Laffer eğrisi, bir başka açıdan da eleştirilmektedir. Buna göre merkezinde insan olan ekonomi bilimini incelediği halde insanların iyi ya da kötü olarak nitelendirilebilecek davranışlarını dikkate almıyor. Bunun dışında ahlaki ve politikaya ait şeyler arasında ayırım yapmaya imkan vermiyor.
Laffer eğrisi, bir başka açıdan da eleştirilmektedir. Buna göre merkezinde insan olan ekonomi bilimini incelediği halde insanların iyi ya da kötü olarak nitelendirilebilecek davranışlarını dikkate almıyor. Bunun dışında ahlaki ve politikaya ait şeyler arasında ayırım yapmaya imkan vermiyor.
Laffer eğrisine yönelik diğer bazı eleştiriler şunlardır: Bu eleştirilerden bazıları Laffer eğrisinin bir hayal ürünü olduğu yönündedir. Laffer eğrisinde öne sürülen tasarruf, çalışma ve tüketim gibi etkiler esasen sübjektif özellik taşır ve ölçülemez. İnsanların tercihleri ve beklentileri politikacılar tarafından bilinse bile, insanlar bu tercih ve beklentilerini daima sürdürmezler.
Laffer eğrisine yönelik diğer bazı eleştiriler şunlardır: Bu eleştirilerden bazıları Laffer eğrisinin bir hayal ürünü olduğu yönündedir. Laffer eğrisinde öne sürülen tasarruf, çalışma ve tüketim gibi etkiler esasen sübjektif özellik taşır ve ölçülemez. İnsanların tercihleri ve beklentileri politikacılar tarafından bilinse bile, insanlar bu tercih ve beklentilerini daima sürdürmezler.
Diğer bir eleştiri ise Laffer eğrisinin makro ekonomik bir temel den yoksun olduğu yönündedir. Buna göre teori vergi indirimleriyle ekonomik tercihlerin değiştiğini basit bir şekilde ele alır. Bu değişikliklerin nasıl olduğu hangi sürelerde olduğu, veya nispi fiyat değişikliklerinin neler olduğu tartışılmıyor. Bu kadar yüzeysel bir yaklaşım Arz Yönlü İktisadı açıklamaya yetmez.
Diğer bir eleştiri ise Laffer eğrisinin makro ekonomik bir temel den yoksun olduğu yönündedir. Buna göre teori vergi indirimleriyle ekonomik tercihlerin değiştiğini basit bir şekilde ele alır. Bu değişikliklerin nasıl olduğu hangi sürelerde olduğu, veya nispi fiyat değişikliklerinin neler olduğu tartışılmıyor. Bu kadar yüzeysel bir yaklaşım Arz Yönlü İktisadı açıklamaya yetmez.
Vergi gelirlerinin yükselebilmesi için kişilerin vergi indirimlerinden sonra daha fazla çalışmaları gerekir. Gerçekten elde edilen veriler, kişilerin reel gelirleri arttığında daha az çalışmadığını ve daha fazla boş durmadıklarını göstermektedir. Aynı şekilde kurumlar vergisi indirimlerinin vergi gelirlerini artırması için, firmaların vergi sonrası kazançları arttığında yeni yatırımlara yönelmeleri ve yatırımlarını önemli ölçüde artırmaları gerekir.
Vergi gelirlerinin yükselebilmesi için kişilerin vergi indirimlerinden sonra daha fazla çalışmaları gerekir. Gerçekten elde edilen veriler, kişilerin reel gelirleri arttığında daha az çalışmadığını ve daha fazla boş durmadıklarını göstermektedir. Aynı şekilde kurumlar vergisi indirimlerinin vergi gelirlerini artırması için, firmaların vergi sonrası kazançları arttığında yeni yatırımlara yönelmeleri ve yatırımlarını önemli ölçüde artırmaları gerekir.
DİĞER TEORİLER
Bu başlık altında farklı bazı önerilerde bulunan ancak esasen devletin iktisadi hayata müdahalesini ön gören “Yapısalcılar”, aktif yapıcı ve fonksiyonel devlet düşüncesinin ötesinde sosyal devlet ilkesine dayanan ancak gerektiği kadar devlet mümkün olduğunca piyasadan yana olan “Sosyal Piyasa Ekonomisi” ve Neo-Klasik ile Marksist İktisadın görüşlerine alternatif fikirler üreten kurumsal iktisat üzerinde durulacaktır.
YAPISALCI (STRUCTRALİST) YAKLAŞIM
Bu iktisadi yaklaşım çoğunluğu Latin Amerika kökenli iktisatçıların 1950’li yıllarda Latin Amerika ülkelerinin karşılaştığı darboğazların moneterist iktisadın ön görülerinden farklı bir şekilde giderilebileceği düşüncesinden doğmuştur.
Bu iktisatçılar az gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelerden çok ve farklı yapısal sorunları olduğunu, moneterizmin enflasyon için ortaya koyduğu önerilerin bu ülkeler (az gelişmiş ülkeler) için çözüm olamayacağını iddia ederek ona (moneterizme) bir tepki olarak doğmuştur. Bu görüşe göre enflasyonun kaynağı sözü edilen ülkeler için yapısal bozukluklar ve dar boğazlar olup, bunlar giderilmedikçe enflasyon da çözümlenemeyecektir.
Bu iktisatçılar az gelişmiş ülkelerin gelişmiş ülkelerden çok ve farklı yapısal sorunları olduğunu, moneterizmin enflasyon için ortaya koyduğu önerilerin bu ülkeler (az gelişmiş ülkeler) için çözüm olamayacağını iddia ederek ona (moneterizme) bir tepki olarak doğmuştur. Bu görüşe göre enflasyonun kaynağı sözü edilen ülkeler için yapısal bozukluklar ve dar boğazlar olup, bunlar giderilmedikçe enflasyon da çözümlenemeyecektir.
Yapısalcılar, Klasikler ve onun devamı olan teorilerin aksine az gelişmiş ülkelerin yapısı gereği kamunun büyüme ve kalkınma çabalarına öncülük etmesinden ve içe dönük sanayileşmeden yanadır.
Yapısalcılar, Klasikler ve onun devamı olan teorilerin aksine az gelişmiş ülkelerin yapısı gereği kamunun büyüme ve kalkınma çabalarına öncülük etmesinden ve içe dönük sanayileşmeden yanadır.
Az gelişmiş ülkelerde yapısalcı yaklaşım, enflasyonu dolayısıyla istikrarsızlığa yol açan sorunları besleyen ve kronikleştiren bazı unsurlar olduğuna dikkat çekerek bunları açıklamaya çalışmıştır.
Bu unsurlar şunlardır:
Bu unsurlar şunlardır:
-Tarımda arz esneksizliği; Az gelişmiş ülkelerde nüfusun hızla artması, tarımda modernizasyonun sağlanamaması gibi nedenler tarım ürünlerini giderek daha yetersiz hale getirmektedir. Bu durum ise devletin tarım kesimini yönlendirmesi ve altyapısını hazırlaması yönünde bazı fonksiyonları üslenmesini gerektirmektedir.