Yâküt el-Hamevî. Mu'cemü'J-üdebd' adlı eserinde Hemdânî'ye edip ve şairler arasında yer vermiştir (Vll, 230). İbnü'l-Kıftî ve Süyûtî ise onu dilciler arasında zikrederler. Bunun sebebi, kendi kasidesi ed-Dûmiğa'yı şerhetmesinin dışında müstakil bir nahiv kitabı yazmamasına rağmen el-îklîl ve Şıfatü Cezîreti'l-'Arab gibi eserlerine serpiştirdiği dille ilgili bilgilerdir. Bu eserlerinde Arap yarımadasında yaşayan kabilelerin dilleri hakkında geniş açıklamalar yapmakta ve bugün Arapça sözlüklerde bulunmayan kelimeler kullanmaktadır. Hemdânî'nin el-İkiîl'de Himyerî kitabeleri hakkında bilgi vermesi ve özellikle "müsned" denilen harflerle yazılmış bir kaside üzerinde durması, Himyerî dili ve yazısı hakkında bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Hamed el-Câsir, Hemdânî'nin eserlerinin dil yönünden incelenmesinin Arap sözlükçülüğüne büyük katkıda bulunacağını söyler [Şıfatü Cezİreti'l-'Arab, mukaddime, s. 20).
Hemdânî'nin kaynaklarda el-Mesûlik ve'1-memâlik, el-İbl, Esmtfü'ş-şühûr ve'f-eyyâm, et-Tâlic ve'1-matârih, el-Harş ve'1-hîle, el-Hayevân, ez-Zîc, es-Siyer ve'1-ahbâr gibi eserlerinin de adları geçmektedir (Hemdânî'ye nisbet edilen diğer eserler için bk. Mahmûd İbrahim es-Sugayrî, l/l, s. 177).
BİBLİYOGRAFYA :
Hemdânî. et-İktîl (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva' el-HivâİÎ), Bağdad 1980, neşredenin mukaddimesi, II, 5*12, ayrıca bk. s. 332; a.e. (nşr. Muhibbüddin el-Hatîb), Beyrut 1407/1987, neşredenin mukaddimesi, X, 17-24, 166 vd.; a.mlf.. Şıfatü Ceztreti'l-'Arab (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva' el-Hivâlî). Riyad 1397/1977, Hamed el-Câsir'in mukaddimesi, s. 5-36; a.mlf.. Kaştdetü'd-dâmiğa (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva' el-Hivâlî). Kahire 1979, neşredenin mukaddimesi, s. 8-88; Saîd el-Endelüsî, Kitâbü 7a-bakâti'l-ümem (nşr. P. Louis Cheikho), Beyrut 1912, s. 58-59; Yâküt. MıScernü'l-üdebâ1, Vll, 230-231; İbnü'l-Kıftî, inbâhü'r-ruuât, I, 279-284, 315, 318; Süyûtî, Buğyetü'l-ütı'ât, 1, 498-499; Keşfü'z-zunûn, II, 1822; Kehhâle, Mu'ce-mü 't-mü?ellipn, III, 204; C. Toll. "al-Hamdânî", DSB, VI, 79-80; a.mlf,. "al-Hamdâni, as a Scho-lar", Arabica, XXXİ/3, Leiden 1984, s. 306-317; Brockeimann. GAL, I, 263; Suppl., 1, 409; Ahmed Ramazan Ahmed, er-Rİhle ue'r-rehhâle-tü'l-müsiimûn, Cidde, ts. (Dârü'l-Beyâni'l-Ara-bî), s. 95-100; Ahmed İsâ. Muccemü'[-ettbbâ\ Beyrut 1982, s. 16Î-164; Hamed el-Câsir. "Ki-tâbü'l-Cevhereteyni'l-catîkateyn", MMİADm., XXVI (1951]. s. 533-544; D. M. Dunlop."Sources of Gold and Silver in islam According to al-Hamdani", SU, VIII (1957), s. 29-49; Mahmûd İbrahim es-Sugayrî. "Meşâdiru dirâseti Ebî Muhammed el-Hasan el-Hemdânî", el-İklit, 1/1, San'a 1980, s. 165-182; Muhammed Lutf Gâ-lib, "el-Hemdânî, Lısânü'i-Yemen", a.e., VII/2 (1988), s. 270-285; ihsan en-Nas/'Kitâbü'l-İklîl", MMLADm., LXIX/4 (1994), s. 627-643; C. van Arendonk. "Hemdânî", M, V/l, s. 419-420; O. Löfgren, "al-Hamdâni", E/^Fr). III, 126-127.
İRİ Nasuhi Ünal Karaaslan
r
HEMD ANİLER
~l
1_
San'a ve Sa'de civarında hüküm süren
bir Arap hanedanı
(1098-1174).
J
Yemen'de Suleyhî hâkimiyetinin (1047-1138) zayıflamasıyla birlikte kurulan küçük hanedanlardan biri de aynı kabileden üç ailenin yaklaşık üç çeyrek asır sürdürdüğü Hemdânîler'dir. Suleyhî Emîri Mü-kerrem Ahmed'in son zamanlarında iktidar hanımı Seyyide Ervâ'nın elinde bulunuyordu. Ervâ 481'de (1088} idare merkezini San'a'dan Zûcible'ye taşıyınca buraya Suleyhîler adına yönetimi yürütecek iki vali bıraktı; bunların biri Emîr Ahmed'in dayısı Es'ad b. Şihâb. diğeri Hem-dan kabilesi reisi İmrân b. FazI idi. Seyyide Ervâ'nın hâkimiyeti altında ülkeyi idare eden Suleyhî Emîri Sebe b. Ahmed 492'de (1098) ölünce Hemdânîler'den Hatim b. Gaşîm (Ali) el-Mugallisî, San'a ve civarını ele geçirip kendini sultan ilân ederek (1098) Hemdânîler hanedanını
182
HEMEDAN
kurdu. Bu sülâle Hâtim'e izafeten Benî Hatim adıyla anılır. Hatim b. Gaşîm'in ölümü üzerine yerine oğlu Abdullah el-Âdil geçti (502/1108). Ancak 504'te (1110). Suleyhîler'in meşhur kadı-valisinin oğlu olan Kadı Ahmed b. İmrân tarafından tahttan indirilerek zehirlenmek suretiyle öldürüldü ve yerine kardeşi Ma'n getirildi. Fakat altı yıl sonra Kadı Ahmed b. İmrân Ma'n'ı da tahttan İndirip Hişâm b. Kubeyb'i (bazı kaynaklarda Kuteyb) tahta çıkardı (510/1116). Böylece San'a'ya Hemdânîler'in ikinci sülâlesi Benî Kubeyb hâkim oldu. Onun ölümü üzerine tahta kardeşi Humâs (518/1124), arkasından da onun oğlu Hatim geçti (527/1133). Hatim b. Humâs S33'te (1138) ölünce yerine kimin hükümdar olacağına karar verilemedi ve karışıklıklar çıktı. Sonunda kabile meclisinin desteğiyle tahtı. Suleyhîler'in 481 *de (1088) merkezi Zûcible'ye naklettikleri zaman San'a'da bıraktıkları vali Kadı İmrân b. Fazl'ın torunu olan Ha-mîdüddevle Hatim b. Ahmed b. İmrân b. Fazl ele geçirdi. Bu şekilde Benî Kubeyb sülâlesi dönemi sona ermiş ve kurucusunun adından dolayı yine Benî Hatim denilen üçüncü Hemdânî sülâlesi dönemi başlamış oldu.
Hamîdüddevle Hatim, İlk on iki yılda bütün gücünü ülkenin kuzeyini kontrol altına almak İçin harcadı. 545te (1150) bölgede hâkimiyet kurmayı başardı. Zeydî-ler'in başşehri Sa'de'nin dışında kalan Yemen topraklarının tamamını ülkesine kattı. Bütün tarihçiler onun da dedesi gibi âlim, edip, şair ve cömert bir kişi olduğunu kaydederler; hatta daha önce bu bölgede hiç kimsenin onun kadar övülme-diğini söylerler. Zeydî imamı Mütevekkil Ahmed b. Süleyman ile yapılan savaşlarda Hatim esir düştü ve imamın huzuruna götürülerek kendisine barış antlaşması imzalatıldı; ancak çarpışmalar kesilmedi. Hatim 556'da (1161) ölünce tahta oğlu Ali çıktı. Son Hemdânî sultanı olan Ali b. Hatim, kuzeye doğru topraklarını yeniden genişleterek Sa'de'yi ve Harâz'ı, ardından da batıya doğru uzanan yerleri zaptetti. 569'da (1174) Selâhaddîn-i Eyyûbrnin Yemen'i fethetmesi için gönderdiği kardeşi Turan Şah San'a'yı ele geçirerek Hemdânî saltanatına son verdi. Daha önce şehri terkedip Birâş Kalesi'ne çekilen ve zaman zaman Eyyûbî kuvvetlerine saldırarak onları ülkeden çıkarmaya çalışan Ali b. Hatim ise 599 (1203) yılına kadar sadece birkaç kaleyi elinde tutabildi. Sülâlenin diğer mensupları da ci-
HEMDÂNÎ
|
SULTANLARI
|
Hatim b. Gasîm (Ali)
|
492 (1098)
|
Abdullah b. Hatim
|
502(1108)
|
Ma'n b. Hatim
|
504(1110)
|
Hişâm b. Kubeyb
|
510(1116)
|
Humâs b. Kubeyb
|
518(1124)
|
Hatim b. Humâs
|
527(1133)
|
Hatim b. Ahmed
|
533(1138)
|
Ali b. Hatim
|
556-570(1161-1174)
|
var bölgelerdeki mahallî hâkimiyetlerini uzun yıllar devam ettirdiler.
BİBLİYOGRAFYA :
Abdülbâki b. Abdülmecîd el-Yemânî. Târihu'l-Yemen: ei-müsemmâ Behcetü'z-zemen fi târi-hi'l-Yemen (nşr. Mustafa Hicâzî), Beyrut 1985, s. 62-63; Yahya b. Hüseyin es-San'ânî, öâyetü'l-emânî fi ahbâri'l-kutri'l-Yemânî (nşr. Saîd Ab-dülfettâhÂşûr). Kahire 1388/1968, bk. İndeks; Düvel-i İslâmiyye, s. 126; Zambaur. Manuel, s. 119; Ahmed Hüseyin Şerefüddİn, et-Yemen 'abre'L-tarîh, Kahire 1384/1964, s. 208-212; Abdullah Ahmed Muhammed es-Sevr, Hâziht hiye't-Yemen, San'a 1969, s. 290-294; Kâdî Abdullah b. Abdülkerîm el-Cirâfî, el-Muktetaf min târihi'l-Yemen, Beyrut 1407/1987, s. 125-126;G. R. Smith. The Ayyubids and Early Ra-sulids in the Yemen (567-694/1173-1295), A Study oflbn Hâtim's Kitâb al-Simt, Cambridge 1978, II, 68-75;a.mlf., "Sanca", El2 (İng.), IX, 1-2; Hasan Süleyman Mahmûd. Târîhu't-Yeme-ni's-siyâsî fı't-caşri'l-lslâmî, Bağdad 1979, s. 194-197, 327-328; İsâmüddîn Abdurraûf e!-Fıki, el-Yemen ft ztlli'l-İslâm |baskı yeri ve tarihi yok| (Dârü'l-Fikri'l-Arabî), s. 194-204; J. Chelhod, "L'IsIam en Arabie du sud", L'Arabie du sud, histoire et civilisation II: La soctete yemenite de l'hegire aux ideologies modernes, Paris 1984, s. 38-40; Farhad Daftary. Thelsmâ'ilis: TheirHistory and Doctr'mes, Cambridge 1992, s. 803; Abbas Hamdani. "The Dâ'l Hatim Ibn ibrahim el-Hamidi (ö 596 h/1199 m.) and his BookTuhfât el-Qulüb", Oriens, sy. 23-24 (1974), s. 258-300; C. L. Geddes, "Hamdânides", El2 (Fr.).m, 128. r-,
İKİ Ahmet Kavas
r i
HEMDERD VAKFI
r
(bk. HAMDARD FOUNDATION).
HEMEDAN
J
"1
Batı İran'da bîr şehir ve bu şehrin merkez olduğu eyalet.
Elvend dağının eteğinde Kuruçay. Ab-basâbâd, Sûmîne, gibi ırmaklarla sulanan ve aynı adı taşıyan bereketli bir ovada yer alır. Denizden yüksekliği 1800 m. olup üç
yanı dağlarla çevrilidir. Hemedan adı Asur çivi yazılı tabletlerinde Amadana, I. Dari-us dönemine ait (m.ö. 521-486) Bîsütun kitabesinin Eski Farsça kısmında Hağma-tana (Hangmatana) ve Elamca kısmında Agmadana, Grek tarihçisi Herodotos'ta Agbatana, Batlamyus'ta Ekbatana. Ermeni kaynaklarında Ahmatan. Hemetan, Ahmedan ve Tevratta (Ezra, 6/2) Akme-tada şeklinde geçer. Bu ad Arap kaynaklarına, Farsça'da seslilerden sonra gelen "dâl" harfinin z (zâl) telaffuz edildiği dönemlerdeki eski şekliyle Hemezân olarak girmiştir.
Hemedan, Herodotos'tan öğrenildiğine göre Kral Deiokes (m.ö. 728-673) tarafından milâttan önce VII. yüzyılda Med İmparatorluğu'nun başşehri olarak kurulmuştur; kalıntılarından, ilk şehrin bugünkü Hemedan'ın güneydoğusunda El-vend'in sol tarafındaki Musalla tepesinde yer aldığı anlaşılmaktadır. İç içe yedi surla çevrilmiş olan şehir, Medler'in Bâ-billiler'le birlikte Asurlular'ı yenmeleri üzerine önem kazandı. Asurlular'ın başşehri Ninevâ'da (Ninive, Ninova) elde edilen ganimetler Ekbatana'nın güzelleştirilmesine harcandı ve özellikle Asur tarzında büyük saraylar yapıldı. Ahamenî hanedanının gerçek kurucusu kabul edilen II. Kyros (Cyrus, m.ö. 559-530) burayı kendine yazlık başşehir seçti ve şehir bu dönemde gerek tahkimatı gerekse devlet hazinesinin korunması bakımından büyük önem kazandı. Ahamenî saltanatına son veren İskender'in üs olarak kullandığı şehir, İskender İmparatorluğu'nun parçalanmasından sonra da Arsaklı (Partlar, Eşkâniyân) hanedanının (m.ö. 256-m.s. 214) başşehri oldu.
Sâsânîler döneminde önemini kaybeden Hemedan, Nihâvend Savaşı'ndan (21/642} sonra burada imzalanan barış antlaşması uyarınca İslâm devletine bırakıldı. Ancak daha sonra halk isyan edip
Hemedan'da
bulunmuş
milâttan önce
V. yüzyıla ait
aslan şeklinde
altın kupa
(Tahran
Arkeoloji
Müzesi)
183
HEMEDAN
müslürnanlan şehirden çıkardı. Bunun üzerine şehir Hz. Ömer'in vefatından altı ay sonra Cerîr b. Abdullah el-Becelî tarafından ve bu defa savaş yoluyla tekrar ele geçirildi (24/645). Arap tarihçileri. Emîn ile Me'mûn'un hilâfet mücadelesi sırasında uzun süre kuşatma altında tutulan (195/810) Hemedan'da, o dönemde Ahamenîler'den kalma birkaç sütunla Elvend dağına açılan ve üstünde halkı soğuktan ve felâketlerden koruduğuna inanılan taştan bir aslan heykelinin yer aldığı görkemli bir kapıdan bahsederler. Burayı eski Medya (Cibâl) bölgesindeki yerleşim merkezlerinin en müstahkemi olarak tanıtan X. yüzyıl müslüman coğrafyacıları, kenarları birer fersah uzunluğunda kare biçimindeki bu büyük ve güzel şehrin önemli bir bölümünün Arap fethinden sonra inşa edildiğini, dört kapısı ve dört pazarı ile kalabalık varoşları bulunduğunu, çevresinin zengin su kaynaklarına ve bereketli topraklara, güzel bahçelere sahip olduğunu yazarlar. İbnü'l-Fakih'in daha önce şehrin her kenarı için verdiği 4 fersah uzunluk {Kitâbü'l-Bül-dan, s. 218) herhalde abartmalıdır. He-medanlılar'm 319'da (931) Ziyâri Emîri Merdâvic b. Ziyâr'a karşı başlattıkları isyan, kılıçtan geçirilmeleriyle sona erdi. 343'te (955) bir depreme mâruz kalan şehir 3S1 (962) yılında büyük bir mezhep kavgasına sahne oldu; birçok insan hayatını kaybetti.
Ziyârîler'den sonra Büveyhî ve Benî Kâ-kûye hanedanları arasında el değiştiren ve genellikle başşehir hüviyetini koruyan Hemedan420"de (1029) Göktaş, Boğa ve Kızıl'ın kumandasındaki Oğuzlar, 494 (1101) yılında Selçuklu ordusu tarafından kısmen tahrip edildi. XII. yüzyılın ilk yarısında Irak Selçuklulan'nın başşehri oldu
Hemedan'dan bir görünüş -
Iran
ve saray, medrese ve camilerle donatıldı. 531'de (1136) çıkan veba salgını yüzünden nüfusu azaldı. Şehir, Irak Selçuklu Sultanı II. Tuğrul'un Hârizmşah Alâeddin Tekiş'e yenilmesi üzerine Hârizmşahlar'ın hâkimiyeti altına girdi (1194) ve İldenizli-ler'den Kutluğ İnanç'a verildi. 1221'de Cebe Noyan kumandasındaki Moğol ordusu uzun bir kuşatma sonunda şehri ele geçirerek tahrip etti ve halkının büyük bir kısmını öldürdü. Hülâgû Han burasını, Alamut Kalesi'nin zaptı ve Bağdat'ın işgali için giriştiği savaşlarda bir üs olarak kullandı. Şehir İlhanlılar döneminde bir ölçüde imar gördü ve yeniden eski parlaklığını kazandı; bu hanedandan Abaka Han burada öldü. İlhanltlar'ın elinde bulunan Anadolu Selçuklu sultanlarından Gıyâseddin II. Mesud da ikinci defa tahta çıkıncaya kadar (1303) burada hapis kaldı. XIII. yüzyıl müelliflerinden Ze-keriyyâ el-Kazvînî. Cibâi'in en büyük şehri olan Hemedan'ı havası güzel, tatlı su kaynaklarına, bereketli topraklara sahip bir şehir olarak tanıtır ve halkının güler yüzlü ve güzel ahlâklı, eğlenceye düşkün insanlar olduğunu söyler {Âşarü'l-bilâd, s. 483). Benzeri bilgiler, XIV. yüzyıl tarihçilerinden Hamdullah el-Müstevfî tarafından da verilmiştir (Nüzhetü'l-kutûb, s. 71). Hemedan bir ilim ve kültür şehri, aynı zamanda da çok önemli bir ticaret merkeziydi. Geniş İlhanlı İmparatorluğu'-nun çeşitli noktalarından gelen ve Sultaniye şehrinde birleşen beş büyük ana ticaret yolunun "şehrâh-ı cenubî" adındaki birincisi Hemedan üzerinden Bağdat'a ulaşır ve buna Mekke yolu da denirdi.
Hemedan. İlhanlılar'dan sonra Celâyir-liler ve Timuriular'ın eline geçti ve özellikle Timur'un seferleri sırasında çok zarar gördü; daha sonra da sırasıyla Kara-
koyunlular, Akkoyunlular ve Safevîler'in hâkimiyeti altında kaldı. 1469'da burası, Uzun Hasan'ın oğlu ve Fâtih Sultan Meh-med'in damadı Uğurlu Mehmed Bey'in yönetiminde idi. Safevîler döneminde imar gören Hemedan bunlarla Osmanlılar arasında birkaç defa el değiştirdi. Os-manlılar'ın şehirle doğrudan ilgilenmeleri Irakeyn Seferi sırasında oldu. Vezîri-âzam İbrahim Paşa, gönderdiği bir arzda Hemedan'ı Irâk-ı Acem'e bağlı sancaklar arasında göstermiş ve buraya 900.000 akçe has geliriyle Uluğ Bey'i vali tayin ettiğini belirtmiştir. Fakat bu dönemde şehirde Osmanlı hâkimiyeti kurulmamış, İbrahim Paşa'nın bu tayini geleceğe matuf bir plan olarak kalmıştır. 1548'de Kanunî Sultan Süleyman'dan izin alıp yanındaki yerli kuvvetlerle Irâk-ı Acem'e bir harekâtta bulunan Safevî Prensi Elkas Mirza'nın ilk ele geçirdiği yer Hemedan oldu. 1588'de Cigalazâde Sinan Paşa Hemedan civarını zaptetti. 1629'da Bağdat üzerine gönderilen Hüs-rev Paşa 27Şevval 1O39'da(9 Haziran 1630) Hemedan'a girdi. Halkın kaçarken sakladığı eşyayı ortaya çıkardı, binaları yakıp yıktı ve altı gün sonra şehirden ayrıldı. XVIII. yüzyıl başlarına kadar şehirde önemli bir olay cereyan etmedi. Ancak Rus Çan 1. Petro. Safevî hanedanının güç durumda olmasından faydalanarak harekât başlatınca Osmanlılar da Hemedan ve Kirmanşah'ı ele geçirmek amacıyla Eyüplü Hasan Paşa kumadasında bir ordu gönderdiler. Hasan Paşa Kirmanşah'ı aldıktan bir müddet sonra vefat etti ve seferi oğlu Ahmed Paşa tamamladı. Ah-med Paşa idaresindeki Osmanlı kuvvetleri elli dokuz günlük bir kuşatmanın ardından Hemedan'ı aldıysa da (11 Zilhicce 1136/31 Ağustos 1724} bir süre sonra Afganlı Eşref Şah. İrak cephesi kumandanı Ahmed Paşa'yı Hemedan'dan çıkarmaya muvaffak oldu (1140/1727). Ancak Ahmed Paşa'nın daha kuvvetli bir ordu ile geleceğinden korkarak 17 Safer 1141 "de (22 Eylül 1728) imzalanan Hemedan Barış Antlaşması ile Osmanlılar'ın bütün haklarını tanıdı.
İran'da Afgan hâkimiyetinin yerini yeniden Safevîler alınca II. Tahmasb İstanbul'a bir elçi göndererek Osmanlılar'dan ellerinde bulunan İran topraklarının geri verilmesini istedi. Ancak hemen arkasından İranlılar, cevabın gelmesini beklemeden Nâdir Şah kumandasındaki kuvvetlerle Nihâvend'i ele geçirdiler. Bunu duyan Abdurrahman Paşa 60.000 kişilik
184
HEMEDÂNÎ, Bedîüzzaman
kuvvetini bırakıp Hemedan'dan kaçtı ve böylece burası Safevîler'in eline geçti (16 Zilhicce 1142/2 Temmuz 1730). 14 Rebî-ülevvel 1144'te (16 Eylül 1731) Irak Seraskeri Ahmed Paşa Korican'da II. Tah-masb'ın ordusunu yendi ve şehri yeniden ele geçirdi. Fakat 10 Receb 1144'te (8 Ocak 1732) yapılan barış antlaşması ile Hemedan tekrar İran'a bırakıldı. Bu antlaşma ile tamamen İran hâkimiyeti altına giren şehir I. Dünya Savaşı sırasında Rus ve İngiliz işgalinde kaldı; ayrıca Türkiye'ye karşı bir üs olarak kullanıldı. Buna rağmen şehir Osmanlılar'la bu devletler arasında birkaç defa el değiştirdi. Savaş sonrasında ise İngilizler tarafından İran'a bırakıldı.
Evliya Çelebi. XVII. yüzyılın ortalarında uğradığı bu şehrin, her biri hamam kubbesi büyüklüğünde taşlardan yapılmış üçgen biçiminde ve yetmiş kuleli, dört kapısı Kum, Dergezîn, Bîsütun ve Bağdat yönlerine açılan içinde 2000 hücre, bir hamam, bir cami, bir han ve çeşitli dükkânlar yer alan bir kalesinin olduğunu; Türkmence konuşulan şehirde on bir tekke, birçok imarethane, 200 hamam, Hindistan, Anadolu, Arabistan ve İran'dan gelen tüccarların kaldığı birçok kervansarayla 2000 dükkânı içine alan Bâzârşâhî adlı bir de çarşının bulunduğunu, içme suyunun, en önemlileri Ferhad Paşa ve Ali Esen çeşmeleri olan 150 çeşmeyle sağlandığını yazar.
Hemedan'daki tarihî eserlerin başlıca-ları şunlardır: Şehrin güneyindeki Genc-nâme denilen Ahamenîler'e ait çivi yazılı
Elvend dağındaki bir kayaya hakkedilmiş kitabeler -Hemedan / İran
iki kitabe. Biri Büyük Darius, diğeri oğlu Xerxes'e ait olan kitabeler, Elvend dağında iki büyük kaya üzerine yaklaşık 2 m. boyunda bir yüzeye kazılarak yazılmıştır. Mücesseme-i Seng-İ Şîr. Medler'e veya Ahamenîler'e atfedilen büyük aslan heykelidir. 2,5 m. uzunluğunda ve 1,5 m. genişliğindeki heykel i 949'da yapılan taş bir kaide üzerinde oturtulmuştur. Buk'a-i Ester ve Merdhay. Bugün yahudilerin ziyaret yeri olan XIII. yüzyıla ait anıt türbedir. Kümbed-i Aleviyân. Moğollar tarafından restore edilen Selçuklu dönemine ait bir mesciddir. Birkaç Alevî seyyidinin defnedildiği bu yapı son olarak 1938'de tamir gördü. Burc-i Kurbân. Moğol dönemine ait bir kabirdir. Bunlardan başka Baba Tâhir-i Uryân'ın ve İbn Sînâ'nın türbeleri de şehirdeki Önemli eserler arasında yer almaktadır. Ayrıca Hemedan'da elli civarındaki cami arasında Mescid-i Âkâcânî Bey, Mescid-i Hâc Ahmed, Mescid-i Ahund Molla Ali, Mescid-i Bişâretü'l-mülk, Mescid-i Cami", Mescid-i Kal'a, Mescİd-i Bâlâ, Mescid-i Cevlân sayılabilir. Şehirde bulunan eski medreseler İse Medrese-i Ahund Molla Ali. Medrese-i Dâmgânîve Medrese-i Şeyh Ali Han Zen-gîne'dir [îrânşehr, II. 1396-1397).
Hemedânî nisbesiyle meşhur edip. şair ve âlimlerin önde gelenleri şöyle sıralanabilir: Muhaddis Ebû İshak İbrahim b. Hüseyin el-Hemedânî. Bedîüzzaman el-Hemedânî, muhaddis ve kadı Ebû Saîd Yahya b. Zekeriyyâ el-Hemedânî, muhaddis Ahmed b. Muhammed el-Kârî el-Mus-râbâdî, şairlerden Esîrüddin Evmânî, muhaddis ve kâri Hasan b. Ahmed el-Hemedânî, mutasavvıf el-Emîrü'1-Kebîr el-Hemedânî, Yûsuf b. Eyyûb el-Hemedânî el-Bûzencerdî, şair mutasavvıflardan Fah-reddîn-i Irâki. Baba Tâhir-i Uryân. meşhur tarihçi Muhammed b. Abdülmelik el-Hemedânî, Ebû Ahmed el-Mürrân b. Hameviyye el-Hemedânî, Abdülhamîd b. İsâm el-Hemedânî, Hafız Ebü'1-Fazl Salih b. Ahmed el-Hemedânî, Reşîdüddİn Faz-lullah-ı Hemedânî, Şafiî fakihi ve şair Ay-nülkudât el-Hemedânî, Mu'tezile âlimi Kâdî Abdülcebbâr, şair ve arif Seyyid Ali Hemedânî.
Tahran-Bağdat ticaret yolu üzerinde olup kara yoluyla Kirmanşah, Sevendec, Burûcird. Erâk, Kazvin ve Tahran'a bağlanan Hemedan idarî bölünmede dört şehristan, on iki bahş, on iki şehir, otuz üç dihistandan müteşekkil bir eyalet (ustan) durumundadır. Eyalet 1986'da 1.5
milyonu geçen bir nüfusa sahipti. XIX. yüzyılda 20-40.000 arasında nüfusu olduğu belirtilen şehir ise 1950'de 120.000'i. 1986'da 270.000'i geçmişti. Nüfusun çoğunluğu Âzerîler'den oluşmaktadır. Verimli ovada çeşitli meyveler, buğday, keten, jüt, pamuk gibi ürünler yetişir. Bölgede grafit, altın, antimuvan ve demir madenleri çıkarılmaktadır.
BİBLİYOGRAFYA :
Belâzürî. Fütûh (Fayda), s. 433, 443-445, 450, 460, 463-464; İbnü'l-Fakih. Kitâbü'l-Bût-dân, s. 51, 192, 209-211, 217-258; İbn Rüşte. el-'Alâku'n-nefîse, s. 106; İstahrî. Mesâlik (de Goeje). s. 195, 197,199; Mes'üdî. Mürûcü'z-ze-heb (Meynard), II, 396; Makdisî. Ahsenü't-te-kâstm, s. 384, 386, 392-393; Sem'ânî. el-En-sâb (Bârûdî], V, 649-651; Râvendî, Râhatü's-sudûr (Ateş], bk. İndeks; Yâkût. Mu'cemü't-bütdân.V, 410-417; İbnü'l-Esîr. el-Kâmil, bk. İndeks; Cüveynî. Târihi Cihângûşâ (Öztürk), l-III, bk. İndeks; Kazvînî, Âşârü'l-bilâd, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), s. 483-488; Bündârî. Zübde-tü'n-Nusra (Burslan), bk. İndeks; Nüveyrî, Ni-hâyetü'l-ereb,X]X, 260-262; Müstevfi, Nüzhe-tü7-fcu/üb(Strange),s.9, 53,56, 71, 164, 165, 191, 218, 231, 233, 280-281; Hammer (Atâ Bey). IV, 56-69; V, 149-153; VI, 10 vd.; G. Le Strange, The Lands ofthe Eastern Catiphate, Cambrİdge 1905, s. 194-196; Ferheng-i Fârsî, VI, 2297-2298; M. Taki Han Hekîm, Genc-i Danış, Tahran 1366 hş., s. 973-987; Nosratollah Meshkati, A List ofthe Historical Sites and An-ctent Monıtments of Iran (trc. HAS. Pessyan), Tahran, ts., s. 277-283; Danİşmend. Kronoloji, III, 343, 345-347; IV, 14, 16-17; Abdülhüseyn-i Saîdiyân, Senemin u Merdüm-i İran, Tahran 1369 hş., s. 1145-1171; Mehdi Dırahşân. Büzür-gân u Sühan-serâyân-t Hemedan, Tahran 1374 hş.; İbrahim Kafesoğlu, Harezmşahlar Devleti Tarihi, Ankara 1956, bk. İndeks; L. Lockhart. Persian Cities, London 1960, s. 94-100; Mafi-zullah Kabir. The Buıvayhid Dynasty ofBagh-dad, Caicutta 1964, s. 14,26,39-40, 51-54, 70, 149; İrânşehi (nşr. Unesco-İran). Tahran 1343 hş./1964, II, 1396-1397; Hüseyin Emin. Tarl-hu'l-'lrâk rı't-ıaşrİ's-Se!cûki, Bağdad 1385/ 1965, bk. İndeks; Muhammed Hasan Han. Mir-'âtû'l-büldân, Tahran 1368 hş., IV, tür.yer.: İsmail Aka, Timur ue Deoleti, Ankara 1991, s. 15, 18, 22, 46, 57, 73, 92; Abdûlkadlr Yuvalı, ilhanlılar Tarihi I: Kuruluş Devri, Kayseri 1994, s. 22-23, 67-68, 70, 72, 81, 96, 100, 102, 140, 146, 185; Kâmûsü'l-a'lâm, V], 4747; Mirza Bala, "Hemedan", İA, V/1, s. 420-425; R. N. Frye, "Hamadhân", EF(Fr.).Ml, 107-108.
İffij Tahsin Yazıcı
r „ . n
HEMEDANI, Aynülkudât
r
(bk. AYNÜLKUDÂT el-HEMEDÂNİ).
HEMEDANI, Bedîüzzaman
(bk. BEDÎÜZZAMAN el HEMEDÂNÎ).
L J
185
HEMEDÂNÎ, Emîr-i Kebîr
HEMEDÂNÎ, Emîr-İ Kebîr
Alî b. Şihâbiddîn
b. Muhammed Hemedânî
(ö. 786/1385)
Kübreviyye tarikatının
Hemedâniyye kolunun kurucusu, Keşmir'in İslâmlaşmasında önemli tesiri bulunan sûfî.
12 Receb714'te(22 Ekim 1314) Heme-dan'da doğdu. Mîr Seyyid Ali, Emîr-i Kebîr, Seyyid Ali Hemedânî, Alî-i Sânı ve Şâh-ı Hemedân gibi unvanlarla anılır. Soyu Hz. Hüseyin'in oğlu, dördüncü imam Ali Zeynelâbidîn'e ulaşmaktadır. Annesi Bîbî Fatma da Hz. Ali soyundandır. Babası Şehâbeddin Hemedan valisi idi. Hemedânî tahsiline dayısı Seyyid Alâeddin'in yanında başladı ve onun tavsiyesiyle Kübreviyye şeyhlerinden Alâüddevle-İ Simnâ-nî'nin halifesi Mahmûd-ı Mezdekânî'ye intisap etti. Bir süre şeyhinin Mezdekân'-daki tekkesinde kaldıktan sonra Simnâ-nî'nin diğer bir halifesi Takıyyüddin Ali Dostî ile tanışarak ondan da hırka giydi. Dostî'nin vefatından sonra tekrar Mezde-kân'a döndü. Mezdekânî ona kemale ermesi için seyahate çıkmasını ve başka şeyhlerle de görüşmesini tavsiye etti. Fütüvvet hırkasını Sİmnânî'nin halifelerinden Muhammed Ezkânî'den giyen Hemedânî sefere çıktı. Yirmi yıl süren bu seyahati sırasında Türkistan. Mâverâünnehir. Hindistan, Irak. Suriye ve Anadolu'yu dolaştı. Keşmir Sultanı Şehâbeddin döneminde 700 seyyidle birlikte Keşmir'e giderek (774/1 372) orada dört ay kaldı. Yedi yıl sonra Keşmir'e ikinci gidişinde Sultan Şehâbeddin'in yerine geçen kardeşi Sultan Kutbüddin tarafından karşılandı. Sultanla iyi münasebetler kurarak İslâm esaslarına aykırı uygulamalardan vazgeçmesini sağlaması, Keşmir'deki gayri müslim halkın İslâmiyet'i kabul etmesinde tesirli oldu. İki buçuk yıl burada kaldıktan sonra Hemedan'a dönmek için yola çıktı. Timur'un seyyidleri Hemedan'dan çıkardığını öğrenince Türkistan ve Hutta-lân'a uğradıktan sonra 785'te (1383) tekrar Keşmir'e döndü. Ancak burada fazla kalmadı ve çıktığı hac yolculuğu sırasında hastalanarak Kebrüsvâr'da vefat etti (6 Zilhicce 786/19 Ocak 1385). Cenazesi, önce halifesi ve damadı Hâce İshak Hut-talânî'nin bulunduğu Huttalân kasabasına nakledildi, daha sonra bugün Tacikistan sınırlan içinde bulunan Kûlab'da toprağa verildi.
Dostları ilə paylaş: |