MEHMED RAUF
(1875, İstanbul - 23 Aralık 1931, İstanbul) Romancı ve hikayeci.
Balat'ta, Kesmekaya Mahallesi'nde doğdu. Sırasıyla Balat mahalle mektebinde, Eyüp Rüştiyesi'nde, Soğukçeşme Rüştiye-si'nde okudu. Küçük yaşta edebiyat ve tiyatroya merak sarması üzerine babası o-nu sivil okuldan alarak Heybeliada Bahriye Mektebi'ne verdi. Okuldaki askeri düzene önceleri alışamadı. Ama bir süre son- ' ra uyum sağladı. Bu arada, dönemin yazarlarına öykünerek yazdığı Gaskonya Korsanları adlı ilk eseri okul yönetimi tarafından elinden alındı. Mehmed Rauf okul yıllarında Fransız romancılarından Alphon-se Daudet, Octave Feuillet, Emile Zola'yı asıllarından okudu. Bu arada Halid Ziya' yi eserlerinden tanıdı.
1893'te okulu bitirdikten sonra Girit'te (1894), Almanya'da Kiel'de deniz subayı olarak görev yaptı. İstanbul'a dönüşünde bir sefaret gemisine irtibat subayı olarak atandı. Boğaziçi'nde demirli bu gemideki 6 yıllık yaşantısı eserleri için malzeme oluşturdu. 1908'de emekliye ayrılarak kendini tümüyle edebiyat çalışmalarına verdi.
Roman ve hikâyelerinde ana konu olarak aşkı, kadın-erkek ilişkisini işleyen Mehmed Rauf'un kendi hayatında da aşk ve kadın önemli bir yer tutar. Yaşadığı birçok gönül serüvenin yanısıra üç kez evlendi. İlk eşi Tevfik Fikret'in halasının kızıdır. İkinci evliliğini İzmir'de yaptı. 1926'da ü-çüncü kez evlendi. 1927'de hastalandı ve hastalığı gittikçe ağırlaşarak sürdü. Cerrahpaşa Hastanesi'nde öldü.
Mehmed Rauf'un yayımlanan ilk hikâyesi "Düşmüş", İzmir'de Hizmet gazetesinde yer aldı. Yazarın Halid Ziya ile tanışması da bu yolla olmuştur. Daha sonra Mektep ve Servet-i Fünun dergilerinde yazdı. Türk edebiyatında ilk büyük psikolojik roman diye nitelenen Eylül de Servet-i Fü-nun'da tefrika edildi (1900-1901). Ga-râm-ı Şebab (Gençlik Aşkı, 1896), Serâb (1909), Genç Kız Kalbi (1912), Bir Aşkın Tarihi (1912), Menekşe (1913), Ferdâ-yı Garâm (1913), Yara (1921), Karanfil ve Yasemin (1924), Böğürtlen (1926), Son Yıldız (1927), Define (1927), Ceriha (1927), Kan Damlası (Define'nin devamı, 1928), Halâs (1929) öteki romanlarıdır. Hikâyelerini İhtizâr, 1909), Âşıkane (1909), Son Emel (1915), Hanımlar Ara-smda(19l4), Kadın İsterse (19 W, Üç Hikâye (1919), İlk Temas İlk Zevk (1919), Pervaneler Gibi (1920), Safo ve Karmen (1920), Gözlerin Aşkı (192<£), Eski Aşk Geceleri (1927) başlıkları altında topladı. Oyunları ve edebiyat üzerine yazıları da (anılar, kişiler) yayımlanmış olan Mehmed Rauf mensur şiirlerini Siyah İnciler (1901) adıyla çıkarmıştır. 1908'de Mehâsin adlı bir kadın dergisi de çıkaran yazarın Zambak adlı açık saçık eserinden başka bu tarzda hikâyeler yazdığı da bilinmektedir.
Mehmed Rauf un romanlarında çoğunlukla varlıklı ya da yaşama düzeyi ortanın üzerinde olan kesimler konu edildiğinden olaylar konaklarda ya da köşklerde geçer. Olayların kahramanları varlıklı ailelerden ya da yüksek memur ailelerindendir. Olaylar Boğaziçi'nde ya da Adalar'da (özellikle de Büyükada'da) yaşanır. Bunun dışındaki semtler İstanbul'un "asri", Batı'ya açık semtleridir (Beyoğlu yakası). Sözgelişi Eylül Yenimahalle'de (Boğaziçi); Ferdâ-yı Garâm Yeniköy ve Beykoz'da (Boğaziçi); Genç Kız Kalbi'w\ bir bölümü îstinye'de (Boğaziçi); Böğürtlen Büyükada, Burga-zadası ve Tarabya'da (Boğaziçi) geçer. Mehmed Rauf eserlerinde İstanbul'un öbür semtlerinden kalıplaşmış yargılarla ve kısaca söz eder. Eserlerine konu olan semtler şehrin tarihsel ve toplumsal yapısının yarattığı örgüden çok doğal yapısıyla, doğal güzelliğiyle anlatılır. Bu açıdan İstanbul Mehmed Rauf için bir artgörünüm, bir "manzara"dır.
Mehmed Rauf un İstanbul'a bu anlayış
Dostları ilə paylaş: |