Kitap nedir? Bir veya birkaç konuya ait el ile yazılmış veya matbaa ile basılmış sayfalardan ibaret yaprakların birleştirilmesi ile meydana gelen ciltli eserlere kitap denir.
Okuma nedir? Okuma, yazılı veya basılı sözcükleri gözlerimiz, beynimizle algılama, kavrama ve yorumlamadır; sözcüklerden anlam çıkarmadır. Okuma, daha ziyade zihinsel bir faaliyettir. Dünya üzerinde insanlardan başka okuyan, okuyabilen başka bir varlık yoktur; sadece insanlar okurlar.
Okuma alışkanlığı ne demektir? Okuma alışkanlığı, okuma işini zevkle, isteyerek, severek yapmaktır. Okuma alışkanlığı, okumaktan mutluluk duymaktır. Okuma alışkanlığı kazanmış bir insan, okuyamadığı zaman rahatsızlık, eksiklik hisseden insandır.
Okuma, faydalı, güzel bir alışkanlıktır. Okuma alışkanlığı genellikle küçük yaşlarda aile ortamında kazanılır. Ailede anne veya babanın kitap okuması, çocuklar için güzel ve canlı bir örnek oluşturur. Anne veya babasını okurken gören çocuklarda kitaba karşı ilgi başlar. Hele hele çocuğa seviyesine uygun, renkli ve resimli kitaplardan alıp hediye etmek, o kitapları okumak çocukta okumaya ve kitaba karşı olumlu duygular oluşturacaktır. Ailede birlikte, düzenli ve sürekli okumalar yapılmalı, okuma teşvik edilmeli ve ödüllendirilmelidir. Her evde muhakkak küçük de olsa bir kitaplık oluşturulmalıdır. Aile ortamında kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı kazanamamış çocuklar okulda, öğretmen vesilesi ile kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı kazanabilir. Aileden sonra kitap sevgisi ve okuma alışkanlığı konusunda en etkili yer okul, en etkili kişi öğretmendir. Evde ve okulda zaman zaman kitaplar hakkında konuşmalar yapılmalı, yeni çıkan kitaplar takip edilmeli, okunmuş kitaplar üzerine ailede, sınıfta görüşler alınmalıdır. Kitabın içeriği, anlattıkları üzerine konuşmalar yapılmalıdır. Ara sıra kütüphanelerin ve kitapçıların gezilmesi eğlenceli ve faydalıdır. Devamlı surette market veya mağaza gezmesi yapanların ara sıra kitapçıları ve kütüphaneleri gezmeleri ne iyi olur; farklı da olur!
Zamanın kıymeti, herkesçe bilinmektedir. Geçen, harcanan hiçbir an asla geri getirilemez. Kafelerde, oyun ve eğlence salonlarında hoyratça harcanan, geri getiremeyeceğimiz zamanımızın bir kısmını da keşke kitaplıklarda geçirebilsek! Keşke daha fazla kitap okuyarak geçirebilsek!
Bir insana kazandırılabilecek en iyi alışkanlıklardan biri hiç şüphesiz, kitap okuma alışkanlığıdır. En kolay ve etkili öğrenme yollarından biri, okumaktır.
Günümüzde gelişmişliğin, kalkınmışlığın ölçütlerinden biri, okumaktır. Bir ülkede bir yıl içinde ne kadar kitap basıldığı ve satıldığı bir gelişmişlik ölçütüdür. Gelişmiş ülkelerde okumak bir yaşam biçimine dönüşmüştür. Okumak, gelişmiş ülke insanları için adeta yemek, içmek gibi yaşamın vazgeçilmezlerinden biri olmuştur. Gelişmiş ülke insanları otobüslerde, trenlerde, gemilerde, duraklarda, parklarda, tatilde… buldukları her fırsatta okumayı bir alışkanlık haline getirmişlerdir. Bizler maalesef çok okuyan bir toplum değiliz; bizde okuyan çok az ama televizyon izleyen çok fazladır. Her ailenin kendine göre dizi saatleri varken, okuma saatleri olmaması bir ayıptır, önemli bir eksikliktir.
Peki bir insan neden okumaz? Okumamanın en önemli sebeplerinden biri, ailede okuyanın olmamasıdır. Ailenin okuma sevgisi aşılayamamış olmasıdır. Bir başka sebep, kas gücünü, kaba kuvveti beyin gücünden üstün görmektir; halen daha bilginin güç olduğunu fark edemeyenler inatla okumamaktadırlar. Bir diğer sebep ekonomiktir; kitapların pahalı olduğu için okuyamadığını söyleyen bir hayli insan vardır. Bence bu bir bahane!.. İnsan okumak istedikten sonra, insanın içinde okuma sevgisi varsa illa da para verip kitap almasına gerek yok, okuma isteği olan bedavaya da kitap okuyabilir. Kütüphaneler bedava kitap okuma yerleridir. İsteyen herkes hiçbir ücret vermeden istediği kitabı alıp okuyabilir. Okumama sebeplerinden biri de okullarımızda eğitim öğretimin yoğunluğu, ders programlarının doluluğudur. Öğrencilerimiz maalesef okumaya, araştırmaya değil ezberciliğe odaklanmışlardır. Sürekli sınavlar nedeni ile öğrenciler kitap okumaya vakit bulamaz hale gelmişlerdir. Ayrıca televizyonun tek bilgi aracı olarak görülmesi de okumamak için bir başka sebeptir.
Öğretmenlerimiz her fırsatta okuyun der; hiç düşündünüz mü, neden? Okuma bize ne kazandırır? Okuyan insanın kelime hazinesi genişler; okuyan insanın sözcük dağarcığı daha zengindir. Kelime hazinesinin gelişmiş olması, ikna gücümüzü artırır, kendimizi daha iyi, daha rahat anlatabilmemizi sağlar. Kelime hazinesini geniş, zengin olması, düşünce üretimini artırır. Böyle insanlar daha derin, daha geniş düşünürler; daha çok düşünce üretirler. Kelime hazinesi gelişmiş olanlar daha rahat ve etkileyici iletişim kurarlar; daha etkili konuşurlar. Okuyan insan daha etkili, daha ikna edici konuşur; okuyan insan daha derin ve daha geniş düşünür. Çok düşünce üretenler, çok okuyanlardır.
Çağımız, kimine göre uzay çağı kimine göre bilgi çağıdır. Bu çağa, bilgi üretenler ve bilgiye sahip olanlar yön vermektedirler. Bilgi, güçtür; en ciddi silahtır. Bilginin gücünü ancak okuyan ve araştıranlar elinde bulundurur. Bilgi toplumunun temeli, kitaplardır. Kitaplar, bilgi hazineleridir; bilgi depolarıdır. Bilgi, bugün en pahalı meta haline gelmiştir. Bilgi, para ile alınan, para karşılığı kullanılan bir hale gelmektedir. En büyük paralar, bilgi ve iletişim teknolojisinden elde edilmektedir. En büyük paralar, bilgiyi üretenlerindir artık! Büyük devletler, büyük paralar harcayarak, büyük bilgi merkezleri oluşturmaktadırlar.
Günümüzde uygarlığın çok ilerlediğine şahit olmaktayız. Radyo, televizyon, bilgisayar, internet gibi iletişim ve bilgilenme araçları çok gelişmiştir. Ne kadar gelişse, yaygınlaşsa da, televizyon, radyo, bilgisayar ve internet, asla kitabın yerini dolduramaz, tutamaz. Halen dünyanın en gelişmiş ülkelerinde kitaba, kütüphaneye olan ilginin azalmaması, hatta artması bunun kanıtıdır
Okumayan insan, okuyan insana göre bilgi, görgü ve kültür açısından daha geridir. Okumayan insan, düşünemeyen, eleştirel bakamayan, kolaylıkla ikna edilebilen yani kandırılabilen, yönlendirilebilen insandır. Günümüzde bilgi savaşları yapılmakta; savaşlar bilgiye dayalı kazanılmaktadır. Bilgi üretemeyenler, bilgiye sahip olmayanlar, bilgi üretenlerin kuklası, piyonu durumuna düşmektedirler. Okumamış toplumlar gelişmemiş toplumlardır; gelişmemiş toplumlar, gelişmiş toplumlar tarafından kullanılmakta, sömürülmektedir. Aynen bunun gibi okumayan insanlar da, okuyanlar tarafından yönetilmekte, idare edilmektedirler.
Dinimizin ilk emri ‘oku’dur; ilk emri ‘oku’ olan bir dinin mensupları, günümüzde maalesef okumaktan kaçınır hale gelmiştir. Kur’an, ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ demektedir. Elbet bilenler bilmeyenlerden üstündür. Kişisel gelişim ve kalitenin artması, okuyarak gerçekleşir. Bilim tarihçisi Will Durant, kağıdı Avrupa’ya tanıtanların Müslüman Türkler olduğunu söylemektedir. Yine tarihten öğreniyoruz ki, basit düzenekli ilk matbaayı Çinliler ve Uygur Türkleri kullanmıştır. Selçuklular ve Osmanlılar okumak için muhteşem kütüphaneler kurmuşlardır. Geçmiş bir tarafa, geçmişle övünmenin bugün bize pek faydası yok. Biz kendimize bakalım, bugünümüze bakalım. Yarınımızın büyükleri olacak gençlerimiz ve çocuklarımız muhakkak surette okumalıdırlar, çok okumalıdırlar. Böyle gelmiş, böyle gider dedikçe hiç birşey değişmez; bir şeyleri değiştirebilecek olanlar, böyle gelmiş böyle gider diyenler değil herşeye rağmen bir şeyler yapabilenler olacaktır. Okumamak bize yakışmaz; insana yakışmaz. Bu duygu ve düşünceler ışığında okuyan, okuyabilen kişiler olmak dileği ile! Okuyanlardan olmanızı temenni ederim.
FERİDUN ESER
GEYVE ANADOLU LİSESİ
FELSEFE ÖĞRETMENİ
Dostları ilə paylaş: |