Kur’an-ı Kerim Meali – Yaşar Nuri Öztürk alak suresi (96/1)



Yüklə 1,74 Mb.
səhifə6/62
tarix18.08.2018
ölçüsü1,74 Mb.
#72164
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   62

KUREYŞ SURESİ (106/29)



Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…


  1. Kureyş’i alıştırıp ısındırdığı için,

  2. Onları kış ve yaz yolculuğuna alıştırdığı için,

  3. Bu evin Rabbine ibadet etsinler.

  4. O ki, onları doyurup kurtardı açlıktan ve kendilerini güvene çıkardı korkudan.


KAARİA SURESİ (101/30)



Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…


  1. O Kaaria, o şiddetli ses çıkararak çarpan.

  2. Nedir Kaaria?

  3. Kaaria’nın ne olduğunu sana bildiren nedir?

  4. O gün insanlar, çırpınarak yayılmış pervaneler gibi olurlar.

  5. Dağlar, didilmiş renkli yün gibi olur.

  6. İşte o gün tartıları ağır basan kişi,

  7. Evet o kişi, hoşnutluk verici bir yaşayış içindedir.

  8. Tartıları hafif çekeninse,

  9. Anası, Haviye’dir.

  10. Onun ne olduğunu sana bildiren nedir?

  11. Kızışmış bir ateştir o.


KIYAMET SURESİ (75/31)



Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…


  1. Hayır, öyle değil! Kıyamet gününe yemin ederim ki,

  2. Öyle değil. Kendisini kınayan benliğe de yemin ederim.

  3. İnsan, kendisinin kemiklerini asla biraraya toplamayacağımızı mı sanıyor?

  4. Hayır, sandığı gibi değil. Biz onun parmak uçlarını da tam bir biçimde düzenlemeye gücü yetenleriz.

  5. Fakat insan kendi önünde rezillik sergilemeyi ister.

  6. “Kıyamet günü nerede / ne zaman” diye sorar.

  7. Göz şimşek çaktığında,

  8. Ay tutulduğunda,

  9. Ve Güneş’le Ay biraraya getirildiğinde,

  10. Der ki insan o gün: “Kaçılacak yer nerede?”

  11. Hayır, yok sığınacak yer.

  12. Varılıp durulacak yer Rabbinin huzurudur o gün.

  13. Haber verilir insana o gün önden gönderdiği de arkaya bıraktığı da.

  14. Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır;

  15. Dökse de ortaya tüm mazeretlerini.

  16. Onu hemen okuyasın diye dilini hareket ettirme.

  17. Onu toplamak ve okumak bize düşer.

  18. O halde biz onu okuduğumuzda, sen onun okunuşunu izle.

  19. Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.

  20. Hayır, hayır! Siz hemencecik geleni seversiniz.

  21. Ve sonradan geleceği terk edersiniz.

  22. Yüzler vardır o gün parıltılı,

  23. Rabbine doğru bakan.

  24. Ve yüzler vardır o gün, asık / buruk,

  25. Kendisine, bel kıracak bir hesap yöneleceğini sezinler.

  26. İş onların sandığı gibi değil. Can, köprücüklere dayandığında,

  27. Kim var “okuyup üflenecek” denilir!

  28. Sezinlemiştir ki odur ayrılık.

  29. Dolaşmıştır el-ayak / kol-bacak.

  30. Rabbine doğrudur o gün sevkiyat.

  31. Ne tasdik etti ne yakardı / ne sadaka verdi ne namaz kıldı.

  32. Tam aksine, yalanladı, gerisin geri döndü.

  33. Sonra da çalım sata sata ailesine gitti.

  34. Çok uygundur sana bu bela, çok uygun!

  35. Evet çok uygundur sana bu bela, çok uygun!

  36. İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?

  37. O, dökülen meniden bir sperm değil miydi?

  38. Sonra o, bir çiğnem et oldu da Allah onu yarattı, ardından düzgün bir şekle ulaştırdı.

  39. Nihayet ondan iki çifti, erkeği ve dişiyi vücuda getirdi.

  40. Peki bunu yapan, ölüyü diriltmeye güç yetiremez mi?


HÜMEZE SURESİ (104/32)



Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…


  1. Yuh olsun arkadan çekiştirenlerin, kaş göz işareti yapıp alay edenlerin tümüne;

  2. O ki, mal biriktirdi, onu saydı da saydı.

  3. Sanır ki, malı sonsuzlaştıracaktır kendisini.

  4. Hayır, iş, sandığı gibi değil. Yemin olsun ki fırlatılıp atılacaktır o kırıp geçirene, yalayıp yutana / Hutame’ye.

  5. Hutame’nin ne olduğunu sana öğreten nedir?

  6. Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir o,

  7. Ki tırmanıp işler yüreklere.

  8. O, onların üzerine kilitlenecektir.

  9. Uzatılmış sütunlar arasında.


MÜRSELAT SURESİ (77/33)



Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla…


  1. Andolsun o ardarda gönderilenlere / meleklere / rüzgarlara / vahyin bölümlerine / kalplere inen doğuşlara,

  2. Esip de büküp devirenlere,

  3. Dağıtıp yayanlara / diriltip harekete getirenlere,

  4. Gerektiği şekilde ayıranlara,

  5. Öğüt ulaştıranlara / Kur’an’ı ulaştıranlara,

  6. Özür yahut uyarı için.

  7. Ki size duyurulmuş olan mutlaka gerçekleşecektir.

  8. Yıldızlar silinip süpürüldüğünde,

  9. Gök yarıldığında,

  10. Dağlar un-ufak edilip savurulduğunda,

  11. Resuller vakte bağlandığında.

  12. Hangi gün için vakte bağlandılar?

  13. Ayrım ve hüküm günü için.

  14. Ayrım ve hüküm gününü sana bildiren nedir?

  15. Yalanlayanların vay haline o gün!

  16. Öncekileri helak etmedik mi?

  17. Sonra, geriden gelenleri de onların peşlerine takarız.

  18. Biz suçlulara işte böyle yaparız.

  19. Yalanlayanların o gün vay haline.

  20. Sizi basit bir sudan yaratmadık mı?

  21. Onu dayanıklı karargahta tuttuk.

  22. Bilinen bir ölçüye / süreye kadar.

  23. Bir ölçüyle yaptık. Ne güzel ölçü koyanlarız biz!

  24. Vay başına o gün, yalanlayanların!

  25. Yeri bir toplanma zemini yapmadık mı?

  26. Diriler bakımından da ölüler bakımından da.

  27. Orada oturaklı, başını yücelere kaldırmış dağlar oluşturduk. Ve size tatlı bir su içirdik.

  28. Vay haline o gün, yalanlayanların!

  29. Haydi, yalanlamakta olduğunuz şeye gidin.

  30. Haydi üç çatallı gölgeye gidin.

  31. Ne gölgelendirir ne alevden korur.

  32. Gerçekten o, köşk gibi kıvılcımlar saçar.

  33. O kıvılcım sanki sarımtırak bir halat / bir deve kervanı / bakırdan bir ip gibidir.

  34. Vay haline o gün, yalanlayanların!

  35. Konuşamayacakları gündür bu.

  36. İzin verilmez ki onlara özür dilesinler.

  37. Vay haline o gün, yalanlayanların!

  38. Ayırma günüdür bu. Sizinle öncekileri bir yere topladık.

  39. Eğer bir hileniz / bir tuzağınız varsa, hadi hile yapıp tuzak kurun bana!

  40. Vay haline o gün, yalanlayanların!

  41. Takvaya sarılanlar gölgeler altında, su kaynaklarındadır.

  42. Canlarının çektiği meyvalarla yanyanadırlar.

  43. “Yapıp ürettiklerinize karşılık olarak afiyetle yiyin için.”

  44. İşte böyle ödüllendiririz biz, güzellikler sergileyenleri!

  45. Vay haline o gün, yalanlayanların.

  46. Yiyin ve birazcık nimetlenin. Suçlularsınız siz.

  47. Vay haline o gün, yalanlayanların!

  48. Onlara, “rüku’ edin” dendiğinde rüku’ etmezler.

  49. Vay haline o gün, yalanlayanların.

  50. Artık bundan sonra hangi hadise / söze iman edecekler?



Yüklə 1,74 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   62




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin