KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə20/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   889
Kızıl Han

Yavuz Çelenk, 1994

Tuğlacı veya Tuğlacıbaşı Mahallesi adını alıyordu, bu mahalle şimdiki Kızıltoprak ve çevresini içeriyordu.

Semtin ilk önemli iskânının 1800'lerde, tuğlacıların çoğalmasından sonra olduğu anlaşılıyor. Kurbağalı Dere'den Feneryolu ve Kayışdağı'na kadar uzanan bölgeye, toprağının renginden dolayı Kızıltoprak denmeye başladığı, 1839'da adının "Kızıltoprak Mahallesi" olarak geçtiği biliniyor.

1882'de Maarif Nazırı Zühdi Paşa buraya bir cami ve yanma bir okul yaptırdıktan sonra, Kızıltoprak "Zühdi Paşa" olarak o-nun adıyla da anılmaya başlıyor. 1930'da Kadıköy ilçe olurken Kızıltoprak, Zühtü Paşa, Tuğlacıbaşı ve Kızıltoprak mahallelerini içeren bir bucak oluyor.

Daha sonraki dönemlerde 196l'de Fenerbahçe, 1965'te Fikirtepe ayrılınca Kızıltoprak Mahallesi'nin sınırları büsbütün daralmıştır. Bir süre idari açıdan Zühtü Paşa Mahallesi olarak anılmışsa da bugün semt, yine eskisi gibi Kızıltoprak olarak bilinmektedir.

Kızıltoprak, İstanbul'un eski semtlerindeki değişmeyi en iyi yansıtan beldelerden biridir.

Daha 1930'larda, 1940'larda Kızıltoprak sakin ve tenha bir köşk ve bahçeler semtiydi.

Haydarpaşa'dan tren kalkınca ilk durak Kızıltoprak, ikinci durak Feneryolu'y-du. Oradan bir makas ile tren yolu Fenerbahçe'ye kadar giderdi. Bir süre sonra, 1930' lann sonunda, araya Söğütlüçeşme istasyonu yapıldı.

Bu tarihlere kadar, büyük bahçeler i-çinde köşklerin olduğu Kızıltoprak semtinde, herkes aşağı yukarı birbirini tanır ve sokakta rastlaşınca selamlaşırdı.

Tramvay seferleri başlamadan önceki dönemde Kadıköy Vapur Iskelesi'nden Kı-zıltoprak'a tek atlı araba veya çift atlı faytonla gidilirdi. Fiyatı da en aşağı l mecidiye idi (20 kuruş). Bu çok pahalı sayılır ve genellikle yürünürdü. Gümüş mecidiye kalktıktan sonra bile halk ve arabacılar gene bu terimi kullandılar; iki 10 kuruşluk vererek ve seyahat gerçekleşirdi.

Ihlamuryolu üstünde Zühdi Paşa Camii önünde bir çeşme ve meydan vardı. Arabacılar burada müşteri bekler ve atlarını

dinlendirirlerdi. Bir nalbant, birkaç arpa ve yem satan dükkân ile arabacılar bu meydancıktaydı. Ondan sonra gelen boş tarlada oduncu odunlarını depolar ve satardı, istasyona doğru çıkan yokuşun karşı köşesi uzun yıllar Kızıltoprak Fırını olarak mahallenin ekmeğini temin etti. Denize inen küçük yokuşun başında, Arnavut dondurmacı yazın buz da satardı. Kışın dükkân kapanırdı. Caminin karşısında denize kadar bostanlar uzanırdı. Kurbağalı Dere tarafı da bomboş bir tarla idi. Yolun denize varan yerinde kayıkçılar yazın bir salaş iskele yapar ve sandalla denize açılanlara kayık kiralarlardı. O noktada bir de Ve-cihi'nin hangarı vardı. Pilot Vecihi kendi u-çaklarmı (tayyarelerini) tahta ve bez ile yapar, tek pervaneli motorunu takardı. Bezlere patates suyu sürerek gerilmesini sağlardı. Ondan sonra bu tayyare ile Kurbağalı Dere'nin yanından bostanlara zarar vermeden havalanırdı. Bazen de bu uçak motorunu söker, özel teknesine takar ve Ada-lar'a 5 dakikada gidiverirdi. Bu teknenin adı "Hidro Glisör" idi. Bazen de Vecihi denize çakılır veya bir evin bacasını devirirdi, yıllarca orada uçtu durdu, sonra bu uçaklar ile gazete taşımaya başladı.

Kızıltoprak çarşısı arabacıların durduğu meydandan başlar, Ihlamuryolu'na doğru giderdi. Şimdi Motta dondurması satılan eski Arnavutun dondurma dükkânından sonra Cici Kırtasiye Evi, postane, Lambo' nün pastanesi ve Sabahattin Bey'in eczanesi gelirdi. "Kızlar" denen sütçü dükkânı, bir hallaç dükkânı ve birkaç basamak ile çıkılan Berber Bilal buradaydı. Karşı tarafta şimdi Migros'un olduğu yerde "Acem1 in Dükkânı"nda tütünden gazeteye ve o-yuncağa kadar her şey satılırdı. Fırının yanında kasap ve bir tenekeci dükkânı vardı.

Yoğurtçu, kavuncu, yumurtacı, dondurmacı, macuncu, niyetçi, ciğerci, hepsi seyyar satıcı olarak mahalleleri dolaşırlardı. Manav dükkânı ve karpuz kavun yerleri zaman zaman açılırdı. Herkes kendi bahçesinde domates, hıyar, salata, yetiştirirdi. Küfeci denen adamlar meyve ve sebze dolaştırır, satarlardı. Bir de küf eli hamallar olurdu. Bunlar daha ziyade Kadıköy' den alışveriş yapanların erzakını köşklere taşırlardı. Ev hanımı ayda veya iki ayda bir Kadıköy çarşısına iner, bildiği bakkal, manav veya kasaplardan alışverişini yapar ve tanıdık bir küfeciye malları yüklerdi. Ev hanımı araba ile döner, bir zaman sonra da hamal erzak ile gelirdi.

Fırının yanından çıkan yokuşun başındaki köşkte 1940'lara kadar Kızıltoprak Karakolu vardı. Karşısında 2 köşk yer alır ve 49. İlkokul gene eski bir köşkte barı-nırdı. Eski köşkler, aileler fakirleşince oda oda kiraya verilir veya ilk veya orta okul olurdu. Tren istasyonuna bir yol sola doğru sapar ve tren köprünün altından geçerek gene sola dört yol ağzına gelirdi. Burada Kızıltoprak'ın küçük çarşısı vardı. Aşağı, çarşıya gönderecek adamı olmayan orta halli evler, alışverişlerini bu küçük çarşıda hallederlerdi. Pek ihtiyaç olmadan Ihla-mur'a inilmezdi. Kadıköy'e veya İstanbul'a inmek bayağı bir seyahat sayılırdı. Tren, va-

pur, ondan sonra tramvay veya Tünel hepsi kendi başına bir masraf ve heyecan verici hadiselerdi.

Zühdi Paşa Camii'nin yanında Cumhuriyet Halk Partisi merkezi olan bir köşk ile Kızıltoprak Camii'nin imamı Zekeriya Efen-di'nin oturduğu küçük bir ev vardı.

Kızıltoprak'ta değişim, 1940'larda ağır ağır başladı, 1960'larda hızlandı. Bostanlar yavaş yavaş inşaat alanı halini aldı. Yoğurtçu Köprüsü yanında pırasa ve lahana yetiştirilen bostanlar 4-5 katlı binalara arsa oldu. Ahşap binalar birer ikişer yıkılıyor, yerine 4-5 katlı apartmanlar beliriyordu. Ondan sonra yap-satçılar köşklere dadandılar. Genellikle ailenin yetişkin çocuklarının evlenip terk ettiği köşklerden apartmana çıkmak yaşlılara cazip geliyordu. Köşkün yerine yapılacak apartman dairelerinin yarısına sahip olmak hayatlarını değiştiriyordu. Ağaçlar kesiliyor, bahçeler tarumar .oluyordu. Belediyeden inşaat ruhsatı alınamazsa köşk bir gecede yakılıveri-yordu. Yerinde üç-dört tane tuğla bata ve taş bodrum kalmış köşkler tren yolundan geçerken sık görülen manzaralar olmuştu. Bu kıyım gittikçe Kızıltoprak'ın dokusunu değiştiriyordu. Ihlamur Caddesi zamanla kabuk değiştirdi ve eski dükkânlar ve evler yerlerini apartmanlara bıraktı. Araba durağı benzin istasyonu oluverdi. Otobüs ve otomobil trafiği arttı ve sonunda geliş gidiş olarak Ihlamur Caddesi ikiye ayrıldı ve hiç ıhlamur ağacı kalmadı. Eski Arnavut dondurmacının yerine Motta İtalyan dondurmacısı geldi. Acem'in yerinde Mig-

rosbir süpermarket kurdu. Oduncunun arsası Vedat Bey Pasajı oldu. Fırın da sonunda bankaya dönüştü. Semtin güneyinde kalan ve yazın piyasaya çıkılan, denize girilen Kalamış Koyu dolduruldu.

Zühdi Paşa'nın köşkü Kızıltoprak Kız Orta Mektebi olmuştu. O köşkten sonra Papazın Bağı denilen alan Kurbağalı Dere Köprüsü'ne kadar uzanırdı. Kızıltoprak İstasyonu'ndan Haydarpaşa'ya giderken önce boş tarlalar, sonra içinde bir köşk yıkıntısı bulunan bir çamlık ve Ziverbey Yokuşu geçilir, yol Acem'in Köşkü denilen bir tarla ile noktalanırdı. Köşk yanmış, yok olmuş, sadece adı kalmıştı. Ziverbey'den Kuyubaşı'na doğru giderken sağ tarafta köşklerin bahçe duvarları ve sol taraf bomboş tarlalardı. Uzakta Sultan Murad'ın Köşkü diye bilinen yüksek bir bahçe duvarının içinde saraya ait boş bir köşk bulunurdu. Buralarını buğday tarlası olarak birileri eker biçerdi. Yazın da harman yeri kurulur, at ve döven ile mahsul elde edilirdi. Bir de büyük çukur vardı ve buraya çöp arabaları çöp dökerdi. Evlerden ve köşklerden fazla çöp çıkmazdı. Tek atlı çöp arabası gaz tenekelerinde biriken çöpü haftada bir alır giderdi.

Özellikle 1950'li yılların sonunda Bağdat Caddesi yeniden düzenlenirken ve caddenin her iki yanındaki semtlere apartman dikilirken, Kızıltoprak da yukarıda anlatıldığı gibi bu betonlaşma ve yoğunlaşmadan ilk nasibini alan semtlerden oldu.

Bugün Kızıltoprak'ın kalbi, Bağdat Cad-desi'nin iki çatalı arasında kalan, yoğun

Kızıltoprak'tan bir görünüm. Banu Kutun / Obscura, 1994

trafiğe ve apartmanlara boğulmuş bir mevki halindedir. Kadıköy Altıyol ve Bahariye' den gelip, Kurbağalı Dere'yi aşıp Fenerbahçe Stadı'nın önünden geçen araçlar, Recep Peker Caddesi üzerinden Bağdat Caddesi'ne ulaşırlar; Boğaz köprülerinin çevre yollarından gelip de Bağdat Caddesi'ne çıkan araçlar da aynı çatalda ötekilerle birleşirler ve güneydeki diğer çatalda, Bağdat Caddesi'ni terk ederek Kalamış-Fenerbah-çe Caddesi'ne saparlar. Buna karşılık Göztepe üzerinden kuzey yönünde gelen taşıtlar Kızıltoprak'tan geçerek Fenerbahçe Stadyumu'nun batısından Kadıköy'e ya da çevre yoluna çıkarlar. Karşılıklı olarak tek istikametli olan bu yolların çift istika-metli olduğu tek yer sözünü ettiğimiz iki çatal arasındaki Kızıltoprak mevkiidir ve burasının eski sakin, gözde Kızıltoprak semtiyle bir ilgisi kalmamıştır.

Bununla birlikte, andığımız mevki Bağdat Caddesi üzerindeki canlı alışveriş kesimlerinden birisini oluşturmaktadır. Migros'un 2M işaretli gelişkin mağazalarından birisi de aynı yerdedir. Öte yandan, uzun yıllar yörenin en revaçta yazlık sineması olan ikizler, 1960'ların sonunda kışlık Kent Sineması'na dönüşmüş, ama Kent daha sonra kapanarak Kızıltoprak semtini sine-masız bırakmıştır.

NEZiH NEYZI




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin