KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə299/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   295   296   297   298   299   300   301   302   ...   889
LAMBERT, JACQUES H.

194

195

LANGA

LAM ARTİ N E 'İ N G Ö Z UY L E B O Ğ A Z İ Ç İ

... Tophane burnundan dönüp Avrupa kıyısı önünde demir atmış olan Türk donanmasının büyük savaş gemilerinin gölgesinde ilerlemeye başlıyoruz. Bu iri gemilerin kitleleri bir göl üstünde uyur gibi hareketsizdir. Piyade erleri gibi kırmızı ya da mavi cepkenler giymiş olan denizciler halatların üstüne uzanmışlar, ya da teknelerin çevresinde yürüyorlar. Er dolu büyük sandallar kıyıdan gemilere gidip gelmektedir; yirmi kürekçinin çektiği, Kapudan Paşa'nın zarif kayıkları yanımızdan ok gibi geçiyorlar. Amiral Tahir Paşa ve subayları kahve rengi redingot giymişler, başlarında da fes var; asil ve zarif sangı kaybetmiş olmanın utancını duyuyor gibi kırmızı yünden bir çeşit büyük takkeye benzeyen feslerim alın üstünden gözlerine kadar indiriyorlar. Gönülleri üzgün, kadere boyun eğmiş görünen bu adamlar amber saplı uzun çubuklar içiyorlar. Sağlam, güzel yapılı otuz kadar savaş gemisinin hemen yelkenleri açıp denize açılacaklarmış gibi bir görünüşleri var; ama yeteri kadar ne subay, ne de deniz eri görülüyor, anlaşılıyor ki bu haşmetli donanma Boğazın bir süsünden başka bir şey değildir.

Padişah, karşıda Asya kıyısındaki Beylerbeyi Köşkü'nden donanmayı seyrederken İbrahim Paşa'nın üç-dört kadırgası barış içinde Akdeniz'i elinde tutar, Sisam'ın sandalları da Adalar Denizine hâkimdir. Savaş gemilerinin az ötesinde ve bulunduğum Avrupa kıyısında kayığım, şimdi içinde oturulmayan, harikulade güzellikte bir sarayın pencereleri önünden geçiyor. Bu sanki denizden fışkırmıştır; rüzgârdan biraz kabaran deniz sulan pencereleri yalar, köpüklerini zemin katının dairelerine kadar yürütür; rıhtım merdivenlerinin basamakları sulara gömülüdür; denizden içeriye, saray bahçelerine kadar uzanan oyukların önünde parmaklılar bulunur; buralarda kayıklar barındırılmakla beraber sultan efendiler dışarıdan görünmeden denize girebilirler. Deniz "kıyısından ötede küçük ağaçlar, leylaklar ve güllerin ardından bahçeler set set yükselirken taraçalarda altın yaldızlarla bezenmiş, kafesli, parmaklıklı köşkler görülür. Bu setlerdeki çiçekli çimenler gitgide iri meşe, çınar ve tefne ağaçlarından yapılı ormanlar, kayalıklar içinde tepelerde kaybolur.

Padişah dairelerinin açık pencerelerinden tavanların altın yaldızlı kabartmalarını, kristal avizelerini, ipek sedir ve perdelerini görüyorum. Harem dairelerinin pencereleri ince oyulmuş kalın kafeslerle örtülüdür. Bu büyük saraydan hemen sonra saraylar, yalı, ev ve bahçeler sonsuz bir dizi halinde kıyıda sıralanmıştır. Bunlar, nazırlarının, paşaların ve bendelerin oturduklan yerlerdir. Bütün bu yapılar, serinliğim içlerine çekmek ister gibi deniz kıyısında uyurlar. Pencereler açıktır; evlerin efendileri ipek ve yaldız pırıltıları içinde büyük salonlarda sedirler üstüne oturmuşlardır; bize bakarken sohbet eder, tütün içer, şerbetlerini yudumlarlar. Daireleri denizden başka, parmaklıklar, kameriyeler, küçük ağaçlar ve çiçeklerle süslü set set taraçalara da açılır. Zengin giysileri içinde bir çok uşak rıhtımların denize inen merdivenlerinde oturmuşlardır; merdivenlere yanaşık bulunan kayıkların kürekçileri, yalı sahiplerini bindirip denize açılmak için emir beklemektedirler. Harem daireleri, her yerde, bahçe ve avlularla selâmlıklardan ayrılmıştır. Bütün pencereleri kafeslidir. Yalnız, ara sıra, sarmaşıklı çiçeklerle süslü bir kafesin aralığından denize bakan güzel bir çocuk başı, bir pancuru aralayan ya da kapayan bir kadının beyaz kolunu görüyorum.

Hepsi ahşap olan bu saraylar, yalılar çok zengin oymalarla bezenmiştir; sayısız saçakları, galerileri, parmaklıkları bulunur; bu yapılar büyük ağaçların gölgesinde, sarmaşıklar içinde, yasemin ve gül dalları arasında gömülüdür. Boğazın akıntıları bu yalıların tümünü yalar; sular iç avlularına kadar yürür, boyuna tazelenir ve kayıkları barındırır...

Ç. Gülersoy-N. Berk, Alphonse de Lamartine ve istanbul Yazılan, îst, 1971, s. 96-98



Lamartin-Türkiye'ye Muhaceret Karan-tz-mir'deki Çiftliği 1849-1859, ist., 1925; Ç. Gülersoy-N. Berk, Alphonse de Lamartine ve istanbul Yazılan, ist., 1971.

STEFANOS YERASİMOS




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   295   296   297   298   299   300   301   302   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin