Kur’an-i kerim allah’i nasil tanitiyor


C- KURANI KERİMİN ULUHIYETI TANITMADAKİ HUSUSİYETLERİ, KELÂM VE FELSEFEDEN FARKLAR



Yüklə 1,65 Mb.
səhifə27/40
tarix17.01.2019
ölçüsü1,65 Mb.
#98439
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   40

C- KURANI KERİMİN ULUHIYETI TANITMADAKİ HUSUSİYETLERİ, KELÂM VE FELSEFEDEN FARKLAR




1- Tanıtma Üslûbunun Mücerred veya Müşahhas Oluşu

Kur'ân'da bu çalışmamızın başından beri fiillerini ve sıfatla­rını yazdığımız yüce Allah, her yönden takdise lâyık olan zatî bir varlıktır. Bu zat, şeref, namus, hürriyet, tabiat kanunları gibi bazılarınca mukaddes addedilen mücerred mânâlar cinsinden değildir. Zaten bunlar mübhem olarak yayılmış tasavvurlardan ibarettir. Zihnin haricinde, kendi kendine kâim, müstakil bir varlığa sahip değildirler, birer araz ve isimden ibaret şeylerdir. Ulûhiyet mefhumu bu türlü mukaddes addedilen manevî nesne­lerden,1357 sır fikir ve tasavvur cinsi şeylerden değildir. Böylesi, zihnî ve hayalî bir şey olur.

Böylesine mücerred, her türlü sıfatlardan arınmış bir ulûhiyet tasavvuru, bir ululuk olarak bile kabul edilse, o bir yok­luk demektir.1358 Mutezilenin, aklın tasvir ettiği şekilde Allah'ı her faal sıfattan tecrîd edip, O'nu mücerred, zihnî bir varlık ha­line çevirmeleri, bazı çağdaş filozofların, başlarını döndüren bir problemi çözmek için kail oldukları farazî tanrıya benzer. Tabi­atı, tekrar tabiata nisbet edebilmek için Tanrı'yı bir faraziye sa-

yarlar. Mutezile de Tann'nın varlığını önce itiraf etti, sonra sı­fatlardan soyulmakla neredeyse nefye kadar vardı. Filozoflar da Önce inkâr ettiler sonra farz ettiler.1359

Allah görünen maddelerin ötesindedir. Madde olmaktan münezzehtir. Mü'minler gayba inanırlar. Fakat bu gayb, ilim sahibi, kâinatta iradesiyle, meşîetiyle mutasarrıf,1360 bütün yara­tıkların duasını işiten, hacetlerini bilen, fa'âl, rahîm, en yüce kemâl sıfatlarıyla muttasıf, hakîkî varlığa sahib olan Zat'tır. Yü­ce Allah'ın çok çeşitli isimleri işte bu ulûhiyetin nihayetsiz taraf­larını ortaya koyar. Bu isimler arasında zıd yönleri ortaya ko­yanlar vardır. Meselâ, Allah hem zahirdir, nem bâtındır. Hem âlîdir (yüce), hem insanlara şah damarından daha yakındır.1361 Böylece Kur'ân, ulûhiyeti bütün yönleriyle tanıtmayı hedef alır. Maddeciler ise Firavun'un kule yaptırıp göklerde Tanrı arama­ya kalkışması gibi (Kasas. 38), her şeyi maddeden ibaret görürler; sanki maddeyi Tanrı edinmişlerdir, maddedeki kuvvetleri ilah-laştırmışlardır.

İşte Kur'ân'da Tanrı'nın müşahhas varlık olarak takdim edilmemesi, teşhisin maddeleştirmeyi intâc edeceğindendir. Halbuki zat kelimesinde böyle bir tehlike mevcud değildir.1362 Allah, şahıs ve madde değildir.1363 Maddeciler her şeyi madde­den ibaret gördükleri için, onlara göre madde, zatında yaratıcı bir kuvvet gibi kendi kendini meydana getirmiştir.1364 Varlığı sa­dece maddeden ibaret görmek beşeriyetin çocukluk seviyesin­deki zihniyetidir. Çocuk için varlık, anasının memesini geçemeyecek kadar dar bir daireden başlar, sonra bu daire günden gü­ne genişler, elle tutup yokladığı şeyleri aşmaya, büyüdükçe zi­hinde mücerred mefhumlar teşekkül etmeye başlar. Maddeciler her şeyi maddeye irca etmekle, insanlığı yüksek idrâk seviye­sinden düşürdüklerinin farkına varmıyorlar. Halbuki maddeci­lik, yani gördüğünden, dokunduğundan öte bir varlık kabul et­memek insanlığın çocukluk seviyesidir.1365 Maddeciler her ne kadar kendilerine "bilimselik", "tarihseiiik", varılacak son gerçeklik vasıflarını yakıştırsalar da gerçek seviyeleri işte budur. Gerçi Kur'ân'da bu seviyede olan kimseleri ve avam taba­kasını da ulûhiyet mevzuunda tatmin edecek âyetler vardır. Mü-teşâbih ayetler dediğimiz bu âyetler, Allah'ı çeşitli cihetlerden tanıtırlar. Yani Allah, müteşabih âyetlerle de kendi Zatını bize tanıtır. Allah "Arş üzerine istiva etmiştir" |aw, 54). "Allah'ın iki eli de açıktır" (Maide, 64); "Allah'ın eli biat edenlerin elleri­nin üzerindedir" (Fetih. ıo). "Nerede olsanız Allah'ın vechi ora­dadır" (Bakara, ıi5), celâl ve ikram sahibi rabbinin vechi bakîdir (Rahman, 27), "Gözlerimizin önünde ve vahyimizle gemiyi yap" (Hûd, 37), "Melekler, sıra sıra olduğu halde Rabbin geldiği za­man" (Fecr, 22) vb. âyetleriyle de Rabb Tealâ kendisini tanıtmak­tadır;1366 fakat bu âyetleri anlayış şekli değişik olabilmektedir. Bu âyetleri anlamanın bir yolunun, kitabın anası olan muhkem âyetlere irca etmek olduğunu bildiren alimler vardır. Muhkemâ-tın "ümm" e (anneye) teşbihi (ÂMmrân, 7), çocukların emniyet ve sükun aramak için aslı ve menşei olan annesinin kucağına sı­ğınması gibidir.1367

Diğer taraftan Kur'ân, avam ve havas her seviyede insana hitab eden bir kitab olduğu için, onda her tabakanın anlayış se­viyesine göre hitab bulunur. Havas için bu âyetler müteşabih gelir, avama ise Allah'ı tanıtırken, "Şöyle bir varlık vardır, ci­sim değildir, bir yer tutmaz (mütehayyiz), kendisine işaret edilip gösterilmez" denilse o böyle bir şeyin yok mânâsına geldiğini düşünebilir. O halde bu seviyedekilere en uygun yol düşünebilecekleri seviyede hitab etmektir.1368 Kur'ân'm ilk hitab ettiği cemiyet maddî putlara taptığı için, Kur'ân, onları müşah­hastan mücerrede doğru yükseltmiştir. Onların anlayacakları şekilde onlara Allah'ı müteşabih âyetlerle de tanıtmıştır.

Kur'ân'ın sunduğu ulûhiyet mefhumu beşerin hepsine şâ­mildir.1369 Bunu insanların şuuruna ve duygusuna hâkim olacak bir üslûbla anlatmıştır. Bundan dolayıdır ki Kur'ân'ın verdiği ulûhiyet şuuru, sırf nazarî bir bilgi değil, ruhlarda ve duygularda' yaşayan bir şuurdur.1370 Bu itibarla Allah'ın zâtı, mahdud beşerî akılla ihata edilmekten büyük ve yücedir.1371

Şu halde, Kur'ân'ın tanıttığı ulûhiyet mefhumu, maddî bir mefhum değildir, tecsîm ve tecessüd O'nun hakkında düşünüle-mediği gibi; hem de hiç bir vasfın kendisine delâlet etmediği, tecellî ettiği hiç bir vakıanın idrak etmediği, mücerred ve mut­lak fikir de değildir. Çünkü böyle olsaydı akıl, kendisine tutuna­maz, halk kendisine ısınamaz ve insan böyle mücerred bir fik­rin tesirini tabiatında ve davranışında bulamazdı. Bundan dolayı Kur'ân, ilah mefhumu için tecsîd ve tecrîd arası bir makam seçti.1372 Kur'ân bir Allah tasavvuru verir, o tam teşekkül ederken birden tebahhur eder. Allah çeşitli sıfatlarla tavsif edil­miştir. Aynı zamanda O'nun gibi bir şey yoktur. "Her ne ki haUnna gelirse Allah ondan başkadır".1373


Yüklə 1,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   40




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin