KirkçEŞme tesisleri


LEVENTLER 210 211 LEVNI



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə322/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   318   319   320   321   322   323   324   325   ...   889
LEVENTLER

210


211

LEVNI

Korsan gemicilerinden ayrı olarak Osmanlı donanmasında tüfenkçi sınıfında levent yazımına ne zaman başlandığı konusunda bilgi yoktur. Ancak, 16. yy'ın başlarından itibaren Aydın ve Menteşe yörelerinin korsan leventlerinin, talep olduğunda donanma ve bey gemilerine levent yazıldıkları bilinmektedir.

Barbaros Hayreddin Paşa'nın da 1533'te istanbul'a geldiğinde Cezayir'den leventler getirdiği bilinmektedir. Bunlar, Batı Akdeniz sularında cenge alışık, deneyimli denizcilerdi. Daha önceleri ise II. Bayezid (hd 1481-1512) ve I. Selim (Yavuz) (hd 1512-1520) dönemlerinde gerektiğinde donanma hizmetine giren leventler, fırkataları ile Ege ve Akdeniz sularında gezmekte, istanbul'a gelmemekteydiler. Kemal Reis ve Burak Reis ile Barbaros Hayreddin Paşa ve Kılıç Ali Paşa, bunlar arasından sivrilen levent reisleridir.

Donanmaya doğrudan levent yazımı, istanbul'a yakın yerlerden, öncelikle de Çanakkale Boğazı'mn Anadolu yakasından yapılmaktaydı. Bunların bir bölümü eğitim için istanbul'a getirilir, bir kısmı da Boğaz hisarları denen Çanakkale'de bırakılırdı. Ayrıca Müslüman-Türk nüfusun bulunduğu Ege adalarından da donanmaya levent alınmaktaydı. Çanakkale yöresinden gelen Türk asıllı leventlere "Kazdağlı", Hıristiyan yerlilerden yazılanlara ise "le-vend-i Rumî" deniyordu. Levent yazılmak isteyenlerin, sağlıklı, dayanıklı ve genç olmaları, yanlarında kılıç, mızrak, tüfek türünden bir de silahlarının bulunması koşuldu.

Sefer zamanı gelip donanmaya yazılan leventler, hizmet bitiminde serbest kalırlar, asıl işleri olan korsanlığa dönerlerdi. Bu sırada, yabancı gemileri veya Osmanlı gemilerini soymaları doğaldı. 1571 tarihli bir hükümde, Donanma-yı Hümayun'da kayıtlı leventlerin, Şaban Reis adlı birisinin buyruğunda, Nakşa Adaları'nı soydukları için şikâyet edildikleri aynı hükümde, reislere, levent gemileri yapıp gazaya varmaları i-çin buyruklar verildiği de görülmektedir. Bir levent kapudanı, gemi donatıp leventlerini yanına aldıktan sonra başvurduğunda Osmanlı donanmasına kabul edilmekte ve sefere katılmaktaydı.

istanbul'daki etkinliklerini ve donanmanın deniz piyadesi sınıfını oluşturmaları 17. yy'a kadar devam eden leventler, Kont Marsigli'nin belirttiğine göre donanmanın 5 sınıftan (leventler, mensuhatlar, tayfalar, kürekçiler, sanat erbabı ve ustalar) oluşan kadrosunda ilk sırayı almaktaydılar. Bunlar, gemilerde karakol hizmeti, muhafızlık, deniz savaşlarında da muhariplik yapmaktaydılar. 18. yy'rn başında Osmanlı donanmasındaki 64 kadırgada toplam 7.300 levent vardı. Silahdar Taribi'nde ise, leventler, bulundukları gemilerin tiplerine göre "fırkata levendi", "çekdiri levendi", "kalyon levendi" adlarıyla anılmaktaydılar. Bunlara "tüfenk-endaz le-vend" de deniliyordu. Yine, her gemide, teknenin büyüklüğüyle orantılı sayıda levent görev alıyordu. Örneğin, 18. yy'ın sonuna doğru, donanmanın İstanbul'da bu-

lunduğu bir sırada 4 kalyonda toplam 1.100 levent sayılmıştı. Her gemideki leventleri, kendi gelenekleri uyarınca "şah-levend" denen bir reis disiplin altında tutmaktaydı, istanbul tersanelerinde oturan ve "yerli levend" denenlerin kışlaları Kasımpaşa' daydı. 1704'te onarılan bu kışlada, kalyon ve çekdiri leventlerinin kalmaları yasaktı. Deniz savaşı olasılığı belirdiğinde, barış kadrolarının birkaç katı fazla levent yazımı yapılır, bunlar da kendi gemilerinde veya "miri gemi" denen donanma gemilerinde barımrlardı. 1711'de istanbul'dan Karadeniz'e açılan donanmada 3-300'ü baştar-de-i hümayunda olmak üzere 35.000 dolayında levent bulunduğu yazılmıştır, inanılması güç bu mevcuttan az olsa bile İstanbul'dan çıkışta ve dönüşte leventlerin kente dağılmalarına izin verilmez, memleketlerine gönderilir veya kıyı kalelerine, hattâ iç kalelere dağıtılırlardı. Savaş olmadığı zamanlarda ise karakol hizmeti için bir miktar levent hizmette tutulur, ayrıca Akdeniz ve Karadeniz suyollarının güvenliğinden sorumlu filolorda da leventler bulundurulurdu.

Donanmada ve Tersane'de hizmete alınan, Kazdağlı ya da Rumî leventlerin iaşesi önemli bir sorundu. Bunlar için istanbul toptancılarından sefer süresince gereksinimi karşılayacak yiyecek ve peksimet alınıp Tersane ambarında saklanırdı, istanbul'dan çıkıştan itibaren de erzak veren iskeleler vardı, istanbul'da biri Tersane Zindanı yakınında, diğeri Bebek'te 2 miri fırında leventler ve diğer donanma mürettebatı için peksimet hazırlanırdı. Donanma istanbul'da iken de bu fırınlarda leventler için ekmek pişirilmekteydi. Her leven-te günde 200 dirhem ağırlığında bir çift ekmek, ayrıca "çorbalık" denen sıcak yemek malzemesi veriliyordu. Bu malzeme, çerviş yağı, pirinç, zeytin, buğday, mercimek, zeytinyağı, soğan, sirke vb'den oluşmaktaydı. Leventlere "mevacib" denen aylık da ödenmekteydi. Deniz leventlerine ödenen mevacib, kara leventlerine ödenenlerden fazla olduğu gibi ayrıca bahşiş de veriliyordu. Miri donanma leventlerine hazineden, bey gemilerindekilere ise miri mukataa bedellerinden ödeme yapılıyordu. Müslüman tüfenkçi leventleri için öngörülen kıyafet, İtalyan baratalarına benzeyen kırmızı barata, kenarları siyah harçlı kırmızı yelek, mavi kısa şalvar ve kırmızı yemeni ile sarı kuşaktan ibaretti. Yelek altına beyaz gömlek giyen leventlerin, kenarları ve ek yerleri kırmızı harçlı, başlıklı birer yağmurlukları da olurdu. Kuşaklarına ise bıçak sokarlardı. Levend-i rumîler ise arkalarına sarı harçlı yeşil yelek, bacaklarına kısa şalvar giyer, başlarındaki yemeni ile aynı cinsten bir kuşağı da bellerine sarar ve arasına bıçak sokarlardı.

Leventlerin "oturak zamanı" denen savaşsız dönemlerdeki yaşamları meyhanelerde içki içmek, iskele ve gemilerde rezalet çıkarmak, forsaları ayaklandırmak gibi anormalliklerle geçerdi. Bu nedenle pek çoğu ve çetin deniz savaşlarında ölen leventlerin bazdan da bu tür yaşantı içinde öldürülmekteydi. Yaşlananlara "levend ih-

tiyarı" denir, bunlar gemi reislerine danışmanlık ederlerdi. Leventlerin istanbul'da sebep oldukları olaylara ilişkin en eski örnek 1528 tarihli olup Celâlzade Mustafa Çelebi'nin Tabakatü'l-MemalikDerecâ-tü'l-Mesâlikadlı eserinde yer almıştır. Anlatıldığına göre, Sultanselim'de bir evi basan ve aile bireylerini katleden leventler, genellikle suçlarını gizlemek için gündüzleri İstanbul semtlerinde ırgatlık ve mum-culuk etmekteydiler. Söz konusu olay ü-zerine kentte, leventlere karşı büyük bir tepki doğdu. Alınan karar uyarınca "Kons-tantiniyye çarşılarında, meyhanelerinde, bozahanelerinde, bîkâr ve bî-sanat levend-lik üzere olan ne kadar kefere-i fecere var ise" asesler, kapıcılar ve çavuşlar cümlesini topladılar. Bunlar grup grup, bayram yerlerinde, pazar ortalarında ve halkın gelip geçtiği yerlerde siyaseten idam edildiler. Bu şekilde öldürülenlerin sayısı, adı geçen kaynakta 800 olarak verilmiştir. Kömürci-yan, leventlerin en çok zarar verdikleri semtlerin Kasımpaşa ve Tophane olduğunu, levent dayılarının buralara racon koyduklarını anlatır. 1685 kışını İstanbul'da geçiren donanmadaki leventlerin, Beşiktaş'tan Kavaklar'a(->) kadar yaptıkları kötülükler, korkularından sokağa çıkamayan kadınların ve erkek çocukların durumu, Fransız elçisini getiren kalyonların mürettebatı ile leventler arasında çıkan büyük kavganın yarattığı ciddi sorun da tarihe geçmiştir. Osmanlı donanmasının eski gücünü ve disiplinini yitirmesi ise leventleri 18. yy'a doğru, İstanbul'un en belalı ve tehlikeli zümresi durumuna getirmiş bulunuyordu. l687'de daha geniş kapsamlı bir taşkınlık sergileyen leventler İstanbul'u teröre boğdular. Kasımpaşa'dan Karadeniz çıkışına değin yayılıp Boğaz köylerini soydular. SilabdarTaribi'ndeki deyimle "avret ve oğlanları çeküb" yüzlerce kadını öldürdüler. Bunlara öncülük edenlerden Fındıklık Kanlı İbrahim ile bir yandaşı yakalanıp Alay Köşkü'nde(->) padişahın huzurunda boyunları vuruldu. Bu ikisi, 14 kadını öldürdüklerini itiraf etmişlerdi. Yine, leventlerin pek çoğu da aracı kadınları kullanıp soylu ve zengin hanımları, bunların cariyelerini hamama, düğüne götürmek bahanesiyle evlerinden çıkarıp ırzlarına geçmekte, sonra da öldürüp kaldıkları yerlerin bir köşesine gömmekteydiler. Bu nedenlerle leventlere dönük olarak başlatılan büyük operasyon sonunda, yakalananlar idam edilirken Anadolu'ya kaçma olanağı bulanlar ise "levend eşkıyası" adı altında çeteler kurmuşlardır.

Mezomorta Hüseyin Paşa'nın kaptan-ı deryalığı sırasında (1695-1701) çıkarılan Donanma Kanunnamesi'nde, leventlerin disiplin altına alınmaları ile ilgili maddelere de yer verilmişti. Bu amaçla, kalyon a-ğalannın özellikle de başağanın güçlü, dindar, sözünü yürüten kimselerden atanması öngörülmüştü. Fakat bir sonuç alınamadığı, 1718'de leventlerle ilgili yeni bir ıslah girişiminin gündeme gelmesinden anlaşılmaktadır. O yıl Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa, aralarından yetiştiği leventlerin eğitimi için, Eyüp, Hasköy, Beşiktaş, İs-

tanbul ve Üsküdar'da yerli levent kullukları yaptırttı. Fahişelerle metres yaşamı sürdüren leventleri hanlardan ve bekâr odalarından çıkardı. Bunların en azılılarını şekavet ve fesat suçlamaları ile idam ettirdi. Kaptan-ı deryalığa gelişinin 10. gününde leventler disiplin altına alındılar ve istanbul halkı bir büyük beladan kurtulmuş oldu. Uzunca bir süre olay ve eylem çıkarmayan leventler, 1759'da, istanbul'dan hareket eden karakol filosunda üzerlerine düşen görevi yapmadıkları için, Malta korsanları İstanbul suyolunu keserek Mısır tüccar gemilerini soymaya başladılar. Bu yüzden başkentte önemli yiyecek sıkıntısı başladı. Kaptan-ı derya da görevinden azledildi.

Leventlerle ilgili son bir girişimde bulunan Cezayirli Gazi Hasan Paşa'dır. 1770'e doğru Levent Çiftliği'ni kuran Hasan Paşa, İstanbul'daki leventleri, burada eğitimden geçirdikten sonra Karadeniz kıyılarının ve Boğazların korunmasında istihdamı öngördü. Bunlardan tarassut birlikleri kurulması, leventlerin Tersane ve donanma ile olan ilgilerine de son verilmesi kararlaştırıldı. Levent Çiftliği içinde yapılan kışlaya, istanbul'da serseriyane yaşayan leventlerin toplanmasına çalışıldı. Fakat bunların ıslah edilmelerinin olanaksızlığı görülerek bu girişimden vazgeçildi. 1772'de çıkarılan bir fermanla "levend'lik kaldırıldı ve "levend" deyimi de yasaklandı.

Bibi. M. Cezar, Osmanlı Tarihinde Levend-ler, İst., 1965, s. 4-17, 170-185; G. Marsigli, Osmanlı imparatorluğunun Zuhur ve Terakkisinden İnhitatı Zamanına Kadar Askeri Vaziyeti, Ankara, 1934, s. 147 vd; Silahdar Tarihi, I, 152 vd, II, 221 vd, 561; Kömürciyan, istanbul Tarihi, 43; Tarih-i Raşid, III, 137, 245 vd, IV, s. 150 vd; Tarih-i Peçevî, I, 345; Mah-mud Şevket Paşa, Osmanlı Teşkilat ve Kıyafet-i Askeriyesi, ist., 1326, s. 91; H. Tezel, Anadolu Türklerinin Deniz Tarihi, I, ist., 1973, s. 684-685; Uzımçarşıh, Merkez ve Bahriye, 389-390; Pakalın, Tarih Deyimleri, II, 358-360; Şükrî Bey, Esfar-ı Bahriye-i Osmaniye, İst., 1306, s. 151.

NECDET SAKAOĞLU




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   318   319   320   321   322   323   324   325   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin