B) Medenî Sûreler.
1. Mekke devrinde inen sûrelerin genel muhtevasını, "ilâhî iradeye dayalı yeni bir toplum kurmanın inanç ve ahlâk temelini oluşturacak ilkeler" şeklinde özetlemek mümkündür. Bundan sonra Medine'de teşekkül edecek müminler topluluğu için hem dinin uygulamaya ilişkin yönünün düzenlenip sistemleştirilmesi, hem de siyasî ve hukukî yapının oluşturulması süreci başladığından Medenî sûrelerde Mekkî sûrelerin ihtiva ettiği başlıca konuların yanında ibadetler ve muamelât konuları ağırlık kazanmıştır. Mekke'de esas itibariyle Kur'an bir tek temel vakıa ile ilgileniyordu ki bu da müşriklerin inanç ve yaşayışlarının, beşerî ilişkilerinin gerçeklik, adalet ve dürüstlük ilkelerine göre düzeltil-mesiydi. Bundan dolayı Mekkî sûreler çoğunlukla dışa dönük bir hitap tarzı içeriyor, muhatap alınan toplumu inanç ve ahlâk yönünden aydınlatmayı ve ıslah etmeyi amaçlıyordu. Ancak Medine'de ikinci bir vakıa ortaya çıktı ki bu da yeni kurulan İslâm toplumu idi. Bu sebeple Medine şartlarında gelen âyetlerde, burada cereyan eden olaylarla ilgili başka konuların ve içe dönük yeni bir hitap tarzının ağırlık kazandığı görülür. Böylece bir yandan İslâm dışı topluluklarla (müşrikler, münafıklar, Ehl-i kitap), öte yandan yeni İslâm toplumunun iç yapısıyla ilgilenmek, İÇ düzenini kurmak ve geliştirmek gerekiyordu. Nitekim seksen sekiz yerde tekrar edilen "ey iman edenler" şeklindeki hitap tarzının tamamı Medine'de inen âyetlerde yer almaktadır. Ancak Medine'de gelişen siyasî hayat, diplomatik meseleler, silâhlı çatışmalar vb. olaylar tarih kitaplarında yer aldığı gibi tarihî silsile ve akış içinde anlatılmaz; bunlar genellikle telmihler veya ders ve nasihat içerikli ayrıntılar şeklinde işlenir. Böylece Kur'an'ın bütününde görüldüğü gibi Medenî sûrelerde tarihî konular ve olaylar içinde bunlar vesile kılınarak evrensel İlkeler ve değerler verilir; insanın inanç ve ahlâk dünyasının düzeltilmesi, bilhassa paylaşma duygusunun güçlendirilmesi amaçlanır.736 Kur'an bu gibi konularda bir bilgi, teemmül ve hidayet kaynağı olma işlevini vahiy sürecinde kesintisiz sürdürmüştür.
2. Medine şartlarında ortaya çıkan yeni düzen içinde giderek belirginleşen hukukî ve siyasî yapıya paralel olarak vahiy de gittikçe artan ölçüde normatif bir değer kazanmış, Hz. Muhammed'in şahsiyeti peygamberlik nüfuzu yanında siyasî liderlik nüfuzuyla da donatılmış, müminlerin iç meselelerinin çözümündeki rolü belirgin bir şekilde ortaya konmuştur. Nitekim özellikle Medenî sûrelerde tekrar edilen Allah'a ve Resulü'ne itaat buyruğu ile bu itaatten yüz çevirenlere yönelik ciddi eleştiriler bunu açıkça göstermektedir.737
3. Mekke'de mütecanis bir putperest Arap topluluğu varken Peygamber ilk defa Medine'de bir yahudi topluluğu ile karşılaşmış, ayrıca zamanla hıristiyan kesimlerle ilişkiler başlamış, bu sebeple başta Medenî sûrelerin en uzunlarından olan Bakara ve Âl-i İmrân olmak üzere bu dönemde inen bazı sûrelerde yahudilere ve genel olarak Ehl-i kitaba, onların tarihlerine oldukça geniş yer verilmiştir. Mekke devrinin sonlanyla Medine döneminin başlangıcında nazil olan sûre ve âyetlerde yahudiler ve Ehl-i kitap'la ilgili oldukça yumuşak ifadeler yer alıyor 738 veya Medine yahudi-leri eleştirilmeden Ehl-i kitabın tarihleri hakkında tarafsız bilgi veriliyordu.739 Ancak hicretten yaklaşık bir yıl sonra müslümanlarla yahudiler arasında problemler doğmaya başladı ve buna paralel olarak âyetlerin üslûbu giderek sertleşti.740 Hıristiyan-larla ilgili âyetlerde daha yumuşak bir üslûbun hâkim olduğu görülürse de 741 teslîs inancında ısrar edenler açıkça eleştirilir ve bunların kâfir olduğu belirtilir.742
4. Medine'de İslâmiyet'e düşman olmakla birlikte müslümanların her geçen gün güçlenmesi karşısında Peygamber'-le açıktan mücadele etmeyi göze alamayan bir Arap ve yahudi topluluğu ortaya çıkmış, "münafık" denilen bu toplulukla ilgili meseleler Medenî sûrelerin muhtevasında ağırlık kazanmıştır. Altmış üçüncü sûrenin adı uMünâfıkün"dur; ayrıca diğer Medenî sûrelerin çoğunda münafıkları tanıtan ve eleştiren bölümler yer alır.743
5. Müslümanlar ilk defa Medine'de siyasî bir yapı oluşturup askerî bir güce sahip oldukları için Medenî sûrelerin muhtevasında 744 müslümanların gerçekleştirdikleri savaşlarla bunların sonuçlarına ve genel olarak savaş hükümlerine ve diplomasi kurallarına geniş yer verilmiştir.
6. Medenî sûrelerin muhtevasını oluşturan konular fesahat ve belagat sergilemeye, şiirsel bir dil kullanmaya Mekkî sûrelerin konulan kadar elverişli olmadığından bu sûrelerin üslûbu muhtevaya uygun olarak daha sadedir; sembolik ifadelere, mecaz ve istiarelere daha az yer verilmiş, anlatımda açıklık ağırlık kazanmıştır. Mekke döneminin özellikle ilk zamanlarında inen sûrelerin ve âyetlerin daha kısa olmasına karşılık Medenî sûrelerde muhtevanın gereği olarak hacimlerin giderek genişlediği görülür. Mushaf taki sıralama açısından bakıldığında ise daha uzun olan Medenî sûreler başlarda yer almış, Kur'an'ın ilk sûresi olan giriş mahiyetindeki Fâtiha'yı izleyen sûreler genellikle gittikçe küçülen hacimlerle büyüklük sırasına göre yerleştirilmiştir. Nitekim Medine'de nazil olan Bakara sûresi Kur'an'ın en uzun sûresi olup 286 âyet içerirken Nasr sûresi dışında hepsi Mekke'de inmiş olan son on altı sûrenin âyet sayılan on bir ile üç arasında değişmektedir.
Bibliyografya :
Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, Giriş, s. 5; M. F. Abdülbâki, el-Mu'cem, "tv'a" md.; Dârimî.'Te-zâMlü'l-Kur*ân", l;Tirmizî. "Şevâbü'l-Kur'ân". 14; Ebû Bekir İbnü'l-Arabî, K5nûnut-teiuîl[nşr. Muhammed es-Süleymânî). Beyrut 1990, s. 230-232, 237, 330; Şâtıbî. el-Muoâfak&t, İli, 46-50, 366-382; Süyûtî, el-ltkân (Bugâ), II, 271-282; a.mlf.. Tertîbü süueri'l*Kur'ân (nşr. Seyyld el-Cümeylî), Beyrut 1986, s. 37-38; Şah \feliyyullah ed-Dihlevî, et-Feuzû'l-kebîr fi uşûli't-tefsîr (trc. Selmânel-Hüseynîen-Nedvî), Beyrut 1407/1987, s. 19-47; W. Muİr. The Coran, London 1878, s. 37-48; Th. Nöldeke. Geschichte des Qorâns (nşr. Fr. Schwally), Leipzig 1909,1, 66-234; Ebû Abdullah ez-Zencânî. Târîhu'l-Kur'ân, Beyrut 1388/1969, s. 33, 49-61, 92-93; R. Blachere, Le Coran, Paris 1969, s. 32-62; M. Saîd Ramazan el-Bûtî, Min ReuâYi'l-Kur'ân, Dımaşk 1390/ 1970, s. 81-85; J.Jomier. Les grands themes du Coran, Paris 1978; Subhî es-Sâlih. Kur'an İlimleri (trc. M. Said Şimşek), Konya, ts. (Hibaş Yayınlan), s. 133-185; R. Arnaldez. Le Coran, Paris 1983, s. 55-135; W. Montgomery Watt, Hz. Muhammed Mekke'de fite. Rami Ayaş-Azmi Yüksel), Ankara 1986, s. 67-92; Muhammed b. Muhammed Ebû Şehbe. el-Medhal li-dirâse-tVl-Kurâni't-Kerîm,Kahhe 1412/1992, s. 204-210; Muhammed Hamîdullah. Kur'ân-ı Kerîm
Tarihi{Uc. Salih Tuğ), İstanbul 1993, s. 18-31; R. Paret. Kur'an Üzerine Makaleler (trc. Ömer Özsoy), Ankara 1995, s. 54-58, 95-103; Mehdi Bâzergan. Kur'an'tn Nüzul Süreci (trc. Yasin De-mirkıran-Melâ Muhammed Feyzuüah). Ankara 1998, tür.yer.; Fazlurrahman. Ana Konularıyla Kur'an (trc. Alparslan Agkgenç), Ankara 1999; Muhsin Demirci, Kur'ân'm Temel Konuları, İstanbul 2000. Mustafa Çağrıcı
Dostları ilə paylaş: |