KOCA MUSTAFA PAŞA ÂSİTANESİ
bak. SÜNBÜL EFENDi TEKKESİ
KOCA MUSTAFA PAŞA KÜLLİYESİ
Fatih llçesi'nde, Kocamustafapaşa semtin-dedir. II. Bayezid döneminde (1481-1512) bir Bizans manastır kilisesinden dönüştürülmüş cami ve etrafındaki yapılardan o-luşur.
Koca Mustafa Paşa Camii olan kilisenin yerinde Bizans halkına Hıristiyanlığı kabul ettirdiğine inanılan havarilerden Ayi-os Andreas'a adanmış bir manastır bulunuyordu. "Hagios Andreas en te Krisei" a-dını taşıyan bu manastırın ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Ancak bugünkü binanın içinde ve etrafında 6. yy'a ait oldukları tahmin edilen işlenmiş bazı parçaların ve sütun başlıklarının bulunması, burada 6. yy'a doğru inşa edilmiş bir ibadet yerinin varlığını kanıtlamaktadır. Bizans'ta İkonoklazma(->) akımı sırasında, 20 Kasım 766'da idam edilen Giritli aziz Hosi-os Andreas'ın rölikleri buraya gömüldüğünden, zamanla halk manastırın adını bu azize bağlamış ve bu dini yapı "Hosios Andreas en te Krisei" olarak anılmaya başlamıştır. Manastırın İkonoklazma hareketi sırasında bir hayli tahrip gördüğü ve akımın etkisinin azalmasından sonra I. Basileios döneminde (867-886) onarıldığı bilinmektedir. 1204'ten 126l'e kadar süren Latin istilasından sonra ise, İmparator VIII. Miha-elPaleologos'un(hd 1261-1282) yeğeni Te-odora tarafından, 1284'e doğru, âdeta yeniden yapılırcasına büyük değişikliklere uğrayarak ihya ettirilmiştir. Buradaki manastırı o yıllarda bir kültür merkezi durumuna getiren Teodora, hayatının son yıllarında buraya çekilmiş ve 1300'de ölümünde buraya gömülmüştür.
Bu yeniden yapılışın en önemli özelliği inşaat esnasında burada, günümüzdeki Koca Mustafa Paşa Camii'nin esasını oluşturan kilisenin yaptırılmasıdır. Ayios Andreas Manastın'nın Konstantinopolis'in fethine kadar faaliyette olduğu bilinmektedir. 1420'li yıllarda Cristoforo Buondelmon-
ti'nin(->) yaptığı ve istanbul'un en eski planını teşkil eden resimlerde de bu manastırın adı ve yeri belirtilmektedir. Manastırın, Bizans'ın son döneminde faal olduğu 1371, 1400 ve 1401 tarihli belgelerden anlaşıldıktan başka, Konstantinopolis'ten geçen Rus hacıları da yol anılarında bu manastırı ziyaret ettiklerini ve burasının şifalı hassaları olduğunu belirtirler.
Ayios Andreas Manastırı, etrafı geniş bağlık alanlarla kaplı, az nüfuslu bir bölgede bulunduğundan fetihten sonra hemen camiye çevrilmemiştir.
Koca Mustafa Paşa Camii'nin kitabesinden ve çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre manastırın kilisesi 891/1486'da Koca Mustafa Paşa (ö. 1512) tarafından camiye çevrilmiştir. Caminin sağ taraftaki kapısı üstündeki kitabe Arapça olup Şeyhülislam Efdalzade Hamideddin Efendi tarafından yazılmıştır. Sol taraftaki kapı üstünde ise Türkçe-Arapça ve kaynaklarda hiç bahsi geçmeyen 896/1490 tarihli ikinci bir kitabe yer almıştır. Âli'nin Künhü'l-Ahbaf ında, Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde ve Ayvansarayî'nin Hadîka'smda kopyası verilmiştir. O dönemin ünlü tarihçilerinden Idris-i Bitlisi tarafından yazıldığı bildirilen kitabe ise ortada yoktur.
Kilisenin camiye dönüştürülmesi ve a-çılışı sırasında II. Bayezid ile devlet ileri gelenleri, hattâ yabancılardan Cenevizli Menovino'nun da katıldığı büyük tören yapılmıştır. Koca Mustafa Paşa 1511'de sadrazamlığa yükselmiş fakat pek az sonra II. Bayezid'in ölümü üzerine gözden düşerek, I. Selim'in (Yavuz) (hd 1512-1520) gazabına uğramış, Bursa'da idam edilerek orada Pınarbaşı'nda Hindiler Tekkesi karşısına gömülmüştür. 953/1546 tarihli İstanbul Vakıfları Tahrir Defteri'nde, Şehit Mustafa Paşa bin Abdülmu'in adıyla kaydedilen vakfiyesine göre külliye cami, imaret, medrese, hanikah ve mektepten o-luşuyordu. Bu vakıflara gelir sağlamak üzere yakınında ayrıca bir çifte hamam ile dükkânlar, bahçe ve bostanlar vakfedil-mişti. Bunların dışında istanbul'un çeşitli semtlerinde, Trakya'da, Rumeli'nin Dime-toka, Yanbolu, Filibe, Lofça, Karasu Yenicesi, Drama, Serez, Nevrekop, Usturum-ça, Selanik, Avlonya gibi şehirlerinde evkaf sağlanmıştı.
Vakıfların tarihinde pek az rastlanan bir olay, Koca Mustafa Paşa Camii'nde cereyan etmiş ve I. Selim'in bu vezire karşı gazabı onun idamı ile sönmemiş, Bursa'dan İstanbul'a döndüğünde camiyi ve imareti de yıktırmak istemiş, fakat gönderdiği adamlar, buradaki tekkede yaşayan Halvetî tarikatından Şeyh Yusuf Sinan Efendi veya kısaca Sünbül Sinan Efendi'nin direnişi ile karşılaşmışlar, bunun üzerine bizzat padişah camiye gittiğinde, kendisini dervişleri ile karşılayan Sinan Efendi'nin önünde bu fikrinden caymıştır. Şeyhin, "Padişahların isteğinin yerine getirilmesi gerekir" sözü üzerine, sadece medresenin bacalarının sembolik olarak yıktırılması ile yetinilmiş-tir. Padişah, kıyıda yaptırdığı bir kasır için buradan yeşil iki sütunu da aldırmak istemiş, fakat yine şeyh ve yakınlarının diren-
Koca Mustafa Paşa Külliyesi'nde medrese.
Yavuz Çelenk, 1994
meleri üzerine, yine eski bir kilise olan İmrahor İlyas Bey Camii'nden ayrı cinsten iki sütun getirtmiştir. I. Selim'in Koca Mustafa Paşa'ya karşı kininin esas sebebi de, onun büyük kardeşi Şehzade Ahmed'in tarafında olması ve Osmanlı tahtına bu şehzadeyi geçirmek isteyişidir.
Büyük ihtimal ile eski manastır binalarının içinde veya yerinde inşa edilen bir tekkeden başka, Hadîka'ya göre 17. yy'ın başlarında caminin batı tarafına Defterdar Ekmekçizade Ahmed Paşa (ö. 1027/1618), cami binası kadar bir kanat eklediğinden, minare ortada kalmıştır.
Genellikle yaygın bir görüşe göre, bazı gecelerde cami şerefelerinde kandil ya-
Dostları ilə paylaş: |