Konusu: İmam’ın (r a) Başlattığı Hareketin, Evrensel Düzlemde Bir Dine Dönüş Çağına Başlangıç Teşkil Ettiğinin Beyanında


İğrenç Homoseksüellik İlişkilerinin Yayılması



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə64/89
tarix17.11.2018
ölçüsü1,65 Mb.
#83124
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   89

İğrenç Homoseksüellik İlişkilerinin Yayılması


Batılı ülkeler ve de yasama organları, eşcinselliği kanunlaştırarak ve de normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışarak, aslında batıda değerlerin ve ahlaki ilkelerin şiddetli bir şekilde çöküşe uğradığını ortaya koymuşlardır. Amerika’nın dönem cumhurbaşkanı da eşcinseller toplantısına resmi bir şekilde katılarak, ABD’deki hakim sınıfın eşcinselleri desteklediğini açık bir şekilde ifade etmiştir.

Yapılan araştırmalar esasınca, “batılı ülkelerin, özellikle de Kanada’nın en önemli sorunlarından biri de cinsel sapıklık ve eşcinsellik sorunudur. Bu sorun bir çok kadını ve erkeği kapsamaktadır. Bazı milletvekili ve bakanların eşcinsel olması ve de bir çok özel dergi ve gazetelerin bu konuda yaptığı reklamlar bu tür ilişkileri adeta resmileştirmiştir. Hakeza, önemli bütün toplumsal isteklerine ulaşmak, özellikle de aile teşkili, miras hakkı, sosyal sigorta hizmetlerinden istifade etme haklarına ulaşmak için onlar, bir çok önemli toplumsal faaliyetlerde bulunmuşlardır.

Bu araştırmalar esasınca, “Kanada’daki Montreal bankası idaresi, şu anda Kebk eyaletindeki en önemli iktisadi güçlerden biri sayılmaktadır. Kendi eşcinsel memurlarına toplumsal ayrıcalıkları ve haklarını vererek, eşcinselliği resmen kabul etmişlerdir.”2

Bu araştırmaların yine açıkça gösterdiği gibi, “sadece bir devlet idaresinde yer alan eşcinsellerin sayısı otuz bine ulaşmış bulunmaktadır! Bu rakam çok büyük bir rakamdır ve de bu idarede en büyük faal guruplardan birini teşkil etmektedir.”1



İngiliz Başbakanı ve Eşcinsel Bakanlar: Batıda iğrenç eşcinsel ilişkilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, eşcinsel kimseler yavaş yavaş siyasi konumlarını güçlendirmeye ve sözde medeni ülkelerde hassas makamları ele geçirmeye başlamışlardır. Öyle ki, “Zimbabve Cumhurbaşkanı Robert Mugabo, Güney Afrika ülkelerinin reislerinin katıldığı bir konferansta, İngiltere başbakanı, Tony Blair’e şiddetli bir şekilde saldırarak şöyle demiştir: “Tony Blair eşcinseller teşkilatını (hükümetini) idare etmektedir.”2

Robert Mugabe’nin sözleri, Tony Blair’in devletinde yer alan üç eşcinsel bakana işaret etmektedir. İngiltere devletinde Kuzey İrlanda işleri bakanı Peter Mendelson, basın ve spor kültürü bakanı Chris Smith ve de tarım bakanı Nick Brown eşcinsel bakanlardır. İngiltere devletinin Wales işleri eski bakanı Ron Davis de birkaç ay önce ifşa olan ahlaki bir rezaletin ardından devletten istifa etmek zorunda kalmıştır ve de Tony Blair devletinin dördüncü eşcinsel bakanı sayılmaktaydı.”3



Aile Kurumunun Çöküşü


Aile kurumu, insan için yalnızlık, inziva ve sapıklıklar karşısında sağlam bir kale konumundadır ve de ilahi bir hediye sayılmaktadır. Şüphesiz içgüdülerin tatmin olduğu, manevi ve duygusal isteklerin giderildiği ve de insan neslinin korunduğu bir kurumdur. Aile kurumu aslında toplumu bir çok muhtemel zararlardan korumaktadır. Ama batı dünyası, rölativist liberalizm kültürü ışığında aile kurumunun çökmesine ve de ailenin olumlu bereketlerinden mahrumiyetine şahit olmaktadır.

Nitekim dünya Müslümanlarının lideri Ayetullah Hamenei de açık bir şekilde şöyle demiştir: “Batılı hayat çirkef ve bozuk bir hayattır. Bu hayatta, beşeri temel kurumlardan sayılan aile kurumu ve insanın şahsiyeti esenlikte değildir. Bu gerçek, Amerika ve Avrupa halklarının sıkıntı çektiği bir gerçektir.”1

Şüphesiz, “Batılıların yeni hayat metodu bu toplumun çökmekte olduğunu göstermektedir.”2

Bu dağılmanın bazı göstergelerini de, “aile kurumunun dağılmasında, kadın ve erkek ilişkilerinde geleneksel rollerin ortadan kalkmasında ve bilahare ahlaki, manevi, toplumsal ve hatta siyasi her türlü merkeziyetin ortadan kalkmasında görmek mümkündür.”3

Bu yüzden bir çok kimseler şuna inanmaktadır: “Modern toplumlar kendi düzenlerini korumak için, her şeyden önce aile kurumunu korumak için uğraşmalı ve de aile ortamıyla ilgili değerleri yüceltmeye çalışmalıdır.”4

Batıda aile kurumunun çöküşünün belirtilerinin ortaya çıkmasıyla bugün, batı dünyasının saptırıcı propagandalarının geniş boyutunu ve de batı medeniyetini mutlak şekilde öven batıcı aydınların sözlerini her zamankinden daha çok itibarsız kılmıştır.

Zira, “Gençlerinin çoğunu meşru olmayan çocukların teşkil ettiği, idare birimlerinin dul kadınlarca idare edildiği, bakım yuvalarının evden kaçmış çocuklarla dolduğu, gazinoların tecavüze uğramış kızlara sığınak olduğu, kafeteryalarının eşcinseller, hırsızlar, uyuşturucu bağımlıları ve fesat ehli kimselerle dolduğu bir medeniyet, ilerlemiş ve kalkınmış olarak vasıflandırılmaya layık değildir.”1

Batılıların Aile Kurumunun Dağılmasından Sızlaması


Aile kurumları için dini öğretilere ve ahlaki değerlere önem göstermemekten kaynaklanan içler acısı durumun modern toplumlarda vücuda getirdiği manzara, batılı bilginlerin ve düşünürlerin şiddetli itirazlarına maruz kalmıştır. Üstat Şehit Murtaza Mutahhari, bu konuyu beyan ederek şöyle demiştir: “20. yüzyılın son çeyreğinde yaşadığımız bugünlerde düşünürlerin, aile düzeninin bozulması, evlilik temellerinin gevşemesi, gençlerin evlilik sorumluluğunu kabul etmekten kaçınması, kızların anne olmaktan nefret etmesi, anne ve babanın, özellikle de annelerin çocuklarına sevgisinin azalması, günümüz dünyasındaki kadının utanç verici durumu, yüzeysel isteklerin aşkın yerine geçmesi, boşanmaların sürekli artış kaydetmesi, meşru olmayan çocukların toplumda çoğalması, eşler arasında birlik ve samimiyetin yok denilecek kadar azalması karşısındaki itirazları gün gittikçe daha fazla işitilmektedir.”2

Ailelerin saygınlığının kaybolması: Fransa’nın kültürel ve ilmi meşhur şahsiyeti ve filozofu olan Jean Gitun yaptığı bir söyleşide şu hakikati itiraf etmiştir: “Batıda kökler çürüme halindedir ve ben bunu çok iyi bir şekilde hissetmekteyim.”

Jean Gitun bu gerçeğin sebeplerini beyan ederken ise şöyle demiştir: “Aile kurumunun temelleri çökmüş durumdadır, artık hiç kimse evlenmeye rağbet göstermemektedir. Aile kurumu saygınlığını kaybetmiştir ve duygusal ilişkiler gün geçtikçe daha da azalmaktadır.

Gitun, sonuç olarak da şöyle demektedir: “Batı, yok olmaya doğru gitmektedir ve ben geleceğin doğuya ait olduğuna inanmaktayım.”1

Meşhur Alman Filozofu Hans Georg Gadamer (1902 doğumlu) da İtalyan Stampa dergisi ile yaptığı bir söyleşide, batı kültürü yatağında aile kurumunun çökmekte olduğunu beyan ederek şöyle demiştir: “Ne yazıkki batı modernitesinde aile kurumunu yok etmek üzere adım atılmıştır. Sanayi toplumu, bütün kesimlerde ailenin kontrol edici geleneksel gücünü zayıflatmış durumdadır.”2

Washington Times gazetesi yorumcusu ve yazarı Jevice Brise ise Amerika’da aile kurumunun yıkılmakta olduğuna dair bir rapor yayımlayarak şöyle yazmıştır: “İçinde anne ve babanın olduğu ailelerin sayısının azalmasıyla, ABD toplumunda yok oluş trendi başlamış bulunmaktadır.”3

Almanya Köln kilisesi baş piskoposu Juahim Maisner ise Alman toplumunda ahlaki çöküşü itiraf ederek ve de, “Almanların geçmiş tarihte böyle bir ahlaki çöküşe uğradığı görülmemiştir” hakikatini beyan ederek şöyle demiştir: “Acaba Alman halkı başlarına ne büyük bir belanın geldiğinden haberdar mıdır? Alman halkı şu anda, babasız, annesiz ve çocuksuz bir toplum haline dönüşmüştür.”4

Fransa Kolejinin yetmiş yıllık üstadı olan meşhur Fransız Sosyolog Pierre Bordou ise İspanya El Mondo gazetesiyle yaptığı bir söyleşide, batı dünyasını kuşatmış olan büyük buhranın boyutlarını beyan ederek şöyle demiştir: “Batıda aile ilişkileri, bütün boyutlarıyla bir değişim içindedir. Her an, dağılmakta olan ailelerin sayısı artış kaydetmektedir.”1


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   60   61   62   63   64   65   66   67   ...   89




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin