Abdülmecid Efendi Korusu: Üsküdar Bağlarbaşı'nda, Nakkaştepe'ye ve Beyler-beyi'ne doğru alçalan hafif meyilli bir a-ğaçlık alandır. Yüzölçümü 6,5 nektar kadardır. Mülkiyeti halen Yapı ve Kredi Ban-kası'nındır. Daha önce arazi Hıdiv ismail Paşa'ya aitti. Sonradan hıdivin oğlu ibrahim Paşa saraya damat olduğunda, kendisi için tasarladığı köşkün, seçilen yerini ve projesini, Şehzade Abdülmecid Efen-di(->) çok beğendiği için ona devretmiş, II. Abdülhamid, 1895'te burayı Abdülmecid Efendi için satın almıştır.
Zelkova, sarı çiçekli atkestanesi, saplı meşenin ehrami türü, ladin ve ispanyol göknarları, Avrupa fidanlıklarından getirtilerek koruya dikilmiştir. Ayrıca koruda defneler, erguvanlar, sakızağaçları, sedirler, ıhlamurlar, sarı ve kara çamlar, dişbudaklar ve birçok çalı türleri mevcuttur.
Şehzade Yusuf İzzeddin Efendi Korusu: Üsküdar, Çamlıca'da (Büyükçamlıca Tepesi eteklerinde) yüzölçümü 2,2 hektar olan korudur. Önceleri II. Mahmud'un he-kimbaşısı Abdülkadir Molla bu araziye sahip olmuş ve içerisinde bir köşk yaptırmıştır. Daha sonra, arazi ve köşkün mülkiyeti Abdülmecid'in gözdesi Tiryal Hanım'a geçmiştir. Tiryal Hanım da mülkünü, oğlu gibi sevdiği Abdülaziz'in şehzadesi Yusuf İzzeddin Efendi'ye bırakmıştır. Köşkün kapısındaki, şimdi kurumuş çeşmenin suyu yıllarca "Tiryal Hanım Suyu" diye satılmıştır. Korudaki önemli ağaçlar, su sedirleri, Avrupa ladini (ficea abides), Amerikan orijinli Sequoia sempervirens, porsuklar, atkestaneleri, sakızağacı, ıhlamurlar, defneler, kara ve sarı çamlar, şimşirler, çınarlar ve saplı meşelerdir. Koru ve köşk bugün belediyenin mülkiyetindedir. Kadıköy Maarif Koleji Mezunları Derneği, köşkü sosyal hizmet veren bir lokal haline getirmiştir.
Küçükçamhca Korusu: Üsküdar yerleşmesinin 4 km doğusunda, Küçükçamhca Tepesi üzerindeki ağaçlık alandır. Adalar yönüne daha yakın olan Küçükçamlıca, 227 m yüksekliktedir; Büyükçamlıca'ya nazaran daha yaygın ve geniş yüzeylidir. Koruluk, 1940'ta dönemin valisi Dr. Lütfi Kır-dar tarafından sembolik bir bedelle kamulaştırılmıştır; bugün halka açık park ve rekreasyon alam olarak hizmet vermektedir. Koruyu oluşturan ağaç türleri Büyükçamlıca Korusu'ndan daha zengindir: ispanyol göknarı, akçaağaç (_Acar campestre, A.pseudoplatanus), çiçekli dişbudak (fra-xinus ornus), erguvan, sedir, ceviz, defne, fıstıkçamı, karaçam ve kızılcam, servi, doğu çınarı, meşeler (_Quercus ilex, Q. ro-bur, Q. petraea), yalancı akasya, gümüşi ıhlamur, gürgen (.Carpinus betulus) koruda bulunan ağaçlardır.
Âdile Sultan Validebağı Korusu: Üsküdar'da, Koşuyolu ile Altunizade arasında oldukça hafif meyilli bir arazi üzerinde insan emeği ile oluşturulmuş ağaçlık bir alandır. Yaklaşık 10 hektarlık bir yüzölçümüne sahiptir. Adını, 1853'te Abdülaziz'in küçük kız kardeşi Âdile Sultan için yaptırdığı Âdile Sultan Kasrı'ndan(->) almaktadır. Koru içinde bu kasırdan başka, Ab-
dülaziz tarafından yaptırılmış, zarif bir av köşkü de vardır.
Koru ağaç türleri açısından pek zengin sayılmaz: Güzel gelişmiş mavi atlas sedirleri, Himalaya sedirleri yaygındır. Ayrıca, kızılcam, fıstıkçamı, sahilçamı ile defneler büyük gruplar halinde dikilmiştir. Kasrın yakın çevresinde Paulotunia tomantosa, karaağaç, defne, Himalaya sediri, mavi atlas sedirleri, serviler, saplı meşeler görülür. Korunun büyük bir kesimi meyve bahçesidir; yaşlı ve aşılı armut ağaçlan çoğunluktadır; ak ve mor dutlar ve ayvalar da küçük gruplar halinde bulunur.
Koru içerisinde Milli Eğitim Bakanlığı' na bağlı sağlık tesisleri (sanatoryum, öğretmenler evi, yaşlılar evi) bulunmaktadır.
Bibi. Ç. Gülersoy, Boğaziçi Koruları, ist., 1972; Z. T. Özgen, "Tarihi Korulardan Bir Örnek: Vahdettin Korusu", Peyzaj Mimarlığı Dergisi, 33 (3), 1992.
FAiK YALTIRIK
KOSKA
Beyazıt'ta eski bir yerleşme alanı.
Beyazıt Meydam'ndan batıya doğru, Aksaray Meydanı'na inen yokuşun başındaki (Beyazıt-Laleli arasındaki) mahal, Koska adını alır. Şimdiki adı Ördü Caddesi olan söz konusu anacaddenin kuzey yanında eski Zeyneb Hanım Konağı'nın(~») yanmasından sonra 1940'larda yapılan büyük, masif binada istanbul Üniversitesi' nin fen, edebiyat ve kimya fakülteleri bulunmaktadır. Koska, bu fakültelerin karşısına düşen yerden güneye ve güneybatıya doğru uzanır, batıda Ordu Caddesi'ni güney-kuzey doğrultusunda kesen Koska Caddesi ile son bulur, buradan itibaren Laleli başlar; Koska'nın güneyinde ise Osmanlı döneminin tanınmış semtlerinden Nişanca yer almaktadır, idari bakımdan Mimar Kemalet-tin Mahallesi içindedir. Koska adının nereden geldiği kesin şekilde bilinmemekle birlikte, Alman gezgin Hans Dernschwam' ın(->) istanbul'a 16. yy'm ikinci yarısında yaptığı seyahati içeren günlüğünde Koska Mehmed Paşa'dan söz ettiğini, Bosna' da Mostar'da bir Koski Mehmed Paşa Camii bulunduğunu göz önüne alırsak ve kos-ka sözcüğünün Sırpça olduğunu (kemik) düşünürsek, bu mahal adını muhtemelen bu paşadan almaktadır.
Bugün Koska diye adlandırdığımız mevki, 4. yy'm ikinci yarısından, 20. yy'm ortalarına değin kentin seçkin bir yöresinde yer almıştı. Erken Bizans döneminde iskân alanı Septimius Severus Suru'nun içindeyken, burası surlardan kuzeybatıya doğru uzanan bir platonun güneybatı yamaç-larındaydı, batıdan Lykos Deresi'ne (Bayrampaşa Deresi) güneyden ise Marmara Denizi'ne ve Bizans döneminden beri kentin en önemli limanlarından olmuş Eleut-herius Limanı'na(->) ve orada o zamanlar var olan körfeze hâkim sırtlardaydı. (Bugünkü ölçümlere göre tepenin en yüksek yeri 60 m kotundadır, Koska mahalli ise 50-40 m kotları arasındadır.)
I. Constantinus(-0 (hd 324-337) kentin tek gelişebilme istikameti olan batıya doğru iskânı kolaylaştırmak üzere, şimdi-
ki röperlerle, Etyemez ve Cibali arasına (Marmara Denizi'nden Halic'e kadar) sonradan kendi adıyla anılacak surları yaptırınca, Büyük Saray'ı(-0 da 3. Tepe'nin üstüne inşa ettirerek burada yaşamaya başlamıştı. Platonun bu kesimindeki anıtlar ve anıt yapılar asıl I. Theodosius döneminde (379-395) çoğaldı, bunlar arasında Theo-' dosius Forumu (Tauri Forumu), Theodosius Bazilikası, Theodosius Sütunu, büyük bir çeşme (Nimfeum Maximus) (Tauri Forumu Nimfaionu), Teodosios Zafer Takı vb sayılabilir. Kentin en önemli yolu olan Me-se(-») Augusteion'dan(-») başlayıp, Cons-tantinus Forumu'ndan(-») geçip, Tauri Fo-rumu'na varıyor, yukarıda anılan saraylar ve anıtlar Mese'nin kuzeyinde, daha yüksek kotta kalıyorlardı. Meşe, Teodosios Zafer Takı'ndan geçerek, Bous Forumu' na(-») doğru devam ediyordu. Bizans rö-perleriyle verecek olursak, bugünkü Koska mevkii, söz konusu zafer takının bulunduğu yere ya da hemen batısına düşüyordu, bir başka deyişle önemli bir ma-haldi.
Kentin Osmanlılara geçmesinden (1453) sonra, II. Mehmed (Fatih) döneminde ilk Osmanlı sarayı da (Eski Saray[-»D bu tepe üzerinde yapıldığına göre, burası kentin en seçkin yerlerinden biri olmaya devam etmiştir. Çevrede daha sonraları sadrazamlar külliyeler yaptırdılar, vezirler ve devrin diğer ileri gelenleri de konaklar inşa ettirdiler.
Bunlardan 18. yy'da Seyyid Hasan Pa-şa'nm yaptırdığı külliyeye ait Hasan Paşa Ham(->), Beyazıt Meydanı'nın güneybatısına, bugünkü Koska mevkiine düşüyordu. Kuzeyde, Aksaray'a doğru inen yolun sağ kolunda Mısır prenseslerinden Zeyneb Ha-nım'ın (eşi Sadrazam Yusuf Kâmil Paşa ile birlikte) inşa ettirdiği, kendi adını taşıyan konak, Koska'nın önemli yapılarından birisiydi. Konak ve müştemilatı 1909' dan yanana değin (1941) fen ve edebiyat fakültelerinin binası olacaktı. Koska semtinin bugüne değin varlığını korumuş olan ö-nemli binası Koca Ragıb Paşa Külliyesi" dir(-).
1900'lerin başlarında Koska, Beyazıt'tan gelip Aksaray'a inen ve içinden tramvayın geçtiği daracık bir caddenin her iki yanındaki ve daha çok da güneyindeki ahşap ve kagir yapılardan oluşan bir mahaldi. Önce Zeyneb Hanım Konağı yandı ve o iki-üç katlı binalann arasında blok halinde bir fen-edebiyat fakültesi binası yükseldi. 1957-1958'de meydan yeniden düzenlenirken güney kısmı, kuzeye nazaran kazılarak al-çaltıldı, oradaki yapılar yıkılarak Ordu Caddesi genişletildi. Hafriyat sırasında çıkan eski eser niteliği taşıyan taşlar, bir açık hava müzesi şeklinde Beyazıt Meydam'nın açılmış olan güney kesimine, Ordu Caddesi'nin üzerine, meydan ile Koska arasına dizildi. Bu sırada Hasan Paşa Hanı zeminin yükseğinde kaldı. Fakülte binasının karşısına ise tek katlı dükkânlar yapıldı. Bugün o dükkânlar da yıkılmış, kaldırım genişletilmiştir. 1990'ların başlarında Koska'nın tüm sokakları, Laleli gibi baştan başa oteller ve bavul turizmine yöne-
Dostları ilə paylaş: |