9- (Çünkü) kulu (olan o elçinin) üzerine, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için açık ayetler indiren Allah’tır. Gerçekten Allah, size çok şefkat eden ve size çok acıyandır.
10- Göklerin ve yerin mirası Allah’ın olduğu halde, neden Allah yolunda harcama yapmıyorsunuz? Sizden (Mekke) fethinden önce, Allah yolunda harcama yapıp (O’nun yolunda) savaşan ile (ötekiler) bir olmaz. Bunlar, fetihten sonra harcama yapıp da savaşanlardan, derece olarak büyüktürler. Allah hepsine de güzel olan Cenneti vaadetmiştir. Ve Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır. (O, hiçbir şeyi boşa atmaz.)
11- Ne büyük adamdır o ki; Allah yolunda güzel bir borç verir. Allah da ona kat kat artırır. Ve (ayrıca) ona büyük bir mükâfat vardır.
12- O günü düşün ki; mümin erkek ve kadınların nurları önlerinde ve sağlarında yürür. (Melekler onlara:) “İşte bugün müjdeniz, içinde ebedî kalacağınız, altlarında nehirler akan Cennetlerdir. En büyük kazanç budur.” (derler.)
13- O gün münafık erkek ve kadınlar, inananlara: “Bize de bakın, sizin nurunuzdan bir parça alalım..” derler. Onlara cevaben: “Gerisin geriye dönün, orada nuru arayın.” denilir. Aralarına kapısı olan bir sur girer. İçerden içi rahmet ile doludur. Hemen dışında da azap vardır.
14- Ehl-i imana biz seninle beraber değil miydik” diye seslenirler. Ehl-i iman: “Evet, fakat kendinizi fitneye attınız. (Müminlerin helak olacağını ) beklediniz. Şüphelendiniz, arzular sizi aldattı. Nihayet Allah’ın emri (ölüm) geldi de, aldatıcı olan şeytan, Allah hakkında sizi tamamıyla aldattı.
15- Bugün ne sizden ne de o kâfirlerden asla fidye alınmayacaktır. Sığınağınız ateştir. Size layık olan da O’dur. Orası ne kötü dönüş yeridir.
16- İnananlar için hala vakit gelmedi mi? Ki kalpleri Allah’ın zikrine ve inen hakka saygı duysun ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yolda çıkmış kimseler gibi olmasınlar.
17- Biliniz ki ölümünden sonra yeri dirilten Allah’tır. Aklınızı kullanıp idrak etmeniz için, Biz size çokça ayetlerimizi açıkladık.
18- Sadaka ve zekât veren erkek ve kadınlar, Allah yolunda güzel bir şekilde borç verenler, işte o verdikleri mal, onlar için kat kat arttırılır. Ve (ayrıca) onlar için çok güzel bir mükâfat vardır.
19- Allah’a ve elçilerine (gerçekten) inananlar, Rableri katında sıddıklar ve şehitlerdir. Sıddıklar ve şehitlerin mükâfat ve nurlarının aynısı bunlara da vardır. Fakat (peygamberleri) inkâr edip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise, işte onlar Cehennem ehlidirler.
20- Biliniz ki dünya hayatı; bir oyun, süs ve eğlencedir, aranızda bir öğünme aracıdır, mal ve evlatta bir çoğalma yarışıdır, bitkisi kâfirlerin hoşuna giden bir yağmur gibidir. Sonra o bitki kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise; şiddetli bir azap, Allah’tan bağışlanma ve rıza vardır. (Evet, Ahiret yanında) dünya hayatı, aldatıcı bir zevk ve geçici bir yaşamdan başka bir şey değildir.
21- (Öyle ise) Rabbinizden bağışlanma kazanmaya, eni göklerin ve yerin eni gibi olan Cennete koşun. O Cennet ki Allah’a ve elçilerine inananlar için hazırlanmıştır. İşte Allah’ın fazl ve ihsanı budur, istediğine verir. Şüphesiz Allah, büyük fazıl ve ihsan sahibidir.
22- Ne yerde ne de canlarınızda hiçbir musibet (afet, hastalık) olmaz ki Biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılı olmasın. Çünkü bunu yazıp tespit etmek, Allah’a çok kolaydır.
23- Biz her şeyi yazmışız ki kaybettiğinize üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimet ile de sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi sevmez.
24- Onlar ki cimrilik ederler ve insanlara da cimriliği emrederler. Artık kim sırt çevirirse bilsin ki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O, bütün hamd ve kemalata sahiptir.
25- Andolsun! Biz elçilerimizi mucizeler ile gönderdik. Onlarla beraber kitap ve yargıyı indirdik ki insanlar adaleti ayakta tutsunlar ve demiri de indirdik. Onda şiddetli bir azap ile insanlar için birçok menfaatler vardı. (Allah bunları indirmiş ki) kimin gıyaben Allah’a ve elçisine yardım ettiğini görsün. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, izzet ve üstünlük sahibidir.
26- Andolsun! Biz, Nuh ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Onların zürriyeti içinde peygamberlik ve kitabı koyduk. Artık onlardan kimi doğru yoldadır, çokları da yoldan çıkmışlardır.
27- Sonra bunların izinde ard arda elçilerimizi gönderdik. Onların da ardından Meryemoğlu İsa’yı gönderdik, ona İncili verdik. Ona tabi olanların kalbine bir şefkat ve rahmet koyduk. Ve kendilerinin uydurduğu, onlara farz kılmadığımız, kendilerinin yalnızca Allah’ın rızası için uyguladıkları bir ruhbanlığı (yaşama imkânını) da onlara verdik. Fakat gereği gibi ona riayet etmediler. Biz, onlardan gerçekten inananlara mükâfatlarını verdik. Ve çokları da yoldan çıkmış fasıklardır.
28- Ey iman edenler! (Ey ehl-i kitap!) Allah’ın yasalarını çiğnemekten sakının, O’nun elçisine inanın, size rahmetinden iki kat fazla verir. Onunla yürüyebileceğiniz bir nuru size kılar, günahlarınızı bağışlar. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan ve çok acıyandır.
29-Ehl-i kitap bilsin ki onlar, Allah’ın fazlından (vahiy indirmesinden) hiçbir şeye malik değiller. Bütün fazıl (peygamberlik) Allah’ın elindedir, onu istediğine verir. Ve Allah, büyük fazl ve ihsan sahibidir.
58- Mücadele Suresi Medine’de nazil olmuştur. 22 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Kesinlikle Allah, kocası hakkında seninle tartışan, Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü (ricasını) kabul etmiştir.(*) Şüphesiz Allah, konuşmalarınızı işitiyordu. Çünkü Allah, (her sesi) işiten, (her ihtiyacı) görendir.
(*) Zihar ile kadınların boşanmayacağı hükmünü kabul etmiştir. 2- Karılarından zihar yapanların (“sen annem gibisin” diyenlerin) hanımları, asla onların anaları değildir. Anaları, ancak onları doğuranlardır. Ve gerçekten onlar, iğrenç bir söz ve fahiş bir yalan söylüyorlar. (Buna rağmen) Allah, affeden ve bağışlayandır. (Bir sefer yapılan hatayı affeder.)
3- (Fakat) hanımlarından zihar yapıp da bir daha o (zihar ile ilgili) sözlerini tekrarlayan(*)lara (ceza olarak,) ilişkiye geçmeden evvel bir köle azat etmeleri gerekir. İşte size öğütlenen budur. (Yoksa zihar ile hanımlarınız boş olmazlar.) Ve Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
(*) İbn-i Kesir, Sabûni, Ferra. 4- Bir köle azat etme imkânını bulamayan için ise, temasa geçmeden evvel, peşpeşe iki ay oruç tutmak gerekir. Buna da gücü yetmeyen için ise, altmış miskini doyurmak gerek. Bu, Allah’a ve Resulüne inanmanız içindir. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. (Karşı gelen) kâfirler için ise, elem verici bir azap vardır.
5- Allah’a ve elçisine karşı gelenlerin, kendilerinden öncekilerin burunları yere sürtüldüğü gibi, onların da burunları yere sürtülecektir. Çünkü Biz, apaçık ayetler indirmişiz. Artık kâfirler için alçaltıcı bir azap vardır.
6-Bir gün Allah, onların hepsini diriltir ve yaptıklarını onlara haber verir. Onlar yaptıklarını unuttukları halde, Allah hepsini kuşatmıştır. Şüphesiz Allah, her şeye şahittir.
7- Allah’ın göklerdeki ve yerdeki her şeyi bildiğini görmedin mi? Üç kişinin gizli konuşması olunca, mutlaka dördüncüleri Allah’tır. Beş kişinin de altıncıları mutlaka Allah’tır. Bunlardan az da olsalar çok da olsalar, nerede bulunsalar, mutlaka Allah onlarla beraberdir. Sonra kıyamet günü, onların yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Gerçekten Allah, her şeyi sonsuz ilmiyle kuşatmıştır.
8- Şu adamları görmedin mi? Ki (kötülük konusunda) gizli toplantı yapmaktan yasaklandıkları halde, tekrar dönüp toplanıyorlar. Günah, düşmanlık ve Peygamber’e karşı gelmek için, gizli kararlar alıyorlar. Sana geldikleri zaman, Allah’ın sana verdiği selam dışında bir selam ile selam verirler. Ve içlerinden: “(Eğer Muhammed haklı olsaydı,) Allah bize azap vermeli değil miydi?” diyorlar. Ceza olarak Cehennem onlara yeter. Onlar oraya dayatılacaklar. En kötü varılacak yer orasıdır.
9- Ey iman edenler! Gizli toplantı yaptığınız zaman, günah, düşmanlık ve Peygamber’e karşı gelmek için toplanmayın. İyilik ve takva için toplanın. Huzurunda toplanacağınız Allah’(ın yasalarını çiğnemek)ten sakının.
10- Gizli toplantı ancak şeytan işidir. (Şeytan bunu yaptırır ki) inananlar üzülsünler. Hâlbuki Allah’ın izni olmadan onlara hiçbir zarar veremez. Artık inananlar, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.
11- Ey iman edenler! Size, “meclislerde yer açın!” dendiği zaman yer açın, Allah da (yerinizi ve rızkınızı) açar. Size, “(meclisten) kalkın!” dendiği zaman da kalkın ki Allah, sizden iman edenleri ve ilim verilenleri derecelerce yükseltsin. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
12- Ey iman edenler! Peygamber’le gizli birşey konuşacağınız zaman, konuşmanızdan önce bir sadaka (Allah yolunda harcanacak bir mal) verin. Bu sizin için daha yararlı ve daha temiz bir durumdur. Eğer bir şey bulamazsanız, biliniz ki Allah, Gafur ve Rahimdir.
13- Peygamber ile gizli konuşmalarınızdan önce sadaka vermekten çekindiniz mi? İşte madem yapmadınız ve Allah da tevbenizi kabul etti; (onun yerine tam olarak) namaz kılın, zekât verin. Allah’a ve Resulüne itaat edin. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
14- Allah’ın, gazabına uğrattığı bir toplum ile dost ve müttefik olanları görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de o toplumdandırlar ve onlar bile bile yalan üzerine yemin ediyorlar.
15- Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Çünkü onların yaptıkları iş, çok kötü bir şeydir.
16- Yeminlerini kendilerine bir kalkan yaptılar, Allah’ın yoluna engel oldular. İşte onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
17- Allah’ın (azabına) karşı, ne malları ne de evlatları hiçbir fayda vermeyecektir. İşte onlar, ateşin ehlidirler. Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır.
18- Allah’ın onları toplu olarak dirilteceği gün, size yemin ettikleri gibi Allah’a da, (dünyada samimi idik diye) yemin ederler. Ve bir şey yaptıklarını sanırlar. İşte iyi bilin ki onlar yalancılardan başka bir şey değiller.
19- Şeytan onlara galebe çalmıştır. Allah’ın mesajını onlara unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın partisidirler. İyi bilinsin ki asıl zarar edenler, şeytanın partisidir.
20- Gerçekten Allah’a ve Resulüne düşman olanlar; onlar en alçaklar arasındadırlar.
21- Allah: “Ben ve elçilerim, kesinlikle üstün geleceğiz” diye yazmıştır. Gerçekten Allah, çok güçlü ve izzet sahibidir.
22- Allah’a ve ahiret hayatına inanan bir toplumun, babaları, evlatları, kardeşleri veya aşiretleri dahi olsa Allah’a ve elçisine düşman olanlar ile sevgili dost olduklarını göremezsin. İşte Allah, bunların kalplerine imanı yazmıştır ve kendisinden bir ruh (vahiy) ile onları desteklemiştir. Allah onları, altlarında nehirler akan, içlerinde ebedî kalacakları Cennetlere koyacaktır. Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdırlar. İşte bunlar, Allah’ın partisidirler. İyi bilinsin ki asıl kurtuluşa erenler, Allah’ın partisidir.
59- Haşr Suresi Medine’de nazil olmuştur. 24 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Göklerdeki ve yerdeki her şey, Allah’ın kusurlardan münezzehiyetini ve mukaddesliğini ilan ediyor. Allah çok güçlüdür, üstündür ve her şeyi yerli yerinde yapandır. (O; kusurlu, haksız hiçbir şey yapmaz.)
2- Kitap ehlinden (Peygamber’i) inkâr edenleri, ilk sürgünde memleketlerinden çıkartan O’dur. Onların (oradan) çıkacağını hiç sanmazdınız. Onlar da kalelerinin Allah’a karşı kendilerini koruyacağını sandılar. Allah’ın (azabı) hiç ummadıkları bir yerden başlarına geldi. Allah, onların kalbine korku koydu. Evlerini kendi elleriyle ve Müminlerin elleriyle yıkıyorlardı. İşte ey göz sahipleri, ibret alınız!..
3- Eğer Allah, onlara sürgünü yazmış olmasaydı (onlara gerekli yapmasaydı,) mutlaka dünyada onları azaplandırırdı. Ahirette de onlar için ateş azabı vardır.
4- Çünkü onlar, Allah’a ve Elçisi’ne karşı geldiler. Artık kim Allah’a karşı gelirse, bilsin ki Allah’ın ağır azabı çok şiddetlidir.
5- Hurma ağaçlarından bir miktar kesmeniz veya onları kökleri üzerinde sabit bırakmanız, Allah’ın izniyledir. Ve Allah’ın, (yasaları çiğneyen) o fasıkları cezalandırması içindir.
6- Allah’ın onlardan elçisine ganimet olarak bıraktırdığı mallar ise; siz onun üzerine ne at ne de deve sürmediniz. Fakat Allah, peygamberlerini istediğinin üzerine musallat eder. Şüphesiz Allah, her şeye gücü yetendir.
7- Allah’ın, köy ve kasabaların ahalisinden savaşsız olarak Peygamber’ine sağlattığı mallar, Allah’a (kamu işlerine,) O’nun elçisine, yetimlere miskinlere ve yolculara taksim edilir. Ki içinizden sadece zenginlerin arasında dolaşan bir mal olarak kalmasın.(*) Artık Resulullah size ne verirse onu alın, neden sakındırırsa da ondan elinizi çekin. Ve Allah’ın yasalarını çiğnemekten sakının. Şüphesiz Allah’ın ağır azabı çok şiddetlidir.
(*) Veya zenginler arasında dolaşan, tasallut ve tahakküm aracı olmasın. 8- (Bir de o ganimetler) yurtlarından ve malları içinden çıkartılan fakir muhacirler içindir. O muhacirler ki Allah’tan fazl ve rıza ararlar, Allah’a ve Resulüne yardım ederler. İşte gerçek doğru olanlar onlardır.
9- (Bir de onlara ki) o muhacirlerden önce o memlekete yerleşmişler, sağlam imana sahip olmuşlar ve kendilerine hicret edenleri severler, o muhacirlere verilen(ganimetler)den dolayı gönüllerinde bir ihtiyaç hissetmezler. Kendilerinin özellikle ihtiyaçları olduğu halde, arkadaşlarını kendilerine tercih ederler. Ve kim nefsinin ihtirasından korunursa, işte asıl kurtuluşa erenler onlardır!
10- Onlardan sonra gelenler derler ki: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla. Ey Rabbimiz! İnananlara karşı kalbimize bir kin koyma. Şüphesiz Sen, çok şefkat eden ve çok acıyansın.
11- O münafıkları görmedin mi? Ehl-i kitaptan olan, (Peygamber’i) inkâr eden kardeşlerine: “Eğer siz sürülürseniz, biz de sizinle beraber çıkarız. Ve sizin aleyhinize olarak hiç kimseye itaat etmeyiz. Eğer sizinle savaşırlarsa, size yardım ederiz” derler. Allah da şahittir ki onlar yalan söylüyorlar.
12- Kesinlikle eğer o ehl-i kitap sürülürlerse, o münafıklar onlarla beraber çıkmazlar. Eğer o ehl-i kitapla savaşılırsa da onlar yardım etmezler. Yardım etseler de sırt çevirip kaçarlar. Sonra kendilerine asla yardım olunmayacaktır.
13- Gerçekten siz onların gönüllerinde Allah’tan daha korkunçsunuz. Çünkü onlar, anlamayan bir toplumdurlar.
14- Onlar toplu olarak ancak kaleli şehirlerde veya surlar arkasında sizinle savaşırlar. İçlerindeki bela ve çelişme çok şiddetlidir. Onları birlik sanırsın, hâlbuki kalpleri dağınıktır. Çünkü onlar, akıl etmeyen bir toplumdurlar.
15- İşte bunların durumu, kendilerinden öncekilerin durumu gibidir. Yaptıklarının cezasını tattılar. (Ahirette de) onlar için, elem verici bir azap vardır.
16- Onların durumu, o şeytanın örneğine benzer. Ki insana, “inkâr et!” dedi. İnsan inkâr edince, “Ben senden beriyim. Ben, âlemlerin sahibi olan Allah’tan korkarım” dedi.
17- Nihayet ikisinin de sonu, içinde ebedî olarak kalacakları ateş oldu. İşte zalimlerin cezası böyledir!
18- Ey iman edenler! Allah’ın yasaklarını yapmaktan sakının. Herkes yarınına ne hazırladığına baksın. Allah’ın emirlerine karşı gelmekten sakınsın. Bilin ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.
19- Ve Allah’ı unutup da Allah’ın nefislerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte İlahî yasaları çiğneyenler, bunlardır!
20- Ateş (Cehennem) ehli ile Cennet ehli eşit olamazlar. Cennet ehli, esas kazançlı onlardır.
21- Eğer Biz bu Kur’anı bir dağa indirmiş olsaydık; o dağı Allah’ın korkusundan parçalanmış, yığılmış olarak görecektin. Bu misalleri Biz insanlar için kullanıyoruz. Umulur ki, düşünürler.
22- O, öyle bir Allah ki, Ondan başka mabud yoktur. O, gayb ve şehadeti (görünen ile görünmeyeni) bilendir. O, Rahman ve Rahimdir.
23- O, öyle bir Allah ki, Ondan başka tapılacak yoktur. O, her şeyin sahibidir, her kusurdan paktır, her şeyin düzen ve selametini sağlar, onları korur, emniyete alır, izzet ve güç sahibidir. Çok büyük ve her şey üstünde etkindir. O, insanların eş koştuklarından münezzehtir.
24- O, öyle bir Allah ki yaratandır, güzelleştirendir, şekil verendir. Bütün güzel isimler sahibidir. Yerdeki ve göklerdeki her şey onun kusursuzluğunu, sonsuz güzellik ve mükemmelliğini bildirir. O Azizdir (güçlüdür, her şeyi yapabilir,) Hakîmdir. (Her şeyi yerli yerinde yapar.)
60- Mümtehine Suresi Medine’de nazil olmuştur. 13 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Ey iman edenler! Hem Bana hem size düşman olanlara, sevgi ile atılarak onları dost edinmeyin. Hâlbuki onlar, size gelen hakkı inkâr etmişler. Rabbiniz olan Allah’a inanıyorsunuz diye, Resulullahı ve sizi (memleketinizden) çıkarıyorlar. Eğer Benim yolumda ve rızamı isteyerek cihada çıkmış iseniz, onlara gizlice sevginizi bildirerek onları dost edinmeyin. Çünkü Ben, sizin gizlediğinizi de açıkladığınızı da (sizden daha iyi) bilirim. Artık kim böyle bir şey yaparsa, o doğru yoldan tamamıyla sapmış demektir.
2- Onlar eğer sizi elde ederlerse, size düşman olurlar, elleriyle ve dilleriyle kötü bir şekilde size saldırırlar. Ve sizin (bir daha) kâfir olmanızı isterler.
3- Kıyamet günü, akrabalarınız ve evlatlarınız size fayda vermeyecektir. Allah, o gün aranızı ayıracaktır. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.
4- İbrahim ve onunla beraber olanlarda sizin için uyulacak güzel bir örnek vardır. Hani kendi kavimlerine: “Biz, sizden ve Allah dışında taptıklarınızdan uzağız. Sizin düzeninizi tanımıyoruz. Siz yalnızca Allah’a inanıncaya kadar bizimle sizin aranızda ebede kadar düşmanlık ve nefret baş göstermiştir” dediler. Yalnızca İbrahim, babasına: “Ben senin için bağışlanma dileyeceğim. Fakat Allah’a karşı, senin için hiçbir şeye sahip değilim” dedi. (Onlar hep beraber:) “Ey Rabbimiz! Yalnızca sana tevekkül ettik, sana yöneldik. Her şeyin son dönüşü, yalnızca sanadır.”
5- “Ey Rabbimiz! Bizi, o inkâr edenler için bir sınav aracı yapma. Ey Rabbimiz! Bizi bağışla. Sen gerçekten, üstün izzet sahibisin ve her şeyi yerli yerinde yapansın.”
6- Andolsun! Sizin için: “Allah’(ın azabın)dan ve ahiret(in şiddetin)ten korkanlar(*) için, İbrahim ve ona uyanlarda güzel bir örnek vardır. Artık kim sırt çevirirse, bilsin ki Allah’ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O, bütün hamd ve kemalata sahiptir.
(*) Mecaz-ül Kur’an. 7- Belki de pek yakında Allah sizinle, düşmanlık beslediğiniz onlar arasına (onları Müslüman yaparak) bir sevgi koyar. Allah’ın buna gücü yeter. Ve Allah, çok bağışlayan ve çok acıyandır.
8- Allah, din konusunda sizinle savaşmayan, sizi memleketinizden çıkarmayanlara iyilik etmenizi, onlara karşı adaletli davranmanızı yasaklamıyor. Şüphesiz Allah, adaleti davrananları çok sever.
9- Allah, ancak sizinle din konusunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Artık kim onları dost edinirse; işte onlar, zalimlerin ta kendileridirler.
10- Ey iman edenler! Mümin kadınlar size muhacir olarak geldiklerinde, onları imtihan edin. Allah, onların imanlı olup olmadıklarını çok daha iyi bilir. Onların imanlı olduklarını bildiğiniz takdirde, onları kâfirlere geri göndermeyin. Onlar o kâfirlere helal olmadıkları gibi, o kâfirler de onlara helal değildir. (İman-küfür ayrımıyla boşanma gerçekleşmiştir.) Ve o kâfirlerin verdikleri nafakaları (mehirleri) onlara geri verin. Onların mehirlerini verdikten sonra, o kadınlar ile evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınız altında tutmayın. Onlara verdiğiniz nafakayı (mehri) isteyin. O kâfirler de verdikleri mehirleri istesinler. İşte Allah’ın hükmü budur. O, aranızda hükmünü veriyor. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve her şeyi yerli yerinde yapandır.
11- Eğer sizin (kâfir) hanımlarınızdan kâfirlere bir şey geçmiş olursa (ve size gelen) mümin hanımlardan da size bir şey geçerse, hanımları giden mümin erkeklere, hanımlarına verdikleri mehir kadar verin. Ve inanmış olduğunuz Allah’(ın yasalarını çiğnemek)ten sakının.
12- Ey Peygamber! İnanmış kadınlar; Allah’a hiçbir ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, başkasının çocuğunu sahiplenerek kocasına isnad etmemek ve uygun işleri yapmakta sana isyan etmemek üzere, sana biat etmeye gelirlerse, biatlarını kabul et. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayan ve çok acıyandır.
13- Ey iman edenler! Allah’ın gazabına uğrayan, kâfirlerin kabirdeki ölülerden ümit kestikleri gibi, Ahiretten ümit kesen bir toplumu dost edinmeyin.
61- Saff Suresi Medine’de nazil olmuştur. 14 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Göklerdeki ve yerdeki her şey, Allah’ı tesbih ediyor. (O’nun kusursuzluğunu ilan ediyor.) O, üstün güç sahibidir, her şeyi yerli yerinde yapandır.
2- Ey iman edenler! Neden yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz.
3- Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında son derece nefret edilen çirkin bir davranıştır.
4- Şüphesiz Allah, O’nun yolunda tek bir sıra olarak, kurşunla dökülmüş bina gibi sağlamca savaşanları sever.
5- Hatırlayın ki Musa, kavmine: “Ey kavmim! Benim Allah’ın size gönderdiği elçisi olduğumu bildiğiniz halde, niçin beni incitiyorsunuz?!” demiş idi. İşte onlar, (haktan) kayınca, Allah da onların kalbini kaydırdı (onları akılsız insanlar yaptı.) Çünkü Allah, (İlahî) yasaları çiğneyen toplumu doğru yola iletmez.
6- Ve hatırlayın ki Meryemoğlu İsa şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Ben, size gönderilen Allah’ın elçisiyim. Elimdeki Tevratı doğrulayıcı olarak ve benden sonra ismi Ahmed olan bir peygamberi müjdelemek üzere geldim. Fakat o Peygamber, onlara mucizeler ile gelince: “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.
7- Artık (evrensel din olan) İslam’a çağrıldığı halde, Allah namına yalan uydurandan daha zalim kim olabilir? Şüphesiz Allah, zalim olan bir toplumu doğru yola iletmez.
8- Ağızları (propagandaları) ile Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemese dahi, Allah nurunu tamamlayacaktır.
9- Müşrikler istemese dahi, bütün dinlerden üstün kılmak üzere elçisini doğru inanç ve haklı yasalar ile gönderen Allah’tır.
10- “Ey iman edenler! Sizi elem verici bir azaptan kurtaracak bir ticareti size göstereyim mi?
11- Allah’a ve Resulüne inanır, mallarınız ve canlarınız ile Allah yolunda savaşırsınız. Eğer biliyorsanız, bu sizin için daha hayırlıdır.
12- Eğer böyle yaparsanız, Allah sizin için günahlarınızı bağışlar, sizi, içlerinde nehirler akan bağlara ve ebedî ikamet Cennetlerindeki meskenlere koyar. İşte en büyük kazanç budur!
13- Seveceğiniz bir şey daha size var: Allah’tan bir zafer ve yakın bir fetih. Artık müminleri müjdele!
14- Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun! Nitekim Meryemoğlu İsa, Havarilere: “Allah yolunda bana yardım edecek kim var?” demiş idi. Havariler: “Biz Allah’ın yardımcılarıyız” dediler. Bunun üzerine İsrailoğullarından bir grup inandı, bir grup da inkâr etti. Biz de düşmanlarına karşı, o inananlara yardım ettik de onlar üstün geldiler.
62- Cum’a Suresi Medine’de nazil olmuştur. 11 ayettir. Bismillahirrahmanirrahim 1- Göklerdeki ve yerdeki her şey, Allah’ı tesbih ediyor (O’nun yüceliğini ve münezzehiyetini ilan ediyor.) O, her şeyin idaresi elinde olan, mukaddes (pak,) üstün kuvvet sahibi ve her şeyi yerli yerinde yapandır.
2- Ümmilere (Araplara) daha önce apaçık bir sapıklık içinde oldukları halde, içlerinden kendilerine bir elçi gönderen O’dur. O elçi onlara Allah’ın ayetlerini okuyor, (manen) onları temizliyor; onlara kitap ve hikmeti (yasa ve bilgiyi) öğretiyor.