Kur’an-ı Kerim Meali - fatiha Suresi Mekke’de nazil olmuştur ayettir



Yüklə 2,57 Mb.
səhifə18/42
tarix20.11.2017
ölçüsü2,57 Mb.
#32304
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   42

31- İman eden kullarıma de ki: İçinde dostluk ve alışveriş olmayan bir gün gelmeden doğruca namazı kılsınlar, gizli ve açık olarak onlara verdiğimiz rızıktan nafaka versinler.
32- Allah gökleri ve yeri yaratandır, size rızık olarak meyveleri çıkarmak için gökten su indiren, denizde O’nun emriyle gitmek için gemileri size musahhar eden kılan, nehirleri sizin için hizmetkâr yapandır.
33- O, ay ve güneşi peşpeşe size musahhar kılan, gece ve gündüzü (içlerindeki her şeyi) faydanıza sunandır.
34- O, istediğiniz her şeyden size bir miktar verendir. Allah’ın nimetlerini sayarsanız, bitiremezsiniz. Muhakkak insan çok zalim ve çok nankördür.
35- Hatırla ki, İbrahim şöyle dedi: “Ey Rabbim! Bu şehri güvenli kıl. Beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan uzaklaştır.”
36- “Ey Rabbim! Onlar, insanlardan çoklarını saptırdılar. Artık kim bana tabi olursa, o bendendir. Kim de bana isyan ederse, şüphesiz Sen, çok bağışlayan, çok acıyansın.”
37- “Ey Rabbimiz! Ben zürriyetimden bir kısmını, ekinsiz bir vadide saygın olan evinin yanında iskân ettim. Ey Rabbim! Onları iskân ettim ki, namazı kılsınlar. İnsanlardan bazı gönülleri, onlara yönelecek şekilde kıl, onları bazı ürünlerle rızıklandır ki şükretsinler.”
38- “Ey Rabbimiz! Sen bizim gizlimizi de açığımızı da bilirsin. Gökte ve yerde hiçbir şey Allah’a karşı gizli kalamaz.”
39- “İhtiyarlığım üzere bana İsmail ve İshak’ı bağışlayan Allah’a hamdolsun. Şüphesiz benim Rabbim, duaları işitendir.”
40- “Ey Rabbim! Beni ve benim zürriyetimden bazılarını namaz kılan eyle. Ey Rabbimiz! Ve duamı kabul et.”
41- “Ey Rabbimiz, hesabın kurulduğu gün, beni, ana babamı ve müminleri affet.”
42- Sakın Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Allah, onları ancak gözlerin donup kaldığı bir gün için bekletiyor.
43- O gün başlarını kaldırarak (kendilerini çağıran çağırıcıya) koşup gelirler. (Korkudan) gözleri kapanmaz, gönülleri de bomboştur.
44- İnsanları öyle bir gün ile korkut ki azap onlara geldiğinde zalimler: “Ey Rabbimiz! Kısa bir süreye kadar bizi beklet. Sen’in çağrına cevap verelim, peygamberlere uyalım” derler. (Rableri onlara:) “Bize asla zeval olmaz! diye yemin eden siz değil mi idiniz?
45- Kendilerine (küfür ile) zulmedenlerin meskenlerinde barındınız. Onlara ne yaptığımız size belli olmuştur. Ve anlamanız için size örnekler vermiştik.” (der.)
46- Onlar kuracakları tuzağı kurdular, fakat tuzakları Allah’ın kontrolündedir. (O’nun hâkimiyetinin dışına çıkamaz.) Dağları devirecek kadar büyük bir tuzak dahi olsa…
47- Sakın Allah’ın, peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma. Şüphesiz Allah güçlüdür, izzet ve intikam sahibidir.
48- Yerin başka bir yerle, göklerin de başka gökler ile değiştirildiği, herkesin bir ve her şeye hâkim olan Allah’ın huzurunda bulunduğu günü düşün!
49- O gün suçluları yanyana zincirlere vurulmuş olarak görürsün.
50- Gömlekleri katrandandır, yüzlerine ateş bürünüyor.
51- Allah böyle yapar ki herkese kazandığının karşılığını versin. Şüphesiz Allah, hesapları çok çabuk görendir.
