Kitap Hakkında ÖLÜm sarhoşLUĞU ya da berzah âlemine geçİŞİn zorluklari


- Hz. Ali’nin Düşmanının Ölüm Anındaki Azabı ve Üzüntüsü



Yüklə 0,54 Mb.
səhifə9/26
tarix12.08.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#69848
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   26

24- Hz. Ali’nin Düşmanının Ölüm Anındaki Azabı ve Üzüntüsü


İbn Ebî Ya’fûr (İmam Cafer Sadık’ın öğrencilerinden biri) şöyle der: “Biz Hattab Cühennî ile arkadaş idik. O, Peygamber ve Ehlibeyti'ne karşı aşırı düşmanlık gösterirdi (Nasibî idi) ve Necde-i Harurî’nin (Harura beldesi Haricilerinin reisi) dostlarından sayılırdı.

Hattab hastalanarak ölüm yatağına düştü. Benim eski ahbabım olduğundan dolayı takiyeten onun ziyaretine gittim. Şuursuz olduğunu ve can çekiştiğini gördüm ve aniden şöyle dediğini duydum: “Benim seninle ne işim var ey Ali! (Niye seninle bu kadar düşmanlık ettim de şu an acı azabı çekmekteyim?)”

İbn Ebi Ya’fur şöyle der: “Sonraları İmam Cafer Sadık’ın huzuruna vardığımda Hattab’ın can verişini ve sözlerini İmam’a açıkladım. Hazret iki defa şöyle buyurdu: “Kâbe’nin Rabbine andolsun ki o, Ali’yi (a.s) gördü.”[1]

 

[1]- Furû-i Kâfî, c. 3, s. 133.


25- Liyakatli İnsanlar İçin Ölüm Misali


Birisi İmam Cevad’a (a.s) sordu: “Neden Müslümanlardan bazıları ölümden korkup ondan hoşlanmıyorlar?”

İmam şöyle buyurdu: “Onlar, ölümü bilmediklerinden dolayı sevmiyorlar. Eğer onu tanıyıp bilselerdi ve Allah’ın dostlarından olsalardı, onu severler ve ahiretin dünyadan daha iyi olduğunu bilirlerdi.”

Daha sonra İmam Cevad (konunun daha iyi anlaşılması için şu misali getirerek) şöyle buyurdu: “Neden çocuklar ve deliler, kendi yararlarına olan ve ağrılarının sakinleşmesini sağlayan ilaçtan kaçınıp yemiyorlar?” O şöyle dedi: “Onların ilacın yararından haberleri olmadığından dolayıdır.”

İmam şöyle buyurdu: “Muhammed’i hak üzere seçen Allah'a yemin olsun ki, her kim kendisini tamamen ölüme hazırlarsa, ölümün yararı ona, ilacın hastaya olan yararından daha fazladır."

"Dikkatli olun! Eğer onlar (kendilerini hazırlayanlar) ölümün onlar için ilahi nimetlere bir köprü olduğunu bilselerdi, bilgili birisinin ilaçla dertlerini yok etmek ve sağlığını elde etmek için ilaca olan alakasından daha çok ölümü talep ederlerdi.”

Yine bir gün İmam Cevad (a.s) hasta dostlarından birisinin başucuna gittiğinde onun ağladığını ve ölümden rahatsız olduğunu gördü. İmam ona: “Ey Allah’ın kulu ölümü bilmediğinden dolayı ondan korkuyorsun. Eğer, her vakit bedenin her tarafı çürüse, cildin yaralarla ve hastalıkla dolu olsa ve eğer hamama gidip bedenini yıkadığında tüm yaraların ve kirlerinin bertaraf olacağını bilsen, acaba yıkanmak için hamama istekle mi gidersin, yoksa gitmekten kaçınır mısın? Veyahut o kirlerin ve yaraların bedeninde kalmasını mı istersin?”

O dedi ki: “Ey Allah'ın Resulü’nün evladı! Hamama gitmeği isterim.”

İmam Cevad (a.s) buyurdu ki: “Ölüm o hamamdır. Günahlardan ve itaatsizliklerin pisliğinden temizlenmenin son aşamasıdır. Öyleyse her ne vakit ölümle karşılaşır ve ondan geçersen, her türlü zahmet, meşakkat ve hüzünden kurtulup her türlü esenliğe ve sevince ulaşacaksın.”

O anda hasta huzur buldu. İmam’ın yaptığı nasihatler onu sevindirip ölüme teslim kıldı. Gözlerini kapattı ve bu dünyadan göçtü.[1]

 

[1]- Şeyh Sadûk, Meânî’l-Ahbâr, s. 290.


26- Ehlibeyt Takipçilerinin, Ömürlerinin Son Anlarındaki Sevinçleri


Bir grup, İmam Cafer Sadık'ın (a.s) huzurundayken, Şia ve Risalet Ailesinin imamlarının takipçileri söz konusu edildi. İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Bizim dostlarımız ömürlerinin son anlarında bir şeyler görürler ki, gözleri müşahede ettiklerinden parıldayacak ve sevineceklerdir.”

Orada hazır bulunanlardan biri sordu: “Neyi görüyorlar?” Bu soruyu İmam’ın cevaplaması için on defa ısrarla tekrarladı durdu.

İmam Cafer Sadık (a.s) ise cevapta: “Görürler” derdi.

Sonunda İmam soru sorana şöyle buyurdu: “Neyi göreceklerini mi ısrarla bilmek istiyorsun?”

O arz etti: “Evet, kesinlikle.” Daha sonra ağladı.

İmam Cafer Sadık (a.s) ona şefkatle bakarak buyurdu: “O iki kişiyi görürler.” O ısrarla sorar: “Hangi iki kişiyi?”

İmam şöyle buyurdu: “Peygamber (s.a.a) ve Ali'yi (a.s) görürler. Hiçbir mümin yoktur ki, ömrünün son anlarında bu iki büyük zatı görmemiş olsun. Bu iki büyük zat ona müjde verecekler.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ bu konuya Kur'ân'da değinmiştir.”

Oradakiler İmam’a: “Kur'ân'ın neresinde ve hangi suresinde açıklanmıştır?” diye sorarlar. İmam: “Yunus Suresi 63 ve 64. ayetlerinde geçer.” diye buyurdu: “Onlar, o kimselerdir ki, Allah'a iman etmişler ve takvaya ulaşmışlardır. Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlarındır.” [1]

(Onların dünya hayatındaki müjdeleri, Peygamber -s.a.a- ve Ali'nin -a.s-, ömürlerinin son anlarında başuçlarında hazır bulunmaları ve onları şad ve mesrur etmeleridir.)

Haris Ra’ver şöyle der: “Bir gün öğle vaktiydi. Hz. Ali’nin huzurundayken İmam sordu: “Buraya ne için geldin?” Dedim ki: “Sana olan alaka ve sevgim benim buraya gelmeme sebep oldu.”

İmam buyurdu ki: “Gerçekten eğer böyle bir alaka ve sevgiye sahipsen, beni üç yerde göreceksin:

1. Ruhun boğazına geldiği vakit,

2. Sırat köprüsünde,

3. Kevser havuzunun yanında.”[2]  

[1]- Tefsiru Nûri’s-Sekaleyn, c. 2, s. 110.

[2]- Bihâru’l-Envâr, c. 6, s. 195.


27- Kurtuluş İçin Telkin Duası


Peygamber'in (s.a.a) yaşadığı asırdı, Müslümanlardan biri ölüm yatağına düştü. Bu konuyu Allah Resulü’ne haber verdiler. Hazret hastanın baş ucuna geldi ve ayağa kalktı. Oradakilerde ayağa kalktılar. Ama hasta baygın şekilde yatmaktaydı.

Peygamber buyurdu: “Ey Ölüm meleği! Bu şahsı azad et ki ona soru sorayım!”

Aniden şahıs kendine geldi ve Peygamber (s.a.a) ona şöyle dedi: “Ne görüyorsun?” O şöyle dedi: “Çok beyaz ve siyah insanlar görüyorum.” Peygamber dedi ki: “Onlardan hangisi sana daha yakındır?”

Dedi ki: “Siyah şahıslar bana daha yakındır.”

Peygamber buyurdu: “De ki: Allah'ım, işlediğim çok günahlarımı bağışla! Sana yaptığım az ibadetimi de kabul eyle!” O şahıs bu duayı okudu ve bayıldı.

Peygamber ölüm meleğine şöyle buyurdu: “Bu şahsa bir saatlik kolaylık göster de ona soru sorayım.”

Bu esnada şahıs tekrar uyandı ve Peygamber (s.a.a) ona şöyle dedi: “(Şimdi) ne görüyorsun?”

“Hem siyah renklileri, hem de beyaz renklileri görüyorum.” diye cevapladı.

Peygamber buyurdu: “Onların hangisi sana daha yakındır?” O: “Beyaz renkli şahıslar daha yakındır?” dedi.

Peygamber orada bulunanlara dedi ki: “Allah Teâlâ sizin bu dostunuzu bağışladı.”

İmam Cafer Sadık (a.s) bu hikâyeyi anlatırken şöyle buyurdu: “Can çekişme halinde olan birinin başucuna gittiğinizde, yukarıda zikredilen duayı ona telkin etmeye çalışın.” [1]

Bu hadisten de anlaşıldığı gibi insanın kötü ameli siyah ve karanlık, iyi ameli ise nurani şekilde yansımaktadır. Ölüm anında insana kendisini o şekilde gösterir.

 

[1]- Furû-i Kâfî, c. 3, s. 124.



Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin