MEKKE’NİN FETHİ
Hudeybi’ye barış antlaşması yapıldığında Huzaa kabilesi Müslümanların, Beni Bekir kabilesi Kureyş müşriklerinin himayesine girmişlerdi. Huzaa ile Beni Bekir kabileleri arasında bir düşmanlık vardı.
Beni Bekir kabilesi Müslümanların himayesinde bulunan Huzaa kabilesini saldırdılar. Bu sırada Kureyş müşrikleri, Beni Bekir’e silah yardımı yaptılar. Ayrıca Kureyş’in ileri gelenleri, Beni Bekir kabilesi ile birlikte bu savaş’a iştirak ederek, Huzaa kabilesinden 23 kişiyi öldürdüler.
Medine’ye Huzaa’lılardan 40 kişilik bir heyet gelerek Kureyş’lileri şikayet ettiler. Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) Kureyş’lilere bir elçi gönderdi. Mekkelilere “Ya öldürülen Huzaa‘lıların ailelerine diyet verilmesi veya Beni Bekir kabilesinin Himaye olunmasından vazgeçilmesi” teklifinde bulundu. Bu teklifler Kureyş’liler tarafından kabul edilmeyince, Hudeybiye barış antlaşması resmen sona erdi.
Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a.v) 10.000 kişilik bir ordu ile yola çıktı. Mekke’ye doğru ilerlerken İslam ordusuna dost kabilelerin katılması ile 12.000’ine yükseldi.
Hz. Muhammed (s.a.v) yolda amcası Hz. Abbas’a rastladı, Hz. Abbas Bedir harbinden sonra Müslüman olmuş, fakat dinini Kureyş müşriklerinden saklıyordu. Medine’ye hicret etmek üzere yola çıkmıştı, yolda İslam ordusuna tesadüf edince ona katıldı. Hz. Muhammed (s.a.v), Hz. Abbas’a “Muhacirlerin sonuncusu da sen oldun” diye buyurdu.
Huzaa kabilesi bütün yolları tuttuğu için, Mekke müşrikleri gaflet uykusuna dalmışlardı. İslam ordusu Mekke’ye yakın “Merruzzahran” vadisine geldi. Hz. Muhammed (s.a.v) 12.000 kişinin, gece ayrı ayrı ateş yakmasını emretti.
İslam ordusunun Mekke’ye yaklaştığını anlayan müşrikler, Ebu Süfyan’a vardılar, Ebu Süfyan durumu anlamak için Mekke’nin dışına çıktı. Fakat İslam ordusu tarafından çıkarılan bir süvari karakoluna esir düştü. Bütün Arapları Müslümanlar aleyhinde kışkırtan ve Medine’yi kuşatan Ebu Süfyan artık ele geçmişti. İslam’a yapmış olduğu bu büyük kötülükler karşısında öldürülmesi gerekiyordu. Fakat o yüce Peygamberin huzuruna getirilen Ebu Süfyan, derhal af edildi,
Mekke o sıralarda tam bir karışıklık içinde idi. Şehrin bütün yolları İslam ordusu tarafından tutulmuştu. Müslümanlar Mekke’ye girince kan dökülmemesi için her tarafta münadiler “Her kim evine kapanır veya silahlarını teslim ederse veya Kabe’nin Haremine sığınırsa veya Ebu Süfyan’ın evine girerse emindir, bunlara kimse dokunamaz”
O sıralarda Mekke’ye giren Ebu Süfyan’da her türlü mukavemetin faydasız olduğunu söyledi. Böylelikle Mekke kan dökülmeden fethedildi.
Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke’ye girince ilk önce Kabe’ye vardı. O zaman Kabe’de 360 put vardı idi. Hepsini kırıp Kabe’nin dışına attı. Duvardaki resimlerin silinmesini emretti.
Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke müşriklerinin haksız zulmüne maruz kalmıştı. Ayrıca Mekke’den hicret etmek mecburiyetinde bırakılmıştı. Diğer Müslümanların ise malları ellerinden alınmış zulmedilmiş bir kısmı da bu arada öldürülmüştü. Hz. Muhammed (s.a.v) Mekke fethedilince umumi bir katliama girişmesi, halkın bütün mülkünü ganimet yapmasına hiçbir mani yoktu. Fakat ne var ki o yüce Peygamber asla böyle hareket etmedi. Namaz kıldıktan sonra Kabe’nin avlusunda toplanan Kureyş’lilere döndü ve onlara sordu:
“Şimdi benim ne yapmamı bekliyorsunuz?”
Utanarak cevap verdiler: “Sen bir asilsin, asil bir babanın evladısın”
O zaman Hz. Muhammed (s.a.v): “Bugün siz muaheze edilecek değilsiniz, gidiniz, hepiniz hürsünüz” dedi.
Dostları ilə paylaş: |