69 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 32-34.
70 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 35.
71 Râğıb. s. 157.
72 İbn Manzûr, XI, 372; Zebîdî, VI, 335.
73 Mu'cemu Mekâyisi"! - Luga, II. 213 vd.
74 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 35-36.
75 Cevheri, II, 781.
76 İbn Manzûr, VI, 361
77 Zebîdî, II, 470 'vd.; Râğıb, s. 382
78 İbn Fâris, IV, 510.
79 Râb, s. 382.
80 Rühu'l-Me'ânî, VII. 110.
81 Hak Dini Kur'ân Dili, III, 1889 vd.'dan sadeleştirilerek kısaltılmıştı
82 S. Yıldırım, s. 187. Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 36-38.
83 İbn Manzûr, I, 22; Zebîdî, I, 44, Tevrat'ta da "Bora" fiilinin Kur'ân'daki "hataka" kadar çokça geçtiği ve aynı mânâya geldiği ifade edilir. Bkz. D. Masson, Le Coran et la Revelation, Jııdec Chretienne 1, 106 ve dipnotları.
84 Âlûsi, I, 260; Beydâvî, I, 157; İbn Fârîs. I, 236.
85 Bu farklı görüşler için bkz.: Taberî. II, 78 vd.; İbn Fâris, I, 236; Cevheri, I, 35; İbn Kayyİm, Şi-fâu'I-Alîl, s. 280; Ebû Hilâl el-Askerî, e) - Fııruku'l-Lugavİyye, s. 113. Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 38.
86 Cevherî, I, 51
87 Mu'cemu'l-Mekâyisi'l-Luâa, II, 352 vd.;Zebîdî, I, 67
88 Ruhu'1-Me anî, VII. 31.
89 ibn Kesîr, Tefsîru'1-Kur1 ani 1-Azîm, II, 179. Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 38-39.
90 Bkz. Râğıb, s. 138 vd.
91 Bu çalışmamızda, Muhyi'l-Mevtâ ismi ve hayat verme deliline bkz.
92 Bkz. M. Fuad Abdulbâkî, el-Mu'cemu'1-Müfehres, s. 223 vd.
93 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 39-40.
94 İbn Kayyim, Şifâu'l-Alîl. s. 281. Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 40-41.
95 ibn Manzûr XVII, 345; Zebîdî, İX, 324; FîrÛzâbâdî, Basâir., IV. 393.
100 D. Masson, I, 118. Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 41-42.
101 Râgıb. s. 493.
102 İbn Manzûr, I, 165 vd.
103 Basâir, II, 164'den kısaltılarak.
104 İbn Kayyım, Şifâu'l - Alîl, s, 282.
105 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 42-43.
106 Cevheri, I, 35; îbn Fâris, I, 212.
107 Zebıdî, I, 42; İbn Manzûr 18
108 Râğ,b, s. 40.
109 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 43.
110 A. e., s. 94; İbn Kayyim, Şifâu'i-Alîl, s. 283.
111 İbn Manzûr, XIII, 117.
112 Fîrûzâbâdî, 1, 274.
113 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 43-45.
114 Râğıb. s. 289 vd; Rrûzâbâdî, III, 451; İbn Manzûr, VI, 144; Zebîdî, II, 344
115 S. Yıldırım, s. 249.
116 Âlûsî, III. 79.
117 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 45-47.
118 İbn Manzûr, XIX, 136; Zebîdî, X. 187.
119 Rağıb,s. 251.
120 Zebîdî, X, 187.
121 Kur ân'da Cenab-ı Hakk'ın ba's hakkında parmak uçlarını bile toplayıp düzeltmeye kadir oluşunun belirtilmesi insanların birbirine hiç benzemeyen bir hususiyetlerini dile getirmektedir. Bu-Sün daktiloskopi denilen ve ilk defa 1875 de bulunmuş ve İngiltere'de 1884'de kullanılmaya başlanmış olan parmak izi metodu, her milletin polis teşkilatında tatbîk edilmektedir. Demek ki, bu ayetteki parmak uçlarının tesviyesi, insanın ba's'de en ince teferruatına kadar yeniden yaratılacağım açıklamaktadır. Parmak uçlarının zikri boşuna değildir.
122 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 47-48.
123 Râgıb, s. 488
124 Rûhu'1-Me anî, XXVII, 188.
125 Elmalılı, VII. 4756; Beydâvî. II, 456.
126 İbn Kesir, IV, 46; Beydâvî. I, 345.
127 Elmalılı, III, 2145; Beydâvî I, 345.
128 Hak Dini Kur'ân Dili, II, 1205.
129 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 48-49.
130 Râğıb, s. 480.
131 Beydâvî, II, 507.
132 Âlûsî, XXIX, 74.
133 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 49-50.
198 Bu konuda şu âyetlere de bkz.: Ra'd 3; Lokman, 10; Yâsîn, 36; Zuhruf, 12; Zâriyât, 49.
199 S. Ateş, s, 262.
200 M. Bucaille, s. 282.
201 İbnu'l-Esîr el-Cezerî, en - Nihâye, fî Ğarîbil - Hadîs ve'l-Eser, II, 317, el-Mektebetü'l- İslâmiy-ye, Beyrut, 1963.
202 Râgib. s. 216.
203 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 64-69.
204 Râğıb, s. 457.
205 Âlûsî, XXX. 116.
206 Bu hususiyetinden dolayı araplar deveye, çöl vapuru (sefînetü's-sahra) demişlerdir. M. Mahmut Hicazı, el - Vahdetti'1-Mevdû'iyye fi-1-Kur'ani'l-Kerîm. s. 160.
207 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 69-71.
249 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 91-93.
250 S. Nursî, Mesnevi - i Nuriye, S. 19.
251 S. Kutub, Zilâi., XXX, 27; XVI, 68
252 Mâturıdi, Kitabu't-Tevhîd, s.20.
253 H. Atay, Kur'an'a Göre İman Esasları, s. 74.
254 Râzî, XIII, 74.
255 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 93-94.
256 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 95-96.
257 Elmalılı, III, 1918.
258 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 96-97.
259 H. Atay, s. 81.
260 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 97-99.
261 Doç. Dr. Veli Ulutürk, Kur’an-ı Kerim Allah’ı Nasıl Tanıtıyor, Nil Yayınları, İstanbul 1994: 99-101.
262 bkz. Sünenü't - Tirmizî, Da'avât, 83.
263 S. Yıldırım, s. 48.
264 el - Maksadu'1-Esmâ, s. 8 vd.; Râzî, I, 152 vd.
265 Râğıb, s. 244.
266 İbn Manzûr. XVI, 122.
267 Muhammed Mııhammed el-Medenî, Allah fİ'l-Kur'ani'l-Kerîm, Mecelletü'l-Ezher, c. XXXII, sayı, 8, s. 812; Râzî, I, 154; Elmalık, VII, 4880 vd.,Said Havva, Allah, s. 144.
275 İmam Rabbani, Mektubât, II, Nşr. H. Hilmi Işık, İstanbul, 1977.
276 S. Nursî, Mektubât, s. 263.
277 Râzî, XV, 67.
278 Muhyiddin İbnu'l-Arabî, Fusûsu'l-Hikem, çev. Nuri Gençosman, s. 90; Keza bkz, İsmail Hakkı İzmirli, Yeni İlm-i Kelâm, II, 140.
279 M. M. el-Medenî, s. 811; Muhammed el- Behiyy.Min Mefahîmi'l-Kur'ân, s. 18.
280 M. M. el-Medenî, sayı,7. s.674.
281 Elmahlı, IX, 6293.
282 S. Yıldırım, s.352; L. Gardet, "Allah" md., yeni neşr, i 407/b.
283 Elmalılı,IX, 6292 vd.
284 Muhammed el-Behiyy, s. 18
285 Ömer Rıza Doğrul. Tanrı Buyruğu, I, 95; M.el-Behiyy, s. 18.
286 Râzî, I, 152; Âlûsî, IX, 12 - 123; İ. Hakkı İzmirli, I, 103.
287 el - Maksadu'1-Esnâ, s. 8,95 vd. İsimle sıfat arasında böyle bir fark gözetmek cumhurun görüşüne muhalif ise de biz burada bir istidrad yapmak ihtiyacını duyuyoruz. İsimler bir görüşe göre zâtı ifade ederler; ancak bu, tesmiye manâsında olmamalıdır. Nureddin es-Sabûnî el-Sidâye'sinde 28 ve 29. sayfalarda "Allah" diyen kimseye. "Allah'ı andı" denilmesi, doğru olduğu gibi, "Allah'ın adını andı denilmesi de doğrudur'* fikrini ifade eder. Gayr-i müslimleri İslâm'a davet ederken, Gazzalî'nin görüşüne uyarak, o dillerdeki ulûhiyet ifade eden isimleri, şirk ve noksanlık îhâm etmedikçe, Allah'ın bir vasfı olması itibariyle, hiç olmazsa o milletlerin İslâm'a kazandırılmasına vesile olması için, kullanmaya bir ruhsat olsa gerektir, deriz. Çünkü milletler arasında ulûhiyetin değişik isimlerle anılması, bu mevzudaki âlemşümul idrâk ve şuura geçişte bir takım tereddüdler ortaya koymaktadır. Bir çok kimsenin İslâm'a gelmesinde bu isim farklılığı, ulûhiyette farklılık zannedilerek, bir engel teşkil etmektedir. Bu durum itiraflarıyla sabit olmuş bir husustur. M. Bucaille'nin şu sözü câlib-i dikkattir: "Müslümanların Tanrı'sını Fransızca ifade ederken "Allah" kelimesini kullanmak, bu yersiz fikirlerin başta gelenlerinden biridir. Böyle yapmakla müslümantarın inandığı Tann'nm, hristiyanla-nn inandığından bir başka tanrı olduğu fikri verilmek istenir. Allah Arapça'da ulûhiyet gösterir-, ue sözkonusu olan tek ilahdır. Şu halde Allah lafzının Fransızca'ya doğru bir şekilde çevirmek, ancak "Dieu" kelimesini kullanmakla mümkün olabilir. Bu müslüma-na göre, Allah Hz. Musa'nın ve Hz. İsa'nın Tanrı'stndan başkası değildir" der ve Vatikan metninin "Anadili Arapça olan hristiyanların ulûhiyeti ifade etmek için kullanabilecekleri tek kelime "Allah" lafzıdır."dediğine dikkat çeker (M.Bucaille, s. 170 vd.). Ayrıca muhte-dî, Amerikalı Ömer Faruk Abdullah bu hususu şöyle itiraf eder: "Allah'ı düşündüm, gerçek şu ki, Malcolm X'in kitabında Allah, Tanrı ve God aynı şeydi. Daha önce ise Allah başka bir Tanrı'dır ve müslümanlar O'na inanıyor, diye biliyordum. Fakat o zamana kadar bildiğim, isa'nın, ibrahim'in Tanrı'sı benim inandığım tanrı değildi I-..)" O, değişik isimlerle de olsa bütün milletlerin Tanrısı'nın aynı Tanrı olduğu gerçeğini öğrenince çok sevindiğini belirtir (Konuşmalar, derleyen: Yusuf Yazan, Ömer Faruk Abdullah'la konuşma, 5. 16 Akabe yayınları, Ankara, 1981). Rahmet ve keremi yüce Allah'ın kudretinin tecellîsi olarak yarattığı farklı dillerde, ulûhiyetinin değişik kelimelerle ifadesine, şirk şaibesi karışmamak şartıyla, cevaz verilmiştir. (Bkz. Âlûsî, IX, 121). Zaten esma-yı hüsnâ'nın sınırlandırılamayacağı hususu, bu çalışmamızın 103. sayfasında geçmişti.