KESK EŞ GENEL BAŞKANI LAMİ ÖZGEN’İN 1 MAYIS KONUŞMA METNİ.
1 MAYIS 2016
İşçiler, Kamu Emekçileri,
Emekliler, işsizler, yoksullar, kadınlar, gençler,
Hayatı var edenler, dünü bugüne, bugünü yarına taşıyanlar,
Saygıyı, sevgiyi, umudu, insanlık onurunu yaşatanlar,
Dünyanın ağır yükünü omuzlayanlar,
Üretenler, okutanlar, yazanlar, inşa edenler, toprağı yeşerten, ateşi dizginleyen, çeliğe su verenler,
Ne Baş Eğeriz Ne de Baş Veririz Diyenler, Diz Çökmeyenler,
Farklılıklarıyla kardeşçe bir arada yaşamak isteyenler,
Eşit, özgür, adil ve demokratik bir gelecek hedefleyenler,
Merhaba,
Hun xer hatin,
Ehlen ve Sehlen,
Öncelikle 1977 Taksim ve en son 10 Ekim katliamında yaşamını yitiren Barış karanfillerimizin şahsında tüm barış, emek ve demokrasi şehitlerimizin anıları önünde saygıyla eğiliyor, mücadele bayrağını yere düşürmeme sözümüzü yineliyorum.
Taksim’i yasaklayarak hafızamızı, bilincimizi sileceklerini sananlara bir kez daha sesleniyorum, and olsun ki yeniden milyonlarla Taksim’e çıkacağız ve yasaklayarak suç işleyen sizlerden hesap soracağız.
Dostlar,
AKP faşizminin zirve yaptığı, iş güvencemize göz dikildiği, kıdem tazminatının ortadan kaldırılmak istendiği, istihdam bürolarıyla modern kölelik koşullarının dayatıldığı bir ortamda 1 Mayıs’ımızı kutluyoruz. Tam anlamıyla faşizan bir kuşatma altındayız.
Dostlar,
AKP eliyle kadına yönelik şiddet normalleştirilmeye, çocuklara yönelik taciz ve istismar örtbas edilmeye çalışılıyor.
Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirecek çatışmalar tehlikeli şekilde tırmandırılıyor, şehirler yerle bir ediliyor, cenazeler haftalarca sokakta bekletiliyor, binlerce insan cezaevlerine dolduruluyor. Dokunulmazlığı kaldırma darbesi ile milyonlarca vatandaşımızın iradesi ayaklar altına alınmak ve geri dönülmez bir sürecin önü açılmak isteniyor.
AKP’nin mezhepçi, milliyetçi, etnik politikaları Ortadoğu’daki savaşı süreklileştiriyor, ülkemizi vahşet örgütlerinin arka bahçesi haline getiriyor. İçte ve dışta savaş politikaları hayata geçiriliyor, sivil militarist güçlerle sokaklara çıkamaz hale getirilmek isteniyoruz.
Dostlar, emekçiler,
Bizim ekmeğimiz her geçen gün küçülüp haklarımız, özgürlüklerimiz sınırlanırken bir avuç kapitalistten, rantiyerden, asalaktan oluşan mutlu azınlığın serveti büyüyor. Ülkenin ezici çoğunluğunu oluşturan işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, tüm ezilenler olarak bu iki dünya arasındaki farkı her gün iliklerimize kadar yaşıyoruz.
Kayıt dışılık, kuralsız, güvencesiz ve taşeron çalışma ile geleceğimiz de ipotek altına alınmak istenirken İş Cinayetleri ile yaşam güvencemiz de tehdit ediliyor.
Bizler işsizliğin, yoksulluğun pençesinde kıvranırken O’nlar baskı ve zordan beslenen yolsuzluk ve rüşvet düzenini “Türkiye’ye özgü başkanlık sistemi” ile tamamlamak için ülkeyi kan gölüne çeviriyor. Korku siyaseti üzerinden inşa ettikleri rejime teslim olmamızı, diz çökmemizi istiyorlar. On yıllardır gerçek ve özgür bir laiklik için mücadele eden, inançlarını serbestçe ifade edip gereğini yapamayan vatandaşlarımıza bu da çok görülüyor, “tek mezhep, tek inanç” dayatacaklarını söylüyorlar.
Dostlar,
Kamu emekçisiyle, işçisiyle, işsizi, kadını, genci, ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen, yoksullaştırılan halkları olarak hepimiz iç içe geçmiş ortak sorunlar yaşıyoruz. Demokrasinin, adaletin, barışın, kardeşliğin, toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir ülkede emeğin haklarından söz etmenin mümkün olmadığını her gün yaşayarak öğreniyoruz.
-
Grevli gerçek toplu sözleşme hakkımızın, örgütlenme ve siyaset yapma hakkımızın yok sayılmasına, grev hakkımızın idari işlemlerle ortadan kaldırılmasına,
-
Satış sözleşmeleri ile açlık sınırına yakın yoksulluk sınırına uzak bir maaş dayatmasına,
-
İş Güvencemize dokunulmasına,
-
Mezarda emekliliğe mahkûm edilmeye,
-
Ek ödemelerimiz maaşımıza yansıtılmadığı için emekliliğimizde sefalete itilmeye,
-
Performans tuzağı ile birbirine rakip-düşman hale getirilmeye,
-
Artan vergi dilimleri ile maaşımızın elimize geçmeden erimesine,
-
Bütçenin eğitime, sağlığa, emekçilere değil savaşa ve güvenlik politikalarına aktarılmasına,
-
Soruşturma, sürgün, rotasyon ve mobbing ile itibarsızlaştırılamaya,
-
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştirerek kadınları toplumsal yaşamdan dışlayan, daha ucuza ve daha güvencesiz çalıştırılmaya iten sözde “istihdam” paketlerine,
-
En insani ve en temel haklarımızı savunduğumuzda “terörist” damgası yemeye, ayrımcılığa, sürgün edilmeye tutuklanmaya, katliamlara,
-
Başbakanlık Genelgeleri ve faşizan yasalarla hukukun ve adaletin rafa kaldırılmasına,
SON VERİLMELİDİR.
Dostlar,
Ortak mücadele için bugün burada bir araya gelen yoldaşlar,
Sömürüye, Yoksulluğa, Faşizme Karşı Emek, Barış, Eşitlik ve Özgürlük İçin 1 Mayıs alanlarına diyenler,Pankartlarımızla sloganlarımızla omuz omuza yan yana bir kez daha birleşik mücadele için buradayız…
Mücadelemiz gibi taleplerimizin de ortak olduğuna inanıyoruz.
Bizler, öncelikle;
-
Nitelikli, parasız, ulaşılabilir ve anadilinde kamu hizmeti,
-
Gerçek bir toplu sözleşme düzeni,
-
Baskıların, soruşturmaların, toplu tutuklamaların, göz altıların son bulmasını, basın emekçilerinin, hukukçuların, muhalif siyasetçilerin, öğrencilerin, emek ve demokrasi aktivistlerinin derhal salıverilmelerini,
-
Emekçilerin ve ezilen tüm kesimlerin barış ve demokrasi talebini susturmayı hedefleyen 10 Ekim Katliamının gerçek faillerinin ortaya çıkarılmasını,
-
Kürt sorununda demokratik çözümün, kalıcı ve onurlu bir barış için derhal diyalog ve müzakere sürecinin başlatılmasını,
-
Kadının emeğine, bedenine ve kimliğine dönük saldırıların son bulmasını,
-
Çocuklara yönelik cinsel taciz ve tacizcileri kollayanların yargılanmasını,
-
Doğanın ve yaşam alanlarımızın kar hırsıyla talan edilmesine son verilmesini istiyoruz.
Dostlar, Emekçiler,
Bir kez daha 1 Mayıs omuzlarımıza ağır sorumluluklar yüklüyor, bizleri tarihsel rolümüzü oynamaya davet ediyor. İşçi sınıfı, emekçiler, ezilenler, kadınlar, ötekileştirilenler olarak faşist ablukayı kıracak, faşizmi yerle bir edecek güce ve birikime sahibiz. Öfkemizi biliyor, umudumuzu büyütüyoruz. Geçmişte nasıl zincirleri kırmışsak bugün de gerici, faşist, militarist kuşatmayı, inşa edilmekte olan yeni rejimi geri püskürtebiliriz.
Yeter ki, demokrasi ve barış cephesini kuralım.
Yeter ki, sol yüreğimizdeki cevher sönmesin.
Yeter ki, dilimizde marşlarımız, birlikte halaya, horona duracak heyecanımız bitmesin.
Üreten, yaşatan ve var edenler, 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü hepimize kutlu olsun!
YAŞASIN 1 MAYIS!
BİJİ YEK GULAN!
Dostları ilə paylaş: |