3- (Ve Allah, o elçiyi) henüz o ümmilere yetişmemiş, onlardan başka diğer insanlar için de göndermiştir.(*) O, üstün güç sahibidir. Ve her şeyi yerli yerinde yapandır.
(*) Nitekim Arap olmayan, peygamberliğin başlangıcına henüz yetişmemiş olan diğer bir kısım milletler, Peygamber’in vefatından sonra İslam’a girdiler. 4- İşte Allah’ın fazl ve ihsanı budur. Allah onu istediğine verir. Şüphesiz Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir. (En büyük fazlı olan vahyi istediğine verir.)
5- Tevrat kendilerine yükletilip de sonra onu (gereği gibi) taşımayanların örneği, kitapları taşıyan eşeğin örneği gibidir. Bakın Allah’ın ayetlerini yalanlayan bir toplumun durumu ne kötüdür! Şüphesiz Allah, zalim olan bir toplumu doğru yola iletmez.
6- De ki: “Ey Yahudiler! Eğer insanlardan ayrı olarak Allah’ın dostları olduğunuzu iddia ediyorsanız ve bu iddianızda doğru iseniz, ölümü arzulayınız!
7- Ve onlar, yaptıkları suçlardan dolayı ölümü asla istemeyeceklerdir. Şüphesiz Allah, zalimleri çok iyi bilendir.
8- De ki: “Kendisinden kaçtığınız ölüm, mutlaka sizi bulacaktır. Sonra görünen ve görünmeyen âlemleri bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O, yaptıklarınızın (iç yüzünü) size haber verecektir.
9- Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, Allah’ın zikrine (namaza) koşun. Alışverişi terkedin. Eğer biliyorsanız bu, sizin için daha hayırlıdır.
10- Namaz bittiği zaman, yeryüzünde dağılın. Allah’ın fazlını (ve verdiği rızkı) arayın. Allah’ı çokça anın ki kurtuluşa eresiniz.
11- Onlar, bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman, dağılıp gittiler ve seni (minber üstünde) ayakta bıraktılar. De ki: “Allah’ın katında olan şey, eğlence ve ticaretten daha hayırlıdır ve en iyi şekilde rızık veren Allah’tır.
63- Münâfikûn Suresi Medine’de nazil olmuştur. 11 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Münafıklar sana geldikleri zaman: “Senin Allah’ın elçisi olduğuna şahitlik ederiz” derler. Allah, senin gerçekten O’nun elçisi olduğunu çok iyi bilir. Ve Allah, o münafıkların yalancı olduklarına da şahitlik ediyor.
2- Yeminlerini kendilerine bir kalkan yaptılar. Allah’ın yoluna engel oldular. Gerçekten onlar çok kötü bir şey yapıyorlar.
3- Çünkü onlar, imana girdiler, sonra kâfir oldular. Bunun üzerine Allah, onların kalplerini mühürledi de onlar anlamaz bir toplum oldular.
4- Onları gördüğün zaman, cisimleri hoşuna gider. (Çok yakışıklıdırlar.) Bir şey söylerlerse, onları dinlersin. (Çok güzel konuşurlar. Fakat içleri koftur.) Onlar sanki duvara dayatılmış ahşaptırlar. Her sesi kendi aleyhlerine sanırlar. Düşmandırlar, onlardan sakın. Allah onların canını alsın! Nasıl da (haktan) döndürülüyorlar.
5- Onlara: “Gelin, Allah’ın Resulü sizin için bağışlanma dilesin” denildiği zaman, başlarını çevirirler ve onların büyüklük taslayarak dönüp gittiklerini görürsün.
6- Onlar için bağışlanma dilesen de dilemesen de birdir; Allah onları bağışlamayacaktır. Çünkü Allah, (İlahî) yasaları çiğneyen bir toplumu doğru yola iletmez.
7- Onlar öyleleridir ki; “Resulullah’ın yanındakilere nafaka vermeyin ki dağılsınlar” diyorlar. Hâlbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Fakat münafıklar anlamazlar.
8- Onlar: “Şayet Biz Medine’ye dönersek, kesinlikle üstün olanlar, alçak olanları oradan çıkaracaktır” diyorlar. Hâlbuki bütün izzet ve üstünlük Allah’ın, elçisinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bilmezler.
9- Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız, sizi Allah’ın zikrinden (O’nu anmaktan, O’nun mesajını yaşamaktan) alıkoymasın. Kim böyle bir şey yaparsa, işte asıl zarar edenler onlardır.
10- Ölüm size gelip de “Ey Rabbim! Yakın bir süreye kadar beni erteleseydin de sadaka verip Salihlerden olaydım” demezden evvel Allah’ın size verdiği rızıktan harcama yapın.
11- Ve Allah, eceli geldiği zaman hiçbir kimseyi ertelemeyecektir. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
64- Teğabün Suresi Medine’de nazil olmuştur. 18 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tesbih ediyor (kusursuzluğunu ve yüceliğini bildiriyor.) Her şeyin mülkiyet ve idaresi O’nundur. Bütün hamd ve kemalat O’nundur. O, her şeye gücü yetendir.
2- Sizi yaratan O’dur. Artık sizden kiminiz kâfirdir, kiminiz de mümin. Ve Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.
3- Gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Size şekil vermiştir. Ve şekillerinizi güzel yapmıştır. Ve en son dönüş O’nadır.
4- O, göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Gizlediğinizi ve açıkladığınızı da bilir. Şüphesiz Allah, sinelerde saklı olan her şeyi bilendir.
5- Sizden önceki kâfirlerin haberi size gelmedi mi? Yaptıkları işlerin cezasını tattılar. (Ahirette de) onlar için elem verici bir azap vardır.
6- Çünkü peygamberler, onlara mucizeler ile geldiler. Onlar: “İnsanlar mı bize yol gösterecek?” dediler, inkâr ettiler ve sırt çevirdiler. Allah da onlara muhtaç olmadığını bildir(erek onları boş ver)di. Şüphesiz Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir. O, bütün hamd ve kemalata sahiptir.
7- O kâfirler, asla dirilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Evet, Rabbime andolsun ki dirileceksiniz. Sonra yaptıklarınız size haber verilecektir. Bu da, Allah’a çok kolaydır.
8- Artık Allah’a ve Resulüne ve indirdiğimiz nura (Kur’ana) inanın. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
9- (Allah’ın) sizi toplanma (mahşer) günü için topladığı zaman, işte o gün aldanma günüdür (her şeyin altüst edildiği, dünyada iken üstün olanların alçalacağı bir gündür.) Ve kim, Allah’a inanıp yararlı işler yaparsa, (o gün) Allah, onun günahlarını siler, onu, içinde ebedî kalacakları, altlarında nehirler akan Cennetlere koyacaktır. İşte en büyük kazanç da budur!
10- İnkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar ateş ehlidirler, içinde ebedî olarak kalacaklardır. En kötü dönüş yeri orasıdır.
11- Allah’ın izni olmadan hiçbir musibet (başınıza) gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Şüphesiz Allah’ın ilmi, her şeyi kuşatmıştır.
12- Allah’a da Resulüne de itaat edin! İşte eğer sırt çevirip dönerseniz, (biliniz ki) elçimize düşen görev, sadece apaçık bir tebliğdir.
13- Allah, kendisinden başka ilah olmayandır. Artık müminler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.
14- Ey iman edenler! Hanımlarınızdan ve çocuklarınızdan size düşman olan vardır. Onlardan sakının. Eğer affedip vazgeçerseniz, bağışlarsınız, bilin ki Allah Gafur ve Rahimdir.
15- Mallarınız ve evlatlarınız, sizin için ancak imtihan aracıdırlar. Asıl büyük mükâfat, Allah’ın katındadır.
16- Artık gücünüz yettiği kadar Allah’ın yasalarına riayet edin, dinleyin, itaat edin, kendi yararınıza nafaka verin! Ve kim nefsinin ihtirasından kurtulmuş olursa, işte asıl kazançlılar onlardır!
17- Eğer Allah için güzel bir şekilde bir borç verirseniz, Allah onu sizin için katlar ve sizi bağışlar. Çünkü Allah, çok iyi karşılık veren, şefkat ve hilm ile muamele edendir.
18- O, görünen ve görünmeyen âlemleri bilendir. Üstün güç sahibidir, her şeyi yerli yerinde yapandır.
65- Talak Suresi Medine’de nazil olmuştur. 12 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman, iddetlerine riayet ederek onları boşayın. Ve iddet süresini sayın. Rabbiniz olan Allah’ın yasalarını çiğnemekten sakının. (İddet süresi içinde) onları evlerinden çıkarmayın. Onlar da çıkmasınlar. Meğer apaçık bir fahişelik yapmış iseler. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Artık kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, gerçekten o, kendine zulmetmiştir. (İddet süresi beklenilir.) Bilemezsin, belki Allah bundan sonra yeni bir durum icat eder. (Eşler arasında bir sevgi yaratır, yeniden anlaşırlar.)
2- Onlar, sürelerini bitirecekleri zaman, ya güzelce onları tutun veya güzelce onları bırakın. Ve içinizden iki adil kişiyi şahit tutun. Siz de Allah için şahitliği yapın. İşte bu, Allah’a ve ahiret gününe inananlara bir öğüttür. Ve kim Allah’ın yasalarına riayet ederse, Allah ona bir çıkış kapısını yaratır.
3- Ve ummadığı bir yerden, Allah onun rızkını verir. Artık kim Allah’a tevekkül ederse, Allah ona yeter. Allah, emrini mutlaka yerine getirendir. Şüphesiz Allah, her şeye bir sınır, bir kader tayin etmiştir.
4- Kadınlarınızdan aybaşı kanını görmekten ümit kesenlerin iddet sürelerinden şüpheye düşerseniz, onların iddet süresi üç aydır. Hiç adet görmeyenlerin de iddet süresi üç aydır. Hamilelerin iddet süreleri ise, çocuklarını doğurma zamanıdır. Artık kim Allah’ın yasalarına riayet ederse, Allah onun işinde ona kolaylık sağlar.
5- Bu, Allah’ın size indirdiği bir emridir. Artık kim Allah’ın yasalarına riayet ederse, Allah onun günahlarını siler ve onun için mükâfatını büyütür.
6- O boşadığınız kadınları, gücünüz nispetinde oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıştırmak için onlara zarar vermeyin. Eğer hamile iseler, yüklerini doğuruncaya kadar onların nafakalarını verin. Eğer sizin için (çocuklarınıza) süt verirlerse, onların ücretlerini onlara verin. Ve aranızda güzelce anlaşın. Eğer anlaşamazsanız, başka bir kadın onun için, (çocuğu) emzirecektir.
7- İmkânı bol olan, imkânından harcama yapsın. Rızkı dar olan kişi ise, Allah’ın ona verdiği ölçüde harcama yapsın. Allah hiç kimseye verdiğinden başkasını yüklemez. Allah, her zorluktan sonra bir kolaylık yaratacaktır.
8- Rableri olan Allah ve peygamberlerin emrine karşı gelen nice şehirler vardır ki onları şiddetli bir hesaptan geçirdik ve korkunç bir azap ile onları azaplandırdık.
9- İşte onlar, yaptıklarının cezasını tattılar. Ve yaptıklarının sonu tam bir hüsran oldu.
10- Allah, onlar için, (ahirette) şiddetli bir azap hazırlamıştır. İşte ey inanmış olan akıl sahipleri!(*) Allah’ın yasalarını çiğnemekten sakının! Çünkü Allah, size mesaj ve zikir indirmiştir:
(*) Ehl-i kitaptan olan inanmışlara hitaptır.
11- Bir peygamber göndermiştir. İnanıp da yararlı işler yapanları karanlıklardan nura çıkarmak için, size Allah’ın ayetlerini açık olarak okuyor. Ve kim (gerçekten) Allah’a ve ahirete inanırsa, Allah onu, içlerinde ebedî kalacakları, altlarında nehirler akan Cennetlere koyacaktır. Allah ona ne güzel bir rızık vermiştir!(*)
(*) Nesefi.
12- Allah, O’dur ki yedi kat göğü ve yerden de bir o kadarını yaratandır. Allah’ın emri, (Cebrail, vahiy getirerek) onların arasında iner (çıkar.) Ki Allah’ın her şeye güç yetirdiğini ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını bilesiniz.
66- Tahrim Suresi Medine’de nazil olmuştur. 12 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey Peygamber! Hanımlarının rızasını arayarak Allah’ın sana helal ettiği şeyi neden haram ediyorsun? Ve (bil ki) Allah, Gafur ve Rahim’dir.
2- Allah, yeminlerinizi nasıl çözeceğinizi size açıklamış idi.(*) Allah sahibinizdir. O, her şeyi bilen, her şeyi yerli yerinde yapandır.
(*) Veya kefaret ile yeminlerinizi bozmayı size meşru kılmış idi.
3- Bir vakit Peygamber, bir hanımına gizli bir söz söylemiş idi. O hanım onu başkasına söyleyince ve Allah, Peygamber’ini bu duruma muttali kılınca, Peygamber o meselenin bir kısmını hanımının yüzüne vurdu, bir kısmından da vazgeçti. Peygamber bunu ona haber verince, hanımı; “Kim sana bunu bildirdi?” dedi. O: “Her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan Allah bunu bana bildirdi” dedi.
4- Demek eğer Allah’a dönüş yaparsanız (ki yapmanız gerekir,) çünkü kalbiniz haktan kaymış idi; (tevbeniz kabul olur.) Eğer tevbe etmeyip O’na karşı gelirseniz, bilin ki Allah, onun sahibidir. Cebrail ve müminlerin iyileri ona sahip çıkarlar. Bütün melekler ayrıca ona destek çıkarlar.
5- Eğer o sizi boşarsa, pek yakında Allah, sizin yerinize sizden daha iyi, Müslüman, inanmış, itaatkâr, tevbe eden, ibadet eden, Allah’a göç eden dul ve bakire kadınları ona verir.
6- Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, öyle bir ateşten koruyun ki yakıtı, insanlar ve taşlardır. Üzerinde, her emredildikleri şeyi yapan, Allah’ın emrine karşı gelmeyen, sert ve kaba melekler vardır. (Kâfirlere derler ki:)
7- “Ey kâfirler! Bugün, artık özür beyan etmeyin. Siz ancak yaptıklarınızın cezasını çekiyorsunuz.”
8- Ey iman edenler! Samimi ve doğru bir halde Allah’a yönelin. Yakında Rabbiniz günahlarınızı siler; sizi altlarında nehirler akan Cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamber’i ve onunla beraber inananları utandırmayacaktır. Nurları, önlerinde ve sağlarında onlara yol gösterir. Onlar: “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla! Sen, her şeye gücü yetensin” derler.
9- Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara sert davran. Onların sığınağı Cehennemdir. Orası ne kötü dönüş yeridir!
10- Allah, kâfirlere örnek olarak Nuh’un hanımı ile Lut’un hanımını anlatıyor: Kullarımızdan iki salih kulun hanımları idiler. Onlara hıyanet ettiler. Kocaları, Allah’ın azabına karşı onlara hiçbir fayda vermediler. Onlara; “(Cehenneme) girenlerle beraber ateşe girin!” denildi.
11- İnananlara da örnek olarak Firavunun hanımını anlatıyor: Hani, şöyle demişti: “Ey Rabbim! Bana Cennette bir ev yap, beni Firavundan ve yaptıklarından kurtar, beni bu zalim toplumdan da kurtar.
12- Ve İmran’ın kızı Meryem’i de örnek olarak anlatıyor: O Meryem ki namusunu korudu. Biz ona ruhumuzdan üfledik. O, Rabbinin yasalarını ve kitaplarını doğruladı ve devamlı olarak dua edip ibadet edenlerden idi.
67- Mülk Suresi Mekke’de nazil olmuştur. 30 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Bütün mülk yalnız O’nun elinde olan O Allah mübarektir. (Bütün kusurlardan münezzehtir.) [Kusur acizlikten doğar;] O ise her şeye gücü yetendir.
2- O Allah ki, hanginizin amelce daha iyi olduğunu denemek için ölüm ve hayatı yaratmış. O Aziz ve Gafurdur. (İzzetiyle günahkârları cezalandırır, mağfiretiyle de müminleri mükâfatlandırır.)
3- O Allah ki, yedi göğü ahenkli ve uygun yaratmış. Rahman olan (olgunluk özelliklerine sahip) Allah’ın yaratmasında, uygun olmayan hiçbir şey bulamazsın. Gözünü çevir bak! Bir delik (kusur ve eksiklik) bulabilecek misin?
4- Sonra tekrar bak! O göz sana yorgun ve bitkin olarak dönecektir (bir kusur bulamayacaktır.)
5- Andolsun! Biz yakın göğü lambalarla süsledik ve onları şeytanları recmetmek için (birer mermi) yaptık. O şeytanlara ayrıca şiddetli ateş azabını hazırladık.
6- Rablerini inkâr edenler için Cehennem azabı vardır. Orası ne kötü dönüş yeridir!
7- Onlar Cehenneme atıldıklarında, o Cehennem kaynayıp taşarken ondan sert ve keskin bir ses işitirler.
8- Öyle ki kininden neredeyse parçalanır. Her bir dalga (grup) içine atılınca, onun bekçileri sorarlar: Size uyarıcı gelmedi mi?
9- Derler: “Evet, geldiler. Fakat onları yalanladık: “Allah hiçbir şey indirmez; siz (ey peygamberlik iddia edenler!) büyük bir sapıklık içindesiniz.” dedik.
10- Ve derler: “Eğer dinleyen, düşünen bir toplum olsaydık, Cehennem ehlinden olmazdık.”
11- Onlar (böylelikle) suçlarını itiraf ederler. Kahrolsun onlar!
12- Görmeden, Rablerinden korkanlar için ise, mağfiret ve büyük bir ecir vardır.
13- İster sözünüzü gizleyin, ister açıklayın: O, sinir sistemine sahip her canlıyı en iyi bilendir.
14- Evet, yaratan bilir. O, latiftir (madde değildir ki engellere takılsın,) Habirdir (sonsuz güç ve ilim sahibidir, her şeyden haberi vardır ve yapar.)
15- Yalnız ve yalnız O’dur, yeri sizin için uysal bir hayvan gibi yapmış. Artık o yerin sırtlarında yürüyün, Allah’ın size verdiği rızıkları yiyin. Diriliş, toplanış ve dönüş O’nadır.
16- Gökteki(melekleri)nden güven mi aldınız: Yer sarsılırken sizi onun dibine batırmasınlar diye!
17- Yoksa onlardan(*) güven mi aldınız ki, başınıza dolu gibi taş yağdırmasınlar. Yağdırdıkları zaman anlayacaksınız, benim uyarıcımın nasıl bir şey olduğunu.
(*) “Men” kelimesi, lâfzen tekil olmakla beraber, manası cemi’ ve istiğraktir. 18- Evet, onlardan evvelkiler de yalanladılar. İşte benim azabımın nasıl olduğuna bakın!
19- Yukarılarındaki kuşlara bakmadılar mı? Havada nasıl dizilmiş olarak uçuyorlar ve kanatlarını kapatıyorlar. Rahman olan Allah’tan başka hiç kimse onları havada tutamaz,(*) O, her şeyi en iyi görendir (bilendir.)
(*) Kuşların yön tespitleri, uçuş teknikleri, İlahî bir mucizedir. Ayrıca yıldızların da kuşlar gibi düzenli uçtuklarını unutmamak lazım. 20- Sizin için asker (ordu) olan bu kişi mi, Allah’a karşı size yardım eder? Hayır, kâfirler ancak açık bir aldanış içindedirler.
21- Yoksa size rızık veren başka birisi mi var? Eğer Allah verdiği rızkı keserse (onlar bu putun rızık vermediğini anlarlar.) Fakat azgınlıktan ve haktan kaçışta direniyorlar.
22- Yüzükoyun yürüyen mi hedefine daha iyi varır; yoksa doğru bir yolda doğru yürüyen mi?
23- De ki: “Yalnız ve yalnız O’dur, sizi inşa eden, size işitme, gözler ve duyular (kalpler) kılan. Fakat çok az şükrediyorsunuz.”
24- De ki: Yalnız ve yalnız O’dur, sizi yeryüzünde ekip çoğaltan. Siz onun yanında (huzuruna) toplanacaksınız.
25- Diyorlar: “Eğer doğru iseniz, bu (ahiret) vaadi ne zaman gerçekleşecek?”
26- De ki: “İlim, ancak Allah’ın katındadır. Ben ancak açık bir uyarıcıyım.”
27- O vaad yakınlaştığında o kâfirlerin yüzü çirkinleşecektir. Onlara: “İşte gerçekleşmesini istediğiniz şey budur!” denilecektir.
28- De ki: “Görmüyor musunuz? Eğer Allah, beni ve benimle beraber olanları helak etse veya bize merhametiyle baksa, o zaman kâfirleri elim bir azaptan kim kurtaracak?”
29- De ki: “O, Rahmandır (rahmet ve kemali sonsuzdur.) O’na inandık, O’na tevekkül ettik. Kimin açık bir sapıklık içinde olduğunu pek yakında bileceksiniz.
30- De ki: “Görmüyor musunuz? Eğer suyunuz batarsa, kim size akan tatlı suyu getirebilir?”
68- Kalem Suresi Mekke’de nazil olmuştur. 52 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Nun; (*) kaleme ve yazdıklarına andolsun!
(*) Allah’ın ezeli ilmi veya mürekkep hokkası veya “kün fe-yekün” emr-i İlahîsi demektir. 2- Sen, Rabbinin sana verdiği nimetten dolayı cinlenmiş olamazsın.
3- Ve gerçekten senin için hiç kesilmeyecek bir mükâfat vardır.
4- Ve hiç şüphesiz büyük bir ahlak üzeresin.
5, 6- Sen de göreceksin, onlar da görecekler, kimde delilik olduğunu.
7- Şüphesiz Rabbin, kimin O’nun yolundan saptığını iyi bildiği gibi, kimin doğru yolu bulmuş olduğunu da çok iyi bilir. (Kimin deli, kimin akıllı olduğunu da çok iyi bilir.)
8- Sakın o yalanlayanlara boyun eğme!
9- Onlar, senin yumuşamanı istediler ki onlar da sana karşı yumuşasınlar.
10- Fakat sen, hiçbir alçak yeminciye boyun eğme!
11- O ki devamlı ayıplar, gıybet eder, dedikodu taşır.
12- İyiliğe engel olur, haddi aşar, günahkârdır.
13- Kaba ve koftur. Ayrıca asalaktır.
14- Mal ve evladı var diye, (eşrafa asalak olmuştur.)
15- (Ve bundan dolayı da) ayetlerimiz ona okunduğu zaman, “Eskilerin efsaneleridir” diyor.
16- Biz onu burnu üzere sürteceğiz.
17- Biz o bahçe ehlini belaya attığımız gibi, bunları da (açlıkla) belaya attık. Hani o bahçe ehli, sabahleyin bahçelerinin meyvelerini toplayacaklarına yemin ettiler.
18- Ve hiç kimseye hiçbir hak ayırmayacaklarını söylüyorlardı.
19- Onlar uykuda iken Rabbinden bir azap o bağların üzerinde dolaştı.
20- Meyvesi alınmış, bozulmuş, kupkuru bir bağ gibi oldu.
21- Sabahleyin çağrıştılar;
22- Eğer meyve toplayacaksanız, sabah erkenden tarlanıza varın.
23- Çıktılar, gizlice fısıldaşıyorlardı:
24- Bugün fakir fukara asla bu bahçeye girmesin, diye.
25- (Fakirleri) engelleyecek bir güç ile bahçeye kastedip gittiler.
26- Bahçeyi gördükleri zaman: “Bir gerçekten yolumuzu şaşırdık…
27- Hayır, doğrusu biz (bahçeden) mahrum bırakıldık” dediler.
28- Ortancaları (onlardan iyi biri:) “Ben size, Rabbinizin yüceliğini ve münezzehiyetini anmalısınız” demedim mi?
29- Onlar: “Biz Rabbimizi tesbih ederiz! Gerçekten zalim imişiz” dediler.
30- Birbirlerine dönüp kendilerini kınadılar.
31- “Yazıklar olsun bize! Biz gerçekten zalimler imişiz.
32- Belki yakında Rabbimiz, bu bahçeden daha hayırlı bir bahçe bize verir. Biz (bu sefer) gerçekten Rabbimize yöneliyoruz. O’ndan umuyoruz” dediler.
33- İşte (dünya) azabı böyledir. Ahiret azabı ise, daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı.
34- Kendi özlerini koruyanlar ise, Rableri katında nimet Cennetlerindedirler.
35- Biz Müslümanları, suçlu kâfirler gibi mi tutarız?
36- Ne oluyor size? Nasıl yargılıyorsunuz?
37- Yoksa okuduğunuz bir kitabınız mı var?
38- Ki her istediğiniz şeyi, kendiniz için onda buluyorsunuz.
39-Yoksa Bizden, kıyamete kadar devam edecek bir söz mü aldınız? Ki istediğiniz gibi hüküm veresiniz.
40- Sor onlara, hangileri bunu iddia ediyor?
41- Yoksa Allah’ın yanında onları koruyacak birileri mi var? Eğer doğru iseler, o ortak koştuklarını getirsinler.
42- İşlerin kızıştığı gün ve secdeye davet edildikleri zaman, artık secde edemeyeceklerdir.
43- Gözleri zelil olarak, yüzlerini bir alçaklık bürüyecektir. Hâlbuki onlar sapasağlam iken secdeye (ibadete) çağrılmışlardı.
44- Artık Beni, bu mesajı inkâr eden ile bırak. (Ben onun hakkından gelirim.) Onlar farkına varmadan, peyderpey onları (azaba) atacağız.
45- Onlara mühlet veriyorum. Fakat Benim tuzağım çok çetindir. (Onlar güven içinde iken azaba uğrayacaklar.)
46- Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar? (Ki inanmıyorlar.)
47- Yoksa gayb âlemi onların yanında da oradan bilgi alıp yazıyorlar mı? (Ki senin gaybî haberlerini kabul etmiyorlar.)
48- Artık Rabbinin hükmüne karşı sabret. Balığın arkadaşı (Yunus Peygamber) gibi olma! Hani gam ve keder içinde yutkunurken Rabbine seslenmiş idi.
49- Eğer Rabbinin nimeti ona yetişmemiş olsaydı, yerilmiş bir halde sahile atılacaktı.
50- Fakat onun Rabbi, onu seçerek kurtardı, onu salihlerden yaptı.
51- O kâfirler ki, zikri (Kur’anı) işittikleri zaman nerede ise gözleriyle seni devirecek gibi oluyorlar. Ve “gerçekten o bir delidir” diyorlar.
52- Hâlbuki o Kur’an, bütün âlemler için bir zikirdir (mesajdır, yasadır, bilgidir.)
69- Hakka Suresi Mekke’de nazil olmuştur. 52 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Hak olan kıyamet,
2- Nedir o kıyamet?
3- Hangi şey o hak olan kıyametin ne olduğunu sana bildirmiştir!
4- Semud ve Ad kavimleri, herkesin kapısını çalacak olan kıyameti yalanladılar.
5- Semud kavmi azgın bir bela ile helak edildiler.
6- Ad kavmi ise çok soğuk, fırtınalı azgın bir rüzgâr ile helak edildiler.
7- Allah, onların köklerini kazımak üzere, o rüzgârı yedi gece sekiz gün onların başında tuttu. O milletin yıkılmış kof hurma ağaçları gibi yere serildiklerini görürdün.
8- Artık onlardan hiçbir bakiye görüyor musun?
9- Firavun, ondan öncekiler ve altı üstüne gelenler, yanlış bir iş ile ortaya çıktılar.
10- Rablerinin elçisine karşı geldiler. O da şiddeti gittikçe artan bir yakalayış ile onları yakaladı. (Kıyametin bir örneği gösterilmiş oldu.)