MEYHANELER
434
435
MEYHANELER
Üsküdar Meydanı ve çevresinin 1970'li yılların başındaki görünümü.
Ü. Serdaroğlu, N. Sinemoğlu. E. Işözen, Üsküdar Meydanı Kentsel Tasarım Proje Yarışması, ist., 1987
lanabilir. Meydan çeşmelerine ek olarak, Damat İbrahim Paşa'nın kendi darülhadi-si önünde yaptırdığı revaklar (bak. Direk-lerarasi; Damat İbrahim Paşa Darülhadisi) kent mekânlarının düzenlenmesi fikrine ancak Lale Devri'nde(->) ulaşıldığını gösterir. Ne var ki III. Ahmed (hd 1703-1730) ve Damat ibrahim Paşa'nın varlıklarına da bağlı olan Lale Devri planlama etkinlikleri, Patrona Halil Ayaklanması nedeniyle fazla gelişme olanağı bulamamıştır.
istanbul'un elde bulunan 18. yy'm sonundan 20. yy'a kadar gelen planlan, meydan planlanması denilen etkinliğin II. Ab-dülhamid dönemine (1876-1909) kadar ortaya çıkmadığım gösteriyor. II. Abdülha-mid döneminde, 1900 Dünya Exposition' unun mimarı Antoine Bouvard'ın, sadece İstanbul'dan gönderilen resimlere ve planlara bakarak, o sırada Fransa'da egemen olan klasik akademizm modası doğrultusunda Beyazıt, Sultanahmet ve Eminönü meydanları için geliştirdiği projeler o dönemin modellerinin ne olduğunu açıklarlar. Ne var ki, bu fanteziler yöneticilerin bazı eğilimlerini açıklasa bile, İstanbul'da bir meydan düzenlenmesini sağlayamamıştır. Cumhuriyet'ten önceki hallerini fotoğraflarıyla tanıdığımız, bir bölümü 1950'lere kadar yaşayan en ünlü meydanlar, suriçin-de kentin ilk kuruluşundan bu yana var olan Aksaray ve Beyazıt meydanları, At-meydanı, Eminönü Meydanı, Karaköy ve Taksim meydanları; Kadıköy'de vapur iskelesinin arkasında İskele Meydam'dır.
Cumhuriyet'ten sonra Beyazıt ve Taksim meydanları, birincisi ortaya yerleştirilen bir havuzun çevresinde daha çok bir trafik meydanı olarak (bak. Beyazıt), ikincisi ise Cumhuriyet Amtı'mn çevresinde Cumhuriyet Meydanı olarak düzenlenmiştir. Önemli bir kent trafiğinin geçtiği bölgenin merkezinde olan Taksim Meyda-
m(->), çevresindeki dengesiz ve tesadüfi konumlanmış yapılar yüzünden, bugüne kadar bir trafik meydanı olarak kalmıştır. İstanbul Valisi Lütfi Kırdar(-») dönemi, bu meydanlar üzerinde kent tasarım yöntemleriyle bazı manipülasyonların yapıldığı dönemdir. Menderes dönemi planlaması ise, ulaşım akslarının gelişmesi üzerine kurulu politikasıyla Aksaray'da meydan imgesini ortadan kaldırmış (bak. Menderes ve İstanbul); Beyazıt Meydanı için yeni, fakat çeşitli politik ve idari nedenlerle bitirilemeyen bir meydan inşasına başlamış; Eminönü ve Karaköy'deki yol güzergâhlarını saptarken, yok olan eski meydanlar yerine yenisini yapmaya vakit bulamamış ve buraların günümüze kadar çözülememiş ve mimari mekân olarak tasarlanmamış trafik alanları olarak kalmasına neden olmuştur. Yüzyılların alışkanlıkları ve görsel deneyim eksikliği ve bir kent meydanı oluşturmak için gerekli politik iradenin bir proje arkasında toplanmayışı, İstanbul'da meydan tasarımı gibi estetik ağırlıklı projeleri günümüze kadar olanaksız kılmıştır. Bu durumun, belediye başkanlarının İstanbul'da meydan yapma tutkularını artırdığı da söylenebilir.
Bedrettin Dalan'ın belediye başkanlığı döneminde (1984-1989) Beyazıt, Taksim ve Üsküdar meydanları için uluslararası ve ulusal yarışmalar açılmıştır. Türkiye'den ve yurtdışından çağrılı ünlü mimarlar İstanbul'a çağdaş kentsel tasarım örnekleri getirmişlerdir. Ne var ki bütün bu çabalar, bir meydan yaratacak sürekli idareyi, politik iradeyi ve ekonomik gücü bir araya getirmediği için somut ürünler verilememiştir. Kentsel mekân düzeni, toplumun geleneksel kent uygarlığı ve toplumsal disiplin ile ilişkili bir etkinliktir. Bu yüzden, aydınların kafalarında, idarecilerin hayallerinde ve mimarların tasarımlarında ortaya çı-
kan imgeler, toplumun gerçek bir isteğine tekabül etmedikleri için gerçekleşememekte, uygulanamamaktadır. Kaldı ki İstanbul'da, dünyanın her yerinde olduğu gibi, motorlu araç trafiğinin önceliği ve baskısı, metropoliten alandaki yüksek rantın zorlamaları, kentsel tasarımın rasyonel olduğu kadar estetik ağırlıklı uygulamaları için elverişli bir ortam değildir.
İstanbul'a yığılan milyonların sadece yayaya tahsis edilmiş çok sayıda düzenlenmiş alana gereksinmesi olduğu kesindir. Kadıköy'deki vapur iskelesinin arkasında spontane öğelerle, trafik meydanı ile karışık bir yaya alam kendine özgü bir meydan oluşumudur. Altıyol'dan Bahariye' ye(->) doğru uzanan yaya alanının, eski anlamda bir meydan olarak görülmesi de olasıdır. Motorlu trafiğe kapanmış istiklal Caddesi de, uzayıp giden bir meydan olarak algılanabilir. Bugün İstanbul'da klasik anlamda iki meydan vardır: Bunlardan biri Bayezid Külliyesi'nin öğeleri ve üniversite yapıları ile çevrili yaya alanıdır. İkincisi, yine tarihi yapılarla çevrili Sultanahmet Meydam'dır. Günümüz İstanbul' unda meydan, ya tarihi yapıların sağladığı anıtsal etkileri kullanarak çevrelerini düzenleyen ve geleneksele yaklaşan bir tutumla ya da biçimsel olarak itina ile düzenlenmiş yaya alanlarının oluşturulmasıyla ortaya çıkacaktır. Bugün için meydan referansları, artık Avrupa'nın tarihi meydanları değildir. Kendi geleneğimizde yeni bir meydan imgesini teşvik eden veriler olmadığına göre, İstanbul'da günümüz yaşamına çevre oluşturacak kent alanlarının ortaya çıkması, planlama ve mimariye rasyonel bir yaklaşımı gerçekleştirebilen, toprak ve yapı spekülasyonundan uzak-laşabilmiş, yayaya gereken değeri veren bir tavrın karar mekanizmalarına egemen olmasına bağlıdır.
DOĞAN KUBAN
Dostları ilə paylaş: |