KESTELLİ MUSLİHUDDÎN MUSTAFA (-901 /-1495) Kimlik
Mevlana Muslihuddin Mustafa Kastalani, Kastelli adıyla şöhret bulmuştur. Kestel, Bursa yakınlarında bir kasabanın adıdır. Aydın'ın Nazilli ilçesine bağlı Kestel adıyla da bir köy bulunmaktadır. Muslihuddin Mustafa'nın Kestelli olduğu kesindir. Ama hangi Kestel'den olduğu kesinlikle bilinmemektedir. Bursa'lı M. Tahir onun Nazilli Kestel’inden olduğunu ifade eder.
Mevlana Musliduddin Mustafa ilköğreniminden sonra Bursa'da Sultan Medresesi müderrisi Hızır Bey'in yanına giderek Mevlana Hayali ve Mevlana Hocazade ile birlikte O'na nıuid, öğretim yardımcısı olmuş ve Hızır Bey'den tahsilini tamamlamıştır. Burada Îslamın üç lisanını iyice öğrenen Kestelli çeşitli müderrisliklerde bulunmuş, daha sonra Fatih Semaniyye medreselerinden birini ona ihsan eylemiştir. O, bu medreselerde ders verirken ilim ve faziletini geliştirmiş büyük bir olgunluğa erişmiştir. Kendisi "Seman Medreselerinin cümlesi bana sadaka olursa, her bir medresede günde üç ders vermeye kadir idim" diyerek ilim ve kavrayışını ortaya koymuştur.519
Hızır Bey'in damadı da olan Kestelli Sahn-ı Seman Medreselerindeki öğretim görevlerinden sonra Edirne ve İstanbul kadılıklarında bulunmuştur. Fatih'in saltanatının son döneminde Kazaskerlik makamına tayin olunmuştur.
Hocazade Muslihuddin Mustafa'nın arkadaşı olan Kestelli hakkında O sitayişkar Kelâmda bulunmuş, onu övmüştür. Hocazade, Kestelli’nin ilmine ve özelliklerine değer verirdi.
Hicri 901/1495 yılında vefat eden Kestelli Eyub el Ensari civarına defnolunmuştur.520
Kişilik
Fatih, Sultan Mehmed zamanında yetişmiş ve Hızır Bey'e muidlik yapmış olan Mevlana Kestelli dönemin önde geîcn ilim adamlanndandır. .
Arapça, Farsça ve Türkçeyi gayet mükemmel bir şekilde bilen Kestelli'nin geniş fıkıh bilgisi olduğu da bir gerçektir. Zira O, Edirne ve İstanbul kadılıkları yapmış, devrin en büyük rütbesi olan kazaskerlik makamına getirilmiştir.
Dini ilimlerinin yanında Tıp ilminde de derin bilgi sahibi olan Kestelli'nin İbn Sina'nın el-Kanun fi-t-Tıbb'ını ve Şifa'sını iyi tanıdığı kaynaklarca ifade edilmektedir.
Kestelli'nin, devrindeki diğer bilginler gibi, pek çok ilim dalında ansiklopedik bilgiye sahip olduğu anlaşılmaktadır.
Kestelli'nin hayatı ders vermek ve kadılık yapmakla geçmişiir. Bu yüzden eserleri pek fazla değildir. Ancak o yine boş durmayarak isimlerini vereceğimiz şu eserleri bırakmıştır.521
1- Haşiye-i Şerh-i Akaid. Ömer Nesefi Akaid’ine Sa'duddin Taftazani’nin yaptığı şerhin Haşiyesidir.
2- Talikat: Adududdin İci'nin Mevakıf’ının Cürcani tarafından yapılan şerhindeki güç ve şüpheli yedi mesele hakkında yazılmış bir risaledir.
3- Mukaddemat-ı Erbaa’ya Haşiye, Büyük alim Sadru’s-Şeria'nın Mukaddemat-ı Erbaa’sına yapılmış bir haşiyedir.
Bunlara ilaveten: Risale fi Cihatı'l-Kıble ile iki haşiyesi daha okluğu zikredilmektedir.522
Onun Arapça bir fıkıh kitabı kaleme aldığı da ifade edilmektedir. Kestelli’yi şöhret sahibi yapan şüphesiz onun Akaidle ilgili Haşiyesidir.523
Görüşleri
Nesefi Akaid metninin Taftazani Şerhi üzerine yapılan Haşiyede Kestelli'nin başarılı olduğu görülür. Asıl metinde ve onun şerhinde Kelâmın bütün konuları ele alınır. Kestelli Haşiyesinde sözü edilen Kelâm konularına açıklık getirir. O, bütün konulan tek tek ele alarak izahlar yapmaktadır. Kestelli Haşiyesi Hayali’ninki ile kıyaslandığında, Kestelli’ninki daha geniş ve daha kapsamlıdır.
O, bu eserinde takip ettiği metodu baştan sona kadar muhafaza eder ve hiç değiştirmez. O, Şerh-i Akaid'in her hangi bir cümlesini ele alır. (Kavluhu) lafzını ekler ve ifade ettiği anlamı kapsamlı bir şekilde izah eder. Bazan de cümleleri parçalar halinde ele alır. Ayrı ayrı inceler ve izah eder. O, kelimeler ve cümleleri açıklarken lafızların çeşitli anlamlarını da verir. Bu sırada Arap Dil ve edebiyatına hakimiyet ve vukufiyetinin örneklerini sergiler. Kestelli'nin bütün gayreti Ehl-i Sünnet akidesinin doğruluğunu ve haklılığını ortaya koymaktır. O, hemen eserin başında geçen Ehlü'l-Hakk tabirinin Ehl-i Sünnet olduğunu beyan eder. Ehl-i Hakkın karşısında olanlar şüphesiz Ehl-i Bidattırlar ve onlar yanlış yoldadırlar. Kestelli bu konuda çeşitli deliller getirir.
Kestelli ayetleri delil olarak kullandığında Tefsirlerden nakiller yapar. Onun Haşiyesinde Beydavi ve Keşşaf tefsirlerini kullandığı müşade edilir.
Mevlana Muslihuddin Kestelli Hadisleri de delil olarak kullanır. Bu konuda "Haber" lafzını benimser ve Hadis usulündeki derecelerine göre Hadisleri ele alır ve kuvvet derecelerini belirten lafızlara yer verir. Delil olarak yer verdiği hadislerin kaynaklarını verirken mecmuaların rumuzları olan harfleri kullanır. Sözgelimi Buhari için harfini zikrettiği görülür.
Kestelli, Şerh-i Akaid’deki Kelâm konularını yeniden ele alıp yorumlayan bir bilgin olarak Kelâm Tarihindeki yerini almıştır.524
CELÂLUD-DÎN DEVVÂNİ (828-908/1424-1502) Kimlik
Celalud-Din ed-Devvani Kelâm tarihinde Adudud-Din el-İci'nin Akaidine yaptığı şerhle özellikle dikkati çekmektedir. O'nun bu şerhi ve İsmail Celebevi'nin Haşiyesi eserin İslam ilim dünyasında daha ziyade tanınmasına sebep olmuştur. Devvani'nin şerhinin Osmanlı ilim adamlanndan İskilipli Serbestzade Ahmed Hamdi Efendi tarafından tercümesi yapılmış. 1311’de Tosya'da tamamlanan bu eser Trabzon'da bastırılmıştır.
Asıl adı Muhammed b. Sadu'd-Din es-Sıddık olan ed-Devvani İran'da Kazanın şehrinin Devvan nahiyesinde doğmuş ve orada vefat etmiştir. O, Kelâm, Matematik ve Felsefe bilim dallarında Arapça ve Farsça eserlerin sahibi bir bilgindir. Soy kütüğü Hz. Ebûbekir’e kadar giden Celalüd-Din ed-Devvani ilköğrenimini Kazarun'da babasının yanında yapmıştır. Daha sonra Şiraz'da tahsiline devam eden Devvani, öğrenimini bitirince Karakoyunlu hükümdarı Cihan Şah'm (ölm. 1476) Tebriz’deki Muzafferiyye medresesinde müderrislik yapmıştır. Bu sırada eserlerini yaymaya başlayan Devvani, daha sonra Uzun Hasan'ın hizmetine girerek Şiraz'da müderrislikte bulunmuştur. Şiraz'da iken şöhreti her tarafa yayılan Devvani'ye Maveraünnehir, Horasan ve Anadolu’dan pek çok talebe gelmiştir.
Tebriz’de Gülşeniye tarikatının kurucusu İbrahim Gülşeni ile tanışmış ve münasebette bulunmuştur. Akkoyunlulann îdari yapısını çok iyi tanıyan Celalüd-Din Devvani bu konuda Arz-name isimli eserinde faydalı bilgiler sunmakladır.
Celalüd-Din ed Devvani uzun Hasan'ın oğullarından Yakub (1478-1490) ve Murad (1496-1508) zamanında Fars eyaleti kadılığı yapmıştır.525
Kişilik, Eserler, Görüşler
Celalüd-Din ed Devvani'nîn eserlerinden bazıları şunlardır.
1- Haşiye ala't-Tasavvurat, İst. 1292
2- Risale-fı İsbatı'l-Vacib
3- Ahlak-i Celali
4- Şerhi Tehzibi’l-Mantık ve’l-Kelâm
5- Şerhu Akaidi’l-Adudîyye (İst. 1316)
Kelâm ve Felsefe konularına daha çok ilgi duyan Celalüd-Din Devvani Osmanlı Padişahı II. Beyazid'in teveccühüne mazhar olup yıllık 500 altın tahsisat almıştır.
Sarih Devvani İci'nin Akaid’ini şerhederken öncelikle Eşari Mezhebinin görüşleri olmak üzere Hak mezheplerin kanaatlerini ortaya kor, sonra Bidat mezheplerin özellikle Mutezilenin görüşlerini zikreder. Bazen de bunun tersini yapar, fakat en sonunda kendi görüşünü belirtir.
Devvani'nin şerhi klasik şerh tipine mükemmel bir örnektir. Orada önceki Kelâm ve Felsefe bilgilerinin sözlerinden iktibaslara sıkça rastlanır.
İci'nin Akaid metnine bağlı kalınarak genel hatlarıyla Şerh'te şu konulara temas edilmektedir.
Fırka-i Naciye Eşarilerdir.526
Alem Hadistir. Alem Allah'ın sonsuz kudreti ile yok iken var olmuştur. Marifet için nazar şer'an vaciptir. Sahih nazarla marifet hasıl olur. Alemin Kadim ezeli ve ebedi bir sahibi vardır.
Allah'ın zatı bütün kemal sıfatlarla muttasif olup noksan sıfatlardan münezzehtir.
Allah bilinmesi gereken her şeyi bilir. O bütün mümkünlere kadir, bütün kainatı müriddir.
Küfür ve masiyetler, Allah'ın yaratması ve yüksek iradesi iledir. Yüce zatına nisbetle kabih yoktur. Eşyanın hüsün ve kubhunda, fiilin sevab ve ikaba sebep olmasında aklın hükmü yoktur. Hasen şer'in güzel gördüğü kabih te takbih ettiği şeydir.
Allah'ın melekleri vardır. Kur'an ve diğer ilahi kitaplar Allah Kelâmı olup yaratılmış değildir.
Ahirette cismani haşr haktır.
Ahiret ahvali hak olup cennet ve cehennem yaratılmışlardır. Mü'minler cennette, kafirler cehennemde ebedi kalacaklardır.
Tövbesiz büyük ve küçük günahın afvı caizdir. Peygamberin şefaati haktır.
Peygamberler vahiyden önce de sonra da küfürden ve bilerek büyük günah işlemekten masumdurlar.
Evliyanın kerameti haktır.
Allah dilediğini o kerametlerle ikramda bulunur ve dilediğine ilahi rahmetini tahsis eder.
Hilafetteki sıralama, Hz. Ebû Bekr, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali şeklindedir.
Küfür imanın yokluğudur.
Kıble ehlinden hiç bir kimse tekfir olunamaz.
Daha başka Kelâm konularını akli ve nakli delillerle zenginleştirerek izah ve şerh eden Celalüd-Din ed-Devvani'nin bu eserini İsmail Gelenbevi daha sonra Haşiyesine esas alacaktır.527
Dostları ilə paylaş: |