KirkçEŞme tesisleri


MAHMUDI 248 249 MAHMUDI



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə384/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   380   381   382   383   384   385   386   387   ...   889
MAHMUDI

248

249

MAHMUDI

Kasrı'ndaki dairesinden getirtip önce alnından öptü. Saltanata ilişkin öğütlerde bulundu ve kendi şehzadeleriyle birlikte biat edip padişahlığını tanıdı. I. Mah-mud, ilkin Hırka-i Saadet Dairesi'ne giderek dua etti ve gece yansından sonra iç biat denen törenle Enderun halkının tebriklerini kabul etti. l Ekim 1730'da İstanbul' da cülus(->) toplan atıldı. Bâbüssaade önüne kumlan tahta oturan I. Mahmud'un padişahlığı resmen başladı.

30 Eylül günü idam edilen Sadrazam Nevşehirli Damat ibrahim Paşa'nın(->) yerine atanan Silahdar Mehmed Paşa da görevine aynı gün başladığı için cülus sırasında geleneksel protokol tam uygulanamadı. "Rüesa-yı eşkıya" denen Patrona Halil, Muslu Beşe ve diğerleri, uygunsuz kıyafetleri ve kuşandıkları silahlarla en önde yer aldılar. I. Mahmud, kente egemen olan ayaklanmacıların istekleri doğrultusunda, kürsü şeyhlerine (vaiz) varıncaya. değin bir dizi atamayı zorunlu olarak yaptı. 6 Ekim 1730'da kılıç alayı(->) düzenlendi. Edirnekapı'dan Eyüp'e inen yeni padişah burada Hz Muhammed'in kılıcını kuşandı. Patrona Halil ve kafadarları bu törende de süslü atlarda fakat yalınayak boy gösterdiler. Kent halkı, bu silahlı ser-dengeçtileri hayretle izledi. I. Mahmud, asilerin, Sa'dâbâd'daki köşkleri yakma isteklerine izin vermemekle birlikte tahrip etmelerine engel olamadı. Patrona Halil'i ve öteki önderleri birer görevle İstanbul'dan uzaklaştırmayı da başaramadı. Halil, yeniçeri ağasının, 10.000 altın bahşiş alıp dilediği yere gitmesi önerisini reddetti ve İstanbul'un tüm mal varlığının avucu-nun içinde olduğunu ama amacının, mal, mülk, unvan edinmek olmadığını, kentteki adaletsiz düzeni ortadan kaldıracağını bildirdi.

Patrona'nın İstanbul'da estirdiği başına buyruk yönetim günlerce sürdü. Başta İstanbul Kadısı Abdullah Efendi, ocak ağalan, önemli mevkilerde bulunan herkes, kendisinden yana gözükmekteydiler. Bununla birlikte I. Mahmud, güvenilir adamlar aracılığı ile yeniçeri, sipahi, cebeci ve silahdar ocaklarından pek çok askeri kendi safına çekmeyi denedi ve bunda başarılı oldu. Şeyhülislam ile kazaskerlerin kefil olmasıyla da Patrona Halil, başındaki yüzlerle serseri kalabalığını büyük ölçüde dağıttı. Bununla birlikte Etmeydanı'nda-ki(->) karargâhından çarşı pazar denetimini sürdürmekteydi. Sık sık da silahlı olarak I. Mahmud'un katına çıkıp önerilerde bulunuyordu. Bu durum l ay devam etti. Kasım ayı başında çoğunluğu Arnavut asıllı olan ayaklanmacılarla kapıkulu askerleri arasında sürtüşmeler başladı. Patrona Halil, bunu önlemek için sadaret kaymakamı olmak istedi. I. Mahmud ise Kaptan-ı Derya Canım Hoca Mehmed Pa-şa'nın planım onayladı. 23 Kasım günü Di-van-ı Hümayun'daki genel gündemli toplantıya rüesa-yı eşkıya da çağrıldı. Burada, 25 Kasım 1730'da, sarayda çok gizli bir toplantının yapılması kararlaştırıldı. Patrona ve arkadaşları o gün, muhafızlarından ve silahtan arındırılarak Sünnet Oda-

sı'na alındılar, bir baskınla da öldürüldüler. Sarayın iç kapı aralarında bekletilen diğer adamları da ikişer üçer çağrılarak öldürüldü. O gün, Topkapı Sarayı'mn Enderun avlusu ve Sofa-i Hümayun denen bölümü savaş meydanına döndü. Asilerin parçalanan cesetleri ve kesik başları arabalarla saraydan çıkarılınca, zorba kalabalıkları korkup dağıldılar. Pek çoğu da Anadolu'ya kaçtı.

I. Mahmud'un gerçek saltanatı bu olaydan sonra 25 Kasım 1730'da başlayabildi. Öncelikle İstanbul sıkı bir denetime alındı. Çoğu hamamlarda çalışan ve barınan Arnavutların, kundaklamalarla kentte yangın çıkarmalarından korkulduğu için önlemler alındı. 2.000 dolayında kuşkulu kişi yakalanıp kimi idam edildi, kimi sürgüne gönderildi. 22 Ocak 1731'de Kabakulak İbrahim Paşa'yı sadrazamlığa getiren I. Mahmud, padişahlığının altıncı ayında 27 Mart 1731 günü, yeni bir ayaklanma ile karşı kar-

I. Mahmud'un minyatür portresi, 18. yy.

Kebir Musavver Silsilename, Ahmet III Kitaplığı, no.

3179


Cengiz Kahraman arşivi

siya geldi. Etmeydanı'nda kazan kaldıran cebecilerle yeniçeriler harekete geçmeden önlem alındı. Devlet adamları, saray kapılarında biriken esnaf ve halkın önüne düşmek isteyen I. Mahmud'u, bunun yanlış olacağı gerekçesiyle engellediler. Sadrazam, kaptan-ı derya ve yeniçeri ağası, san-cak-ı şerifin altında toplananlarla birlikte Etmeydanı'na yürüdüler. Yer yer sokak çatışmaları oldu ve asiler dağıtıldı. İzleyen günlerde de yüzlerle Arnavut, Boşnak ve Kürt yakalanıp sürgüne gönderildi.

I. Mahmud, yıllardan beri sarayda nüfuz kazanmış bulunan Darüssaade Ağası Beşir Ağa'mn(->) etkisinde ve onun önerileri doğrultusunda kararlar almaktaydı. Beşir Ağa, kendisini uzaklaştırmak isteyen Kabakulak İbrahim Paşa'yı azlettirdi. Oysa

sadrazam, Ağustos 1731'de, Lazlarla Arnavutların "Bu gece hurucumuz var!" diyerek karakullukçuların, debbağ, terzi esnafının, işsizlerin katılımıyla başlattıkları ayaklanmayı, anında bastrrtmıştı. Bundan dolayı ö-düllendirilmesi gerekirken sürgüne gönderildi. 10 Eylül 1731'de atanan, Sadrazam Topal Osman Paşa da yine Beşir Ağa'yla uzlaşamadığından azledildi ve 12 Mart 1732'de HekimoğluAli Paşa, Beşir Ağa'mn tavsiyesiyle sadrazam oldu. Topal Osman Paşa, kısa sadaretinde, Lale Devri'nde yerleşen "haylazlıkların kaldırılmasıyla uğraştı. "Başlarına onar-yirmişer değimli yemeniyi mücevveze gibi bağlayıp ince tülbentten yaşmakla ve bellerine kadar açık yakalarla şehvet uyandırıcı sıkma giysilerle sokağa çıkan, Müslümanlara yolunu şaşırtan kadınlara" savaş açtı. Bu tür kıyafetleri yasakladı. Ama İstanbul kadınları, "Fermanın hükmü üç gündür!" deyip dördüncü gün yine açık saçık sokağa çıkmaya başladılar. Sadrazam, "Şeytan Eminesi" denen yosmayı yakalatıp Bahçekapı'da denize attırdı. Birkaç fahişe daha boğdurulunca bu kez kadınlar, dışarı şöyle dursun ev içinde de örtünür oldular. Osman Paşa, bir ekmekçi ile bir kasabı da astırıp kendince narh işlerine çözüm buldu. Öte yandan kılıçbahğınm okkasına 4 para narh vermesi yüzünden balıkçılar avlanmaya çıkma-dılar. İstanbul'da soğan ve sarımsak karaborsası vardı. Osman Paşa kola binip Yemiş İskelesi'ne indi, mahzenlerde soğan bulunup bulunmadığını sordu. Yok cevabını alınca bütün mahzenlere denizden su bastırttı, dükkân çatılarının kiremitlerini toplattı.

Yeni sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa ise yine Beşir Ağa'nm öngörüsü gereği İran elçisini İstanbul'a sokturmayarak Bozcaada'da tutuklattı. 1731-1732 kışında Galata, Kasımpaşa, Tersane semtlerinde yangınlar çıktı.

Dindar padişah!. Mahmud 1732'de kendince çok önemli bir hayra öncülük ederek Hazine-i Hümayun'da saklanan taştan nakş-i kadem-i şerifi, Eyüb Sultan Türbe-si'ne astırttı ve İstanbullular için türbe içinde ikinci bir ziyaret olanağı sağladı (bak. kutsal emanetler). 1733'te ise asıl büyük hayrını, annesi Saliha Sultan'la birlikte gerçekleştirdi. Susuzluk çeken Tophane semtine, Taksim Maslağı'ndan suyolu döşettiği gibi Tophane İskelesi'ne de ünlü meydan çeşmesini yaptırttı. Annesi Saliha Sultan'ın, Azapkapı'daki sebil ve çeşmesi, Kabataş, Fındıklı, Kazancıbaşı, Tepe-başı, Selkapısı, Karanlık Mescit, Yahya Kethüda, Kürkçükapısı, Tomtom Mahallesi, Ağa Mahallesi, Kurşunlumahzen, Ku-lekapısı semtlerinde de musluklu 40 çeşmeye su verildi. Bu hizmetlerin açılışı için, I. Mahmud "alay-ı azim" ile Taksim'e çıktı. Valide Sultan ve harem halkı da koçularla Taksim'e geldiler. Padişah, annesinin koçusunu karşıladı. Saliha Sultan dua ile, maksemden çeşmelere su saldı. O gün büyük bir ziyafet verildi.

İstanbul'da sorun yaratan dışarıdan gelme "kesik" ve "züyuf' akçelerin girişini engellemek için Üsküdar, Tophane, Beşik-

taş, Galata, Kasımpaşa ve Eyüp'te birer sarraf görevlendirildi. Bu sarraflar, İstanbul'dan halis akçenin çıkarılmasını, kente ayarı düşük para sokulmasını önleme işini üstlendiler.

İran cephesi savaşlarını özellikle de Tebriz'in işgali ile Bağdat'ın geri alınışını dikkatle izleyeni. Mahmud, İncili Köşk'te sık sık toplantılar düzenlemekteydi; "Müşa-vere-i Acem" denen bu oturumlarda alınan bir kararla "gazf'lik sanını kazandı. Kentte de zafer şenlikleri ve şehir donanmaları düzenlendi. Ancak 1733-1735 savaşlarının kesin olmayan sonuçlan yeni sürprizler getirdi; Tebriz ve Bağdat, yeniden İranlılara geçti. Bu gelişmeler nedeniyle I. Mahmud, ordunun teknik açıdan eğitimini öngören kararlara yöneldi. 1734'te Kumbaracı Ahmed Paşa'nm(-») yönetiminde Üsküdar'da Hendesehane ve Humba-rahane(->) açıldı. Fakat bu çağdaş karar alınırken diğer yandan, Bayezid Camii avlusundaki küçük dükkânlarında ressamlık yapanlar, buradan çıkartıldılar ve çalışmaları yasaklandı; bunun da nedeni, bir ressamın, evli bir kadını ayartmasıydı. 1734 ilkbaharında ve yazında sıkça biniş-ler(-») düzenleyen I. Mahmud, bir seferinde de çekdiri ile Anadolukavağı'na gitti ve Hz Yuşa'nın mezarım ziyaret etti. Ocak 1735'te Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa'nın yaptırttığı camiye cuma selamlığı düzenlendi. Ramazan Bayramı'nın 4. günü olan 27 Şubat 1735'te sadrazam, I. Mahmud'a Bahariye Yalısı'nda ziyafet verdi. Padişahın yapımını başlattığı, Sinan Paşa Köş-kü'ne bitişik yazlık Topkapı Sahilsarayı, köşkleri, fevkani bir hamamı, taraçalı bahçeleri ile tamamlandı. O yılın ilkbaharında harem-i hümayun yukarı saraydan buraya taşındı.

İran Seraskeri Abdullah Paşa'nın, Arpa-çayı Savaşı'nda yenilip şehit düşmesi haberi İstanbul'a gelince I. Mahmud, Ali Paşa'yı sadaretten azletti. 13 Temmuz 1735'te bu göreve Bağdat Valisi Gürcü İsmail Paşa atandı. Fakat İstanbul'a gelişinden 3 ay sonra 28 Kasım 1735'te yerine Silahdar Seyyid Mehmed Paşa atandı. 1736'da İran' la barış imzalanınca bu kez Rusya ile savaş olasılığı doğdu. İran cephesindeki Osmanlı ordusu Kuban'a doğru sevk edilirken İstanbul'daki Fransız, İngiliz, Hollanda elçileri, I. Mahmud'u etkilemeye çalıştılar. Fransız Elçisi Marquis de Villeneuve, Rusya'ya savaş ilanını sağladı. Sadrazam, sancak-ı şerif verilerek İstanbul'dan orduyla Babadağı'na gönderildi. Donanma da Karadeniz'e çıktı. Bu gelişmeler olurken, l Temmuz 1736'da Topkapı Sara-yı'nda gözhapsinde bulunan eski padişah III. Ahmed öldü. 1737'de Avusturya'nın da savaş açması ile 20 yıllık bir barış dönemi sona erdi ve savaş koşullarının sıkıntıları öncelikle İstanbul'da yüz gösterdi. Rusya'nın Özi'yi zapt etmesi, Avusturya ordularının Niş, Banyaluka ve Bükreş'e üç ayrı koldan ilerlemesi sonucu 6 Ağustos 1737'de sadrazam azledilerek Muhsinzade Abdullah Paşa sadrazam ve serdar-ı ekrem atandı. Yılın sonuna doğru ateşkes sağlandığından ordu İstanbul'a döndü. L Mah-

mud, sancak-ı şerifi karşılamak üzere Da-vutpaşa'ya gitti. Padişah, Eyüp'ten saltanat kayığı ile saraya dönerken sadrazam da alay göstererek İstanbul'a girdi. Saraya gelip sancak-ı şerifi teslim etmesinden hemen sonra azledildi. 19 Aralık 1737'de Yeğen Mehmed Paşa sadrazam oldu. Tekirdağ'da oturmakta olan II. Rakoczi Perene' in oğlu Erdel Prensi Rakoczi Jozsef İstanbul'a getirtilerek I. Mahmud'un huzurunda krallık kürkü giydirildi ve Erdel'e gönderildi. Niş'e kadar ilerleyen Avusturya ordusunun önünde, İstanbul'a kadar önemli hiçbir savunma noktasının kalmaması nedeniyle ateşkes antlaşmasına güvenilemeyeceği, ordunun ivedilikle hareket etmesi kararlaştırıldı. 18 Mart 1738'de ve izleyen üç gün boyunca Davutpaşa'da, ordu, yeniçeri, cebeci, topçu ve arabacı alayları düzenlendi. Sadrazam sancak-ı şerif ile Topkapı Sarayı'ndan çıkıp ordugâha gel-

I. Mahmud'un tuğrası. Nazını Timuroğlu fotoğraf arşivi

di. 3 Nisan'da I. Mahmud, orduyu cepheye uğurladı. Avusturya ve Rusya cephelerinde başarılar kazanan ordu için, dönüşte büyük bir zafer alayı düzenlendi.

Yeğen Mehmed Paşa, İstanbul'a gelişinin ertesi günü, Fransız ve Avusturya elçileri, Rusya grandükü ile görüştü. İzleyen günlerde de Ordu Kadısı Esad Efendi, Re-isülküttab Mustafa Efendi, Mektubî Ra-gıb Efendi, Dolmabahçe'de Mehmed Emin Yalısı'nda elçilerle yapılan altı ayrı oturumda barış koşullarını görüştüler. Fakat bir sonuç alınamadı.

Cepheden başarıyla dönen Yeğen Mehmed Paşa da çok geçmeden Beşir Ağa'nm hışmına uğradı ve Ramazan Bayramı'nın 2. günü (22 Mart 1739) şeyhülislamla Gül-hane'ye rikâb töreni için geldiğinde sadaret mührü alındı ve sürgüne gönderildi. Olay İstanbul'da üzüntüye neden oldu.

Çünkü halk, Yeğen Mehmed Paşa'yı Ada-kale fatihi olarak içten saygıyla karşılamıştı. Yeni sadrazam Vidin Seraskeri İvaz Hacı Mehmed Paşa cephede, sadaret kaymakamlığına atanan Aydın Muhassılı Hacı Ahmed Paşa ise henüz İstanbul'a gelmemişti. Kaptan-ı Derya Süleyman Paşa sadaret kaymakamı vekili oldu. Ordunun yeniden toplanıp cepheye gönderilmesi gerekiyordu. Sadaret kaymakamı, 10 Nisan 1739'da Davutpaşa'dan hareketle birlikleri Edirne'ye kadar götürdü.



Uzayan seferler yüzünden Anadolu'da levendat eşkıyası köylere ve kasabalara göz açtırmıyordu. Her gün İstanbul'a yağan şikâyetler yankı bulmazken Aydın taraflarında ise Sarıbeyoğlu adlı Celali neredeyse yarı bağımsızdı. Bu nedenle bir ordu da Anadolu'da görevlendirildi. O yılın sonbaharında Sarıbeyoğlu'nun ve başka azılı eşkıyanın kesik başlarının gönderilmesi, Batı'da ise Belgrad'ın geri alınması haberi İstanbul'da sevinç yarattı. Avusturya ve Rusya ile Belgrad antlaşmalarının imzalanması yeni bir barış dönemi getirirken Fransız Elçisi Marquis de Villeneuve de I. Mahmud'dan kapitülasyonların sürekliliği için yeni bir ferman elde etti.

Ordunun İstanbul'a dönüşü çok parlak oldu. Silivri'de iken sancak-ı şerif sandığından çıkarılıp sırığına asıldı. Davutpa-şa'ya yaklaşıldığında padişah orduyu karşıladı ve "alay-ı azim" ile İstanbul'a girildi. Sadrazam İvaz Hacı Mehmed Paşa'ya öylesine saygı gösterildi ki Osmanlı tarihinde ilk kez, bir sadrazamın, sarayın orta kapısından (Bâbüsselam) ada içeri girmesine ve Bâbüssaade'ye kadar ilerlemesine izin verildi.

I. Mahmud'un annesi Saliha Sultan 21 Eylül 1739'da öldü. O yılki ramazanın son gününde İstanbul bir sürprizle karşılaştı ve arife günü sabahı (31 Aralık 1739) "şevval hilâli" göründüğüne ilişkin "sübut ilâmı" gelince toplar atılıp bayram lan edildi. Herkes oruçtu. Kentte tam bir keşmekeş yaşandı. Halk bayram namazı için camilere koşuştu. Fakat imamı, hatibi bulunamayan camilerde namaz kılınmadı. Halkın bir bölümü orucunu açıp bayrama girerken bazdan iftar saatini beklediler. I. Mahmud da verilen fetva üzerine, öğle namazı vakti girmeden alayla Sultan Ahmed Camii'ne gidip önce bayram namazı, ardından da öğle namazı kıldı. Muayede töreni ise öğleden sonra yapıldı (bak. bayram alayı). İstanbul camilerinin birçoğunda ertesi sabah da bayram namazı kıldırıldı.

O gün yağmaya başlayan kar, kısa aralıklarla 3 ay sürdü. İstanbul, tarihinin ender ağır kışlarından birini yaşadı. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sarayında o-turan İvaz Mehmed Paşa, aynı zamanda Paşa Kapısı olan binanın, bir hafta arayla harem ve selamlık dairelerinin yanması üzerine eski Paşa Kapısı'na taşındı. I. Mahmud, geniş bir alanı kaplayan saray arsasına o zaman Yeni Hamam adı verilen Cağaloğlu Hamamı'mn(->) yapımını 1740 ilkbaharında başlattı. Geriye kalan




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   380   381   382   383   384   385   386   387   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin