Mihrimah Sultan Külliyesi, Edirnekapı
Ali Hikmet Varhk, 1994
edilmiş, fakat külliyenin tamiri uzun yıllar sürmüştür. Bugün medrese imam hatip o-kulu yatakhanesi olarak kullanılmaktadır.
Cami: Mihrimah Sultan Camii, Sinan sanatı içinde özel bir yer işgal eder. Bu yapının kompozisyonu, Selimiye ile birlikte, hattâ belki ondan da fazla, Sinan'ın mimari biçim tasarımındaki yaratıcılığının ifadesidir. Gerçi Sinan her camide değişik bir kubbeli yapı tipolojisi denemiş ya da yaratmıştır. Fakat yapıların hepsinin birbirleriyle bütünleşen, yakınlaşan, birbirle-rindeki deneyleri anımsatan tasarımsal niteliklerine karşın, burada Sinan, eşi olmayan bir atlama yapar. Kare bir taşıyıcı sisteme oturan 20 m çapında ve yerden 25 m yüksekten başlayan büyük kubbeyi sadece kasnak üzerinde değil, bütün taşıyıcı kemer sistemiyle birlikte, yapının bütünü içinden yükseltir, köşelerini barok bir vizyonla vurgular, bunu yaparken de, kendisinin bile daha önceki yapılarında kurtulamadığı temel biçimler volümetri-sinin arkaizmini arkada bırakır. Kare üzerine kubbeyi, bütün kemerlerin içini, çok sayıda pencere kullanarak, bir ışıklı perde haline getirerek, hem yapının içinde, hem dışında olağanüstü bir mimari kafes haline sokar. Bu geç gotik mimarinin yükselen tonoz örtülü sistemle ulaştığı kafes etkisinin kubbe örtülü kagir yapıda ulaşılan en ileri noktasıdır. 19. yy'ın ikinci yarısında yapılan tek kubbeli, baroksu, camilerin bir ölçüde yaratabildiği ışıklı, tek kubbeli mekân etkisi, Edirnekapı'da, 35 m'ye yükselen tek kubbenin altında, onlardan 300 yıl önce, yaratıcı bir biçimsel olgunluk içinde gerçekleşmiştir.
Caminin büyük kubbeli orta bölümünün iki yanında, kubbe örtüli1 galerilerle enine geliştirilmesi de özgün bir a^neme-dir. Böylece namaz alanını kıble duvarına paralel olarak genişleterek Mihrimah Sultan'm Üsküdar'daki camiinde olduğu gibi, değişik bir kubbeli mekân şeması ortaya konmuştur. Orta hacim mukarnas başlıklı büyük ve nadir bulunacak boyutta granit sütunların taşıdığı yüksek bir üç-
lü kemerle yan sahınlara açılmakta ve burada, geri çekilmiş olarak alçak galeriler dolaşmaktadır. Bu galerilere revak altından ve cami içinden erişilebilir. Üç kemerli re-vağın orta açıklığı daha geniştir. Ihtifalci Ziya Bey cami enteryörünün ünlü granit sütunlarının bu civarda vaktiyle bulunan loannes Prodromos Manastırı'na ait olduğuna ilişkin bir rivayeti nakleder. Kubbeyle alçak yan bölümler arasındaki bo-yutsal ilişki Süleymaniye Camii'nde orta kubbe ile yan bölümler arasındaki ilişkiyi anımsatır. Bu Sinan'ın mimarisinde çok rastlanan ve onun kubbeli mimariyi oluşturan sınırlı sayıda öğelerle çok değişik bireşimler yaratma yöntemini açıklayan ilginç bir ayrıntıdır. Kubbeyi taşıyan dört büyük payanda kemerinin pencereli dolgu duvarları ve mihrap duvarının Sinan ve sonrası için çok karakteristik pencereli düzeni, kare baldakenin yükselen hacmi içinde bir ışık kafesi hissini en çok Mihrimah Camii içinde verir.
Caminin Sinan çağının en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilen mermer bir minberi vardır. Konyalı, kıble duvarındaki bazı vitraylı pencerelerin alçı şebekelerinin Sinan döneminden kaldığım yazarsa da bunu kanıtlamak olanaksızdır. Caminin 1894'teki büyük depremden sonra acele yapılan ve seçmeci bir barokizan üslup gösteren boyalı bezemesi, 1957 restorasyonunda temizlenerek bugünkü bezeme yapılmıştır. Caminin kıble duvarı üzerinde kubbenin iki yanındaki merdiven şeklindeki payandaların da özgün tasarıma ait olduğunu söylemek zordur. Tümüyle simetrik ve böylesine iddialı bir tasarımda kubbeyi ana biçimin bütünlüğünü bozacak duvarlarıyla desteklemek Sinan'ın o yıllardaki üstün tasarım aşamasında, beklenmeyecek bir çözümdür. Bu merdivenli duvarlar 1894 depreminden sonra yapılmış olabilir.
Ayvansarayî bu caminin minaresinin üst kısmındaki on sekiz basamağın 100 yıl kadar önce depremde (1719 depremi olmalıdır) yıkıldığını yazar. Minare daha sonra da yıkılmış olmalıdır. Bu nedenle özgün minare üzerinde kesin bir bilgimiz yoktur. Caminin planı yapının iki minare yapılmak üzere tasarlandığını düşündürmektedir. Klasik dönemde padişah çocukları ve annelerinin yaptırdıkları camiler çift minarelidir. Kanuni ve Hürrem Sultan'm sevgili kızları ve II. Selim'in kardeşinin camiinin tek minareli olması kuraldışıdır. Fakat Evliya da 17. yy'ın ortasında tek şerefeli bir minareden söz ettiğine göre, bir ikinci minarenin bitirilmemiş ya da hiç yapılmamış olması gerekiyor. Eğer Sinan, selatin camii kurallarını bir yana koyup, bu büyük anıtsal kubbe siluetine eş olarak çok yüksek bir minare ile yetinmişse burada ilginç bir kompozisyon mesajı vermek istemiş olmalıdır. Fakat böyle bir özgür davranış o dönem mimari uygulamaları için doğal değildir.
Medrese ve Avlu: Cami iç avlusunun güneybatı ve kuzeydoğu kenarlarında on dokuz hücre ve iki küçük eyvan vardır. Bunlardan yan girişlere en yakın iki tane-
Mihrimah Sultan Camii'nin içinden bir görünüm.
Ertan Uca, 1994
si imam ve kayyum odalarıdır. Fakat avlunun uzun kenarına hücre konmamıştır. Medresenin dershanesi de yoktur. Helalar güneybatıdaki hücre sırasının arkasındaki küçük bir avluda düzenlenmiştir. Derslerin camide yapılması olasılığı varsa da, bütün Sinan medreselerinde olan dershanenin, Mihrimah Sultan gibi bir ünlü sultan kızının külliyesinde neden olmadığını açıklamak zordur. Derslerin arka bahçedeki sıbyan mektebinde verilmesi gibi yorumlar inandırıcı değildir. Evliya'mn söylediği gibi medrese odaları çepeçevre avluyu çeviriyorsa, burada bir dershane de olmuş olabilir. Bu yapıdaki bazı anomalileri doğal afetler ve sonradan yapılan ve do-
Edirnekapı'daki
Mihrimah
Sultan
Külliyesi'nin
planı:
1. Cami,
2. medrese,
3. çifte
hamam,
4. Ahmed
Paşa Türbesi
ve Sıbyan
Mektebi,
5. Edirne
Kapısı.
Doğan Kuban
455 MİHRİMAH SULTAN KÜLLİYESİ
ğasını belgeleyemediğimiz müdahalelerle açıklamak ya da daha ayrıntılı arkeolojik araştırmalara bırakmak zorundayız. Vaktiyle son cemaat mahallinin önüne yapılmış sundurma, caminin iki yanında olanlar gibi, geç dönemde yapılmış eklerdi. Restorasyonlarda kaldırılmışlardır.
Caminin girişi, asimetrik olarak surlar tarafındaki iki kapıdan iç avluya ve kuzeydoğuda kayyum odası altındaki bir merdivenden dış avluya yapılmıştır.
Avludaki onaltıgen mermer şadırvan payandaları ve onları karşılayan küçük sütunları ile ilginç bir pavyon oluşturur. Mihrimah Sultan bu külliye ve hamamı için özel bir suyu Küçükköy civarından getirmiş, sonradan bu su Fatih yöresinde Atik Ali Paşa ve Nişancı camileriyle birlikte birçok çeşme ve şadırvanı beslemiştir. Edirne-kapı'dan giren bu suyolu 1930'a kadar kullanılmıştır.
Sıbyan Mektebi: Güzel Ahmed Paşa Türbesi ile bitişik olan darü's-sıbyan üç kubbe ile örtülü olarak restore edilmiştir. Büyük bir olasılıkla ortada kubbeyle örtülü bir sofa (ya da taşlık) ve tonozla örtülü ve öndeki hazireden Güzel Ahmed Paşa Türbesi'ne geçiş veren tonoz örtülü bir koridor ve kubbeli sofanın güneybatısında bir dershaneden oluşuyordu. Türbe ile birlikte tasarlanmış olmaları her ikisinin de Mihrimah Sultan tarafından yapılmış olduğunu, türbenin kendi ailesi için, sıbyan mektebinin de hayır olarak inşa edildiği kanısını uyandırmaktadır. Mektep bugün meşruta olarak kullanılmaktadır.
Çifte Hamam: Girişlerin iki ayrı cepheden alınmaları dışında, bu hamamın kadın ve erkek bölümleri, ılıklıktaki ufak ayrıntılar dışında aynı şekilde planlanmıştır. Ortalama 13 m çapındaki kubbelerle örtülü soğukluktan aynalı tonozla örtülü bir ılıklığa ve oradan da bir kubbeli ara odadan dört eyvanlı sıcaklığa geçilmektedir. Kadın ve erkek bölümlerinin arkasın-
MİHRİMAH SULTAN KÜLLİYESİ 456
457
Dostları ilə paylaş: |