Kur’an-ı Kerim Meali - fatiha Suresi Mekke’de nazil olmuştur ayettir



Yüklə 2,57 Mb.
səhifə28/42
tarix20.11.2017
ölçüsü2,57 Mb.
#32304
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   42

46- Ve Kitap verilenlerle en güzel yoldan başka bir yol ile mücadele etmeyin. Zalim olanları müstesna… Ve onlara: “Bize inene de, size inene de inandık. Bizim de, sizin de ilahınız birdir. Biz, O’na teslim olmuşlarız” deyin.
47- İşte önceki peygamberlere kitap verdiğimiz gibi, sana da kitap indirdik. Kendilerine kitap verilenler, ona inanırlar. Bunlardan (Mekkelilerden de) ona inananlar vardır. Ve hiçbir değeri kabul etmeyen kâfirlerden başka hiç kimse ayetlerimizi inkâr etmez.
48- Ve sen, bu Kur’andan önce hiçbir kitap okuyan değildin. Ve sağ elinle kitap yazan da değildin. Böyle bir durumda, boş düşünen o insanlar şüpheye düşerlerdi.
49- Bilakis bu Kur’an, ilim verilenlerin gönlünde muhafaza edilen apaçık ayetlerdir. Ve zalimlerden başka hiç kimse, o ayetlerimizi inkâr etmez.
50- Ve: “Rabbinin katından ona mucizeler indirilmeli değil mi idi?” dediler. Sen de ki: “Mucizeler, ancak Allah’ın katındadırlar. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
51- Onlara okunan bir kitabı üzerlerine indirmemiz onlara yetmedi mi? Şüphesiz o Kur’anda inanan bir toplum için rahmet ve mesaj vardır.
52- De ki: “Benim ile sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilendir. Allah’ı inkâr edip de boş şeylere inananlar, işte gerçek zarar edenler onlardır.
53- Senden acilen azabın gelmesini istiyorlar. Eğer tayin edilmiş bir süre olmasaydı, azap onlara gelecekti. Ve onlar farkına varmadan, aniden azap onlara gelecektir.
54- Senden azabın acilen gelmesini istiyorlar. Hâlbuki Cehennem, kâfirleri kuşatmıştır.
55- Öyle bir günü düşün ki; azap, üstlerinden ve ayaklarının altından onları örtüverir. O gün, Allah onlara: “Yaptığınız işleri(n cezasını) tadın!.” der.
56- Ey inanan kullarım! Şüphesiz Benim memleketim çok geniştir. Artık yalnızca Bana kulluk edin!.
57- Her nefis ölümü tadar. Sonra Bana döndürüleceksiniz. (Huzuruma geleceksiniz.)
58- İnanıp uygun işler yapanlara gelince, onları Cennette öyle saraylara yerleştireceğiz ki, altlarında nehirler akacak ve onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte çalışanların en iyi ücreti budur!
59- Öyle çalışanlar ki; sabrettiler. Ve yalnızca Rableri olan Allah’a tevekkül ediyorlar.
60- Rızkını taşıyamayan nice canlılar vardır. Size de onlara da rızık veren Allah’tır. O, (her isteği) işiten, (her ihtiyacı) bilendir.
61- Eğer onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı? Güneşi ve ayı, kim size hizmetkâr yaptı?” diye sorarsan, onlar elbette “Allah” diyecekler. Artık neden hak yoldan sapıyorlar?
62- Kullarından istediğine rızkı açan, istediğine rızkı kısan Allah’tır. Şüphesiz Allah, her şeyi (her ihtiyacı) çok iyi bilendir.
63- Eğer onlara: “Gökten su indirip de ölümünden sonra yeri o su ile dirilten kimdir?” diye sorarsan, onlar elbette, “Allah” diyecekler. De ki: “Öyle ise bütün kemalat ve hamd, Allah’a mahsustur. Fakat onların çoğu bunu idrak edemiyorlar. [Onları bu hakikatleri idrak etmekten alıkoyan, dünya hayatının aldatmasıdır.]
64- Hâlbuki dünya hayatı, eğlence ve oyundan başka bir şey değildir. Ve şüphesiz ahiret yurdu ise, gerçek canlı orasıdır. (Gerçek hayat oradadır.) Keşke bilmiş olsalardı.
65- Evet, onlar gemiye bindikleri zaman, din ve imanı Allah’a has kılarak, O’na yalvarırlar. Allah, onları karaya doğru kurtarınca, hemen O’na eş koşmaya başlarlar.
66- Nihayet(*) onlara verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük ederler. Bir müddet yaşarlar. Fakat sonra (nasıl bir yolda olduklarını) bilecekler.
(*) Burada “lam”, ilâ manasına gelir. İla da, gaye ve sonuç bildirmek içindir.
67- Görmediler mi? Biz onlara saygın, güvenli bir bölge yaratmışız. Etraftan insanlar oraya kapılıp geliyorlar. Artık boş şeylere inanıp da Allah’ın verdiği nimete karşı mı nankörlük ediyorlar!...
68- Allah’a yalan yere iftira eden ve hakk ona geldiğinde (göründüğünde,) hakkı yalanlayandan daha zalim kim olabilir?... Kafirlere (nankörlere) Cehennemde yer mi yok?!
69- Bizim yolumuzda cihad edip çalışanlar ise, Biz, onlara yollarımızı göstereceğiz. Ve şüphesiz Allah, iyilik ve güzellik yapanlarla beraberdir. (Onları destekler.)


30- Rum Suresi
Mekke’de nazil olmuştur. 60 ayettir.
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lam, Mim.
2, 5- Rumlar, (Araplara) en yakın bir bölgede yenildiler. Onlar bu mağlubiyetlerinden sonra birkaç yıl içinde galip gelecekler. Bundan önce de, bundan sonra da bütün emir ve yetki, Allah’a mahsustur. İşte o gün müminler, Allah’ın (onlara) verdiği yardım ile(*) sevineceklerdir. Allah istediğine yardım eder. O, izzet, kudret ve rahmet sahibidir.
(*) Rumların Farsları yendiği gün, Müslümanlar da Bedir’de Mekkelileri yendiler. (Nesefi)

Bir kıraate göre de: “Rumlar, Müslümanları yendiler. Onların galibiyetinden sonra 9 sene içinde (Müslümanlar tarafından) mağlup edilecekler” şeklinde meal verilmiştir.
6- Bu, Allah’ın verdiği bir sözdür. Allah, sözünden asla caymaz. (Onlara ahireti söz vermişse, mutlaka yerine getirecektir.) Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.
7- (Yalnızca) dünya hayatının dış görünüşünü bilirler. Ahiretten ise tamamıyla gaflet içindedirler.
8- Kendi nefislerini inceleyip düşünmediler mi? Ki Allah, gökleri, yeri ve aralarındakileri ancak hak ile ve belli bir süre ile yaratmıştır. [Boş yaratmamıştır. Rastgele bırakmamıştır.] fakat insanların çoğu, Rableri olan Allah ile buluşmayı inkâr ediyorlar.
9- Onlar yeryüzünde dolaşıp da kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görmediler mi? Ki onlardan daha güçlü idiler. Yeryüzünü onlardan daha çok değerlendirmiş idiler. Bunların yeryüzünü imar etmesinden daha çok imar etmişlerdi. Onların peygamberleri onlara açık mucizeler ile gelmişlerdi… Allah onlara zulmedecek olmadı. Fakat onlar kendi kendilerine zulmettiler.
10- Sonra Allah’ın ayetlerini yalanladıklarından ve onlarla alay ettiklerinden, o kötülük yapanların sonu çok kötü oldu.
11- Allah yaratmaya başlar, sonra onu tekrar eder. Sonra O’na döneceksiniz. (Yani kıyamet ve ahiret haktır, olan sebepler de ahirette kalkacaktır. Her şeyin Allah’ın işi olduğu orada net olarak görünecektir.)
12- İşte kıyametin koptuğu gün, suçlu ve azgın olanlar mahrum ve perişan kalacaklardır.
13- Allah’a eş koştukları O şeyler de, onlara şefaat etmeyecektir. O gün, o eş koştuklarını inkâr edeceklerdir.
14- İşte o kıyametin kopacağı gün, (müminlerle kâfirler) birbirlerinden ayrılacaklardır.
15- İman edip yararlı işler yapanlar ise, bağ ve bostan(lar) içinde sevindirilirler..
16- Kâfir olup da ayetlerimizi ve ahiret hayatı ile buluşmayı inkâr edenler ise, işte onlar azap içinde bırakılacaklar.
17- Artık sabahladığınız ve akşamladığınız zaman, Allah’ı (bütün kusurlardan) tenzih edin.
18- Göklerdeki ve yerdeki hamd ve övgüye sebep her şeyin Allah’ın olduğunu (bilin.) Karanlık olduğu zaman da, her şeyin aydınlanıp göründüğü zaman da Allah’ı hamd ve tesbih edin. [O’nu tenzih edin, bütün mükemmelliklerin O’nun olduğunu bilin.]
19- O, ölüden diriyi çıkartır, diriden ölüyü çıkartır.(*) Ölümünden sonra yeryüzünü dirilten O’dur. İşte siz de yerden böyle çıkartılacaksınız.
(*) Ağaçtan süzerek çekirdeği çıkarmak, çekirdekten ağacı çıkarmaktan daha önemli ve daha zordur.
20- Allah’ın (veya ahiretin) ayet ve belgelerinden biri de, sizi topraktan yaratması, sonra (yeryüzünde) türeyip yerleşmenizdir.
21- O’nun ayet ve belgelerinden biri de; yanlarında huzur ve sükûn bulmanız için size, sizin cinsinizden eşler yaratmasıdır. Ve aranıza sevgi, şefkat koymasıdır.. Şüphesiz bunda, düşünen bir toplum için önemli deliller vardır.
22- O’nun ayet ve belgelerinden biri de, gökleri ve yeri yaratması ile dillerinizin ve renklerinizin değişikliğidir.(*) Şüphesiz ilim adamları için bunda, önemli delil ve belgeler vardır.
(*) Yani; göklerin ve yerin yaratılmasından tutun da insanların ses ve renk farklılıklarına kadar her şey, Allah’ın kontrolü ve yaratmasıyladır. Nitekim hiçbir insanın yüzü, öbür insana tam benzemediği gibi, hiçbir insanın sesi de bir başka insanın sesinin aynısı değildir. Onun için, bütün insanları yaratamayan, hiçbir insanı yaratamaz.
23- O’nun ayet ve belgelerinden biri de; gece ve gündüzdeki uykunuzdur ve O’nun verdiği rızkı aramanızdır. Şüphesiz bunda, söz dinleyen bir toplum için önemli ayetler vardır. [Evet, uyku hakikatinde, rüyada, insanın rızık araması ve beslenmesinde, öldükten sonra dirilmeye işaret eden önemli ayetler vardır.]
24- O’nun ayet ve belgelerinden biri de, korkmanız ve umutlanmanız için size şimşeği göstermesi, gökten bir su indirip yeri ölümünden sonra onunla diriltmesidir. Şüphesiz bunda, aklını kullanan bir toplum için önemli ayetler vardır.
25- O’nun ayet ve belgelerinden biri de, göğün ve yerin O’nun emriyle (iki hizmetkâr gibi, düzen içinde) durmasıdır. Sonra sizi yerden, bir çağrı ile çağırınca, hemen ortaya çıkacaksınız.
26- Göklerdeki ve yerdeki herkes, O’nun (emrinin) hizmetkârıdırlar. Hepsi de O’na boyun eğerler ve O’na yalvarırlar.
27- Yaratmaya başlayan, sonra onu tekrarlayan O’dur. Ve bu tekrar yaratma, O’nun için daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnek, O’nundur. O, izzet, kudret ve hikmet sahibidir.
28- Allah, kendinizden size bir örnek verdi: Size verdiğimiz rızıkta, kölelerinizden ortaklarınız var mı? Ki (hür) ortaklarınızdan çekindiğiniz gibi, onlardan da çekineceğiniz şekilde onlar size eşit olsunlar. İşte Biz ayetlerimizi, idrak eden bir toplum için böylece açıklıyoruz.
29- (Hayır, bunlar akıl etmiyorlar.) Belki o zalimler, hiçbir ilmî veriye dayanmadan heva ve heveslerine uyarlar. Artık Allah’ın saptırdığını kim doğru yola getirebilir? Ve onlara yardımcılar da olmayacaktır.
30- Artık Sen, yüzünü dosdoğru olarak dine yönelt. O din ki Allah’ın, insanları onlar üzere yarattığı(yasalar)dır. Allah’ın yaratmasında değişiklik olmaz. İşte değerli ve doğru din, (Allah’ın) bu yaradılış yasalarıdır. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler.
31- (Siz ey müminler!) Allah’a yönelin, O’nun azabından sakının, namazı doğruca kılın ve sakın müşriklerden olmayın!
32- O müşrikler ki, dinlerini dağıtmışlar, parti parti olmuşlar… Her parti kendi elindeki şey ile sevinmektedir.
33- İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rableri olan Allah’a yönelerek O’na yalvarırlar. Sonra Allah onlara bir rahmet tattırdığında, onlardan bir grup hemen Rablerine eş ve ortak koşmaya başlarlar.
34- Nihayet onlara verdiğimiz nimetlere karşı nankörlük ederler. (Biz de onlara:) “Yaşayın, ilerde bileceksiniz” (deriz.)
35- Yoksa onlara kesin bir delil indirdik de, o delil, Allah’a eş koşmalarını mı onlara emrediyor?
36- Hâlbuki Biz insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman, onunla seviniyorlar. Eğer yaptıklarından dolayı bir kötülük başlarına gelirse, hemen ümitsiz olmaya başlarlar. (Demek, Allah’a eş koştukları şeyler bir fayda vermez.)
37- Görmediler mi? Allah istediğine rızkı nasıl açıyor ve kısıyor. Muhakkak bu rızık konusunda inanan bir toplum için önemli ayetler vardır.(*)
(*) Onlar, putlarının hiç rızık vermediklerini ve veremediklerini göremediler mi?
38- Artık akrabaya, yoksula ve yolda kalmışlara haklarını verin. Bu, Allah’ın rızasını kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte gerçek kurtuluşa erenler onlardır.
39- İnsanların malları içinde, artsın diye faiz için verdiğiniz mallar, Allah katında artmaz. Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekât ise, işte gerçekten mallarını kat kat arttıranlar onlardır.
40- Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldüren, sonra sizi diriltendir. Allah’a eş koştuklarınız içinde, bunlardan bir şey yapan var mı? Allah, onların eş koştuklarından çok münezzeh ve çok yücedir.
41- İnsanların elleriyle yaptıklarından dolayı, karada ve denizde bozgunculuk çıkmıştır. Nihayet Allah, onların yaptığı kusurların (cezasının) bir kısmını onlara tattırır ki, dönüş yapsınlar.
42- De ki: “Yeryüzünde dolaşın da, kendinizden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görün! Onların çoğu, Allah’a eş koşanlardan idi.”
43- Artık Allah katından, geri dönüşü olmayan bir gün gelmeden önce, sen yüzünü değerli ve doğru olan dine yönelt. O gün, insanlar birbirlerinden ayrılacaklardır.
44- Kim kâfir olmuşsa, onun küfrü kendi aleyhine olacaktır. Kimler de yararlı işler yapmışsa, onlar da kendileri için hazırlık yapmışlardır.
45- Nihayet Allah, iman edip yararlı işler yapanları fazl ve ihsanından mükâfatlandırır. Şüphesiz Allah, kâfirleri sevmez.
46- O’nun ayetlerinden biri de; O’nun, yağmur müjdeleyicileri olsun, size rahmetinden tattırsın, gemiler O’nun emriyle yüzsün. O’nun verdiği rızkı arayasınız ve sonuçta O’na şükredesiniz diye, rüzgârları salıvermesidir.
47- Andolsun! Senden önce de, kendi toplumlarına peygamberler gönderdik. Mucizelerle onlara geldiler. (İnsanlar iki gruba ayrıldılar.) Biz de suçlu olanlardan intikamımızı aldık. Çünkü inananlara yardım etmek, bizim üzerimize bir borç idi.
48- Allah, rüzgârları salıverendir. O rüzgârlar bir bulut kaldırırlar. Allah, o bulutu gökte istediği gibi yayar. Ve üst üste gelen parçalar yapar. Arasından yağmur çıktığını görürsün. Allah, o yağmuru kullarından istediklerinin bölgesine yağdırınca, hemen sevinirler.
49- Hâlbuki onlar, o yağmur kendilerine yağdırılmadan önce, tamamıyla ümitsiz idiler.
50- İşte, Allah’ın rahmetinin eserlerini gör: Nasıl ölümünden sonra yeryüzünü diriltiyor? Şüphesiz bunları yapan, ölüleri de diriltendir. Çünkü O, her şeye gücü yetendir.
51- Fakat eğer (ekinlerini) kurutacak bir rüzgâr göndersek, ekinlerini sararmış olarak görseler, o müjdelenmekten sonra nankörlüğe başlarlar.
52- Artık sen, ölülere söz dinletemezsin. Sağırlara da arkalarını dönüp kaçtıklarında, çağrıyı işittiremezsin.
53- Ve sen, körleri sapıklıktan alıp onlara doğru yolu gösteremezsin. Sen ancak ayetlerimize inanan, Bize teslim olmuş olanlara söz işittirebilirsin.
54- Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, güçsüzlükten sonra size kuvvet veren, kuvvetten sonra sizi zayıflatan ve ihtiyarlatandır. Allah, istediğini yaratandır. (Sizi de ahirette diriltecektir.) O, sonsuz ilim ve kudret sahibidir. [İşi bilen ve gücü yeten yapabilir.]
55- Ve kıyamet koptuğu gün, suçlular bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edecekler. İşte onlar, (dünyada da) böyle sapıtıyorlardı.
56- Kendilerine ilim ve iman verilenler: “Siz, Allah’ın takdirinde diriliş gününe kadar kaldınız. İşte diriliş günü budur! Fakat siz, bunu bilmiyordunuz.
57- İşte o gün özür beyan etmeleri, zalimlere bir fayda vermeyecektir. Ve dönüş yapmaları onlara fayda vermeyecektir.
58- Andolsun! Biz insanlar için, bu Kur’anda her misali açıkladık. Ve andolsun! Eğer onlara bir ayet (mucize) getirsen, o kâfirler: “Siz ancak boş ve yalan şeylerle uğraşırsınız” derler.
59- İşte Allah, böylece o cahillerin kalplerini kökünden köreltir.(*)
(*) Mecazü’l-Kur’an.
60- Artık sabret! Çünkü Allah’ın verdiği söz haktır. Ve Ahirete inanmayanlar, sakın seni telaşlandırmasınlar.


31- Lokman Suresi
Mekke’de nazil olmuştur. 34 ayettir.
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lam, Mim.
2- Bunlar, her şeyi yerli yerinde olan Kitabın ayetleridir.
3- İyilik ve güzellik yapanlar için, hidayet ve rahmettirler.
4- Onlar ki, namazı doğruca kılarlar, zekâtı verirler. Ve ahiret hayatına gerçekten inanırlar.
5- İşte onlar, Rablerinden gelen doğru bir bilgi üzeredirler. Ve asıl kurtuluşa erenler onlardır.
6- İnsanlardan kimi de var ki; hiçbir ilmî delile dayanmadan, (insanları) Allah’ın yolundan saptırırlar ve o yolu alay konusu edinmek için boş, değersiz sözler satın alırlar. İşte onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
7- Ayetlerimiz ona okunduğu zaman, büyüklenerek sırt çevirir. Sanki onları hiç işitmemiştir. Sanki kulaklarında kurşun vardır. İşte sen onu elem verici bir azap ile müjdele!
8, 9- İman edip de yararlı işler yapanlar için ise, içlerinde ebedî kalacakları, nimetleri bol Cennetler vardır. Bu, Allah’ın vermiş olduğu bir sözdür. O, izzet, kudret ve hikmet sahibidir. [İzzet ve hikmeti, Ahiretin olmasını gerektirir.]
10- Allah, gördüğünüz direkler olmadan gökleri yaratandır. Sizi sarsmasın diye, yeryüzünün üstüne dağları atmıştır. Onda bütün canlıları yaratıp dağıtmıştır. Ve gökten bir su indirdik. O su içinde her türlü güzel çifti bitirdik.
11- İşte bunlar, Allah’ın yarattıklarıdır. Gösterin bakalım: O’nun dışında olanlar ne yaratmışlardır? Hayır, zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler. [Onun için cevap veremiyorlar.]
12- Andolsun! Biz, “Allah’a şükret” diye, Lokman’a hikmet ve bilgi verdik. Ve kim şükrederse, o, kendi faydasına şükreder. Kim de nankörlük ederse, muhakkak Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bütün mükemmellikler ve övgüler, O’na mahsustur.
13- Bir vakit Lokman, oğluna öğüt verirken ona: “Ey oğulcuğum! Sakın Allah’a hiçbir şeyi eş koşma! Çünkü Allah’a eş koşmak, büyük bir zulümdür” demişti.
14- (Lokman’a “şükret” diye hikmet verdik) ve insana da ana babası hakkında tavsiyede bulunduk: “Bana ve ana-babana şükret” diye. Anası onu zor şartlar içinde taşır, iki sene ona süt emzirir. (Sonra genç olur, ihtiyar olur) ve en son Biz’e varır.
15- Eğer anan baban, hakkında hiçbir ilmî delil olmayan şeyleri Bana eş koşman için çalışırlarsa, sen onlara itaat etme… Dünyada onlara iyilikle arkadaş ol. Bana dönüş yapanların yoluna uy! Sonra hepiniz Bana döneceksiniz. Ben yaptıklarınızın (mahiyetini) size haber vereceğim.
16- “Ey oğulcuğum! Yaptığın iş, eğer hardal tanesi ağırlığı kadar olsa da ve bir kayalıkta veya göklerde veya toprakta da olsa, yine Allah, onu senin önüne getirir. Şüphesiz Allah, latiftir (latifliğiyle her şeyi görür ve bilir,) Habirdir (her şeyi yapabilir.)
17- Ey oğulcuğum! Namazı doğruca kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Başına gelen musibetlere karşı sabret! Çünkü bu işler, mutlaka yapılması gereken şeylerdir.
18- Büyüklenerek insanlardan yüzünü çevirme, yerde şımararak yürüme! Zira Allah, kendini beğenmiş, övgüye meraklı insanları sevmez.
19- Orta bir halde yürü, sesini bir miktar kıs! Çünkü seslerin en iğrenci, eşeklerin sesidir.
20- Görmediniz mi? Allah, göklerdeki ve yerdeki her şeyi size musahhar kılmıştır. Açık-gizli size bolca nimetler vermiştir. Hâlbuki insanlardan bazıları, hiçbir ilmî delile dayanmadan, bir hidayet ve aydınlatıcı bir kitap olmadan, Allah hakkında tartışır dururlar.
21- Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun!” denildiğinde, onlar: “Hayır! Biz, babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Ya şeytan onları ateşi sert olan Cehennem azabına çağırıyorsa…
22- Kim güzellik ve iyilikler yaparak özünü Allah’a teslim etse, gerçekten o kopmaz bir damara yapışmıştır. Ve bütün işlerin sonu, hep Allah’a varır. (O kendi katında onların mükâfatını verecektir.)
23- Kim de kâfir olursa, onun kâfirliği seni üzmesin! Son olarak Biz’e döneceklerdir. Biz, onların yaptıklarını onlara haber vereceğiz. Çünkü Allah, sinelerde ne saklandığını çok iyi bilendir.
24- Biz, onları az bir şey yaşatırız. Sonra onları ağır bir azaba zorlarız.
25- Eğer onlara: “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, onlar elbette: “Allah” diyecekler. De ki: “Bütün mükemmellikler, övgüler Allah’a mahsustur. Hayır, onların çoğu cahil kişilerdir. [Allah’a inandıkları halde, O’nun sıfatlarını, mükemmelliklerini bilmezler.]
26- Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. [O’nun ortağı yoktur.] Gerçek Gani ve Hamid O’dur. (O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Övgüye sebep olan bütün mükemmel sıfatlar O’nundur. O’nun bütün sıfatları sonsuzdur.)
27- Eğer yerdeki bütün ağaçlar kalem olsalar, deniz de mürekkep olsa, ardından yedi deniz daha ona ilave olsa, Allah’ın kelimeleri bitmez. Çünkü Allah, sonsuz izzet, kudret ve hikmet sahibidir.
28- (Allah’ın, başta gücü olmak üzere bütün sıfatları sonsuz olduğundan) hepinizi yaratmak ve diriltmek, bir tek kişi(yi yaratmak) kadar kolaydır. Şüphesiz Allah, (her duayı) işiten, (her ihtiyacı) görendir. [Onun için, ahiretin bir ihtiyaç olduğunu bilir. Ve ahiret ile ilgili duaları kabul eder.]
29- Görmedin mi? Allah geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. Güneş ve ayı size musahhar kılmıştır. Her birisi belli bir süreye kadar yüzmektedir. Ve şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
30- Çünkü gerçekten Allah, Haktır. O’nun dışında yalvardıkları şeyler de batıldır. Ve gerçekten çok yüce ve çok büyük olan, Allah’tır.
31- Görmedin mi? Gemiler denizde Allah’ın emriyle yüzerler de, Allah ayetlerini size gösterir. Gerçekten bunda, her sabredip şükreden için, önemli ayetler vardır.
32- Dağlar gibi bir dalga, (denizde) onları örtüverince, dini O’na has kılarak Allah’a yalvarmaya başlarlar. Sonra O, onları karaya çıkarıp kurtarınca, onlardan bir kısmı doğru yolda kalır.(*) [Bir kısmı da küfrüne döner.] Fakat gaddar, nankör olanlardan başkası ayetlerimizi inkâr etmez.
(*) Veya gevşek kalır.
33- Ey insanlar! Rabbiniz olan Allah’ın yasalarını çiğnemekten sakının. Babanın evladı yerine, evladın da babası yerine bir şey ödeyemediği bir gün(ün gelmesin)den korkun. Şüphesiz Allah’ın verdiği söz haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmasın. Ve çok aldatıcı olan aldatıcı da, Allah hakkında sizi aldatmasın. [Sizi, Allah sözünde durmaz, zannına kaptırmasın.]
34- Şüphesiz kıyamet ilmi, Allah’ın katındadır. O, yağmuru indirendir, rahimlerde olan şeyi bilendir. Hiçbir kimse yarın ne kazanacağını bilmez. Hiçbir kimse nerede öleceğini de bilmez. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.


32- Secde Suresi
Mekke’de nazil olmuştur. 30 ayettir.
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lam, Mim.
2- Bu kitabın indirilişinde, gönlü daraltacak hiçbir şüphe yoktur. O, bütün âlemlerin terbiyecisi ve sahibi olan Allah tarafından gelmektedir.
3- Yoksa “Onu uydurdu” mu diyorlar? Hayır! O, Rabbin katından gelen bir gerçektir. Senden önce, kendilerine hiçbir uyarıcı gelmeyen bir toplumu, doğru yola gelsinler diye uyarman için inmiştir.
4- Allah O’dur ki; gökleri ve yeri ve aralarındakileri altı günde (devrede) yaratmıştır. Sonra Arş’a kurulmuştur: [Her şeyi hâkimiyeti altına almıştır.] O’ndan başka ne bir sahibiniz ne de şefaatçiniz yoktur. Artık düşünüp idrak etmeyecek misiniz?
5- Allah, gökten yere doğru emri (ruh ve melekleri)(*) yönlendirir. Sonra o emir, saydıklarınızca miktarı bin sene olan bir günde O’na yükselir.
(*) Ruh ve melekler, emir âleminden oldukları için, ikisi birden emir ile ifade edilmiştir. Ve onların hızı, ışık hızından bin ve elli bin kat daha fazladır. (Bkz. Mearic, 4)
6- O Allah, görünmeyen ve görünen âlemleri bilendir. O, izzet, kudret ve rahmet sahibidir. [Bu sıfatlar ise, ahiretin olmasını gerektirir.]
7- O Allah ki yarattığı her şeyi güzelce yaptı ve çamurdan insanı yaratmaya başladı.
8- Sonra onun neslini (ana hücreyi,) değersiz bir suyun özünden yaptı.
9- Sonra o hücreyi düzenledi. Yani(*) ruhundan ona üfledi. Ve sizin için kulak, gözler ve duyular yaptı.(**) Ne kadar da az şükrediyorsunuz!
(*) Buradaki vav, atf-ı tefsirdir. Bir önceki cümleyi açıklıyor. Yani ilk neslin (hücrenin) düzenlenmesinden maksat, ruhun hücre içine yerleşmesi, onun düzenli kanunları sayesinde göz, kulak ve duyuları karşılayan genlerin oluşmasıdır.
(**) İnsanı böyle yaratan, onu ahirette bir daha diriltecektir.
Yüklə 2,57 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   42




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin