KOÇU, REŞAD EKREM
(1905, İstanbul - 6 Temmuz 1975, İstanbul) Tarihçi.
Ekrem Reşad Bey ile Hacı Fatma Hanım' m oğludur. Babası Ekrem Reşad Bey (1877-1933), Yemen ve Sivas defterdarlıklarında, son yıllarında İstanbul Şehremaneti muhasebeciliğinde bulunmuş olan Abdullah Reşad Bey ile Osman Paşa kızı Melek Ha-nım'ın oğlu idi. Ekrem Reşad Bey, İstanbul' da çıkan Tarik, Malûmat, Ceride-i Havadis gazetelerinde çalışmış, daha sonra Konya'da Sanayi Mektebi müdürlüğüne a-tanmış ve Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar bu görevde kalmıştır. Ekrem Reşad Bey, Konya'da yaşadığı yıllarda, Babalık gazetesinde de çalışmıştır. İstanbul'a döndüğünde, 1925'ten ölümüne kadar Cumhuriyet gazetesinin memleket haberleri servisinin başında bulunmuştur.
Reşad Ekrem'in annesi ise, şimdi Bulgaristan sınırları içinde kalan Eski Zağra esnafından Emin Paşazade Şevket Bey'in kızı idi. R. Ekrem'in annesine çok büyük sevgi ve saygısı vardı. Bu hislerini yazıları a-rasında sıkıştırılmış cümleler ile de belirtirdi. Ayrıca çocukluğunun ilk yıllarının Boğaziçi'nde bir yalıda geçtiğini de bazı yazılarında anlatmıştır. Yazılarında Konya'ya dair bir hatıraya rastlanmaz veya varsa da bizce görülememiştir. Halbuki bütün aile bir süre Konya'da yaşamıştı.
Babası İstanbul'a döndüğünde, Göztepe'de Kayışdağı Caddesi üzerinde, bahçe içinde ahşap bir köşk almıştı. Reşad Ekrem, Fahrettin Kerim Gökay'ın(->) köşkünün hemen yanında olan bu köşkte uzun yıllar yaşadı. Babasının ölümünden sonra
annesi ve ablası Emine Halet Hanım ile burada ömrünü sürdürdü. Pek fazla bir ilişkisi olmayan diğer bir kız kardeşi ise İzmir' de evli bulunuyordu. Reşad Ekrem her gün Göztepe'den İstanbul'a inerek, öğretmenlik yaptığı okullara gitti veya şehir incelemeleri yaptı. Çok sevdiği Ahmed Ra-sim(->) ile edebiyat fakültesinde hocası Ahmed Refik Altınay(->) gibi o da büyük ölçüde içkiye düşkündü. Muallim Naci'nin mısraları ile: "Gönlüme sakîyi mimar eyledim meyhanede" felsefesini benimsemişti ve bu görüşe göre de yaşantısını sürdürdü.
Ablasının ölümünden sonra Göztepe' deki köşk satıldı. Fakat Reşad Ekrem o çevreden kopamadı. Önce Ziverbey Cad-desi'ne açılan ara sokaklardan birindeki bir apartmana, sonra da eski köşkünün arsasının karşısında ve az yukarıda başka bir apartmanın üst katındaki bir daireye geçti. Yıllardır hasta olduğunu ve artık fazla yaşayamayacağını söylerdi. Eylül 1965'te yani ölümünden tam 10 yıl önce bir gazeteciye "Şu fani dünyadan pek ani göçe-cekmişim gibi geliyor bana. Eh yaş 60, amma ben bunun çok çok üstünde ihtiyarladım, kendimi hallice hissetmiyorum..." diyordu. Emekli olduktan sonra, bu ufak apartman dairesine kapanmış, kâğıtları, notları, kitapları, dosya ve hatıraları arasında çalışıyordu. Son nefesini de burada verdi. Göztepe istasyonu yanındaki Tütüncü Mehmed Efendi Camii'nden 9 Temmuz 1975 Çarşamba günü kaldırılan cenazesi, Sahrayıcedit Mezarlığı'nda son istirahatgâ-hına bırakıldı.
Reşad Ekrem, Osmanlı Devleti'nin son, Cumhuriyet'in ilk yıllarında, aydın bir babanın oğlu olarak büyüdü ve yetişti. 1931' de İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun olduğunda buradaki Osmanlı tarihi kürsüsü, tarihçi Ahmed Refik Altınay tarafından idare e-diliyordu. Genç Reşad Ekrem'in, tarihi herkesin zevk alarak okuyacağı bir şey ha-
Dostları ilə paylaş: |