Mensuh Ayetlerin Sayısı
Eski âlimlerin neshi tanımlamalarına göre kabul edip, nesh için gerekli olan şartları görmezlikten gelenler Kuran-ı Kerim'de 228 ayete kadar mensuh ayetin olduğunu söylemişlerdir.2 Bu rakam oldukça abartılı olup, nesh olgusunun kural ve ölçüleriyle bağdaşmamaktadır.
Suyuti el-İtkan kitabında mensuh ayetlerin sayısını bu kadar çok gösterenleri eleştirdikten sonra, sadece 21 ayetin mensuh olduğunu söylemektedir.3
Üstat Ayetullah Hoi "Necva" ayeti dışında Kuran'da başka bir mensuh ayetin olmadığı görüşündedir. 4
Fakat bu çerçevede yukarıda getirmiş olduğumuz ayetlerle birlikte, şartlı neshi de kabul edecek olursak bu durumda mensuh ayetlerin sayısı yirmiyi geçmeyecektir. Bunlarında çoğu mutlak nesh değillerdir.
Nesh Hakkında Bazı Şüpheler
Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalarla, nesh hakkında birçok şüphe ve sorununda cevabını vermiş olduğumuz kanaatindeyim. Lâkin yine de nesh hakkında ortaya atılmış bazı şüpheleri getirerek cevabını verelim:
Bir: Teşrideki (yasamada) nesh, tekvindeki beda hâdisesi gibidir, ikisi de eşanlamlı kelimelerdi ve gerçek anlamda yüce Allah için böyle bir şey kesinlikle imkânsızıdır; çünkü her ikisi içinde yeni bir görüşün şekillenmesi söz konusudur, yani daha öncede öneminin farkına varılmamış yeni bir düşüncenin oluşmasıdır. Bu ancak geçmişte bilgisiz olan ve şimdi bunun farkına varan için geçerlidir, böyle bir yaklaşım geçmişteki bir bilgisizliği gerektirir, bu da ilmi varlığın tüm zerrelerini kuşatmış olan mutlak âlim Allah'ın ilmiyle çelişmektedir.
Cevap: Daha öncede söylediğimiz gibi nesh ve beda her ikisi de görüş değiştirmek ve yeni bir fikir sunmak gibi görünmektedir, bu bizim sınırlı bilgimiz açısından bu böyledir. Hâlbuki ilâhî ezeli ilimde bu değişim de mülâhaza edilmiştir, fakat bu değişim insanlardan gizlenmiş ve zamanı geldiğinde açıklanmıştır. Bu yüzden de Allah'ın görüş değiştirdiği zannedilmektedir, oysa yüce Allah başından beri ilk hükmün belli bir süre için olduğunu biliyordu. Yani hüküm en başından beri mukayyetti ve şartlı olduğunun açıklık kazanması için belli bir süre tayin edilmişti, belli bir süre için hüküm mutlak olarak teşri edilmiş ve zamanı gelince kayıt konmuştur. "Beda" olgusu da aynen böyledir. Kâinatta ve yaratılış sürecinde meydana gelen değişiklikler ve yeniliklerin hepsi önceden öngörülmüştü, zamanı geldiğinde bu değişimler baş gösterecekti. Dolayısıyla hem nesh ve hem de beda dıştan bakıldığında değişken olaylardır oysa gerçekte ve hakikatte bir değişiklik söz konusu değildir.
İki: Kuran'da mensuh ayetlerin olması, insanların bilmeden bu ayetlere amel etmelerine neden olabilir.
Cevap: Bunun cevabı çok acıktır, insanların bilgisizliklerinden dolayı işlemiş oldukları yanlışlıklar kendilerinden kaynaklanmaktadır. Biraz araştırması, dini bilgisini güçlendirmesi icap eder, eğer birazcık üzerinde duracak olursa nasıh ve mensuh, genel ve özel, mutlak ve mukayyet olan ayetleri rahatlıkla birbirinden ayırt edebilir.
Üç: Kuran'da nasıh ve mensuh olan ayetlerin bulunması, Kuran'da birbirileriyle çelişen ayetlerin varlığı anlamına gelmektedir. Hâlbuki böyle bir yaklaşım aşağıdaki ayetle bağdaşmaz:
"Hâlâ Kuran üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı." 1
Bu ayet açıkça Kuran ayetleri arasında her türlü çelişki ve tutarsızlığın bulunduğunu reddetmektedir.
Cevap: Farklı zamanlar ve şartlara binaen nazil olan nasıh ve mensuh ayetlerin her biri kendi zamanında bir takım maslahat ve menfaati kuşattığından ya da zararı defettiğinden çelişki söz konusu değildir. Aynı anda hem nasıh hem de mensuh ayet inmiş olsaydı, o zaman çelişki olabilirdi. Gerçek şu ki; nasıh ve mensuh olan iki hüküm arasında hiçbir çelişki mevzubahis değildir. Araştırmacı olan insanın çelişkiye mahal bırakmayan husus ve şartlara vakıf olması gerekir. Daha önce de bu noktayı hatırlatmıştık.
Dört: Kuran'da mensuh ayetlerin bulunmasının, hükmü geçersiz olan bir ayeti okumanın dışında ne gibi faydası olabilir?
Cevap: Kuran'daki mensuh ayetler hakkında yaptığımız açıklamalar ve söylediklerimiz ile mensuh ayetlerin neredeyse tamamının şartlı nesih olduğu anlaşılmıştır. Hatta görünürde mensuh olan ayetler dahi, zaman sürecinde uygun durum ve oluşan şartlar çerçevesinde kendine özgün işlerliğini tekrar elde edecektir. Bu ayetlerin işlevliğini tamamen yitirdiklerini söylemek çok yanlış olur.
Diğer taraftan nasıh ve mensuh ayetlerin Kuran'da bulunmaları; ahkâmın aşamalı teşrisini ve sürecin tedricîliğini göstermektedir, bunun bizzat kendisi de şeriatın tekâmül aşamalarını gösteren tarihi ve dini bir değerdir. Son olarak şu hususa dikkat etmek gerekir ki; Kuran'ın önemi ve üstün değeri sadece buyurmuş olduğu hükümlerde saklı değildir, diğer taraftan Kuran tüm yönüyle bir mucizedir. Bu boyutun devamlı sabit ve sağlam kalması gerekir, Kuran'ın her ayeti edebi bir mucizedir, hiç şüphesiz buda İslam'ı ilelebet payidar kılacaktır.
Beşinci Bölüm
MUHKEM VE MÜTEŞABİH
Muhkem ve mÜteşabih ayetler
Yüce Allah, Kuran-ı Kerim'de muhkem ve müteşabih ayetler hakkında şöyle buyurmaktadır:
"Bu muazzam kitabı sana indiren O'dur. Onun ayetlerinin bir kısmı muhkem olup bunlar Kitabın esasıdır. Ayetlerin bir kısmı ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar sırf fitne çıkarmak, insanları saptırmak ve kendi arzularına göre yorumlamak için müteşabih kısmına tutunup onlarla uğraşır dururlar. Hâlbuki onların hakikatini, gerçek yorumunu Allah'tan başkası bilemez. İlimde ileri gidenler: "Biz ona olduğu gibi inandık. Hepsi de Rabbimizin katından gelmiştir." derler. Bunları ancak tam akıl sahipleri düşünüp anlar."1
Bu ayet-i kerimeden Kuran'daki bazı ayetlerin müteşabih olduğu, farklı anlamlara çekilebileceği ve fitne çıkarmak isteyenlerin bu gibi ayetleri koz olarak kullanmak istedikleri anlaşılmaktadır. Peki, niçin Kuran'da müteşabih ayetler bulunmaktadır, bu ayetler hangileridir ve özellikleri nelerden ibarettir?
Bu ve benzeri sorulara iyice cevap verebilmek için öncelikle muhkem ve müteşabihin tanımını yapmak zorundayız.
Dostları ilə paylaş: |