KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə856/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   852   853   854   855   856   857   858   859   ...   889
TETTV Arşivi

gına gidince Halimi Paşa, vezirliği kaldırılarak Limni'ye sürüldü, mallarına da el konuldu. Hapsedilen Hüseyin Efendi'nin malları da satılıp efendisinin borçlarına yatırıldı.

Çoğu hekimlik ve sarraflık yapan Fenerli Rumların vazgeçemedikleri bir iş, devlet aleyhine casusluk olduğundan, III. Mustafa tebdil gezmelerinde bunların neler çevirdiklerim de saptamaya çalışıyordu. Bir seferinde Fenerli bir tercümanın kıyafet değiştirip rical ve kibar konaklarına gittiğini, "nakl-i kelam" (casusluk) ettiğini bizzat saptadı. Adamı, Yalı Köşkü'nde huzuruna getirtip boynunu vurdurdu.

1760'ta Ortaköy'de çıkan yangında çok sayıda ev yandı. 5 Nisan 1760'ta ise III. Mustafa'nın da hazır bulunuşu ile Laleli Külli-yesi'nin temeli atıldı. Padişahın, annesi Mihrişah adına Üsküdar Ayazma'da yaptırdığı cami-i şerif ise Ocak 176l'de ibadete açıldı. Ayazma Cami-i adı verilen camide, görkemli bir cuma selamlığı düzenlendi.

Ağustos 176l'de mazlumların ahım almış İstanbul kadılarından Karahalilzade Abdurrahim Molla öldü. Bu kadı "halk bana poh poh desün" diyerek çarşılarda hava atan, çekindiği ocaklının kılına dokunmayan, ama yoksullara, güçsüzlere en ağır cezalan uygulayan, örneğin 80 değnekten fazlası seran caiz değilken, kimilerine sokak ortasında 100-120 değnek vurduran bir adamdı. Bir gün, Şehzadebaşı'nda 80 yaşında bir zimmi ekmekçiyi eski bir seccade üzerinde oturmuş görünce, Müslümanların secdegâhına oturmasını suç sayıp çamura yatırttı ve 85 değnek vurdurttu. Yoğurt çanaklarını kırdırdı. Karahalilza-de'nin şir-i pençeye yakalandığı duyulunca halk sevindi, fakat arası çok geçmeden iyüeştiği öğrenildi. Sonunda diline felç geldi, oğlu ve kızı öldü. Ölümünden sonra ise

yalısı ve eşyası satıldı. Ağustos ayında İstanbul'a şiddetli yağmurlar yağdı ve yıldırımlar düştü. Eminönü'ndeki Yeni Cami'-nin bir minaresi yıkıldı.

III. Mustafa'nın kız kardeşi ile eşi Sinek Mustafa Paşa'mn ısrarı sonucu hakkında idam fermam çıkan Konya Valisi Sarı Ab-durrahman Paşa ayaklandı. "Padişah tuğlarımı ref eder, lakin ruhuma bana halikım verdi, muhafazasına memurum, hatun sözü, sinek sözü ile vermem!" diyerek 2.000 kişiyle Gerede'ye ve Bolu'ya yürüdü. İstanbul'da korku başladı. Gürcü Abdünnebi Olayı'nın(->) bir benzerinin yaşanacağı konuşulmakta iken padişah Abdurrah-man Paşa'yı bağışlamak zorunda kaldı.

20 Ekim 1761'de İstanbul kadısı olan Damatzade Mehmed Murad Efendi, tarihçi Şemdanizade Fındıklık Süleyman Efen-di'yi Balkapanı eminliğine atadı. 24 Aralık 176l'de III. Mustafa'nın ilk oğlu olan Se-lim'in (III) doğumu, kentte ve ülkede günlerce süren şenliklerle kutlandı. Şemdanizade, kendisinin de bu vesileyle Balkapa-nı'm süslediğini, tarihinde yazmaktadır.

Nisan 1702'de İstanbul'un renkli simalarından şair, hazırcevap, ehl-i meclis, Ragıb Paşa'mn "enîs ü celîs"i ve musahibi Haşmet "istihza ve zemm ve ilan-ı fısk, âdeti olduğundan" Bursa'ya sürüldü. 22 Mayıs 1762'de Destereciler'de yangın çıktı. 30 saat süren bu yangında Vezir Hanı'ndan Lanğa Kapısı'na kadar semtler zarar gördü. Eylül 1762'de, kendisini satan esircinin karısını bıçaklayarak öldüren bir cariye Esir Pazarı'nda asılarak idam edildi. 28 Eylül 1762'de Beyoğlu'nda çıkan yangında, caddenin iki yanındaki "balyos ve efrenc bezirganları konakları", Sicilyateyn, Rusya ve Felemenk elçilikleri, 40 kadar dükkân ve birçok ev yandı. Ekim ayındaki şiddetli yağmurda yıldırımlar düştü, seller oldu.

Şubat. 1763'te III. Mustafa, Köpıülüzade Sarayı ile Silahşor Hüseyin Ağa evini satın

III. Mustafa'nın tuğrası.

S. Umur, Osmanlı Padişah Tuğraları, ist.,

alıp aynı yerdeki Yeşillioğlu Sarayı'nı ve biniş mahallini genişletti. Yine, Çengelköy ile İstavroz Köyü arasında kalan, padişahların vişne ve kiraz mevsiminde bir süre oturageldikleri eski saray da yıktırılıp enkazı Yeşillioğlu Sarayı'na taşındı. Arsasına ise III. Mustafa'nın iki kızı için çifte saray inşa edildi. Aşırı tutumlu olan padişah yıkılan sarayın eşsiz güzellikteki vitraylarını, "muhallâ şakırlarını" ve ahşap, taş malzemelerini bu yeni saraylarda değerlendirdi.

Mart 1763'te 25 yıldan beri İstanbul gümrükçüsü olan İshak Ağa öldü. Bu a-dam, kimi ne zaman kollayacağım bilir, kızdığına iyilikte bulunur, gözden düşmüş devletlilere hediyeler gönderir, onlar bir gün göreve döndüğünde de her birinden çıkar sağlardı. Sarayla ve elçiliklerle de ilişkisi eksik değildi. Elçilerle kurduğu dostluklarla sır götürüp sır getirir; Avrupa tüccarları ile dostluğunu sürdürürken "saraydan isteniyor" diyerek onlara uzak ülkelerden türlü güzel şeyler getirtir, sırası düştükçe de bu güzel şeyleri saraya gönderirdi. İstanbullu zengin gayrimüslimlerin aracılığını yapardı. "Memduh-ı enam, lakin veled-i zina, rahmana secdesi olmayan, sekran gezen, fuhşiyat ve kelimat-ı küfrü seven" ilginç bir tipti. Tersane kalyonlarında görevli kalyoncuların ve reislerin İstanbul'a gümrüksüz mal getirip pazarlamaları âdet iken bunlardan da gümrük alınması için ferman çıkarttırmış; işleri denizcilikten çok esnaflık olan sözde kalyoncular da bu yüzden gemileri terk etmeye başlamışlardı. Yine, önceleri Mısır malım, ağır hareket eden büyük kalyonlar getirirken, İshak Ağa bunların mal yüklü olarak İstanbul'a gelişlerinin zaman aldığını ve tüccar malının heder olduğunu gerekçe gösterip Avrupa gemileri ile Mısır malı taşınmasına olanak sağlamıştı. Bu sayede gümrük gelirleri arttığı gibi, İstanbul'a sevk edilen mal ve zahire de bollaştı. Eskiden 40-50 kalyon bu işi görürken Avrupa gemilerinin sayısı kısa zamanda 200'ü bulmuştu. Ancak bu kez de Avrupa gemileri, yükledikleri malları ve pirinci İstanbul'a getirmeyip başka iskelelerde satmaya başladılar. Bu yüzden başkentte pirincin okkası 40 paradan 80-120 paraya kadar çıktı.

İstanbul'da Koska'da bir külliye yaptıran Sadrazam Koca Ragıb Paşa 8 Nisan 1763'te öldü. Ragıb Paşa, salt iyi bir devlet adamı olarak değil, hazırcevaplığı, okuryazarlığı, zengin kitaplığı, hukuk bilgisi, ozanlığı ve sohbetleri ile de İstanbul kimliğine katkıda bulunmuştur. Fakat, Acem Ali, Hindî Hasan, Kazar vb kişiler, Ragıb Paşa'ya rüşvet aracılığı yapmaktaydılar. Hayli zenginleşen, büyük saraylar ve yalılar edinen Acem Ali'nin boynu vuruldu, Kazar asıldı.

Ramazan 1176/Mart-Nisan 1763'te III. Mustafa'nın önünde huzur dersleri verilirken Tatar Ali ve Abdülmümin adlı iki müderrisin kavgaya tutuşmaları bir skandal oldu ve padişah, Ali Efendi'yi sürgüne yolladı. Dönemin ünlü kişilerinden olan Bedesten hacegîsi ve kuyumcubaşı Seyyid Tahir Çelebi, III. Mustafa'nın ceh-

III. Mustafa'nın hatt-ı

hümayunlu

fermanı,

10 Temmuz

1760.

Fuat Bayramoğlu arşivi/

Kültür ve Sanat, S. 4 (Haziran 1976)

ver tutkusundan dolayı her gün saraya gelmekte ve cevherdarlık etmekteydi. Çok zengin olan Tahir Çelebi, padişah için Beykoz'da Sultaniye'de bir yazlık saray ve divan toplantıları için de bir paşakapısı yaptırmıştı. Beykoz'daki boş kıyı arsalarına da dönemin devlet erkânı yeni yalılar inşa ettirdiler. Tahir Çelebi kendi yalısı için de 150 kese harcadı. "Mümtaz reftarlı kırk elli civan içoğlanı ile mümtaz ve müştehâ reftarlu cariyeler" edindi. Yalısını özenle donattı. Her türlü saz, söz ve zevk olanağını hazırladı. Beykoz'da ve Boğaz'da yalı merakı, kısa zamanda herkese yayıldı. Kente uzaklığına bakılmadan yapılan yalılarla Beykoz, kentin en güzel sayfiyesi oldu. Bir çarşı kuruldu, cami ve hamam inşa edildi. Dükkânlar geceleri bile açılmakta "şehrayin üzre mumlar ve kandiller" yakılmaktaydı. "Esnaf-ı sazende ve ahbab-ı na-zende, hayalbaz, hokkabaz, canbaz, zor-baz ve hürde reftarlu rakkaslar, şirin-ze-ban, bârık-miyan, afet-i can, fitne-i cihan köçekler" gösterilere başladılar. Bunları haber alan İstanbullular, geceleri "kayık kayığa bir iki bin kayık, kimi serhoş kimi ayık" Beykoz'a gitmeyi âdet edindiler.




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   852   853   854   855   856   857   858   859   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin