Kuran insan iÇİn konuştu 3 İnsan olmak


İŞTE BUNLARDIR TAKVA SAHİPLERİ



Yüklə 227,8 Kb.
səhifə3/4
tarix29.10.2017
ölçüsü227,8 Kb.
#19752
1   2   3   4

9



İŞTE BUNLARDIR TAKVA SAHİPLERİ
Ezbere ,alışkanlık olarak,yürekten gelmeden yapılan ne olursa olsun hayretmez.İster ibadet olsun ister bir iyilik. İçinde gösteriş olan ,riya kokan her davranış her ilahi kitapta yada kitabı olmayan dinlerde de hoş görülmemiştir.Esas olarak insandan istenen insanın kendi öz benliğinden istemesi gereken , dürüst olmak,ikiyüzlülükten kaçınmak,bu dindendir diyerek keyfi anlamlar,bir başka deyişle ilahi yasalara tepeden bütünlük içinde değil de yerden ufki bakarak keyfi ya da sathi ya da tehlikeli derecede yanlış anlamlar yüklenen yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınmak.Bu son cümle üzerinde özellikle çok düşünmeli insan.Yaşamımız anlamı olmayan ama anlam yüklenen öyle saçmalıklarla dolu ki…Hatta bu saçmalıklar bizi de ahlaki olarak öyle aşağılara iter ki.Ama biz yüksek ahlaklı olduğumuzu göklere yükseldiğimizi sanırız.Tanrının rahmeti bize olmayacak ta kime olacak duygusu gizli bir yerlerde durur.Kimseye itiraf etmeyiz.Ama bazen kafirleri kurtarıp Müslüman yapmaya çalışırız,Bazen oruç ayında sigara içenleri bir güzel döveriz.Bazen de daha sevap olsun diye zaten sıkışmış vaziyette namaz kılan insanların arasına dalar onları tam bir pestile çevirir nasıl namaz kılacaklarını şaşırtırız.Eğer hepsini yazmaya kalksak bilgisayar çöker.Tekrar edelim, bu dindendir diyerek keyfi anlamlar,bir başka deyişle ilahi yasalara tepeden bütünlük içinde değil de yerden ufki bakarak keyfi ya da sathi ya da tehlikeli derecede yanlış anlamlar yüklenen yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınmak.

İnsan olmanın tek olmazsa olmazı var.Allah’a inanmak.Bu öyle bir duygu ki en basit bir davranış biçiminden en komplike anlaşılmaz çözümsüz olaylara kadar her şeye egemendir.Allah’a inanmamak var mı acaba.En üst düzeyde bilim insanları da olsak,en alt düzeyde cahil de olsak,bu koca evrene bakıp bu evren tesadüfen yaratılmış ta desek, kendi dünyamızla baş başa kaldığımızda başlarız sorular sormaya kendimize.Şov bitmiş gerçekler olağanüstülükler beynimize beynimize vurmaya başlamıştır.Yanıtlar yok olmuş ya da tıkanmıştır.Bulduğumuz yanıtlar kanıtlar olamamakta ,kimseyi kandıramamaktadır.Ama zamanlar içinde toplumu kandırmaya çalışmış ,akımlar oluşturmuş başarılı olamamışızdır.İnanç bazında olsun olmasın herkesin içinde bir yerlerde Allah vardır.Çünkü kendisini,doğanın görünen muhteşem yüzünü,öfkeli yüzünü,evrenin büyüklüğünü anlatan verileri izlediğinde ,bunları yaratan bir büyük güç olmalı diye düşünmek zorunda kalacaktır. Eğer bu

kişi biraz da aklını işleten biri ise bu gücün sınanamayacağını,öyle dünyadaki güçlere hiç te benzemediğini anlamakta gecikmeyecektir.Fakat pek çok yazar,bilim adamı,sanatçıda, matrix filminde olduğu gibi , insan olarak ben kullanılıyorum,beni kullanan da öyle abartı büyük değil sadece daha akıllı ,öyleyse savaşılabilir ,ben de akıllıyım düşüncesi Tanrıyı sınama noktasına getirecektir onları.Daha sonra gizli bir yerlerinde o büyük gücü hep algıladıkları halde itiraf etmeye gururları engel olacak ,söylemleri devam edecektir. Bunları yazma amacımız ne ateistlerle tartışmak,ne de matrix filminin eleştirisi değildir.Söylemek istediğimiz Allah inkar edilse de inkar edenlerin dahil,her insanın aklına yüreğine hakimdir.Vardır,birdir,biz ise onun kulları olmanın savaşını vermeliyiz.

Buraya gelmişken bir noktaya da dikkat çekmeden olmaz. İnsanların hangi dinden ,hangi ad altında olurlarsa olsunlar, Allah’a inanıyorum elbette, bu da nasıl soru diyeceklerin sayısı her zaman, demiyeceklerden ezici şekilde çoğunluktadır.Bunda bir sorun yok.Ama isyancıların şu haklı sorusu da yabana atılır mı.Tamam kardeşim inanıyorsun da bu nasıl Allah’a inanmak.Sen her türlü pisliğe bulaşmışsın.Ya da büyük düşünür Nietzhe’yi Allah’ı öldürdüm diye bağırtan papazlarla sahtekar inanç sahiplerinin Allah’ı nasıl Allah ,diye soranların, haklı yönleri yok mu…Her insan inandığı Allah ile ne kadar iç içe, hiç kendisine soruyor mu ? Yoksa inandım işte kardeşim daha ne diyerek olayı kapatıyor mu.Bilgi çağı olan bu çağda ,bilgisayarın bir tuşuna basarak her bilgiye ulaşmak varken boşa zaman mı öldürülüyor.

Allah.O her yerde .Neden ? Çünkü her nesneyi yaratan o değil mi.Düşünceyi yaratan o değil mi ? Ve insan hep nesnelerle ve düşüncelerle iç içe yaşamıyor mu? O zaman her yerde Allah’ı görüyoruz biz.Acaba görüyor muyuz ?Sorun burada.Biz kandil ramazan mevlit gibi özel günler ve olaylar yaratmışız kendimize.Belki o günlerde görür gibi yapıyoruz.Öyle diyorum çünkü bu olaylar bile tebrikleşme basitliğine indirgenmiş.Namaz bile öyle değil mi.Namazı bakkala borç öder gibi kılmıyor muyuz.Oysa Allah’ı anmak için kılmamız gerekmiyor mu…

Farkına varmalıyız ki Allah tanımlanamayacak kadar büyük bir güç.Biz hiçbir şeye boyun eğmeyebiliriz ama yalnız Allah’a severek korkarak isteyerek boyun eğeceğiz.İstemesek bile boyun eğdirilmişizdir ama farkında değiliz…İhlas suresinin şu anlamını hiç düşünüp de ürperdiniz mi ? Allah’ın eşi benzeri dengi yoktur.Bildiğimiz değildir Allah.Eşsiz ve denksiz bir şey düşünün.Ve o gördüğümüz görmediğimiz her şeyi yarattı.Yok etme gücüne sahip.Öldürme diriltme yeniden yaratma devamlı yaratma gücüne sahip,Anlatılmayacak kadar güçlü ama insanları insan düşüncesine göre hemen yok edebilecekken,o Tanrı olduğu için yok etmiyor.İnsanları özgür iradeleriyle baş başa bırakıyor.Onları Tanrısal özgürlüğe doğru koşturuyor.Yarış bu.Gerçek özgürlüğe kim koşacak kim oturup kalacak,tembellik yapacak.Ama önce nereye koştuğunu bilecek düzeye gelmeli insan.Allah yaranmacılığından,peygamberi Allah’a ortak etmekten, kendine evliyavari teselliler yaratmaktan kendini kurtarmalı.Gerçek bir yönelişle Allah’a yönelmeli.Bu öyle bir günde olmaz elbette.Çaba ister,çile ister,özveri ister,yaşarken ölmek ister…

Allah’a varmanın çok yolu var.Allah insanları kısıtlamamış yollarında.Sahte yol rehberleri yollar gösterirler.Namaz kıl cenneti alayı bulursun.Tamam mümin bu dar alandan çıkamaz artık.Namaz kurtarıcıdır.Ya da oruç.Yada kandil.Hayır hayır,o kadar basit değil ,emeksiz olmaz …Allah elbet bağışlayıcı affedici ama tembelleri değil , çaba gösterip çile çekenleri.Öyle olmasaydı fecr suresinde kulları arasına girmemizi ister miydi…Sonuçta Allah’ın merhameti tembeli de kapsar ama huzura boynu bükük çıkmak niye…

Bu yüzden unutma yetimizi Allah’ı unutma yolunda bol bol kullanırız.İşimize gelir.Sorumluluklarımızdan kaçmamızı sağlar.Bir düşünün bir günde Allah yüreğimizi titretircesine kaç kez aklımıza gelir.Ya ayda yılda kaç kez.Acı bir gerçekle karşılaşırız.Allah’la alay ediyoruz.Hal ve davranışlarımızla sanki şöyle diyoruz.Allah’ım sana tüm kalbimizle inanıyoruz ama senin dediklerini de yapmıyoruz.Şeytanın dediklerini senin dediklerinden daha çok seviyoruz.Senin yolundan çok şeytanın yolunda yürüyoruz.Ama herkese senin yolunda yürüdüğümüzü söylüyoruz.Bazen o kadar ileri gidiyoruz ki,kendimiz bile yolunda yürüdüğümüze inanıyoruz tam da yolundan sapmışken.Bazen de geçim derdimize işimizin çokluğuna sığınıyoruz.Onlar da ibadettir dememiz bundan.Tamam da onların dışında öyle boş zamanlarımız ve bu boş zamanları eğlenerek harcadığımız oluyor ki dört rekat namazı bile kılmıyoruz gösterişten uzak bir odada.Ama maroken koltuklarda atılan kahkahalar kahvehanelerde atılan kahkahalara karışıyor.Kütüphaneler ise suskun ağlamaklı.

Her atılan adımda ,her işimizde davranışımızda,her yapılan ibadette ,riyasız olarak Allah’ı aramadıkça işimiz zor…İnsan olmanın olmazsa olmaz koşulu bu.İnkarı mümkün olmayan…

Melekler var.Melekler ki Allah’ın emrinden asla şaşmayan.Verdiği görevleri hakkıyla yapan.Aslında insanın kurani yanıdır melek.Niye melek olmuyoruz demeyeceğim ama niye melek yanımız yerine şeytani yanımızı hep ortaya sürmekten hoşlanırız.Güç ,şan şöhret,gurur kibir,para hırsı tatlı gelir de ,saçını okşamak bir çocuğun,okumak meali günde üç satır,günaydın demek asansörde rastladığımız birine,zor gelir.Melek yanımız niye daha çok ortaya çıkmaz.Çünkü melek yanda çıkarcılık yok.Çünkü melek yanda tam anlamıyla Allah’a yönelmek var.Evet melekler var .İnsansak onlara inanırız ,melek olamasak ta melek yanlarımızı geliştiririz.

Çünkü en sonunda ömrün bir bitiş noktası var.En sonunda başka bir dünya var.Ahret var.Orada hızlı görülen bir hesap var.Orada anında gösterilen bir yaşanmış ömrün melek ve şeytani olayları var.Orada mazeret ve inkar yok.Orada gerçek var,öz var,pişmanlıklar var,mutluluklar var.İnsan olmanın şartlarından biri daha bu :Ahret yaşamı var diyerek inanmak. Ama hiç unutmamalıdır ki oraya insanlardan geçerek varılır…Her gözüne baktığın insan oraya bir yoldur.O gözüne baktığımız insanların orada da gözlerine bakabilecek miyiz, yoksa başımız öne mi eğilecek…

Oysa bize eşi benzeri olmayan ve olmayacak olan kıyamete kadar tüm zamanlara söyleyecek sözleri olan kutsal bir kitap verilmiş ve uyun denilmişti.Muhkem ayetler bu kitabın anasıdır size yeter denilmişti.Ne kadar da anlaşılırdı muhkem ayetler.Merak bile etmedik.Kuran darıldı bize beni bir kenara atıp keyfinizin her istediğini yazan kitaplara mı inanıyorsunuz diye.Aldırmadık.Kamer suresinin 17,22,32,ve 40. ayetlerinde biz size bu Kur’an’ı kolaylaştırdık ama düşünen mi var diye 4 kere harfi harfine aynı şeyleri yazdı aldırmadık.Oysa insan olmanın olmazsa olmazlarını bakın oradan yazıyorum.Evet insan olmanın en önemli şartlarından biridir Kur’an’ın, özellikle anası olan muhkem ayetlerin manasını merak edip, bir meal alıp okumak.

Geçmiş zamanlarda da insanlar kitapların getirdikleri ayetlerle alay etmiş eskilerin masalları demişlerdi.O insanlardan bir eser kaldı mı ? Peygamberler özellikle Peygamberimiz (SAS) 23 yıl nasıl dayanmıştı bu zulümlere.Dahası bizim görmediklerimizi de görerek,duymadıklarımızı da duyarak,biz zahirde yaşarken batını da bilerek ,ümmetinin ateşe koşarak gittiğini hissederek nasıl yaşayabilmişti.Peygamberimizi işte bu yüzden daha bir sevmek gerekmez mi.Allah’ın emri değil mi o insan peygamberimizi sevmek.Allah demiyor mu ki o bir insandır ama alemlere rahmet olmuştur.Kur’an’ı tebliğe ,ayetlerin ağırlığına dağlar dayanamayız derken dayandığı için.Çok büyük bir ahlak sahibi olduğu için.Şimdilerde İsa peygambere Hıristiyanların yaptığı gibi ,peygamberimizi melek peygamber yapmak isteyenler var.Yarış etmek istiyorlar isa peygamberle.Yani peygamberleri yarıştırmak istiyorlar. Ne kadar yanlış.İnsan olmanın bir şartı da peygamberleri Kur’an dan tanımak ve sevmek.

Ne yazık ki bırakın peygamberleri akrabalarımızı bile yeterince sevmiyoruz.Bir düşünelim en yakınlarımız onlar değil mi ? Dayı ,amca,teyze yenge,enişte yeğenler ,kuzenler.Bunlar bizim can kan yakınlarımızın yakınları değimli.Onların sevdikleri değil mi ? O zaman neden dargınlıklar kırgınlıklar.Neden çünkü dedikodular var ya ,ben davamız var ya,çıkarcılıklar var ya. Akrabayı sevmek onlara yardımcı olmak en temel insani özellik olmalıdır.Kendimize şunu söyleyelim, ama o da şunu yaptı demeyelim.Hoş göreni hoş görürler değil mi ? Biz yaptıklarımızın birer yansımasıyız sözünü sık sık düşünmeliyiz.

Hele hele yetim görüp de yüreği titremeyen insanlıktan biraz noksan olmaz mı…Yetimler en çok gönüllerinin hoş tutulması korunup kollanılması gerekenlerdir.Yetimleri koruyup gözetmek insan olmanın Kur’an’i bir şartıdır.Yardım mı edeceksiniz,bakın çevrenize ve bir yetimi sevindirin.Göreceksiniz siz de sevineceksiniz.

İyilik ancak tam yerinde yapılırsa anlam kazanır.Örneğin hastanede yatan biri ilaç alacak parası yok.Yada kan lazım kan arıyor.Çocuk yere düştü dizi kanıyor.Arkadaşının kardeşinin teselliye ihtiyacı var .Vesaire vesaire. İşte tam zamanıdır.Çaresiz bir durum söz konusu.Durmayın, tereddüt göstermeyin, koşun ve yardım edin. İnsan olmanın en güzel göstergesi değil mi çaresiz kalmış birine yardım etmek.

Özellikle en zor durumlardan biri ,bir nedenden dolayı yolda kalmak.Paran yok,tanıdığın yok,yoldasın çaresizsin başvuracak yerin yok,yatacak kalacak yerin yok.İşte böyle birini gördüğünüzde kendinizi onun yerine koyunuz.Yolda kalmış birini görür de insan olan durur mu,hemen ona yardım eder ,çok ta iyi eder.Kurani bir davranış sergilemiş olur.

Yoksulluk zor iş.Hele de onurlu biriyse yoksul,yoksulluğunu anlayamazsınız bile.Aç kalır fakat isteyemez.Bakınız o zaman.Akrabalarınızda ,sokağınızda ,kasabanızda,ilinizde böyle insanlar olabilir.İyi bakmazsanız göremezsiniz onları.Tertemiz de giyinirler ,zengin sanırsınız.Sorun soruşturun,bulun yoksulları,yardım edin onlara .Bilelim ki yoksula yardım ,kendi ellerimizle öteye bir şeyler yollamaktır.Ama sadaka kutularına atılıp nereye harcandığı belli olmayan paralar bize sorumluluk yükler.İyilik derken kötülere zemin hazırlamış oluruz.Almanya’daki deniz fenerini hatırlayın.Bu görünen kısmı.Bir de hesabı sorulacağı bilindiğinden kılıfına uydurulan ve yasal görünen ama yasal olmayanlar var.En iyisi elinizle yerine vermek.Yoksullara içten bir duygu ile yardım eden insan ne güzel insandır.

Bildiğiniz gibi Arapça’da namaz ve dua aynı sözle ifade edeilir.Ben düşünürken bu iki manayı da çok severim.Yani O akılların kavrayamadığı ama tüm akılları kavrayan yaratıcıya iki şekilde de yaklaşmak ne güzel şeydir.Namazla ve duayla.İkisinde de aracı yok .İkisinde de Allah ile karşı karşıyayızdır.Ona istediğimizi söyleme hakkımız bizzat Allah tarafından bize verilmiş bir hak.Der ki Rab’bim :


Bakara
(153)

Ey iman sahipleri! Sabra ve Namaza/duaya sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

Başka ayetlerde de “Duanız yoksa ben sizi neyleyim”mealinde haber verir,Dua çok önemli ama bakkal pazarlığı için değil.Allah’a yaklaşmak,yönelmek,dayanmak ,güvenmek için.Bu sözler de Kurani’dir.Duada riya olmamalı.Saf yani 24 ayar altın gibi olmalı dua.çıkarsız ,Allah rızası için Allah’a yönelip ,O büyük gücün karşısında olduğumuzu bilip ,boyun bükerek.Ezilerek,yok olarak.Kolay mı…O insanlar zaten zekatın da anlamını kavramışlardır.Zekatı verdikten sonra oh be kurtuldum diyenlerden değildirler..Onlar hep zekat üzeredirler.Onlar borç ödeyen değil borcun bitmeyeceğini bilenlerdir…İşte o 24 ayar kalp,gönül de 24 ayar insanda olur.Tam 24 ayar mıdır,elbette hayır ama o yönde koşar ,önemli olan da bu…

Söz vermekten çok korkarım.Korkmalıyız.Ya yerine getiremezsek…Verilen söz sorumluluk gerektirir Kur’an’ın sözüdür.Tutamayacağınız sözleri neden veriyorsunuz ,Kur’an’ın sözüdür.Korkmakta haklı değil miyiz ? Fakat bir söz vermişsek mutlaka yerine getirmeliyiz,sözümüz aklımızdan çıkmamalı,unutulmamalı,çünkü söz verdiğimiz kişinin ,derneğin, toplumun bu sözü beklediğini ve unutmadığını bu sözün eylemine muhtaç olduğunu Allah’ın da gözetlediğini bilelim.Bir kişinin biz unuttuğumuz halde umutla sözümüzü tutmamızı beklediğini bilelim.Eğer sözümüzü tutamazsak karşıdaki insanın umutlarını nasıl yok ederek onu üzdüğümüzü bilelim.Karşımızdaki insanın bizi nasıl bir insan olarak algılayacağını aklımızdan çıkarmayalım.Gerçek insan söz vermekten korkandır…

Paramız var ,evimiz var,her şey alıp yiyor ,her şeyi giyiyoruz.Çiftçiyiz mahsul bol.Bir ekip yüz alıyoruz.Fabrikatörüz kazancımız çok iyi.Bir bolluk ki…Ama birden işler tersine dönüyor bir savaşla birlikte kuraklık ta vuruyor.Her şey birden yok oluyor.Parası olan bile bir şey bulamıyor.İşte bolluk ve bereket zamanında sabırla davranan ,bolluğu Allah’ın nimeti bilip hayırlarda yarışanlar,bu darlık zamanında da sabırla davranabiliyor, adaletten şaşmayıp Allah’a şükredebiliyorlar mı,İşte geçek insan olmanın örneğini sergiliyorlar demektir.Şimdi diyeceksiniz ki bunları bilmeyen mi var.Değişik bir şey söyle.Olur söyleyeyim.Bunları herkes biliyor çok azımız uyguluyor.Her şeyde olduğu gibi…Bana çıkıp biriniz deyin ki ben hem darlıkta hem bollukta hiç değişmeden Allah’a yönelip sabrettim.İnşallah bir o sabra sahip olmayan benimdir.Nasıl sevinirim sizler adına . ……….Allah’ın sizden razı olmasını mı istiyorsunuz.Özü sözü bir insan olun.Takvalarda yarışın.Nasıl olacak bu ? İşte yukardan beri saydıklarımızı yaparak.Allah en doğrusunu bilir.Aşağıdaki ayetleri okumak ve anlamakta yarar var.

.Hadi yineleyelim : İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran… En güzelini ve doğrusunu Allah bilir.

Bakara 177. Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir,zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İste bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İste bunlardır takva sahipleri.


Ali imran17. Kullar ki, sabredenlerdir, özü-sözü doğru olanlardır, ilahî huzurda duranlardır, nimet ve imkânlardan başkalarını yararlandıranlardır; seherlerde, bağışlanmak için yakaranlardır.
Ali imran 110. Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehli kitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir.

1O
ERKEK NE,KADIN NE,İNSAN OL İNSAN

Camilerde vaaz dinlerken binlerce kez ,ey Müslümanlar,ey mümin kullar denilmiştir cemaate.Cemaat kim,erkekler topluluğu. Kadınlar büyük bir zulümle ,kadınlara duyulan kin ve nefretle,kadınların fiziksel olarak zayıf olmasından yararlanılıp ,nasılsa haklarını zorla savunamaz ama biz onları zorla camiden uzaklaştırırız denilerek,elbette çoğu kez bilinçaltlarından bazen açıktan ifade edilerek camilerden cenazelerden uzaklaştırılmış ama türbeler serbest bırakılmıştır.Dikkatle bakın türbelerde hep kadınlar var.Yani Allah’a ibadetin saf güzelliğini onlara yaşatmamışız onları şeytanın peşine takmışız.Elbet onları okutmayarak, yazı yazmayı adeta yasaklayarak ,binlerce yıl onları cehalete kurban eden egemen erkek topluluğu mutludur.Açıkça cahil bıraktığı bu mübarek analarımıza –Hadi oradan cahil ,sen sus ,karı aklınla her şeye karışma—diyebilme alçaklığını da göstermişizdir.Yüce Allah’ım erkekleri baştan üstün kadınları aşağı mı yaratmıştır desek ,dersiniz ki hayır.O zaman bu zulüm niye.Dövülen ,itilen kakılan,horlanan ,aşağılanan,hatta acımadan öldürülen,camilere sokulmayan,söz hakkı verilmeyen,köle muamelesi yapılan ve buna da dinden dayanak bulan kimse nasıl olur da utanmadan kadın da Allah tarafından bizimle eşit yaratılmıştır diyebilir.Yalan söylüyordur,yalancıdır.Ağzıyla söylese bile ettiği zulümler onu ele vermektedir.Oysa Yüce kitabımız Kuran tek üstünlüğün takvada olduğunu söylemektedir.Ve erkekler dikkat edin kadınlara zulmederken onlar takvalarıyla sizi nasıl aşağılara itmekteler de sizin haberiniz bile olmuyor.Sadece analık duyguları ve o saf sevgileri bile erkeklerin yıllarca ulaşamadıkları belki de ulaşamayacakları bir özellikleridir ve takvanın bir parçasıdır.Bu zamanda yani 2009 yılında zulüm diye şarlatanlar onun başörtüsüne engel olunduğu yalanı ile saldırıyorlar.Aslında istedikleri bin yıllık baskının yok olmaya başlaması,kadınların da haklarını savunur duruma gelmesi olayının önüne dini koyarak zulümlerine devam etmektir.Hiç kimsenin başörtüsü diye bir sorun yaşamadığı bir zamanda ,siyasi bir partinin olayı din haline getirmesine sarılan yobazlar ,olayı dallandırıp budaklandırarak çoğu kadınları aynı fabrikadan çıkan başörtü,pardösü ve çarşaflar içine sokmayı başarmışlardır.Yani bin yıldır köle muamelesi yaptıkları kadın uyanmaya başlayıp cenaze namazını kılmaya kalkınca,camilerde Cuma kılmaya kalkınca,hakkını aramaya başlayınca ,başını örtmek dinin kendisi değildir demeye başlayınca,eyvah demişlerdir.İşte başörtüsü sorunu denilen olayın altında bu yobazca düşünceler yatmaktadır.Ama kadınları aynı fabrikadan çıkan robotlar gibi giydiren ,adlarını da tekbir ,furkan koyan bu şirketlerin sahipleri paraya para demeyecek kadar zengin olmuşlardır.Utanmadan şirket adında bile Allah’la aldatarak.

Bir de yüce Kur’an’ın deyişine bakalım : Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar. Siz bir ayırım görüyor musunuz bu deyişlerde.İşte Kuran kadına da erkeğe de böyle bakarken ,Müslüman alemi nasıl bakıyor…Çok yazık.Hem de çok…böyle de kalmıyor Kur’an’ın deyişi,bakın nasıl devam ediyor : itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler,

özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar. Bunun böyle olması, Allah'ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, sirke sapmış erkeklerle sirke sapmış kadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir. Şimdi Allah’ın tokadının zalimlerin yüzünde nasıl iz bıraktığını görüyor musunuz.Hadi zalimler gidin de kadınları aşağılamaya devam edin.En iyisini Allah biliyor…Buyurun Ahzab suresinin 35 ve 73. ayetleri:onları okumadan önce tekrar edelim : İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran… En güzelini ve doğrusunu Allah bilir.

Ahzab-35. Allah su kişiler için bir affediş ve büyük bir ödül hazırlamıştır: Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar, mümin erkekler, mümin kadınlar, itaat eden erkekler, itaat eden kadınlar, özü-sözü doğru erkekler, özü-sözü doğru kadınlar, sabreden erkekler, sabreden kadınlar, Allah korkusuyla ürperen erkekler, Allah korkusuyla ürperen kadınlar, sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar, ırz ve iffetlerini koruyan erkekler, ırz ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler, Allah'ı çok anan kadınlar.


Ahzab-73. Bunun böyle olması, Allah'ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, sirke sapmış erkeklerle sirke sapmış kadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
11




YARDIMDAN AYRI KALMAYIN ,
YAKLAŞIN
Yaklaşın ! Aklın da desteğiyle biliyoruz ki inkar edilemeyecek şekilde yaratılmışız.Aklın da desteğiyle inkar edilemeyecek şekilde Kur’an’ın haberi ile bağlanmışız.Allah’a yaklaşmak için çok yol olduğunu ,bunlardan en önemlilerinden birinin sürekliliği olan ,kıyıdan köşeden yapılmayan ibadet olduğunu da bilmeliyiz.İbadetimizi bal tadına getirmek için çaba harcamalıyız.Alışkanlık ibadeti,üşengeçlik ibadeti,nesne kutsal ibadet bize ne kazandırabilir ki.Namazla dirilen adam ,Allah büyüktür haberini boynundan alıp kalbine indireceği yerde tesbih tanelerini boynuna asmakla övünüyor.İnsan boynuna değil kalbine yaradanı asmadan ne tesbih ne seccade ne fes ona yarar sağlamaz .Hatta bunlar birer şeytan ipine dönüşüverirler.Aman dikkat kör şeytan sizden, nesneleri kutsallaştırarak özden uzaklaşmanızı ister.Yerin her miliminin hatta atom kadar küçük zerrelerinin birer ermişe türbe olduğunu bilmeyenler ,özellikle kadınlar türbelere gidip şifa arıyorlar.Ey insan şifa Allah’a edeceğin safiyane bir duadır.Ortak arayıp durmasana.Allah senin duanı duymayacak mı da gidip türbedeki mevtayı da rencide ediyorsun.Bilin ki her türbeye gidenden acı çekerek :Ne olur beni rahat bırakın,duanızı doğrudan Allah’a yapın,siz o yüce yaradana güvenmiyor dayanmıyor musunuz,o zaman yazıklar olsun sizlere demekte muhtemelen o mevta.Yaklaşın ibadetle yada her yolla Allah’a.Ama ortalar arayıp durmayın ,doğrudan Allah’a gidin.Yarın ahret gününde onlar bir bir sizden uzaklaşır da dualarınızı Allah’a doğrudan yaptığınız haller yanınızda kalır.

Ana ve baba sağ oldukları sürede gerekli değeri görürler mi acaba.Onlara güzel davranır mıyız.Özellikle aklımız erdikçe onları geri kalmış,aklı ermeyen,baskıcı,saçma mı bulmaya başlarız.Hele yaşlanıp el ayak tutmaz olunca yanlarına bile uğramak ağır mı gelmeye başlar.Oysa onlar bizi büyütürken hiç üşendiler mi…Gece gündüz dediler mi.İşimiz var sana sonra bakarız dediler mi.Hasta olduğumuzda hastaneye götürmekten geri durdular mı,okul masrafımızı karşılamak işin zahmetlere katlanırken şikayet ettiler mi,yemeğinizi önünüze koymayı geciktirdiler mi. Şimdi oturun da bir düşünün.Şu anda muhtaç olan olmayan annenize babanıza onlara güzel davranış olarak son bir kaç gündür ne yaptınız. Fakat ölüm sizden hesap sorar.Hayır hayır sizin ölümünüzden bahsetmiyorum.Anneniz babanız öldükten sonra düşünüp kendinizi sorgulamaya başladığınızda onların ölümü sizden hesap sorar.En iyisi hemen şimdi gidin annenize babanıza sarılın.Onlar size sövseler bile ,aksilik etseler bile,yemek tasını kafanıza atsalar bile onlara sarılın,hediyeler alın,güzel sözler söyleyin.Akrabalarınıza,yetim ve öksüzlere,çaresiz kalmışlara,komşulara,arkadaşlarınıza,yolda kalanlara,emrinizde çalışan yada evinizde size bağımlı yaşayanlara da aynen annenize babanıza davrandığınız gibi davranın.Sözümüzü tekrar edelim mi : İnsan olmaya çalıştığını ve bunun bir ömür süreceğini anla öyle davran… Nisa suresi 36. ayet anlatılanları doğrulamıyor mu ? En güzelini ve doğrusunu Allah bilir.


nisa 36, Allah'a ibadet edin. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babaya, akrabaya, yetim ve öksüzlere, çaresizlere, yakın komşuya uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa, size bağımlı olanlara iyi ve güzel davranın. Allah, kasılıp böbürlenen şımarıkları sevmez.

Yüklə 227,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin