KirkçEŞme tesisleri


MAHMUTPAŞA 274 275 MAHYACILIK



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə428/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   424   425   426   427   428   429   430   431   ...   889
MAHMUTPAŞA

274


275

MAHYACILIK

meşinden (1453) hemen sonra, II. Meh-med'in (Fatih) ünlü sadrazamlarından Mahmud Paşa tarafından buraya 1463-1474 arasında büyük bir külliye yaptırıldı (bak. Mahmud Paşa Külliyesi).

Sırp beyinin bir akrabası olan, küçük yaşta annesiyle birlikte Edirne Sarayı'na getirilmiş, Müslüman olarak eğitilmiş (annesi hep Ortodoks kalmıştır), sonra da II. Mehmed'in sayılı komutanlarından olmuş, kuşatma sırasında daha da sivrilerek, Rumeli beylerbeyliğine, sonra da vezirliğe, kazasker vekilliğine ve nihayet sadaret makamına ulaşmış, bu görevde iki kez bulunmuş ve Mahmud Paşa-yı Veli adıyla nam salmış olan bu devlet adamı, ilk sadareti sırasında kendi adını verdiği camiyi inşa ettirdi; onu 1466-1467'de yapılan hamam ve camiye gelir getirmesi için kurulan 100 odalı, büyük kervansaray (bir dönem için Kurşunlu Han adıyla anılmış bugünkü Kürkçü Hanı[->]), bir hamam, bir medrese, bir imarethane ile şimdiki röperlere göre Cağaloğlu tarafına düşen günümüze ulaşmamış bir saray, caminin avlusuna gene kendi adıyla bilinen ve çoktan yıkılmış bulunan mahkeme binası ve halen yerinde duran çeşmeyi inşa ettirdi. Bu geniş kompleks Osmanlı döneminde İstanbul'da ilk

Mahmutpaşa çarşısından bir görünüm Nurdan Sözgen, 1994 / TETTV Arşivi

kurulmuş iki büyük külliyeden birisi idi. Mahmud Paşa, ikinci sadareti sırasında cami avlusuna kendisi için bir de türbe koydu, ikinci kez azledildikten kısa bir süre sonra, öteden beri ihtilaflı olduğu Şehzade Mustafa'nın (Şehzade Bayezid'in küçük, Cem'in büyük kardeşi) ölümünden sonra padişahın (II. Mehmed) emriyle Yedikule Zindanlarına kapatıldı, bir süre sonra da idam edildi ve yeni yaptırmış olduğu türbesine defnedildi.

Böylece Mahmud Paşa'nın külliyesinin yer aldığı semt günümüze değin o sadrazamın adıyla anıldı, istanbul'un merkezinde Mese'nin yerini alan -Beyazıt Sultanahmet (Topkapı Sarayı) arasındaki- Di-vanyolu'ndan Eminönü-Bahçekapı-Sirke-ci mevkilerine inen yamaçların ve yokuşların Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki evrimlerini paylaştı. Uzunca bir dönem, Halic'e nazır konumuyla, kimi seçkinlerin konutlarını taşıdı (Yanık Saraylar, Çifte Saraylar vb gibi mevki ve sokak adlarının işaret ettiği gibi, buralarda konak ve saraylar vardı). Fakat limanın hemen üstünde yer aldığı için zamanla burada ticaret artmaya, hanlar, ardiyeler, dükkânlar çoğalmaya başladı. Semtteki konutlar azaldı, sık sık çıkan her yangından sonra, ora-

lardaki saraylarda, konaklarda oturanlar başka tarafa göçüyorlar, yerlerine ise hanlar, dükkânlar, inşa ediliyordu. 19. yy'da Mahmutpaşa'nın ticari özelliği büsbütün belirginleşti. 20. yy'da bu üç tepenin Haliç sırtlarını oluşturan Cağaloğlu Yokuşu ile Mercan Yokuşu (devamı Çakmakçılar Caddesi), Rızapaşa Yokuşu (bugün îsnıe-tiye ve Vasıf Çınar Caddesi) arası tümüyle ticaret merkezi haline dönüşmüştü. Bu geniş alan üzerinde sayısız handa ya da dükkânda, atölyede büyük bir canlılık yaşanıyordu. Yöre istanbul'un ve dolayısıyla tüm ülkenin en önemli ticaret merkeziydi. Sözünü ettiğimiz yörede, Mahmutpaşa'nın önemi, Kapalıçarşı ile Mısır Çarşısı gibi iki önemli alışveriş biriminin arasında yer almasıydı. Mahmutpaşa, Yeşil-direk, Sultanhamam, Mercan, Tahtakale gibi yerleri içeren alan, sadece perakende ticaretin değil, tüm Anadolu'ya mal sevk e-den toptancı ticaretinin de kalbiydi, aynı zamanda Valide Ham, Kürkçüler Hanı dahil atölye ve dikim evi yöresiydi.

Gerek istiklal Caddesi'nin, gerekse Ka-raköy ve Galata'nm kazandığı ticari önem, buraları öne çıkarınca, Mahmutpaşa zamanla, iyiden iyiye, dar gelirli insanların giyim gereksinimlerini karşıladıkları bir yokuş olarak temayüz etti, dükkânlarda-kinden bile ucuza satış yapan seyyar satıcıların da o caddede üstlenmeleriyle, Mahmutpaşa, semt pazarlarlarındaki giysi, iç çamaşırı, trikotaj ürünleri, kundura, çorap, mendil vb türü malların satıldığı bölümlere benzedi; fiyatları da çoğu zaman onlardan bile daha ucuz kaldı. Kuşkusuz ki, bu ucuzluk, kalite düşüklüğü anlamına da gelmekteydi, ne var ki, Yeşildirek'te-ki aynı giyim atölyesinde ve aynı evsafta dikilmiş giysi, gömlek vb gibi ürünlerin İstiklal ya da Halaskârgazi caddelerin-deki fiyatlarıyla Mahmutpaşa Cadde-si'ndeki fiyatlar arasında da hayli fark vardı, bu fark, tabi ki, Mahmutpaşa müşterisi lehineydi. Dikimevlerinin her iki tarafa da verdikleri aynı giysiler Beyoğlu ve Şişli'de daha yüksek rakamlarla etiketlenmekteydi. Ama gene de "Mahmutpaşa" sözcüğü, alışveriş kapsamında kalite düşüklüğünü simgeleyen pejoratif bir semantik taşımaktaydı. Bugün kent çok büyüdüğü için "Mahmutpaşa işi" gibilerinden küçümseyici bir niteleme terimi de artık yitmeye yüz tutmuştur, hattâ İstanbul'da mukim 10 milyonu aşkın kişiden kaçının Mahmutpaşa'nm neresi olduğunu bildiği bile bir soru olarak akla gelmektedir.

Mahmutpaşa Caddesi üzerinde, yokuşun üst taraflarına rastlayan Mahmud Paşa Hamamı, 1990'ların başlannda onarım geçirmiştir ve küçük bir kapalıçarşı haline dönüştürülmektedir. Yokuşun batısına düşen, Osmanlıların en eski hanı olan Kürkçü Hanı, onun da arkasındaki (1760;lardan kalma) Büyük Yeni Han, Küçük Yeni Han, yokuşun doğusuna düşen Sultan Odaları, onun güneyindeki Çuhacı Han, Çakmakçılar Yokuşu'ndaki Valide Hanı(-0 (semtin 200 odalı en büyük hamdır, Mahperker Kösem Valide Sultan tara-

fından yaptırılmıştır), Çorbacı Han, karşısındaki Hacopulo Ham, Kefeli Han Mahmutpaşa'nın geçen yüzyıldan kalmış ünlü hanlarındandır.

Mahmutpaşa, kentte, olumlu ya da o-lumsuz, çeşitli yönleriyle eski özelliklerini sürdüren yörelerden birisidir.

İSTANBUL



Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   424   425   426   427   428   429   430   431   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin