AIDS Hastalığına Yakalananların Sayısının Artış Kaydetmesi
Batıda ahlaki başı boşluğun, meşru olmayan hadsiz ve hesapsız ilişkilerin eziyet edici ve tehlikeli sonuçlarından biri de şüphesiz öldürücü AIDS hastalığıdır. AIDS hastalığı her gün batılı insanlardan bir çoğunu ölüme sürüklemektedir.
Batılı yorumcu ve yazar John Nacked bu konuda yazdığı bir makalesinde şöyle demektedir: “ABD’de, Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde AIDS hastalığının yayılması, bu toplumların ilişkilerinde çok ciddi bir tehlike vücuda getirmiştir. Binlerce kişi ve Amerikalı sanatçı Rock Hudson gibi meşhur olan bir çok şahsiyet bu hastalığa yakalanmıştır. Şimdi Amerika ve Avrupa ülkelerinde çeşitli yaşlarda onaltı milyon insan AIDS virüsünü taşımaktadır. İngiltere sağlık bakanlığı, vatandaşlarına gerekli bilgileri vermek için evlere ve kurumlara yirmibeş milyondan fazla mektup göndermeye teşebbüs etmiştir.”
Söz konusu yazar şöyle devam etmektedir: “Bu tehlikeli canavarla (AIDS ile) karşılaşma korkusu, Hollywood stüdyolarına da sirayet etmiştir. Bazı meşhur sanatçıların bu hastalığa yakalanması sebebiyle bütün sanatçılar artık AIDS virüsüne mübtela olmadığına dair bir rapor göstermek zorundadırlar.”
Amerika, Avrupa ve diğer sanayileşmiş ülkelerin vatandaşları şimdi şu soruyla karşı karşıya bulunmaktadır: “Acaba bu bulaşıcı hastalıktan sağ salim kurtulabilecek midir ve de sağlık tehlikesiyle karşı karşıya bulunan bir toplulukta çocuklarının geleceği ne olacaktır? ”
Söz konusu yazar makalesinin devamında şöyle yazmaktadır: “İskandinavya ülkelerinde ahlaki ilkelere en düşük seviyede riayet edildiği için, bu öldürücü hastalığa yakalanma tehlikesi daha fazladır. İsveç, Norveç ve İsviçre’de AIDS hastalığına yakalananların sayısı her yıl daha da bir artış kaydetmektedir.”
Bu ülkelerin büyük şehirlerinde caddelere koyulan büyük plakartlar göze çarpmaktadır. Bu plakartların üzerinde şu ifadeler yer almıştır: “AIDS hastalığına dikkat ediniz, meşru olmayan ilişkilerden sakınınız” veya, “Aileler, çocuklarınızı koruyunuz.”
Söz konusu yazar bu öldürücü hastalığın sebebini ise şöyle izah etmektedir: “Doktorlara göre bu ülkelerde AIDS hastalığının yayılmasının en büyük sebebi, ahlaki ilkelere riayet edilmemesi, salim ve meşru olmayan ilişkilerin yaygınlık kazanması ve de uyuşturucu maddelere bağımlılıktır.”1
Mevcut raporların da açıkça belirttiği üzere, “ABD sineması, Amerikan toplumunun diğer kesimlerine oranla üç kat daha fazla bu tehlikeli AIDS hastalığına yakalanma ihtimaline sahip bulunmaktadır. 1985 yılından günümüze kadar, Hollywood’da bir çok insan AIDS hastalığından ölmüş bulunmaktadır.”
Sinemanın korkusuz oyuncusu John Collins’in söylediği şu sözler ise hakikati daha iyi ifade etmiştir: “AIDS hastalığı Hollywood’un günahlarının cezasıdır.”
1985 ekiminde Hudson’un ölümü, Hollywood’un zengin kesiminde dehşet verici bir dalga yarattı. Altmış binden fazla sinema oyuncusunu bünyesinde barındıran sinema oyuncuları sendikası başkanı Ed Alester ise ilk etapta bütün filmlerden öpüşme sahnelerinin kaldırılmasını teklif etmiştir.” Bu raporun sonunda ise şöyle yer almıştır: “1991 yılında Hollywood’da 67 kişinin AIDS hastalığı sebebiyle öldüğü resmi kayıtlarda yer almıştır. Tam on yıldır öldürücü AIDS hastalığı artık yaratıcı kabiliyeti olan kimseleri de tehdit etmektedir.”2
4. Bölüm:
İmam Humeyni Çağı ve Büyük İslami Hareketler
İmam Humeyni ve İslam Dünyasının Uyanışı
"Şirk koşanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere Peygamber’ini doğru yol ve hak dinle gönderen, Allah’tır. "1
İman, irfan ve cesaretinin kökleri, ismet ve taharet Ehl- i Beytinin Kur’ani terbiye ve eğitiminde bulunan büyük bir insanın önderliğinde gerçekleşen ilk İslam devriminin ortaya çıkmasıyla yeniden, münezzeh olan Allah’ın, iman edenleri koruyacağı hakkındaki hakka dayalı müjdesi gerçekleşmiş oldu. İslam’ın parlak güneşi asrımız insanının üzerine ışıklarını saçtı. Hayatın bir çok alanlarında bütün dünya Müslümanları, yeni bir hayat buldu. İslami topluluklar, İslami hareketlerin yeniden doğuşuna şahit oldu. Nitekim uluslararası olayları yorumlayan uzmanlar da şöyle demektedirler: “İran’da İmam Humeyni’nin hükümetiyle birlikte beklenilmeyen ve geniş bir düzlemde yeni bir İslami hayat dönemi başlamış oldu ve kısa bir zamanda bunun çok önemli siyasi ve kültürel etkileri, bütün İslam ülkelerine yayıldı. Oysa bu kesinlikle öngörülen bir şey değildi.”2
“İslam devrimi ve önderi olan İmam Humeyni, İslam dünyasının dışında oturan bir çok Müslümanları, yeniden kendi kimliklerini bulma yoluna koydu. Hiç şüphesiz İslam’ın yeniden ihya hareketinin başlaması, uluslararası etkiler yaratmıştır.”1
“İmam Humeyni, İslam devrimiyle sadece İran’ı değil, orta doğu bölgesini, hatta bütün İslam dünyasını kendine yönelmeye sevketti.”2
“İmam Humeyni, İranlıların hayatına anlam ve kavram bağışladığı gibi milyonlarca Müslüman ve mustazaf insanlara da bir ümit kaynağı olmuştur.”3
Şimdi de, “İslam devriminin etkileri, İran sınırlarını geçmiş durumdadır ve esasen bu devrim, orta doğu ve dünyadaki İslami ve siyasi hareketler için bir ilham kaynağı olmuştur.”4
Hakikatte, “İmam Humeyni’nin (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) devrimi, Müslüman milletleri birleştirmek için İslami uyanışın çok önemli ve yeni bir çabası konumundadır.”5
Ve şimde de, “İslami diriliş hareketi büyük bir coğrafyaya yayılmıştır. Afrika’dan Asya’nın güney doğusuna kadar bütün İslam ülkelerini etkilemiştir. Her gün farklı bölgelerde yepyeni taraftarlar bulmaktadır.”6 Örneğin İslam devriminin zafere erişmesinden sonra, unutulmuş olan Filistin davasının, İslam ümmetinin en önemli konusu olarak tekrar Müslüman milletlerin teveccüh merkezinde karar kılmasına işaret edebiliriz. Usulen, “İran’da İslam devriminin zafere erişmesinin Filistin halkı ve devrimi üzerinde çok büyük etkileri olmuştur.”1
Hakeza, “Filistin halkı İsrail’i yok edebileceklerini hissetmektedirler.”2
“Bütün Filistin halkı, İmam Humeyni’nin (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) söz ve düşüncelerinden ilham alarak İsrail ile savaşını sürdürmektedir. Hatta Filistinli aydınlar bile İmam Humenyi’nin düşüncesinden ilham almıştır. Onlar da İmam Humeyni’nin öğretilerini hayata geçirmek için bir yol aramaktadır ve bunun bir örneği de Filistin sahnesinde ortaya konmuştur.”3, 4, 5
İslami sloganların yeniden hayat kazanması, Müslümanların genç nesle ve İslami düşünceye yönelmesi, İslam ülkelerindeki belediye ve meclis seçimlerinde İslamcıların elde ettiği zaferler, İslami sloganlar ve hedefler sayesinde devletler kurması, Müslümanların dini merkezlere yönelmesi, Müslümanların kendilerine güvenme ruh haletinin küçük birer örneğidir ki Hz. İmam Humeyni Mesihi nefesiyle İslam ülkelerinin yarı canlı bedenine üflemiştir. Nitekim büyük İslam devrimi önderi Ayetullah Hamenei de şöyle demiştir: “Büyük İmamımız bu devrimiyle Müslümanlara bir sevinç verdi, İslam’ı yeniden ihya etti. Bugün İslam, genç neslin ve aydınların arzuladığı bir merkez konumundadır.”1
Ama şu anda her şeyden daha çok uluslararası yorumcuları şaşırtan ve görüş sahiplerinin dikkatini şiddetle kendisine yönlendiren asıl şey, İslam devriminin Müslüman olmayanlar arasında, özellikle de batılı toplumlarda vücuda getirdiği geniş ve beklenmedik etkilerdir.
Her insaflı araştırmacı, bu olayı tüm boyutlarıyla incelediği taktirde şu konuyu çok rahat bir şekilde derk edebilir ki İmam Humeyni (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) İslami yüce düşüncesini planlayarak ve de dünya halklarını bu düşünce tarzına davet ederek çağdaş insanın dini ve manevi hayat tarihinde yepyeni bir dönem başlatmıştır.
Dostları ilə paylaş: |