MANASTIRLAR
292
293
MANASTIRLAR
tırı'na çekilen I. İsaakios Komnenos'un eşi Kateıia ile kızı Maria da Mirelaion Kadınlar Manastırı'na kapanmışlardı. Fetihten bir süre sonra manastırın kilisesi. Mesih Paşa tarafından camiye çevrilmişti (bak. Bodrum Camii). 1911'de Mercan yangını ile harap olan bu eski kilise uzun yıllar bakımsız kaldıktan sonra 1986'ya doğru restore edilerek yeniden cami olarak açılmıştır. Binanın yanında, Roma dönemine ait 40 m kadar çapı olan muazzam bir yuvarlak bina kalıntısı vardır. Bu yapı, Romanos sarayını yaptırdığında ve manastır kurulduğunda içine sütunlar dikilerek sarnıç haline getirilmişti. 1993-1994'te sarnıç, içi temizlenip gerekli restorasyon yapıldıktan sonra çarşıya dönüştürülmüştür.
Bazı efsaneler antik çağın bir mabedi (Zeus veya Herakles) üzerinde I. Constan-tinus'un azizlerden Mokios (Mocius) adına bir kilise yaptırdığını bildirirler. Bu söylenti tam gerçek olmasa bile İustinianos henüz iktidara geçmeden burada bulunan bir kiliseyi, muhteşem biçimde yeniden yaptırmış ve bezemesine özen göstermişti. Fakat kilise 9. yy'da harap olmuş, yıkılmış ve I. Basileios burayı yeniden yaptırarak ihya ettirmiştir. Kilisenin yanındaki Hagios Mokios Manastırı'nın da bu onarım sırasında yapıldığı tahmin edilir. I. Ma-nuel Komnenos (hd 1143-1180) manastırın yemekhanesini yeniden yaptırarak, burayı dedesi I. Aleksios, babası II. İoan-nes ve kendi resimleri ile süsletmiş, yalnız tavanın yaldızlanmasına 100 altın harcanmıştır. Kilise ve manastır, Latin işgaline kadar duruyordu. Bizans'ın son dönemlerinde bunların harabe halinde oldukları anlaşılıyor. V. İoannes Paleologos (hd 1341-1391) Altınkapı (Yedikule) çevresindeki surları onarabilmek için 1390'da kilise ve manastırın taşlarını kullanmıştır. Komşusu olan açık su haznesi (Çukurbostan), Hagios Mokios adıyla tanındığına göre kilise ve manastır buna yakın, herhalde haznenin batısında idi.
Söylenti çok eski bir tarihi göstermekle beraber Petra'daki Ayios İoannes Prod-romos Manastırı Bizans tarihinde İmparator I. Manuel Komnenos döneminde (1143-1180) belirir. Buraya Latin işgali yıllarında Katolikler yerleşmişler, Bizans yeniden kurulduğunda manastır şehrin önemli dini merkezlerinden biri olmuş ve 14. yy'da da bazı dini çekişmelere sahne olmuştur. 1381'de patrik tarafından sinod toplantılarında üçüncü kademeye çıkarılmıştır. 1395'te Manuel manastıra zengin bağışlar yapmış ve kayınbabası Sırp prensi Konstantin'in ruhu için yapılacak ayinleri bir ferman ile düzenlemiştir. Despot De-metrios Paleologos'un annesi Maria Laska-ris 16 Ocak 1450'de öldüğünde, cenazesi manastırın kapısı yanındaki kayınbabası-nm mezarına kaldırılmıştır. 12 Aralık 1452'de Ayasofya'da yapılan iki kilisenin birleşmesi toplantısında Petra Manastırı başrahibi de hazır bulunmuştur. II. Meh-med (Fatih) bu manastırı, Sadrazam Mah-mud Paşa'nın Hıristiyan olarak kalan annesine 1462'de bağışlamıştı. 16. yy'ın ikinci yarısı içlerinde Stephan Gerlach, kapatıl-
Son Bizans döneminin ünlü manastırı olan
Pammakaristos'tan bir ayrıntı. 1590'a doğru
camiye dönüştürülerek Fethiye Camii adını
almıştır.
Media For tbe Arts
mış olan kilisenin harap halde olduğunu, fakat manastırın bazı hücrelerinde rahibelerin yaşadığım, Martin Crusius'a yolladığı 7 Mart 1578 tarihli mektubunda bildirir. O yıllarda manastırın etrafını kesme taştan muntazam bir duvar çeviriyordu, içinde ise hâlâ bazı ikonalar bulunuyordu. 16. yy'ın sonunda Pammakaristos Manastırı patrikhane tarafından boşaltıldığında, Petra Manastırı da bütünüyle terk edilmiş olmalıdır. Sırp Kralı Milutin (hd 1275-1321) manastırın yanında bir misafirhane ve hastane yaptırmıştı. Petra Manastırı'nın oldukça zengin bir kütüphanesi olduğu, buradan çıkmış ve çeşitli ülkelere dağılmış, 6-14. yy'lara ait 28 elyazması eserden anlaşılır. "Kaya" anlamına gelen Petra adının, Türk döneminde Karagümrük'ün kuzeyindeki Kesmekaya semt adında yaşadığı bellidir. Ayrıca bu manastır kütüphanesindeki elyazmalarında Aetios Sarnıcı(-») yakınındaki Petra Prodromos Manastırı'na ait olduğunu bildirir bir kayıt bulunmaktadır. Bu bölgede Boğdan voyvodalarının sarayı yapılmış ve birçokları, bu arazi içinde görülen küçük şapel kalıntısının Petra Manastırı'nın bir parçası olduğunu ileri sürmüşlerdir (bak. Boğdan Sarayı ve Şapeli). Fakat bu hipotezin zayıf tarafları vardır. Belki de Petra Manastırı, şimdi gecekondular tarafından yok edilen Odalar ve Kasım Ağa camileri yerinde idi. Bizans tarihinde ilk defa adı 1094'te geçen Soteros (veya Kristos) Akataleptos Manastırı, Latin işgalinde Katolikler tarafından kullanılmış, 14. yy'da da faal olmuştur. Bozdoğan (Valens) Kemeri yanında olan Akataleptos Manastırı, fetihten sonra Fatih'in vakıfları arasında Kalenden dervişlerine zaviye olarak tahsis edilmiş ve kilisesi Ka-lenderhane Camii olmuştur. Bu binanın 598'de yapılan Teotokos Diakonissa Kilisesi olduğu görüşü uzun süre hâkim olmuş, sonra Akataleptos hipotezi tercih edilmiştir (bak. Kalenderhane Camii).
1967'den itibaren burada yapılan kazı ve araştırmalarda, Katolik mezhebinin ünlü azizlerinden Assisi'li Franciscus'un fres-ko resmi ile adını gotik harflerle veren Latince bir yazı bulunmuştur. Fakat manastıra işaret eden herhangi bir kalıntı ile kar-şılaşılmamıştır.
İmparator I. Aleksios'un (hd 1081-1118) annesi Anna Dalassene, Halic'e ba-
kan yamaçta İsa adına Kristos Pantepop-tes Manastın'nı yaptırmıştı. Bu tesisin 1087'de bitmiş durumda olduğu sanılır. Kısa Latin işgalinden sonra yeniden Ortodokslar tarafından idare edilen Pante-poptes Manastırı fetihten sonra, II. Meh-med (Fatih) tarafından imarete çevrilmiş, kilisesi de mescit yapılmıştır. Eski vakıflar defterindeki kayıttan manastır hücrelerinin kullanılmakta oldukları anlaşılır. Eski imaret Camii(->) olan kilise bugün hâlâ durmakta ise de manastırdan günümüzde bir iz yoktur. Çevresindeki evlerin aralarında ve altlarında bazı kalıntılara rastlanmıştır.
Bizans İmparatorluğu'nun başkentinin en büyük manastırlarından biri Kristos Pantokrator Manastırı yine şehrin kuzeyinde, Halic'e hâkim bir yerde İmparator II. İoannes Komnenos (hd 1118-1143) tarafından inşa ettirilmişti. Bu kuruluşta, ilk eşi, Macar Kralı Lazslo'nun kızı Eirene'nin de rolü olmuştur. Manastırın günümüze kadar metni gelmiş olan 1136 tarihli yönetmeliği, buranın kadrosu ve düzeni hakkında son derecede ilgi çekici bilgiler verir. Mimar Nikeforos tarafından inşa edilen tesis içinde bir erkekler manastırı ile bunun İsa'ya sunulmuş kilisesi vardı. Bitişiğinde Mihael adına bir mezar şapeli inşa edilmiş, bunun da bitişiğine Ele-usa Meryem adına üçüncü kilise yapılmıştır. Manastırın 50 yataklı, çok kalabalık hizmetli kadrolu bir hastanesi, bir ihtiyar düşkünler yurdu, şehrin başka bir yerinde bir cüzamhanesi bulunuyordu.
İmparator Manuel Komnenos'un eşi, Alman İmparatoru III. Konrad'ın baldızı Berthe von Sulzbach (Bizans'ta adı Eire-ne) Mihael Şapeli'ne gömüldüğü gibi, Manuel Komnenos'un da cesedi 1180'de, siyah mermerden bir lahit içinde aynı şapele konulmuştur. Daha önce de aynı yerde manastır ve kilisenin kurucuları II. İoannes ile eşi Eirene'nin de mezarları bulunuyordu. Latin işgali sırasında Venedikliler genel karargâhlarını burada kurmuşlardı. Bizans devleti 126l'den sonra ihya edildiğinde Paleologos hanedanından II. Andronikos'un ikinci eşi Eirene 1317'de buraya gömüldü. Sonra Sırp kralı olan Ste-fan Decanski, iki oğlu ile birlikte 1313'ten 1320'ye kadar Partokrator Manastırı'nda enterne edildiler. Bizans'ın son döneminde, 14-15. yy'larda, Manuel Paleologos (hd 1391-1425), oğlu Selanik Despotu Andronikos (ö. 1426), VIII. İoannes'in üçüncü eşi Trabzon Prensesi Maria (ö. 1439), VII. İoannes'in eşi Eugenia Gate-luzzi (ö. 1440), Silivri'de vebadan ölen Manuel Paleologos (ö. 1448), İmparator VIII. İoannes Paleologos (ö. 1448), Manuel Paleologos'un dul eşi Eirene (ö. 1450) Pantokrator Manastırı'na gömüldüler. İki kilisenin birleşmesine karşı olan II. Gen-nadios Sholarios, son Bizans imparatoru tarafından buraya kapatılmıştı. Fetihten sonra Gennadios, Fatih tarafından İstanbul Ortodoks patrikliğine atanmıştır. Manastır, Fatih Külliyesi inşa edilinceye kadar medrese olarak kullanılmış, camiye dönüşen kilise burada ders veren Molla
Zeyrek'in adını alarak Zeyrek Kilise Ca-mii(->) olmuştur. Yönetim belgesi, buradaki yaşantının çok sıkı esaslarını açıklar. Manastırın idaresinden tek sorumlu doğrudan doğruya imparatordur. Manastırın, İstanbul çevresinde, Trakya'da, Makedonya, Peloponnes'te, Ege adalarında, Anadolu'da gelir sağlayan arazileri vardı. Bunlardan İzmir yakınındaki Bare Köyü'ndeki arazi köylülerle uzun süre sürtüşmelere yol açmıştı. Birbirine bitişik üç yapıdan oluşan kilise bugün hâlâ durur. Manastırın altında bulunan çok sayıdaki su sarnıcı, eskiden kilise olan caminin batısındaki evlerin altında bulunmaktadır. Fakat mimari bakımından gerçekten muhteşem bir eser olan büyük sarnıç, modern Atatürk Bul-varı'nın kenarında bulunmaktadır (bak. Zeyrek Sarnıcı). Caminin batı tarafında sokak içinde bulunan merkezi planlı küçük binanın, Partokrator Manastırı'nın kütüphanesi olduğu ileri sürülmüş ise de, bunun doğru olmadığı anlışılmıştır (bak. Şeyh Süleyman Mescidi).
Son Bizans döneminde tanınan Kristos veya Soteros Filantropos (Khristos Phi-lantlıropos) Manastırı ise II. Andronikos'un yakın adamlarından Nikeforos Kumnos'un kızı Eirene tarafından kurulmuştur. Eirene 1308'de 16 yaşında dul kaldıktan sonra Eulogia adıyla rahibe olmuş ve "insanların dostu" İsa'ya sunduğu bu manastırı kurarak, yarım yüzyıl idare etmiştir. Bu arada annesi ile babası da manastırın yapılışına yardımcı olduktan başka, her ikisi de rahip ve rahibe olarak bu manastıra çekilmişlerdir. Sarayburnu ile Ahırkapı arasında, Marmara surları üstünde 16. yy'ın sonunda Sinan Paşa'nın yaptırdığı İncili Köşk'ün yanında görülen surlardaki tuğla süslemeli mimari Filantropos Manastırı Ki-lisesi'nin alt yapısının cephesi olarak kabul edilmiştir. İncili Köşk'ün alt yapısının kemerleri altında İstanbul Rumlarının 1821'deki Yunan ayaklanmasına kadar senede bir defa 6 Ağustos'taki yortu gününde ziyaret ettikleri ve şifa dağıttığına inanılan bir ayazma bulunmaktadır. Kilise ve belki de manastırın mahzeni demiryolunun altından yukarı uzanmaktadır. Surlardaki cephe ise, Bizans mimarisindeki 14. yy'ın tuğla süslemeleri (çark-ı felek, yürek biçiminde niş, meander motifli friz ve tuğladan bir yazı şeridi) ile bezenmiştir.
Şehrin önemli bir manastırı da, kuzeybatı köşede surlara yakın bir yerdeki Kho-ra (Hora) Manastırı idi. Bu da İsa'ya (Khri-tos veya Soteros) sunulmuştu. Daha eski bir kilisenin harap olması üzerine Maria Dukaina kiliseyi yeniden yaptırmış, I. Aleksios'un küçük oğlu İsaakios Komnenos, 12. yy'da bu kiliseyi genişletmiş herhalde manastırı da yaptırmış veya ihya ettirmiştir. Latin işgalinin arkasından II. Andronikos döneminde (1282-1328) Bizans sarayında önemli yeri olan Teodoros Meto-hites 1303'te bu kilise ve manastırı geniş ölçüde restore ettirmiştir. Gözden düştükten sonra da bu manastıra çekilerek 1332' de burada ölmüştür. Fetihten sonra kilise II. Bayezid dönemi sadrazamlarından Atik
Ali Paşa tarafından camiye çevrilmiş ve Kariye Camii(->) adıyla tanınmıştır.
Surlar dışındaki manastırlardan biri, Pi-yi Meıyem'i idi. Zoodohos Piyi (hayat verici pınar) olarak tanınan bu manastır, kutsal bir suyun başında, büyük ihtimal ile İustinianos tarafından yaptırılmıştı. Bir kaynak kilisenin, Ayasofya'dan artan malzeme ile 559-560'ta inşa edildiğini bildirir. Bir depremden sonra 790'a doğru İm-paratoriçe Eirene, 869 depreminden sonra I. Basileios kiliseyi restore ettirmişler, hattâ bu restorasyon kiliseyi öncekinden daha da güzel duruma sokmuştur. Bulgarlar Konstantinopolis'i tehdit ettiklerinde, Çar Simeon, 7 Eylül 924'te burayı yakmış ise de kilise hemen onarılmış, I. Romanos Lekapenos'un küçük kızı Maria ile Çar Peter'in nikâhları 927'de burada yapılmıştır. 966'da II. Nikeforos Fokas burada bir törene katılmış, manastır ve kilise Latin işgalinde Katolik rahiplerinin ellerine geçmiştir. İoannes Kantakuzenos'un kızı He-lena, V. İoannes Paleologos ile burada nişanlanmıştır. Prenses bu nişan için karayoluyla Edirne'den gelmişti. Protokole göre Zoodokos Piyi'de durması gerekiyordu. Şehrin 1422'de kuşatılması sırasında II. Murad bu manastırda konaklamıştı. Bundan sonra bu dini merkezin harap bir halde kaldığı anlaşılır. 16. yy'da kilise yıkılmış olmakla beraber, halk şifa verici olduğuna inanılan kutsal suyu ziyaret ediyordu. 1727'de Derkos (Terkos) Metropoliti Ni-kodemos burada küçük bir şapel yaptırmış, Rumlar ile Ermeniler arasında çıkan mülkiyet çatışması, Rumlara verilen fermanlar ile çözümlenmiştir. Yunan ayaklanması sırasında, 1821'de şapel tahrip edildi ise de Patrik I. Konstantinos 1833'te padişahtan aldığı fermanla tekrar yapılmasını sağlamış ve yeni kilise 2 Şubat 1835'te açılmıştır.
Çok geç bir dönemde yaratıldığı anlaşılan bir efsaneye göre, 1453'te şehrin fethi sırasında, manastırda balık kızartmakla meşgul olan birinin "tavadaki bu balıklar nasıl dirilemez ise, şehir de alınamaz" demesi üzerine balıklar suya sıçramıştır. Hâlâ ayazmasının havuzunda balıklar bulunduğundan Türkler arasında burası Balıklı Manastırı adıyla tanınmıştır. Bugün manastır faaldir ve halk tarafından (Müslümanlar da) ziyaret edilir. Manastırın avlusundaki mermer döşeme, Ortodokslara ait mezar taşlarından meydana gelmiştir. Bunlardan bir kısmı "Karamanlı" denilen anadilleri Türkçe olan Hıristi-yanlara aittir. İç Anadolu'dan göç ederek, Samatya-Yedikule bölgesine yerleşen bu Hıristiyanların mezar kitabeleri Grek harfleriyle Türkçedir. Çoğu manzum olan bu kitabelerde açıklanan duygular ve bunların ifade edilişi de Türk karakterine yakındır (bak. Balıklı Ayazması).
Surlar dışındaki ikinci ve büyük manastır, kuzeybatıda, Haliç kıyısında Kos-midion'da Kosmas ve Damianos Manastırı idi (bak. Kosmidion). Paulinus adında bir kişiye ait arazide, II. Teodosius döneminde (408-450), büyük ihtimalle 439'a
doğru bir kilise yapılmış, az sonra bunun yanında bir manastır inşa edilmiştir. 6. yy'ın ilk yarısı içinde bu manastırın varlığı kesinlikle bilinir. İustinianos kiliseyi restore ettirmiş, fakat 5 Haziran 626'da Avar-lar kilise ve manastırı yağma etmişler, 3 yıl sonra da şehrin önünden çekilirken kiliseyi ateşe vermişlerdir (bak. kuşatmalar). Tehlike geçtikten sonra onarılan kilise ve manastır, 822'de asi komutan Tomas tarafından karargâh olarak kullanılmıştır. II. Basileios'un 966'da makamından aldığı Antakya Patriği Agapios'a Kosmidion Manastırı'nın idaresi verilmiştir. Paflagonyalı lakabı ile tanınan IV. Mihael (hd 1034-1041) buradaki bütün binaları yenilemiş, etraflarını bahçe halinde düzenlemiş, mozaik ve değerli mermerler ile süslediği kiliseyi yeniden yaptırmış ve bir hamam inşa ettirmiştir. 10 Aralık 1041'de tahttan çekildiğinde, keşiş olarak bu manastıra kapanmış ve az sonra burada ölmüştür. Gangres (Çankırı) Metropoliti Nikalaos, Amastris (Amasra) metropoliti olmadan, bir süre Kosmidion Manastırı başrahipli-ğinde bulunmuştur. 126l'de şehri Latinler-den geri almadan önce, 14 Ağustos'ta surlar önüne gelen VIII. Mihael Paleologos, geceyi Kosmidion Manastırı'nda geçirmişti. 1303'te Bizans'taki yabancılar, manastıra yerleşerek, Cenevizlilere karşı buradan harekât düzenlemişlerdir. 1304'te de Beranger d'Entença, Katalanların başında birkaç gün burada barınmıştır. Kosmidion Manastırı'nın çevresinde bağlan vardı. 14. yy'da, Kudüs'e giderken Bizans'a uğrayan Rus hacıları manastırı ziyaret etmişler, burada azizlerden Kosmas ve Damianos'un altın kaplamalı baş röliklerini görmüşlerdir. Fethe kadar duran Kosmidion Kilise ve Manastırı sonra ortadan kaybolmuştur. Oldukça dik bir yamaç üzerinde bulunduğuna göre manastırın Eyüp semtine hâkim bir yerde bulunduğuna ihtimal verilir. Fakat kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Haliç üzerinde Hasköy Köprüsü yapılırken, Ayvansaray tarafındaki ayaklar ve buradaki çevre yolları için yapılan kazıda, çok değişik bezemelere sahip, büyük ölçüde bazı sütun başlıkları bulunmuştur. İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne taşınan bu başlıkların Kosmidion Manastırı'na ait olabilecekleri uzak da olsa bir ihtimal olarak düşünülebilir. Ayrıca Eyüp Külliyesi'nin bulunduğu yerde de Bizans dönemine ait tonozlu bir dehliz vardır. Bunun için de bir şey söylenemez.
Surlar dışında önemli bir manastır ise Hebdomon'da (Bakırköy) bulunuyordu. İncil yazarı (Teologos) İoannes'e sunulan kilise, daha 4. yy'da mevcut idi. Bina L Basileios (hd 867-886) tarafından onarılmış, sonra II. Basileios (hd 976-1025) da aynı kiliseyi tezyin ettirmiştir. Yanındaki manastır ise Hebdomon Manastırı olarak tanınmıştı ve o da oldukça erken bir döneme ait idi. Ancak II. Basileos 15 Aralık 1025'te öldüğünde vasiyeti uyarınca yeni baştan yapılırcasına onarımını yaptırdığı bu manastırın kilisesine gömülmüştür. III. Nikeforos Botaniates (hd 1078-1081),
Dostları ilə paylaş: |