52- Bu; insanları uyarmak için, Allah’tan başka hiçbir mabut olmadığını bilmeleri için, akıl sahiplerinin dersler alması için, insanlara ulaştırılmış bir mesajdır.


15- Hicr Suresi
Mekke’de nazil olmuştur. 99 ayettir.
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lam, Râ. Bunlar, Kitabın ve apaçık bir Kur’anın ayetleridir.
2- İnkâr edenler, zaman zaman; “Keşke, biz de Müslüman olsaydık” diye arzu ederler.
[Kâfirlerin, bu arzularına rağmen yine de iman etmemiş olmalarının sebebi, 3. ayetten de anlaşılacağı gibi, dünya hayatının zevk ve sefasına düşkün olmaları, dünyevî planların peşinde koşmalarıdır.]
3- Bırak onları yesinler, yaşasınlar, arzu ve emeller onları oyalayıp dursun. Onlar yakında, (neyin ne olduğunu) bilecekler.
4- Hiçbir şehri helak etmedik ki onların belli bir yazgısı olmasın.
5- Hiçbir toplum kendilerine tayin edilen süreyi ne geçebilir ne de geri kalabilir.
6- Ve (alaya alarak) dediler ki: “Ey üzerine zikir inen kişi! Sen mutlaka cinlenmişsin.
7- Eğer sen doğru söylüyor isen, neden bize melekleri getirip göstermiyorsun?”
8- (İyi bilsinler ki) Biz, melekleri ancak hak (ve hikmet) ile indiririz… Melekler indiği zaman da, o kâfirlere artık mühlet verilmez.
9- Şüphesiz zikri (dinî mesajları) Biz indirdik, onu koruyacak da Biziz.
10- Andolsun! Senden önceki toplumlar içinden de peygamberler gönderdik.
11- Onlara Allah’ın hiçbir elçisi gelmiyordu ki onunla alay etmiş olmasınlar.
12- Böylece Biz, o zikri, (kâfir olan) suçluların kalbine (gözüne) sokarız.
13- Eski çağların başına gelen (azap) yasalarını gördükleri halde yine inanmazlar.
14, 15- Öyle ki; eğer gökten bir kapı açsaydık, oradan yukarı çıkmaya başlasalardı, yine: “Herhalde gözlerimiz boyandı, bilakis biz büyülenmiş bir toplumuz” derlerdi.
16- Andolsun! Biz gökte burçlar kıldık, onları ibretle bakanlar için süsledik.
17- Onları her nevi kovulmuş şeytandan koruduk.
18- Ancak kulak hırsızlığı yapan olur, onun da peşine apaçık bir ateş alevi düşer.
19- Yeri de serdik, onda demirlenmiş gemiler gibi dağları diktik. Ve onda her ölçülü, dengeli şeyden filizlendirdik.
20- Onda, hem size, hem rızkı size ait olmayan şeylere geçim meydanları kıldık.
21- Hiçbir şey yoktur ki O’nun hazineleri (kaynakları) yanımızda olmasın. Biz onu ancak belli bir ölçü ve miktar ile indiririz.
22- Rüzgârları da aşılayıcılar olarak salıverdik de, onunla gökten bir su indirdik. Ve onu size içirdik. Onun stokcusu siz değilsiniz.(*)
(*) Suyun yer küresi ve atmosferde muhafaza edilmesi, devridaim sayesinde bayatlamaktan, kirlenmekten korunması, ölçülü ve ihtiyaca göre indirilmesi, büyük ilahî bir nimettir. İnsanın, dünya büyüklüğünde böyle bir işi üstlenmesi mümkün değildir.
23- Yalnızca Biziz, dirilten ve öldüren. (Öldükten sonra da yok olmaması için, çekirdeklerine ve ruhuna) sahip ve varis olan da Biziz.
24- Şüphesiz Biz, geçmiş nesilleri de gelecek nesilleri de biliyoruz. (Onun için hiçbir şey kaybolup yok olmaz.)
25- Şüphesiz Rabbin, onların hepsini mahşerde toplayacaktır. Çünkü O, hikmet sahibidir, (hiçbir şeyi yok ve abes etmez.) Sonsuz ilim sahibidir, (her şeyi yapmak, O’nun için çok kolaydır. İşte bir örmek:)
26- Andolsun! Biz insanı, kokuşmuş bir balçıktan, pişmemiş bir çamurdan (topraktan) yarattık.
27- Cinleri de daha önce, sıcak rüzgâr (gibi) bir ateşten yarattık.
28- Bir vakit Rabbin, Meleklere: “Ben, kokuşmuş bir balçıktan yapılmış, pişmemiş bir çamurdan olmuş bir beşer yaratacağım.
29- Onu (ilk çekirdeğini) düzeltip içinde ruhumdan üflediğimde, ona secdeye gidin. (Büyüyüp gelişmesini sağlayın.)
30, 31- Bütün melekler secde ettiler, şeytan hariç. O, secde edenlerle beraber olmaktan imtina etti.
32- Allah: “Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmayışının sebebi nedir?” dedi.
33- İblis: “Kokuşmuş bir balçıktan, pişmemiş bir çamurdan yarattığın bir beşere (et parçasına) secde edecek değildim.” dedi.
34- Allah: “Öyle ise, (meleklerin) içinden çık! Çünkü sen, rahmetimden uzaksın.”
35- “Kıyamet gününe kadar, bu mahrumiyet ve lanet senin üzerinde olacaktır.” dedi.
36- İblis: “Ey Rabbim! O âdemilerin dirileceği güne kadar, bana mühlet ver” dedi.
37, 38- Allah: “Şüphesiz, o belli vakte kadar, sen mühlet verilenlerdensin” dedi.
39- İblis: “Ey Rabbim! Başıma getirdiğin bu halimden dolayı dünyada her kötülüğü, onlara güzel göstereceğim ve hepsini saptıracağım.
40- Yalnız Sen’in halis kulların müstesna…” dedi.
41- Allah: “İşte, sorumluluğu Ben’de olan dosdoğru bir yol! (İsteyen oradan korunmuş olarak gider.)
42- Çünkü sana tabi olan aldananlardan başka, kullarıma karşı senin hiçbir tesirin olamaz.
43- Ve Cehennem, o sana uyanların son durağıdır.
44- Onun yedi kapısı vardır. Her kapıya bir grup ayrılmıştır.
45- Kendilerini koruyanlar ise, hiç şüphesiz Cennetlerde çeşme başlarında olurlar.
46- (Onlara:) “Esenlikle, güven içinde o Cennetlere girin” denilir.
47- Göğüslerindeki kin ve öfkeyi gideririz; kardeşler olarak karşılıklı koltuklarda (sohbet ederler…)
48- Onlara yorgunluk asla dokunmaz. Ve onlar oradan çıkartılmayacaklardır.
49- Kullarıma haber ver ki, Ben, Gafur ve Rahimim.
50- Fakat azabım da, elem verici bir azaptır.
51- Ve İbrahim’in misafirlerini de onlara haber ver.
52- Onun yanına girdiklerinde selam verdiler. İbrahim: “Biz, sizden korkuyoruz” dedi.
53- Onlar: “Korkma! Biz sana bilgili bir çocuk müjdeleriz” dediler.
54- İbrahim: “İhtiyarlığın beni yakalamasına rağmen de mi müjde getirdiniz? Bu nasıl müjde?” dedi.
55- Onlar: “Seni gerçek olan bir şey ile müjdeledik. Artık ümit kesenlerden olma!” dediler.
56- İbrahim: “Sapıklardan başka hiç kimse, Rabbi olan Allah’ın rahmetinden ümit kesmez.”
57- “Ey elçiler! Ne işiniz var?” dedi.
58- Onlar: “Biz suçlu bir topluma, (onları helak etmek için) gönderildik.”
59- Ancak Lut ailesi hariç. Lut ailesinin tamamını kurtaracağız.
60- Yalnız hanımı müstesna. Onun azap içinde kalacak olanlarla beraber olacağını biliyoruz.” dediler.
61- Elçiler Lut ailesine geldikleri zaman;
62- “Sizler, tanımadığımız bir toplumsunuz!” dedi.
63- Onlar: “Biz, onların gelmesinde şüphe ettikleri azap ile huzuruna geldik.
64- Sana da hakkı getirdik. Ve biz doğru söyleyenleriz.
65- Gecenin bir kısmında aileni al götür. Sen onların peşinde, onları takip et. Kimse arkasına dönüp bakmasın. Emredildiğiniz yere gidin!” dediler.
66- “Sabahleyin bunların kökü kesilecektir” diye, Lut’a kesin buyruğumuzu ilettik.
67- Ve şehir halkı gelip (yeni kişiler bulundu, diye) seviniyorlardı.
68- Lut: “Bunlar benim misafirlerimdir, beni utandırmayın.
69- Allah’tan sakının, beni rezil etmeyin” dedi.
70- Onlar: “Biz, seni başkalarının işine karışmaktan men etmemiş miydik?” dediler.
71- Lut: “Eğer bir şey yapacaksanız, işte kızlarım, (kadınlar) size helal.” dedi.
72- Ömrüne andolsun, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı.
73- Sabah güneş doğarken bir ses ve patlama onları yakalayıverdi.
74- Biz o şehrin altını üstüne getirdik, onların üstüne çamurdan yapılmış taşlar yağdırdık.
75- İşte bunda, gözlemleyip araştıranlar için belgeler vardır.
76- Ve onlar, devamlı uğrak bir yol üzerindedirler.
77- Şüphesiz bunda, müminler için bir delil vardır.
78, 79- Şüphesiz ormanlık ehli (Şuayb kavmi) de zalimler idi. Onlardan da öcümüzü aldık. İşte o iki kavim, (yerleri) görünen bir yol üzerindedirler.
80- Andolsun! Hicr halkı (Semud kavmi) de peygamberleri yalanladı.
81- Ayetlerimizi onlara gösterdik. Onlar ise, o delillerden yüz çevirdiler.
82- Onlar güvenli bir şekilde dağlardan evler yontuyorlardı.
83- Birden sabahleyin bir ses ve patlama, onları yakalayıverdi.
84- Kazandıkları şeyler, onlara hiçbir fayda vermedi.
85- Çünkü Biz, gökleri ve yeri ve aralarındakileri, ancak hak ve hakikat ile yarattık. (Anlamsız, boş olarak yaratmadık.) Şüphesiz kıyamet gelecektir. (Her şey değerlendirilecektir.) Onun için sen güzel bir şekilde davran!
86- Şüphesiz senin Rabbin, her şeyi bilerek yaratandır.
87- Andolsun! Biz sana yedi ikili (*) ile büyük Kur’anı verdik.
(*) 14 asır hâkimiyet, Fatiha’nın yedi ayeti veya ikili bir sisteme dayalı olan Kur’an.
88- Onlardan yaşattırdığımız bazı gruplara gözünü dikip imrenme, (Müslüman olmadılar diye de) üzülme, yalnızca müminler için kanadını ger.
89- De ki: “Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
90- Nitekim (dinî emirleri kendine göre) bölenlerin başına (azap) indirdik.
91- O bölücüler ki, Kur’anı parça parça ettiler. (İşlerine gelen kısmı alıp, gelmeyeni bıraktılar.)
92, 93- Andolsun! Yaptıkları her şeyi, onların hepsinden soracağız.
94- Artık sen, emredildiğini açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir.
95- O alay edenlere karşı, Biz sana yeteriz.
96- Onlar ki Allah ile beraber başka mabud ediniyorlar. İşte onlar yaptıklarının sonucunu bileceklerdir.
97- Andolsun! Biz, onların dediklerinden, göğsünün daraldığını biliyoruz.
98- Artık, sen Rabbini tesbih ve hamd et. (O’nun kusursuzluğunu, mükemmelliğini, yaptığı her işte bir hikmet olduğunu anla) ve secde edenlerden ol!...
99- Ve sana yakîn gelinceye kadar, Rabbine ibadet et.


16- Nahl Suresi
Mekke’de nazil olmuştur. 128 ayettir.
Bismillahirrahmanirrahim
1- Allah’ın emri gelmiştir. Artık onu acele istemeyin. Allah, onların O’na eş koştuklarından çok yüce ve münezzehtir.
2- Allah, kullarından istediğinin üzerine, emrinden bir ruhu (vahiy) “Ben’den başka ilah olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve Ben’den korkun!” diye indirir.
3- Allah, gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. (Kâinat başıboş, dağınık değildir.) Allah, (kâinatı dağınık görmek demek olan) O’na eş koşulmaktan çok yücedir.
4- İnsanı öz bir meniden yaratmıştır. O ise, apaçık bir düşman kesiliyor.
5- Evcil hayvanları da O yaratmıştır. Onlarda sizin için ısı kaynağı ve birtakım faydalar vardır. Ve onlardan yiyorsunuz.
6- Akşamleyin getirdiğinizde ve sabahleyin salıverdiğinizde, sizin için bir güzellik kaynağı vardır.
7- Ancak büyük bir meşakkatle kavuşabildiğiniz şehirlere ağırlıklarınızı taşırlar. Şüphesiz Rabbin çok şefkatlidir ve çok acıyandır.
8- At, katır ve eşekleri de binmeniz için ve süs için yaratmıştır. Ve bilmediğiniz çok şeyleri de yaratıyor.
9- Doğru yola ancak Allah iletir. Çünkü yollar içinde eğri olan vardır. Allah isteseydi, hepinizi doğru yola iletirdi.
10- Gökten su indiren O’dur. O sudan içersiniz ve ondan hayvanlarınızı otlatacağınız bitki ve ağaçlar olur.
11- Allah, onunla sizin için ekinler, zeytinler, hurmalıklar, üzüm bağları ve bütün ürünlerden ortaya çıkarıyor. Şüphesiz bunda tefekkür eden bir toplum için önemli bir delil vardır.
12- Ve sizin için gece ve gündüzü, ay ve güneşi musahhar eden O’dur. Yıldızların hepsi de O’nun emriyle musahhardırlar. Şüphesiz bunlarda akıl eden bir toplum için ayetler (deliller) vardır.
13- Sizin için yerde değişik renklerde yarattığı her şeyi de size musahhar etmiştir. Şüphesiz bunda, ibret alan bir toplum için önemli bir delil vardır.
14- O Allah’tır, size denizi musahhar eden. Ki ondan taze bir et yiyesiniz ve ondan takacağınız süsler çıkarasınız. Görüyorsun; gemiler denizi yara yara akıp gitmektedirler. (Bütün bunlar, ) O’nun ihsan ve ikramını aramanız ve nimetlerine şükretmeniz içindir.
15- Dünya sizi sarsmasın diye, dağları onda demirlenmiş gemiler gibi durduran, doğru yolu bulmanız için, (o dağların aralarında) size nehirler ve yollar yaratan O’dur.
16- Ve değişik işaret ve alametleri yaratan da O’dur. Ve onlar yıldızlarla yollarını buluyorlar.
17- İşte, yaratan ile yaratmayan bir olur mu? Neden düşünmüyorsunuz?
18- Allah’ın nimetlerini sayarsanız, bitiremezsiniz. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan ve çok acıyandır.
19- Allah, gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da çok iyi bilendir.
20- Allah’tan başka çağrıldıkları mabudları, hiçbir şey yaratamazlar. Çünkü onlar yaratılıyorlar.
21- Onlar ölüdürler, diri değiller. Ne zaman dirileceklerini de bilmezler.
22- Mabudunuz, tek bir ilahtır. Fakat ikinci dirilişe inanmayanlar, kalpleri (bu hakikatleri) kabul etmez. Çünkü onlar büyüklük taslıyorlar.
23- Önemli değil; çünkü Allah, onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da bilir. Şüphesiz O, büyüklük taslayanları sevmez.
24- O büyüklük taslayanlara: “Rabbiniz, ne indirdi?” diye sorulduğunda, (kibirlerinden dolayı doğruyu göremedikleri için,) “öncekilerin efsanelerinden başka bir şey değildir” derler.
25- Ki kıyamet günü bütün günahları ile beraber, bilgisizce saptırdıklarının günahlarının bir kısmını da yüklensinler. Bak, ne kötü bir şey taşıyorlar!
26- Onlardan öncekiler de tuzak kurdular. Allah’ın emri, kurdukları binanın temellerine geldi, dam üstten başlarına yıkıldı ve azap, fark edemedikleri bir yerden başlarına geldi.
27- Sonra kıyamet günü, Allah onları alçaltır, “kendileri için mücadele ettiğiniz o Bana eş koştuklarınız nerede?” diye onlara sorar. Kendilerine ilim verilenler: “İşte bugün rezalet ve kötülük, o inkâr edenlerin üzerinde olacaktır.” derler.
28- O kâfirler ki; kendilerine zulmettikleri bir halde, melekler onların canlarını alırlar. Onlar ise: “Biz asla kötülük etmedik” diye barış elini uzatırlar. (Melekler:) “Hayır! Şüphesiz Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri biliyor.
29- Artık orada ebedî kalmak üzere Cehennem kapılarına girin.” (derler.) Orası büyüklük taslayanların yeri olarak ne kötüdür!
30- Ve kendilerini koruyan muttakilere: “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorarlar. “Hayır ve iyilik indirdi” derler. Bu dünyada güzel davrananlara güzellik ve iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha hayırlıdır. Muttakilerin yurdu olarak, orası ne güzeldir!
31- Ebedî ikamet Cennetleri... Onlar oraya girerler. Onların aralarında nehirler akmaktadır. İstedikleri her şey onlar için orada vardır. İşte Allah, muttakileri böylece mükâfatlandırır.
32- O muttakiler ki; hoş ve güzel bir halde iken melekler onların ruhlarını alırlar. Onlara: “Size selam olsun! Yaptıklarınızdan dolayı Cennete girin!” derler.
33- O kâfirler, meleklerin gelmesinden veya Rabbinin azabının inmesinden başka bir şey beklemiyorlar. Onlardan öncekiler de böyle yaptılar. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi kendilerine zulmettiler.
34- Yaptıklarının kötülüğü başlarına geldi. Ve alay ettikleri azap, onları kuşattı.
35- O müşrikler dediler ki: “Eğer Allah dileseydi, ne biz ne de babalarımız, O’ndan başka hiçbir şeye ibadet etmezdik. O’nun haram etmediği hiçbir şeyi de haram etmezdik.” Onlardan öncekiler de böyle yaptılar (ve öyle dediler.) Fakat peygamberlerin üzerindeki sorumluluk, apaçık bir tebliğden başka bir şey değildir.
36- Andolsun! Her bir toplum içinde bir peygamber gönderdik. “Allah’a ibadet edin, tağuttan uzak durun” diye. Onlardan bazılarını, Allah doğru yola iletti, bazılarına da sapıklık hak oldu. İşte yeryüzünde dolaşın, yalancıların sonucunun nasıl olduğunu görün!
37- Sen onların doğru yola gelmeleri için hırs göstersen de, Allah, (hak ettikleri için) saptırdıklarını doğru yola iletmez. Onlar kendilerine yardımcılar da bulamazlar.
38- Bütün var güçleriyle Allah’a yemin ettiler ki, Allah, ölenleri diriltmeyecektir. Hayır! Allah, bu dirilmeyi gerçek olarak vaadetmiştir. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.
39- Allah, bu diriltme işini gerçekleştirecek ki; insanların ihtilaf ettikleri şeylerin hakikatini onlara açıklasın ve kâfirler yalancı olduklarını anlasınlar.
40- Biz bir şeyi irade ettiğimiz zaman söyleyeceğimiz söz, sadece ona “ol!” dememizdir. O da derhal oluverir.
41- Kendilerine zulmedildikten sonra Allah yolunda hicret edenleri bu dünyada güzelce yerleştireceğiz… Ahiret ücreti ise daha büyüktür. Keşke bilseydiler!
42- O muhacirler ki; sabreder ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler.
43, 44- Senden önce, kendilerine vahyettiğimiz, mucizeler ve kitaplarla teyid ettiğimiz bazı erlerden (melekler değil) başka göndermedik. Eğer siz bilmiyorsanız, ehl-i zikirden (ilim ve keşif ehlinden) sorun. Seninle de, insanlara açıklamak üzere ve düşünmeleri için onlara inen Kur’anı gönderdik.
45- Kötü tuzaklar kuran o kâfirler, Allah’ın onları yerin dibine batırmayacağından veya fark edemedikleri bir yönden kendilerine azabın gelmesinden güvende mi oldular?
46- Veya yeryüzünde dolaşırlarken, azabın kendilerine geleceğinden emin mi oldular? Azap gelirse, onlar kurtulacak değiller.
47- Yoksa Allah’ın onları peyderpey azaltarak helak edeceğinden emin midirler? Şüphesiz Rabbin, çok şefkatli ve çok merhametlidir. (Onun için, daha çok bu yolu seçiyor.)
48- Allah’ın yarattığı her şeyi görmediler mi? Gölgeleri, Allah için secde ederek, O’na boyun eğerek sağa sola döner.
49- Göklerde ve yerde bulunan her hareketli şey ve melekler, Allah için secde ederler. Onlar asla büyüklük taslamazlar.
50- Rablerinin, onların üstlerine bir azap indirmesinden korkarlar. Ve emredildikleri her şeyi yaparlar.
51- Ve Allah dedi ki: “İki ilah edinmeyin, Allah tek bir mabuttur. Yalnızca Ben’den korkun!”
52- Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nundur. Din ve ibadet, her zaman O’na yapılır. Allah’tan başka şeylerden mi sakınacaksınız?!
53- Sizdeki bütün nimetler Allah’tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman, O’na yalvarmaya başlıyorsunuz.
54- Sonra o zararı sizden giderdiği zaman, sizden bir grup hemen Rablerine ortaklar koşmaya başlarlar.
55- Nihayet onlara verdiğimiz nimetleri inkâr ederler… Artık eğlenip dilediğiniz gibi yaşayın. İlerde (neyin ne olduğunu) bileceksiniz.
56- Cansız putlara, Bizim onlara verdiğimiz rızıktan pay ayırıyorlar. Allah’a andolsun! Yapmakta olduğunuz bu iftiralardan sorguya çekileceksiniz.
57- Allah’a kızlar isnat ediyorlar. Hâlbuki onların kendilerine arzuladıkları erkek çocukları vardır. Allah böyle bir isnattan çok münezzehtir.
58- Onlardan birine bir kız müjdesi verildiği zaman, kızgın bir halde simsiyah kesilir.
59- Müjdelendiği şeyin kötülüğünden dolayı kavminden kaçmaya başlar. Ne yapacağını şaşırır. Zillet üzere o kız çocuğunu tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? İşte ne kötü bir yargıda bulunuyorlar!
60- Ahirete inanmayanlara çok kötü bir örnek vardır. En yüce örnek ise Allah’ındır. O, sonsuz izzet ve hikmet sahibidir.
61- Eğer Allah, zulümlerinden dolayı insanları azaplandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belli bir süreye kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman, artık ne bir saat tehir edilirler ne de öne alınırlar.
62- İğrendikleri şeyi Allah’a isnad ediyorlar. En iyi, en güzeli kendilerinin olacak diye dilleri yalan anlatıyor. Gerçekten onlar için ateş vardır. Ve onlar terkedileceklerdir.
63- Andolsun! Senden önceki toplumlara da peygamberler gönderdik. Şeytan, onların yaptıklarını onlara güzel gösterdi. (Onun için inanmadılar.) Artık o gün, şeytan onların dostudur. Ve onlar için elem verici bir azap vardır.
64- Biz sana kitabı, ancak, insanların ihtilaf ettikleri konuları açıklaman için, inanan bir topluma hidayet ve rahmet olarak gönderdik.
65- Allah gökten bir su indirdi. Yeri, ölümünden sonra o su ile diriltti. Şüphesiz bunda, işiten (Hakka kulak veren) bir toplum için önemli bir delil vardır.
66- Hayvanlarda sizin için bir ibret vardır. Karınlarından, dışkı ve kan arasından, içilmesi içenler için kolay, özlü bir süt size içiriyoruz.
67- Hurmalıkların ve üzüm bağlarının meyvelerinin suyunu da size içiriyoruz. Siz o sudan tatlı(*) bir içecek ve güzel yiyecekler ediniyorsunuz. Şüphesiz bunda, akıl eden bir toplum için, önemli bir ayet (delil) vardır.
(*) Mecaz-ul Kur’an (Ebu Ubeyde,) Nesefi, Muhtarus-Sihah.
68- Ve Rabbin, arıya vahyetti ki: “Dağlardan, ağaçlardan, insanların yaptıkları çardaklardan evler edin.
Yüklə 2,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin