Kuran & İtret ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum: Biri Allah’ın kitabı, diğeri İtretim; Ehl-i Beyt’imdir. Bu ikisine sarıldığınız müddetce benden sonra asla sapmazsınız. Hz. Muhammed (s a. a) Muhammed Hadi marifet kur’ÂN İLİmleri



Yüklə 1,21 Mb.
səhifə29/53
tarix31.10.2017
ölçüsü1,21 Mb.
#23316
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   53

Osmanî Mushafların Sayısı


Tarihçiler, Osman tarafından hazırlatılan ve İslam dünyasının farklı şehirlerine gönderilen Mushafların sayısı hakkında farklı rivayetler nakletmişlerdir. İbn-i Ebi Davud bu Mushafların sayısının altı olduğunu ve o zamanın önemli altı İslamî merkezine gönderildiğini söylemektedir. Bu altı şehir sırasıyla şunlardır: Mekke, Küfe, Basra, Şam, Bahreyn ve Yemen. Bu altı nüshaya ek olarak bir nüsha da Medine'de bırakıldı, Medine'deki nüsha "Ana Nüsha" veya "İmam" nüsha olarak adlandırılıyordu.

Yakubi kendi tarihinde bu altı nüshaya ilâve olarak iki nüshayı da zikretmekte ve bunların Mısır ve el-Cezire'ye gönderildiğini yazmaktadır. Gönderilen her Mushaf o bölgenin merkezinde korunmaktaydı ve ondan başka nüshalar da çıkarılıyordu.1 Mushafların kıraatleri resmi kıraat kabul edilmekteydi ve diğer kıraatler yasaklandığı için, farklı okuyanlar cezalandırılıyordu.

Medine'de korunan Mushaf başvuru kaynağıydı. Etraf bölgelere gönderilen Mushaflar arasında bir ihtilâf söz konusu olduğu zaman Medine'deki Mushaf'a başvurulur ve ona göre düzeltmeler yapılırdı.

Osman'ın şehirlere Mushaf ile birlikte bir de Kuran okuyucu gönderdiği söylenmektedir. Örneğin, Abdullah b. Saib Mekke'ye, Muğiret b. Şihab Şam'a, Ebu Abdurrahman Sulemi Küfe'ye ve Amr b. Abdulkays da Basra'ya gönderildi, Zeyd b. Sabit ise halife tarafından Medine Kuran okuyucusu olarak atandı.1

Halifenin görevlileri bu Mushafları korumak için büyük bir dikkat ve titizlik gösteriyorlardı, halkın Mushaflara olan yoğun ilgisi ve korunması için göstermiş olduğu çok dikkat bunların devamını sağlamıştır. Sonraları bu Mushaflarda noktalama, i'rab ve hiziplere ayırma gibi bazı değişiklikler yapıldı. Bu aşamada yapılan en önemli değişikliklerden biri de, ilkel Küfi hattının bugünkü bilinen Küfi hattına dönüştürülmüş olmasıdır, daha sonraları ise Kuran başta "nash" hattı olmak üzere, diğer hatlarla da yazıldı. Böylelikle Osman'ın hazırlatmış olduğu Mushaf unutulup, yerini daha güzel bir yazı şekli ve noktalama işaretleri ile hazırlanmış Kuran'lar aldı.

Yakut Himvi (ö: 626.h) şöyle naklediyor: "Dimaşk camisinde, Osman b. Affan'ın kendi el yazısıyla yazmış olduğu bir Mushaf'ın bulunduğu söylenmektedir.2 Bu Mushaf'ı Fazlullah el-Ömri (ö: 749.h) görmüştür. O bu hususta şöyle diyor: Osman b. Affan'ın eliyle yazılmış olan Osmanî Mushaf Dimaşk camisinin sol tarafında korunmaktadır."3 Fakat Osman'ın kendi eliyle Mushaf yazdığı hiçbir yerde kaydedilmemiştir. Bu Mushaf'ın Osman tarafından Şam'a gönderilmiş olan ve Şam Mushaf'ı diye bilinen Mushaf olması mümkündür.

İbn-i Kesir de (ö: 774.h.) bu Mushaf'tan bahsetmektedir ama Mushaf'ın Osman tarafından yazıldığını söylememektedir. İbn-i Kesir şöyle diyor: "Zamanımızdaki en meşhur Osmanî Mushaf Şam'da bulunmaktadır. Bu Mushaf Dimaşk camisinin doğu yönündeki sütunun yanında korunmaktadır, önceleri Taberiye şehrinde bulunuyordu, lâkin hicrî 517 yılında Dimaşk'e getirildi. Ben onu gördüm, oldukça hacimli ve büyük bir kitaptı, deve postundan hazırlanmış sayfalar üzerine açık ve güzel bir mürekkeple yazılmıştı." 1

Ünlü gezgin İbn-i Betute (ö: 779.h) şöyle diyor: "Şam camisinin doğu sütununda, mihrabın karşısında büyük bir mahzen bulunmaktadır. Osman b. Affan'ın Şam'a gönderdiği Mushaf bu mahzendedir. Cuma namazından sonra halka açılıyor ve halk Mushaf'ı öpmek için birbiriyle yarışmaktadır."2 Bu Mushaf'ın hicrî 1310 yılında meydana gelen bir yangın sonucu yandığı söyleniliyor.3

Dr. Suphi Salih diyor ki: "Değerli arkadaşım Dr. Yusuf el-Aş, kadı Abdulhasan el-Ustuvani'nin, bu Mushaf'ı yanmadan önce gördüğünü, Mushaf'ın Şam camisinde bir mahzende korunduğunu kendisine söylediğini anlatıyordu."4

Üstat Zerkani de bu konu hakkında şunları söylüyor: "Şuanda elimizde Osman'ın hazırlamış olduğu Mushafların olup olmadığı hakkında hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda nerede bulunduklarını söylemek imkânsızdır."

Mısır'ın kütüphanelerinde bulunan bazı tarihi Mushaflar hakkında yapılan tahmin ve değerlendirmelere göre bunlardan bazılarının Osmanî Mushaf olduğu söylenmektedir. Delil olarak da bu Mushaflarda sureleri ayırt eden bir takım alâmet ve işaretlerin bulunması gösterilmiştir, oysa Osmanî Mushaflarda bu tür işaretlerin olmadığını çok iyi bilmekteyiz.

İmam Hüseyin'in (a.s) türbesinde kıymetli eşyaların saklandığı yerde, eski Küfe hattıyla yazılmış ve Osman'a atfedilen bir Mushaf bulunmaktadır. Bu Mushaf'taki yazılarda noktalama işaretleri bulunmuyor, hacim yönünden de çok büyük olan bu Mushaf, Medine ve Şam Mushaf'ıyla da uyuşmaktadır. Büyük bir ihtimalle Osman'ın hazırlatmış olduğu Mushaf üzerinden çoğaltılan Kuran'dır.1

Bununla birlikte Necef şehrinde Hz. Ali'ye nisbet verilen ve o hazretin yazdığı iddia edilen Kuran'dan birkaç sayfa bulunmaktadır. Söylendiğine göre Hz. Ali bu Kuran'ı bizzat kendisi yazmış, eski Küfe hattıyla yazılan bu Kuran'ın sonunda şunlar yazılıyor: "Bu Mushaf'ı Ali b. Ebitalip hicrî 40 yılında yazmıştır."

Üstat Ebu Abdullah Zencani diyor ki: "Ben hicrî 1353 yılında Zilhicce ayında Necef'teki Alevi kütüphanesinde Küfe hattıyla yazılmış bir Mushaf gördüm, Mushaf'ın sonunda "Ali b. Ebu Talip bu Mushaf'ı hicretin 40. yılında yazmıştır" diye bir yazı vardı."2

Kahire'de İmam Hüseyin camisinde de bir Mushaf bulunmakta ve bu Mushaf'ın İmam Ali (a.s.) tarafından yazıldığı söylenmektedir. Bu Mushaf da eski Küfe hattıyla yazılmıştır. Üstat Zerkani bu Mushaf hakkında şöyle diyor. "Bu Mushaf'ın Hz. Ali (a.s) tarafından veya O'nun emriyle Küfe'de yazılmış olması mümkündür."

İbn-i Betute diyor ki: "Osman'ın öldürüldüğü zaman okuduğu ve kan izlerinin üzerinde olduğu Mushaf Basra'da bulunmaktadır"1 Bu sözün bir delili bulunmamakta ve imkânsız gibi görünmektedir.

Semhudi, Muhriz b. Sabit'ten şöyle naklediyor: "Osman Mushaf'ının Halid b. Amr b. Osman'ın eline geçtiği haberi bana ulaştı. Abbasî halifesi Mehdi saltanat tahtına oturunca o Mushaf'ı Medine'ye gönderdi, bugün Medine'de okunan Mushaf o Mushaf'tır. O Mushaf'ın Medine'ye ulaşmasıyla minberin altında bir sandık içinde korunan Haccac Mushaf'ı artık okunmadı."

İbn-i Zubale de şöyle diyor: "Malik b. Enes bana dedi ki; Haccac önemli şehirlere ve Medine'ye büyük bir Mushaf gönderdi. Bu Mushaf peygamber makamının göstergesi olan sütunun sağ tarafında yer alan bir sandıkta korunuyordu, Perşembe ve Cuma günleri sandık açılıyordu. Abbasî halifesi Mehdi çok güzel ve kıymetli bir Mushaf'ı Medine'ye gönderdiği zaman, Haccac'ın Mushaf'ı sandıktan çıkarılıp yerine Mehdi'nin Mushaf'ı konuldu."

Semhudi diyor ki: "Bugün caminin ortasındaki bir kubbede bulunan ve Osman'ın olduğu söylenen Mushaf hakkında hiç kimse bir şey söylememiştir."

Camilerde bulunan Mushaflar hakkında ilk araştırma yapan İbn-i Neccar'dır, kendisi şunları yazıyor: "Zaman aşımıyla eski Mushafların sayfaları çürüyüp dağıldı ve onlardan geriye bir şey kalmadı."2



Yüklə 1,21 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   53




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin