Korku ve Umut



Yüklə 27 Kb.
tarix06.09.2018
ölçüsü27 Kb.
#78551




2007: Korku ve Umut

Baskin Oran

Prof. Dr. (Mülkiye)
2004 Ekiminde Azinlik Raporu’nun saldiriya ugramasiyla baslayan süreçte, Türkiye dibe dogru devam ediyor. Cumhurbaskani Sezer’den itibaren, topluma “yukaridan” sürekli korku sikiliyor: “Rejim tehlikede!”. “Parçalaniyoruz!”. Hiç bu kadar resmen korkutulmamistik.

Tüm dünyalari kasabalarda irkçi chat olan issiz gençler de korkutuluyor. Korkan insandan ürkeceksin. Öldürüyorlar. Devam edecekler. Öldürdüklerinin ortak özelligi: Farkli oluslari.

“Açik sir”lar uçusuyor: Genelkurmay’a alinacak/alinmayacak gazeteciler listesi (“Andiç”). TSK’ca yakin iliski kurulacak “sivil” toplum örgütleri listesi. Askerî darbe günceleri.

Bu sonuncusunda darbeci olarak geçen eski Jandarma Genel Komutani’nin genel baskani oldugu Atatürkçü Düsünce Dernegi (ADD) tarafindan düzenlenen 14 Nisan mitingi. Burada konusan kadin profesör: “Türkiye’nin güvencesi Kemalist Ordu’yu bagrimiza basiyoruz” ve “Kemalist Ordu konusacak!”. Erkek profesör: “Hiristiyan misyonerligi basini alip gitmektedir. Istanbul’u basinda Ortodoks patriginin bulundugu bir dukaliga dönüstürmek isteyenlerin istahlari iyiden iyiye kabarmistir”. Anitkabir’i tavaf ederek moral bulan yüz binler. Iyi taninmis bir tiyatrocu: “…Canim darbe istiyor”.

Özellikle ve her seyin ötesinde, Yargi’nin durumu. Yargiçlara “birkaç” bomba attirdigi ilan eden emekli korgenerale “zamanasimi”ndan takipsizlik (Milliyet, 13.04.2007. Bundan sonraki tüm tarihler 2007’dir). 12 yasindaki terlikli çocugu evinin önünde öldüren polislere “mesru müdafaa”dan beraat (Radikal, 19.04). Azinlik Raporu için “Azinlik arayanlar, babalarinin kim oldugunu analarina sorsunlar” diyen milletvekiline “ifade özgürlügünü kullanmistir” gerekçesiyle beraat (Agos, 13.04). Darbe iddialari artik askerî savcilik tarafindan sorusturulacak (Radikal, 14.04). Darbe iddialarina degil, bunlari yayinlayan dergiye sorusturma ve ardindan baskin (Milliyet, 14.04) ve kapattirma. Gazeteye makale yazan yargica sorusturma (Radikal, 29.03). Ogluna mezarlikta agit yakan köylü anneye dava (Radikal, 14.02). YÖK karsiti eyleme on yil hapis (Milliyet, 20.04).

Ama, ayni dönemde yine Yargi’dan: Karayolunda hiz limitini asan savciya “yasa boslugu” nedeniyle ceza yazilmasi yasagi (Milliyet, 13.03). Bir milletvekilinin “Yargitay siyasallasti” demesine (Radikal, 22.02), bir digerinin “kivirtiyor” sözüne (Radikal, 08.04), bir profesörün Anayasa Mahkemesi için “TSK gibi ideolojik bekçilik yapiyor” sözüne hakaret gerekçesiyle mahkumiyet. “Mini etek igrendiriyor”a mahkumiyet (Hürriyet, 13.02). Iddianamesinde Genelkurmay baskaninin adini geçirdigi için meslekten ihraç edilen Semdinli savcisina ayrica tazminat (Radikal, 21.02).


Neler oluyor? Nedir bu korkunun kökleri?

1) Bütün kimlikleri ve ekonomileri alt-üst eden küresellesmeye tepki icabi milliyetçilige ve dine siginma. Bunun paraleline, “Islamofobi” adi altinda Avrupa da kapilmis vaziyette.

2) D.Avrupa’yi alinca bütçeyi tüketen ve Islamofobi yüzünden kitlelere teslim olan Brüksel’in Türkiye’yi 2015’e kadar uzak tutmak için her yeni belgede yeni bir önkosul icat etmesine tepki.

3) Temizlik adina 100 yila yakindir halinin altina süpürülen sorunlarin (Kürt, Kibris, Islam, Ermeni, vb.) zombilesmesi ve kokmaya baslamasi.

4) Bu sorunlara hâlâ 1930 reçeteleriyle yaklasan resmî ideolojinin çaresiz kalinca “Vatan Gidiyor” ve “Seriat Geliyor” diye paniklemesi. Bu Sevr Paranoyasi’nin, M. Kemal’in “Muasir Medeniyet” dedigi B. Avrupa’yi emperyalist ve “misyonerci” ilan etmesi.

Zaten, son Malatya katliaminda da fazlasiyla var bunlar. Yani, Osmanli’dan miras gayrimüslim asagilamasina ek olarak, Avrupa’yi her ilkbaharda isgal ve talan eden Osmanli’yi yücelten tarih egitimi. Yani, resmen, barbarligin kahramanlik diye ögretilmesi. (Maçlardaki döner biçaklari, yeniçeri palalari).

5) Bunlara bir de ekleyin: Bu gençleri “Hepimiz Samast’iz” (yani, hepimiz arkadan vuran katiliz) diye selamlayan kitleler ve bayrakli Atatürk’ü fon alarak resim çektiren emniyet ve ordu mensuplari. Yani, katilleri resmî kutsayisimiz.
Bütün bunlar var. Fakat 2007 cehennemini izahta yetersiz. Panigin asil nedeni bir menfaat bozulmasinda, Millet-i Hakime’nin dokunulmaz tahtina artik dokunuluyor olmasinda yatiyor.

1454’te kurulan Millet Sistemi’nin egemen unsuru “Millet-i Hakime”, bütün Müslümanlardi. Sistem 1839 Tanzimat’la resmen son buldu. Ama zihnimizin “isletim sistemi” olmayi sürdürüyor. Su farkla ki, Cumhuriyet’le birlikte “Müslüman”in yerini “Müslüman-Türk” aldi. Daha dogrusu, LÂHASÜMÜT. Yani, Lâik olmak sartiyla Hanefi, Sünni, Müslüman, Türk. Yeni Millet-i Hakime olmak için bu bes niteligin tümüne sahip olmak sart.

Bu “kokteyl”, 12 Eylülcülerin elinde “Türk-Islam Sentezi” biçimine bürünecektir. Zaten, Malatya’daki gibi bir vahset (testis kesme, anüs biçaklama, vb.) ne sadece din’le olabilirdi, ne de sadece milliyetçilikle. Ikisinin birlesmesiyle oldu. Diger bir deyisle, halk arasindaki gayrimüslim nefreti ile seçkinler tarafindan “antiemperyalizm” markasiyla pompalanan yabanci/Bati nefretinin füzyonuyla.

Devam edelim. Türkiye’deki Ikinci Yukaridan Devrim yani Ekim 2001-Mayis 2004 AB Uyum Paketleri, çesitli alt-kimlikleri ifade etmeyi mümkün kilarak LAHASÜMÜT’ü vurdu: Kürtçe, Arapça vs. yayin, üç büyük disindaki gayrimüslim vakiflarinin da taninmasi, din hanesinin bos birakilmasi veya beyanla doldurulmasi, insan haklariyla ilgili uluslararasi antlasmalarin ulusal yasalara üstünlügü, vs.

Bütün bunlar LAHÜSÜMÜT için esitlik düzeyine inis demekti.

Birinci Yukaridan Devrim yani Kemalizm 1920’lerde Aydinlanma’yi getirerek muazzam bir dönüsüm basarmisti: a) Yari-feodal imparatorluktan Ulus-devlet’e; b) Cemaat’ten Ulus’a; c) Tebaa’dan Vatandas’a geçis.

Ikinci Yukaridan Devrim onun devamina giristi: a) Asimilasyoncu Ulus-devlet’ten Demokratik Devlet’e; b) Alt-kimlikleri inkâr eden Tekçi Ulus’tan alt-kimliklere saygi gösteren Birlikçi Ulus’a; c) Devletine zorla katlanan Mecburi Vatandas’tan Gönüllü Vatandas’a yani devletini seven vatandasa geçis.

Kemalizm’in iki temel direginden biri olan “Güçlü Devlet”in, kesmeye çalistigi ikinci temel direk “Muasir Medeniyet”e nihayet teslim olmaya baslamasiydi bu.

Birinci’nin temsilcileri iste bu paniktendir ki Sevr Paranoyasi tepkisini veriyorlar. Oysa onlar, 1920’lerde Birinci’yi yapmis Kemalistlerin torunlari. 2000’lerde engellemeye çalistiklari Ikinci’yi savunanlar da, Birinci’ye 1920’lerde dinsel tepki vermis “Mürteci”lerin torunlari… Fevkalade ezber bozucu bir durum.


2007’de suradayiz:

1) 1920 ve 30’larda Birinci’yi yapmis ve Türkiye’ye büyük “özgüven” asilamis Kemalizm, bugün Türkiye’ye büyük “korku” enjekte ediyor. Çünkü laikligi Müslüman halk, milliyetçiligi de solcu aydinlar üzerinde tahakküm araci olarak kullanip herkese ne yapip ne yapamayacagini teblig ettigi tahtindan esitlik düzeyine (aslinda, “esitler arasinda birincilik” düzeyine) indirilme tehdidi altinda.

2004’teki Azinlik Raporu’nun “Üst-kimlik olarak ‘Türk’ parçalayicidir, ancak ‘Türkiyeli’ birlestirici olur” demesine siddetle tepki göstermis olmasi da bundan.

Komünizm ölmeseydi Kemalizm bunu bu kadar yapmayabilirdi. Ama hem düsman yoklugu zordur, hem de artik solcu jargon kullanabilir. Bati düsmanligi yapmak için 1960’larin “anti-emperyalizm” kavramindan medet umuyor. Nazim’i içeri atmisti, simdi siirine sariliyor. Yabancilara tatil evi satmayi vatani satmak diye takdim ediyor; adam cebine koyup yurtdisina götürebilir çünkü. Anti-emperyalizmin bu yorumu artik bir “milli magduriyet psikolojisi” yaratmaya dönüstü. Mars’tan duysan Türkiye isgal altinda sanirsin.

PKK parçalayacak!” diyor; oysa PKK artik en aciz öldürme biçimi olan mayinlara kaldi; en zayif anini yasiyor.

Seriat geliyor!” diyor; oysa Islamci dedigimiz “O Simdi Burjuva”. Israil’e ihracat yapiyor, esi de jogging. Bunu görmek ezberleri bozacagi için ya “Takiye yapiyorlar” demek kaliyor, yahut “Bize de basörtüsü taktirtacaklar”.

Günümüzün Kemalist’ine gelince, “O Simdi Asker”. Darbe çagrilari yapiyor. Tayini: AKP’nin saçmasapanliklari ve kasabaliliklari. Bu açidan, yatip kalkip RTE’nin adayligini kutsamali. Ama simdi uzlasmaci Gül aday oldu, gidalari kesilecek. Muhtemelen, yeni “Basörtülü ve Güleryüzlü Çankaya” döneminde “Iki Türkiye” birbirini karsilikli olarak ehlilestirecek. 1930 da tarihe iyice gömülecek. Tabii, Gül Çankaya’da içki servisini yasaklamazsa.

2) Türkiye’yi dönüstürmüs olan Kemalizm, kendini dönüstürmeyi basaramayan her sey gibi geriye düstü.

Hadi söyleyelim, “kati”likla itham ettigi yani Kutsal Kitap Kur’an, Peygamber Muhammed Mustafa, kutsal yer Kâbe gibi degismez kaliplarin düzlemine düstü. 80 yillik Kemalist yönetimden sonra bu aydinlarin 14 Nisan’ta Nutuk yazari Atatürk’ün Anitkabir’ine kosmaktan baska sey düsünememelerini nasil yorumlayacagiz? “Özgürlük” ararken “Asker”e övgüler düzmekten daha büyük çeliski olabilir mi?

Acaba, RTE’nin (her açidan ve D. Baykal hariç herkes için yipratici olan) cumhurbaskani adayligindan duydugumuz rahatsizligi, uçaga bindigimizdeki tesettürlüden de zaten duymuyor muyduk? Yani, vatan-millet derken, acaba ortada “ayaktakimi”ni asagilamak biçiminde bir de sinifsal “vaziyetler” yok mu?

RTE’nin adayligi bile, asagidan tepkici anti-Bati köylüyü yukaridan etkici pro-Bati burjuvaya dönüstürdügü için, Birinci’nin bir anlamda zaferi degil mi?

“Dinciler” degisti ama, 1930’lardan beri Kemalizm’de degisen bir sey duydunuz mu?


Ben duydum. 14 Nisan günü, Ankara’da Mülkiye, Hukuk ve ODTÜ’den bir avuç ögrenci mitinge katildilar. Harçliklarindan 10.000 adet fotokopi yapip bildiri dagittilar. Sloganlari suydu: “Ne Postal Ne Takunya, Cumhurundur Çankaya!

Ayni gün, Istanbul’da “Genç Siviller” Miniatürk’teki Anitkabir’e yürüdüler. Ellerinde “Tehlikenin Farkinda misiniz, Halk Plajlari Doldurdu Vatandas Denize Giremiyor” gibi pankartlar vardi. Bir de cumhurbaskani adayi belirlediler: “Hem Türk, hem Kürt, az buçuk da Ermeni, türbanli bir kadin, hem de Alevi”. Http://www.aliyeozturk.com sitesinde size gülümsüyor ve imzanizi istiyor. You Tube’da da oynuyor: http://www.youtube.com/watch?v=YSsaSTu9yNk



Olabilir ki, görülmedik bir gelisme geliyor. Kurucusunun “Fikriyati dondurmayalim” dedigi Kemalizm, tas gibi dondurulmak yüzünden (baba diyalektik!), “Güçlü Devlet” için “Muasir Medeniyet”e geçmek gerektigini nihayet idrak etmeye basliyor olabilir.
Yüklə 27 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin