis ettiği bir mezhep olup genel olarak Hanbeli mezhebinin bir devamı mahiyetindedir. Ancak itikadı konularda İbn Teymiyye’yi takib ederek Haberi sıfatların anlaşılmasında, istiva, vech, yed, arş v.b. kelimelere verdikleri anlamlarda Tecsime kaçan görüşlerin sahipleridirler.
Yukarıda adı geçen büyük imamlardan başka Selef yolundan giden, fakih olmakla birlikte itikadı görüşleriyle daha sonra teşekkül edecek olan ehl-i Sünnetin görüşlerine öncülük eden başka imamlar da vardır. Bunlar İmam Abdurrahman b. Amr el-Evzai 157/774 İmam Süfyan b. Sa'id es-Sevri 161/777 ve Davud b. Ali ez-Zahir iel-İsfahani'dir 270/883.
Bunlardan ilk ikisi Sünni birer fıkhi mezhebin kurucusu idiler. Fakat daha sonra mensupları kalmadığı için yerlerini başka sünni mezheplere bırakmıştır.
Zahiri mezhebinin kurucusu olan Davud b. Ali ez-Zahiri’nin Endülüs’te H 400/1009 yıllarında İbn Hazm 456/1064 gibi büyük bir alim taraftarı ve canlandırıcısı olarak ortaya çıkmış, nassların zahirine önem veren bu mezhep te yaşamamıştır.164
Dostları ilə paylaş: |