KirkçEŞme tesisleri



Yüklə 8,39 Mb.
səhifə262/889
tarix09.01.2022
ölçüsü8,39 Mb.
#91610
1   ...   258   259   260   261   262   263   264   265   ...   889
KÜLLÜK KAHVESİ

Bayezid Camii'nin türbe kapısı önünde ve Beyazıt Meydanı'nın Marmara Denizi' ne bakan tarafında, ünlü Emin Efendi Lo-kantası'mn yanında bulunmaktaydı.

Kahvenin ocak kısmı, ki aynı zamanda kışlık bölümüydü, türbe kapısının hemen karşısındaki Emin Efendi Lokantası'nın mutfak bölümüne bitişik ön cephesi tümüyle camlı ve tek kadı salaş bir binadan meydana geliyordu. Burası daha çok yaz aylarında şenlenen mevsimlik bir kahveydi. Bahar ve yaz aylarında Bayezid Camii'ni ve meydanı çevreleyen kestane ve çınar ağaçlarının altına kurulan masalar ile kahve sokağa taşardı. Ayrıca eski ve ulu bir caminin çevresinde oluşu nedeniyle mistik bir atmosfere de sahipti. İ8. ve 19. yy' da bu civarda yine bu tür salaş ve açık kahvelerin olduğu bilinmektedir. 20. yy'm başında Beyazıt Meydanı'nı ve Bayezid Camii'ni gösteren fotoğrafların, kartpostalların bir kısmında, sokağa kurulmuş masalarda çay, kahve içen tiplere rastlanır.

Küllük Kahvesi'nin edebi açıdan önem kazanışı Cumhuriyetin ilanından sonraya rastlar. 1920'li yıllarda salaş binasıyla var olduğu sanılan kahve eski Harbiye Nezareti binasının(->) İstanbul Üniversitesi'ne verilmesiyle üniversite hocalarının, edebiyatçıların toplandıkları bir yer halini alır. 1939'da Bayezid Medresesi'nin belediye kütüphanesi olarak açılması, Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin(->) ve Zeyneb Hanım Konağı'nın(->) (fen ve edebiyat fakültesi) ve Sahaflar Çarşısı'nm(->) bu civarda bulunuşu da eklenince bu yer edebiyatçı, bilim adamı, sanatçı kişilerin sıkça devam ettikleri bir mekân haline gelmiştir. Bayezid Camii'nin güneye bakan ağaçlıklı, kuytu, serin bir kısımda yer alan Emin Efendi Lokantası ve Küllük Kahvesi bütün sanatçı, edebiyatçı ve bilgin kimselerin önce yemek yedikleri, sonra da çay, kahve içip birbirileri ile konuşup tartıştıkları bir edebi mahfil haline dönüşür. Burasının müdavimlerinden Edebiyat Fakültesi Başkâtibi Sıtkı Akozan manzum bir tarihçe yazmış ve bunu Küllükname adıyla 1936'da

yayımlamıştır. 16 sayfalık bu küçük esere göre Küllük "Beyazıt semtinin mütevazı, fakat çok güzel bir köşesidir ve bilhassa yaz tatilinde üniversite ve lise hocalarıyla memleketin birçok fikir ve sanat adamlarının uğrağıdır." Yine Sıtkı Akozan'a göre bu köşenin "Muallimler Bahçesi", "Akademi" ve "Küllük" olmak üzere üç adı vardır. Bu eserde kahveye gelen kişiler meşhur yanları vurgulanarak birer mısrada sıralanmaktadırlar. Küllükname yazarı "Bunda, yükseldi velilik burcuna bay Ercüment/Bunda, olmuştur hayatın sırrına Agâh Levent/Bunda, anlattı Fatin yıldızların esrarını/Bunda atmıştır Niyazi son dubara zarın? şeklinde yazdığı mısralarını mutlaka bir nükte veya ismi geçen kişinin öne çıkan bir yönüne telmih yaparak süslemiştir. 1940'ta kahvenin müdavimlerinden Abidin Dino ve Alaeddin Hak-güder Küllük adlı bir edebiyat dergisi çıkarırlar. Bir sayı çıkabilen bu dergide Orhan Veli'nin "Tahattur" isimli şiiri ilk kez yayımlanır. Hattâ derginin bu şiir yüzünden kapatıldığı söylentiler arasındadır. Nevzat Sudi de burada yaşadıklarım Küllük Anıları adlı kitabında toplamıştır. 1940'lı ve 1950'li yılların edebi ve kültürel olaylarını anlatan Nevzat Sudi, Küllük müdavimleri ve yaşanan olaylar hakkında ayrıntılı bilgiler verir. Abidin Nesimi'nin Yılların içinden isimli anılarında da küçük notlar halinde bilgi bulmak mümkündür. Küllük müdavimlerinin en geniş listesi hiç şüphesiz Küllükname'de mevcut olandır. Bu esere ve Küllükname'de yer alış şekli ve sırasına göre Küllük müdavimleri İb-nülemin Mahmud Kemal (İnal), Mükrimin Halil (Yınanç), Rıfkı Melûl (Meriç), Doktor Nihad, Şemseddin Reşad, Kâzım Nâmi (Duru), Müderris Macid (Arda), Burhan Ümit (Toprak), Ali Canib (Yöntem), Selim Nüzhet (Gerçek), Ord. Prof. G. Keşler, Ekrem Besim, M. Sekip Tunç, Hilmi Ziya (Ülken), Peyami Sefa, Sadettin Nüzhet (Er-gun), Ferit Kam, Kilisli Rıfat (Bilge), Haberci Rasim, Kenan Hulusi (Koray), Hüsnü Hanıit (Dilgan), Haydar Niyazi, Doktor Bosert, Rıdvan Nafiz (Edgüer), Ali Haydar, Reşad Nuri (Güntekin), Şevket Aziz (Kansu), Avni Başman, Bay Cevad (Meh-med Fuad) Köprülü, Şemseddin Günaltay, Lütfi Ömer (Barkan), (İsmail Hakkı) Uzun-çarşılı, Akdes (Nimet Kurat), Sadri Ethem (Ertem), Nurullah Ataç, (Enver) Behnan (Şapolyo), Emin Alî (Çavlı), Galip Bahtiyar, Avni Yağız, Ahmet Refik (Altınay), Mesut Cemil (Tel), (Neyzen) Tevfik, Salahat-tin Topay, Mahmut Ok, (Reşid) Rahmetî (Arat), Ragıp Özdem, Cafer Kılıç, Safvet Sav, Ziya Fahri (Fındıkoğlu), Doçent Nus-ret, Halit Oğuz, İbrahim Alaeddin (Göv-sa), Ercüment (Ekrem Talu), Agâh (Sırrı) Levend, Fatin (Gökmen), Niyazî, Necmettin Halil (Onan), Yunus Kazım (Koni), Hamam-cıoğlu İhsan, Hikmet Feridun (Es), Tevfik Kut, Muhsin Ertuğrul, Faruk Nafiz (Çam-lıbel), Necip Fazıl (Kısakürek), Yusuf Ziya (Ortaç), Orhan Seyfi (Orhon), Tahir Kud-si (Makal), Salih Zeki (Aktay), Tevfik Ya-lıner, Ahmet Muhip (Dranas), Halit Fahri (Ozansoy), M. Behçet (Yazar), Cemal Na-

dir (Güler), Burhan Felek, Osman Cemal (Kaygılı), (Vâlâ Nurettin) Vâ-Nû, Refik Ahmet (Sevengil), Ethem İzzet (Benice), Abidin Daver, Nizamettin Nazif (Tepede-lenlioğlu), Hakkı Süha (Gezgin), Turhan Tan, Mazhar Osman, Ekrem Reşit, Reşad Ekrem (Koçu), Suût (Ebusuudoğlu), Ah-med Caferoğlu, Mazhar, Enver Ziya (Ka-ral), Profesör Vehbi (Eralp), Bay Sabahattin, Kâzım Esat, İsmail Suat (Gürkan), Doktor Saib, Yaşar Nabi (Nayır), Doçent Hıfzı (Velidedeoğlu), Hilmi Ömer (Budda), Yusuf Ziya, Doktor H. Ritter, Çallı İbrahim gibi şahsiyetlerdir. Bu listeye 19401ı yıllarda "Genç Kuşak" adıyla anılan Orhan Veli, Abidin Dino, Fikret Adil, Asaf Halet Çelebi, Rıfat İlgaz, Arif Dino, Hasan İzzettin Dinamo, Lütfü Erişçi, Bedri Rahmi Eyü-boğlu, Ömer Faruk Toprak, Orhon Murat Arıburnu, Oktay Rifat, Celal Sılay, Zahir Güvemli, Şevket Rado gibi aydınlar ve edebiyatçılar da eklenir. Refik Halid Üç Nesil Üç Hayat isimli eserinin "Şiirler ve Şairler" bölümünde "Genç Kuşak" grubunun edebi ve siyasi yönlerini alaycı bir üslupla anlatır.

Küllük Kahvesi 1950'den sonra başlayan Beyazıt Meydanı'nı genişletme ve Ak-saray-Sultanahmet arasındaki yolu düzenleme faaliyetleri sırasında yıkıldı. Kahvenin yıkılışından sonra ısrarlı müdavimler yine Beyazıt Meydanı'na bakan Simkeş-hane ile Beyaz Saray Çarşısı arasındaki Marmara Kahvesi'ne devam etmeye başladılar. Eskiye göre sayıları azalan ve "Mar-maratör" ismini alan bu kişilerden Rasim Ozdenören'in eski Küllük müdavimlerinden dinleyip aktardığına göre Küllük müdavimleri üç sınıfa ayrılıyormuş: l- Ni-zam-ı âlem taifesi (dünyaya nizam verenler), 2- esafil-i Şark taifesi (düşkün entelektüeller) 3- şiş taifesi (birinci ve ikinci gruptan olmayan Küllük'e tavla oynamak, çay içmek için gelenler).

Bibi. S. Akozan, Küllükname, İst., 1936; Nev-zad Sudi (Odyakmaz), Küttük Anılan, Ankara, 1987; Çubukçuzade Mehmed Sıtkı (Akozan), Avengi Yaran, İst., 1931; R. Özdenören, "Filozof Cemal", Aile {Zaman gazetesi ilavesi), S. 77 (Mayıs-Nisan 1994), s. 6-7; S. Birsel, Kahveler Kitabı, İst., 1975, s. 303-319; Abidin Nesimi, Yılların içinden, ist., 19*^7, s. 197-201; D. Ku-ban-Y. Kâhya, Beyazıt Meydanı Tarihi Geli-şimi-Beyazıt Meydanı Kentsel Tasanm Projesi Yarışması, ist., 1987, s. 22-23; B. N. Şehsuva-roğlu-M. Gökman, Oğretmen-Edebiyat Tarihçisi- Yazar ve Kütüphaneci Sadettin Nüzhet Er-gun, İst., 1976, s. 8-10; S. R. Kırkpmar, Salim Rıza'dan Anılar, ist., 1990, s. 61-64; inal, Türk Şairleri, III, 1716; H. Akyüz, Şebinkarahisar Şairleri, 1952, s. 27; Refik Halid (Karay), Üç Nesil Üç Hayat, ist., (1940), s. 118.

EMİN NEDRET İŞLİ




Yüklə 8,39 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   258   259   260   261   262   263   264   265   ...   889




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin